Kişisel Blog Yazıları #46: Hem hayattan, hem de pazar gününden notlar...

Kişisel blog yazıları #46 ile karşınızdayım. Günlerden pazar. Dün dışarıya çıktığım için bugün tekrar dışarıya çıkmadım. Zaten kuzen ve ailesi geldi. Sohbet muhabbet ettik. Onlar gittikten sonra televizyonda yeni başlayan Rüya Gibi dizisinin tekrarı vardı. Show TV’de. Onu izledik. Haberlere kadar. Sonra Fox ana haberi izledik. Sonra Atv’de, Kim Milyoner Olmak İster’i izledik. Oktay Kaynarca’nın bazı durumlarda yarışmacılara yardım etmesini seviyorum. Mesela bu akşam. Adam çok basit bir sorudan elenecekti. Adam tam cevap verecekken, bir jokerinin daha olduğunu hatırlattı yarışmacıya. Jokeri kullanan yarışmacı, basit bir sorudan elenmekten kurtuldu. Bugün YouTube’tan hiçbir şey izleyemedim. Hafta sonları için bir çok şeyler yapmayı planlıyorum. Ama hafta sonu gelince üstüme bir ağırlık çöküyor. Hiçbir şeye halim olmuyor. Kapıları Açmak kitabına devam ettim. Kitap, iyi gidiyor. Birkaç güne biter herhalde. Kız kardeşim anlattı. Ondan duydum ilk defa. Bir kadın ölünce, eşi ona namahrem oluyormuş. Mezara eşini koyamazmış. Dinde böyle bir şey varmış. Az çok dini konulara ilgi duyan biri olarak, şimdiye kadar bunu nasıl duymamış hayret. Peki sizin bundan bir bilginiz var mıydı? Dün otobüsten indikten sonra bakkala gittim. Ekmek aldım. Ödemesini de kredi kartından yaptım. Gün gelecek de ekmeği bile bakkaldan kredi kartı ile alacağım aklıma gelmezdi. Ekmek alırken dikkat ettim. Çikolata bölümünde hala dubai çikolataları var bir sürü. Herhalde o meşhur zamanda bol bol almışlar. Sonradan da ellerinde kalmış. Kişisel blog yazıları serisinden bu akşamlık da bu kadar. Görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder