Powered By Blogger

30 Kasım 2021 Salı

Blog yazma aşkıyla, yanıp tutuşmak...

     Durmadan çalışan biri olmak isterdim. Çalışma aşkıyla yanıp tutuşan. Ama istediğim meslekte. Blog yazmada mesela.

DAHA DA KÖTÜ…   

     Camdaki Kız’ın yazarına sormuşlar, “Bu nasıl bir hayat?” diye. “Aslında dizide gördüğünüzden daha kötü” demiş. Ne hayatlar var yahu.

BEN FERAHLADIM…

     Yargı dizisinde Engin, saçlarını kestirmiş. Adamın yerine ben rahatladım. Neydi o saçlar öyle.

İYİ YEMEK NEREDE YENİR BİLEN ARKADAŞ…

     Erman Toroğlu, nerede iyi yemek yapılan mekanlar var hepsini bilirmiş. Öyle büyük büyük restoranlar gelmesin aklınıza. Sadece onlar değil. Küçük küçük dükkanlar ve seyyar satış yapanları da. Köfteci, kokoreçci falan. Onunla takılan herkes çok lezzet alıyormuş bu durumdan. Şimdi gel de, böyle bir arkadaşa imrenme.

SABAHA KAR GÖRMEYELİM…

     Rüzgardan geçilmiyor burası. Akşam saatlerinde yağmur da başladı. Kara çevirir mi acep? Sabah bizi beyaz bir örtü karşılar mı?

RÜZGAR İSTERSE…

     Rüzgar karşısında ne kadar aciz kalıyoruz. İstese tüm dünyayı haritadan siler.

BLOGGER’A LOTODAN PARA ÇIKARSA…

     Blogger’lardan birine para çıksa bizler için de bir şeyler yapar mı? Herkese en profesyonelinden tema. Herkese bilmem kaç yıllık domain. Yok mu artıran?

ÖZENDİĞİM ŞEY…

     Durmadan çalışanlarda en çok özendiğim şeylerden biri: İnsanlar çalışırken acıktıklarının bile farkına varmıyorlar. Yemeklerini bile işlerini yapmaya devam ederken yiyorlar. İşte o sahnelerin hastasıyım.

HASTA OLDUĞUM ŞEY…

     Bir de hasta olduğum başka bir şey daha var: Hani çok ünlü bir kitabı bilmem kaç tane yayınevi reddeder. Ama yazar yine pes etmez. Sonra o kitap, klasik olur çıkar. İşte buna da hastayım.

ONCA OLMAZA RAĞMEN OLAN İŞLER…

     Mesela bu ret olayıyla ilgili bir örnek vereyim. Hasan Can Kaya’nın, şimdilerde çok izlenen Konuşanlar programı. Tam 11 yerden ret almış. Bir de şimdiki haline bakın. Seviyorum böyle başarı hikayelerini.

TARİHİ KARAKTERLER BİRBİRİNE GİRDİ…

     Tarihi diziler ben de hep birbirine karıştı. Kaç tane tarihi dizi var arkadaşım? Kuruluş var, Barbaros var. Barbaros daha önce Ertuğrul’du zaten. Error verdim şu an.

İZLEMEDİĞİM KLASİK FİLMLER VAR BENİM…

     Klasik olmuş filmlerden hala izlemediklerim var. Bir ara onları da izlemem lazım. Uzaylı filmlerinden de var birkaç tane.

KAFEİN, ENERJİMİZİ TÜKETİYOR MU?

     Kafein de çok sık tüketildiğinde insanın enerjisini de tüketiyormuş. İzlediğim bir videoda adam bunu denemiş. İçtikten sonra birkaç saat enerjik hissediyormuş sonra etkisi geçince enerjisi yerlerde oluyormuş. Devamlı kahve içenler ne dersiniz buna?

EKMEKTEN KÖFTE…

     İnstagram’da bir videoda gördüm. Adam, ekmek içinden köfte yapmış. Bir de iştahlı iştahlı yiyor. Canım istedi öyle yerken.

KURYELERE LODOS YASAĞI…

     Yarın İstanbul’da lodostan dolayı akşam 18:00’e kadar kuryeler çalışmayacakmış. Çok güzel karar almışlar ama bazı kuryeler buna uymayabilir. Adam, “Ekmeğimden olamam ben” diyebilir.

MİLLET İZLEMEYE GİDER Mİ?

     3 Aralık’ta, Aykut Enişte 2 filmi vizyona girecek. Ne kadar gişe yapacak merak ediyorum. Millet sinemaya gitmeye başladı mı tekrar? Aranızdan gidenler var mı?

ÇOCUKLAR DUYMASIN İMDADA YETİŞTİ…

     Sabah kahvaltıda, A2’de, Çocuklar Duymasın vardı. İlaç gibi geldi. Sabah haberlerindeki iç karartıcı haberlerden çok çok iyidir.

OĞUZHAN KOÇ SÖZÜ…

     “Baharları zor gülerim ben” Bir şarkıda denk geldim bu söze ve çok hoşuma gitti. Küçük bir not. Şarkıyı yazan: Oğuzhan Koç.

ARDA’NIN MUTFAĞI’NDAN GÜZEL BİR SÖZ…

     Hoşuma giden başka bir söz daha. Bu söz ise Arda’nın Mutfağı’ndan. Bu hafta ünlü konuk, Yargı dizisindeki Engin’di. Adamın ismini bilmiyorum. Engin deyip geçiyorum. Saç kesilmesinden konu açılınca Arda, “Oyuncunun saçı/sakalı kendisine ait değildir derler” dedi.

 

    

    

28 Kasım 2021 Pazar

Yağmurlu havada daha çok mu yazarsın?

      İnstagram’da takip ettiğim hesaplardan biri, “Hava yağmurluyken daha çok yazma isteğim oluyor, daha çok üretken oluyorum. Size yağmurun böyle bir etkisi oluyor mu?” demiş.

     Kendim için hiç buna dikkat etmemişim ben. Ama şunu söyleyebilirim: Benim için yağmurlu havalar, kapalı havalar, karlı havalar evde oturup bir şeyler izlemelik, kitap okumalık havalardır.

DOKTOR DİZİLERDEKİ UYGULAMALAR DOĞRU MU?

     Tepkikolik kanalında, gerçek doktorların, doktor dizilerindeki sahnelere verdikleri tepkileri izledim. Hem de zevkle izledim.

     Doktor dizilerinde yapılan müdahalelerin çoğu yanlışmış. Diziler arasında efsane dizi Doktorlar, Mucize Doktor ve Kurtlar Vadisi de vardı.

OTOBÜSLERE ZAM…

     Aralık ayı itibariyle buradaki otobüslere zam geliyor. Şu anda bir kişi 5 lira. Aralık ayı ile beraber bir kişi 6 lira olacak.

     Buradaki fırınlardan ikisi de böyle giderse kapatabileceklerini söylemiş. Ya kapatacaklar ya da ekmeklere zam yapacaklar.

DOLAR EN FAZLA KAÇ LİRAYA KADAR ARTAR?

     Dolar artıyor tamam, anladık. Ama biri de demiyor ki, “Dolar en fazla şu rakama kadar artabilir”

     Muhalif kesimden de böyle bir açıklama duymadım. Program sunucularının hiç aklına böyle bir soru gelmez mi?

     Ya da ben mi kaçırdım? Kaça kadar yükselebilir bu dolar daha? 20 mi, 40 mı ya da 50 mi?

YAVAŞ KONUŞANLARA TAHAMMÜLSÜZÜM…

     Yavaş konuşanlara tahammül edemiyorum. Bir tane felsefe kanalında denk geldim. Adam çok yavaş konuşuyor.

     Bazıları vardır. Önce çok yavaş konuşmaya başlarlar. Sonradan açılırlar, ritmi bulurlar.

     Böyle olacak mı diye bekledim. Yok, olmadı. Ben de kapattım videoyu.

BAŞKA BİR YATIRIM ŞEKLİ…

     Doların artmasıyla beraber, millet bankadan kredi çekip dolar alıyormuş.

     Sonra dolardan kazandığıyla kara geçip, kredisini kapatıyormuş. Bunu da bir yatırım aracına dönüştürmüşler resmen.

ORİJİNAL BİR ŞEY BEKLERDİM…

     Beyhan Budak da defter çıkaracakmış. Kişisel gelişim defteri. Daha önce Başak Kablan çıkarmıştı. Ondan kopya olmuş.

     Beyhan Budak’ı severim. Ama daha önce yapılmış bir şeyi şimdi kendisinin yapması hoşuma gitmedi.

     “Ne var ki bunda?” diyebilirsiniz. Ben orijinal şeylerden hoşlanan biriyim.

     Daha önce yapılmış bir şeyin yapılmasından pek hoşlanmıyorum. Daha farklı bir şey beklerdim Beyhan Budak’tan.

ASGARİ ÜCRET 3500 LİRA OLSA NE YAZAR…

     Bir tane sendikanın başkan yardımcısı açıklama yapmış. Asgari ücretin yüzde 30 da artsa bu şartlarda beklenen etkiyi yapamayacağını söylemiş.

     Önemli olanın hayat pahalılığının önüne geçilmesi olduğunu vurgulamış. Doğru söylemiş.

     Asgari ücreti arttırmak sonuçlarla uğraşmak oluyor. İşin asıl kaynağına inmek lazım. O da, hayat pahalılığı.

     Yani doların artışı. Yani doların artışının fiyatlara yansıması.

     Yani paramızın alım gücünün düşmesi. 4 bin lira olsa bile asgari ücret, bizim derdimize yine derman olmayacak.

TELEFON YENİLEME HAYALİ TUZLA BUZ…

     İphone’un yeni modelleri 30 bin liraya satılacakmış. Bu haberi görünce kardeşim, “Abi sen üç yıl dolunca telefonu değiştiririm diyordun ya. O iş yatar” dedi.

TEPKİKOLİK’İN FAVORİ TEPKİLERİ…

     Tepkikolik kanalında yemeğe tepki bölümlerini beğenmiyorum. Videolara verdikleri tepkiler hoşuma gidiyor benim.

     Mesela aylık viral olan videolara verdikleri tepkiler favorim. Ondan sonra da şarkılara ve kliplere verdikleri tepkiler gelir.

36 SAATTEN FAZLA NÖBET NE DEMEK?

     Gerçek doktorların, doktor dizilerine verdikleri tepkiden bahsetmiştim.

     İşte o videoda, Doktorlar dizisinde bir sahnede 36 saat nöbetten bahsediliyor.

     İşte tam o sırada doktorlardan biri araya girdi, “36 saati geçen nöbetler de oluyor” dedi. Bu nasıl bir çalışma şeklidir.

     Hadi 24 saati anladık. 36 saat ne? Onu bırak. 36 saati geçen nöbet ne? O insandan nasıl bir performans bekleyebilirsiniz ki?

    

    

27 Kasım 2021 Cumartesi

Hayallerine ulaşmak için çabalayanlar...

     Hedefleri peşinde koşanları, vazgeçmeyenleri, tırmalayanları seviyorum. Hedeflerine ulaşamasalar bile, bana göre başarılılar.

     Çünkü tüm güçleriyle, her şeyleriyle bir şeyleri başarmaya çalışıyorlar. Onlardan biri de Hasan Can Kaya.

     Konuşanlar tutuncaya kadar ne başarısızlıklardan geçmiş. Ama yılmamış. Ve sonunda başarmış.

     Onun gibi kaç kişi hayal ediyor kim bilir başarmayı, ünlü olmayı. Ama dediğim gibi olay, düşünmek değil.

     Hayallerinden peşinden koşmak. Hedeflerinize hiç ulaşamasanız bile.    

ARTIK ELEŞTİRMEM ONLARI…

     Bir zamanlar yurt dışındaki yaşam kıyasıya eleştirilirdi. “Aile kurmuyorlar. Kedi/köpekle yaşıyorlar” diye.

     Ben de bunları gördükçe, “İnsan evlenmeden, aile kurmadan, sadece kedi/köpekle yaşar mı?” derdim. Ama yaşadığımız olaylar, bu insanlara hak vermeye itti beni.

     Tamam, aile kurmak güzel bir şey. Ama aile kurmayanları ve sadece hayvanıyla- aslında hayvan demekte doğru değil, kedisiyle/köpeğiyle demek daha doğru- yaşayanları da eleştirmem artık.

KARA DELİKLERİN GİZEMİ BİR GÜN ÇÖZÜLÜR MÜ?

     Gün gelip de şu kara deliğin içinde ne olduğunu öğrenebilecek miyiz? Şu an için imkansız.

     Uzay karşısında o kadar aciz bir durumdayız ki. Bizi çok çok aşan şeyler bunlar.

     Kıyamete kadar kara deliklerin gizemi çözülebilir mi peki sizce?

HABER GLOBAL’İN İLGİ ÇEKEN KISA VİDEOLARI…

     Haber Global’in kısa kısa haber videoları var. Bunlar çok ilgi çekici oluyor. YouTube’dan takip ediyorum ben kanalı.

     Sık sık da önüme düşüyor bu videolar. Mesela son gördüğüm video: NASA, dünyayı kurtaracakmış.

     Duy da inanma haberlerinden biri aslında. Ama yine de insanın ilgisini çekiyor işte.

     2 dakikalık bu video tam 73 bin kez izlenmiş.

KENDİNİ AŞMANI SAĞLAYACAK EYLEM NE?

     Kişisel gelişim videolarında gördüğümüz, “Şunları yaparsanız, kendinizi aşarsınız” diye bir durum var ya.

     İşte o, herkes için geçerli değil. Bazı temel kurallar var, evet. Ama onların dışındakiler sizinle ilgili.

     Sizin hayatınızdaki, yaptığınızda kendinizi aşacağınız eylem ne?

     Olay burada. Kendi hayatımda o eylemi arıyorum bu aralar.

BELKİ ÜSTÜMÜZDEN BİR KUŞ GEÇER…     

     Belki üstümüzden bir kuş geçer şarkısını bilir misiniz? Yüksek Sadakat’in şarkısıdır. Slow Türk’te denk geldim.

     Beni yıllarca önceye götürdü. Bir arkadaşın evine gitmiştik. Orada bilgisayardan açmıştı. “Bak bu senin şarkın” demişti.

     “Benim şarkım değil ama severim” demiştim. Benim favori şarkılarımdan biri sanmıştı.

     Belki de başkasıyla karıştırmıştı. Ama böyle düşünmesi hoşuma gitmişti.

     O zamanlar ben de o gruplardakiler gibi sakal bırakıyordum. O gruplardaki uçarı tipler gibi olmaya çalışıyordum.

     Ama karakterimle hiç alakası yoktu. Sessiz/sakin içine kapanık bir gençtim ben.

SLOW TÜRK DİNLİYORUZ…

     Bu aralar Slow Türk radyosunu dinliyoruz. Özellikle geceleri. Yatarken. Şarkıları dinleyerek uykuya geçiyoruz.

     Birkaç gün önce şarkı dinleyerek uykuya geçmenin zararlı olduğuna dair bir şeyler duymuştum.

     Ne kadar doğru, bilmiyorum tabi.

    

 

    

 

24 Kasım 2021 Çarşamba

Her gün rekor kıran dolar...

     Dolardaki artışın gıda fiyatlarına yansıması ancak 6 ay sonra olacakmış. Yani asıl zor günler daha başlamadı bile. Dolar güne 12 ile başlamışken bir ara 13 oldu. Sonra tekrar 12’ye indi. Döviz kurları serbest düşüşte. Ver her gün yeni bir rekor tazeliyorlar. Allah sonumuzu hayretsin. 

HER BÖLÜMÜNDE ŞAŞIRTAN DİZİ…  

     Kardeşim, Yargı dizisi için, “Meğer olayın aslı başkaymış” dedi ve izlediği bölümdeki yaşananlardan bahsetti. Ona da söyledim. Ve daha önce de yazdım bunu. Yargı dizisi bana, Şahsiyet dizisini hatırlatıyor.

     Onda da her bölümde, olayın aslının çok başka olduğu, yeni yeni şeyler çıkardı ortaya. Bu arada Şahsiyet dizisini izlemeyenler varsa hala izlemenizi öneririm. Zaten sadece 12 bölüm. Hani şu Haluk Bilginer’in başrolünde oynayıp ödül aldığı dizi.

SALI GÜNLERİMİZ BOŞ…

          Televizyonda salı akşamlarımız boş. Star’da, Sana Söz dizisini izliyorlardı bizimkiler bir ara. Sonra tekrar baktığımda bu sefer de Masumlar Apartmanı’nı izlediklerini gördüm. Reklamlarda tartışma programı açtım ben de. Her şeyden azar azar izleyip, tamamladığımız bir gece oldu.

EVKUR, KEFİLSİZ SATIŞ YAPIYORMUŞ…

     Evkur’dan alışveriş yapmaya gittik kardeşimle. Alacağımız şeyi aslında benim üzerime alacaktık. Çalışan olduğum için. Ama artık ürünü alacak kişi, çalışan olmasa bile satış yapıyorlarmış. Daha önceleri kefilsiz ürün satmazdı Evkur. Kırmızı çizgisiydi bu hatta. Ama nedense politika değişikliğine gitmişler.

SİNİR KRİZİNE SOKAN BANKA ATMSİ…

     Evkur’dan çıktıktan sonra banka atmsine gittik. Dokunmatik ekranda işlem yapmaya çalışıyoruz olmuyor. A harfine basıyorsun yanındaki e harfi çıkıyor ekranda. Silme tuşuna basıyorsun, bir türlü algılayıp silmiyor. Belki sadece o atmye özel bir durumdur deyip diğer atmye geçtik.

     Onda da aynı sorun. İnsanı sinir krizine sokar. Biz de sinir krizine girmeden işlem yapmaktan vazgeçtik. Kardeşim bir banka ismini söyledi. Banka ismini hatırlamıyorum şimdi. O bankada tuşluymuş. “Böyle sorun olmuyor” dedi.

İKTİSATI SEVMİŞTİM OKURKEN…

     Dün akşam izlediğim tartışma programında doların artışı üzerine konuşuluyordu. Programa katılan konuşmacılardan biri resmen iktisat dersi anlatır gibi anlattı. “Bu adamın benim hocam olmasını isterdim” dedim.

     O kadar güzel ve anlaşılır anlatıyordu ki. Açık Öğretim’de okudum ben üniversiteyi. Ve ilk yıl iktisat dersimiz vardı. O zamanki hocamız da güzel anlatırdı. Severdim iktisat dersini. Bölüm olarak iktisatı okusaydım yine de sever miydim bilmiyorum.

     “Hem açıktan okuyorsun hem de ders alıyorsun. Nasıl oluyor bu?” diye sorarsanız. Her hafta pazar günü, en önemli üç dersin eğitimi verilirdi. O zamanlar giderdim derslere. Şimdilerde aynı sistem devam ediyor mu bilmiyorum.

23 Kasım 2021 Salı

Okuduğum blog yazıları gibi yazabilme hevesi...

     Takip ettiğim blog yazarları olsun veya takip ettiğim köşe yazarları olsun. Bazılarını okurken, ben de onlar gibi yazmaya heves ediyorum. Heves edip, bir yazıyı onlar gibi yazıyorum. Sonra arkası gelmiyor tabi. Ama bu bir şeyi değiştirmiyor ben de. Bir sonraki okumam da yine okuduğum kişi gibi yazmaya heves ediyorum. Bu döngü böyle devam edip gidiyor işte.  

YASEMİNCE, O YILLARA ÖZELDİ…

     Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’nin 100’üncü bölümüne özel, konuklardan biri de Sürahi Hanım, Yasemin Yalçın’dı. Sürahi Hanımı özlemişim. Sahneye çıktığında gelen alkışlardan da özlendiği belli oluyordu.

     Yılmaz Erdoğan, “Tekrar başlayacak mısın?” diye sordu. “Teklif bekliyoruz” dedi Yasemin Yalçın da. O teklif kolay kolay gelmez. Çünkü, Yasemince o yıllara özel bir programdı. Artık bu yıllarda tutmazmış gibi. Yasemince başlayıp, tutmayıp kaldırılırsa da üzülürüm ben.

KÖYÜMÜZDEKİ ARTIK OLMAYAN BAKKALLARIMIZ…

     Seksenler dizisinin dün akşamki bölümünde bakkalın veresiye defteri konu ediliyordu. Biz de oradan yola çıkarak zamanında bizim köyümüzdeki bakkalları hatırladık. Neredeyse 100 metrede bir bakkal vardı.

     Köyün başından sonuna toplam 4 tane bakkalımız vardı. O dört bakkal kapanıp gittiler. Şimdilerde iki tane bakkalımız kaldı köyümüzde. Köyümüz dediğime de bakmayın. Artık mahalle olduk.

IZGARA KÖFTE, “İYİ PİŞSİN” DEDİĞİMİZDE…

     Izgara köfte yemeye gitmiştik kardeşimle. Bundan baya bir zaman önce. Baya zaman dediğimde çok da eski değil hani. En fazla 2 ya da 3 yılı var yok. Kardeşim, “Köfteler iyi pişsin” demişti. Köfteler iyi pişip geldiğinde, kuzu eti kokusu hakimdi. Halbuki normal pişirildiğinde böyle bir koku almıyorduk. O köfteleri öyle yedik.

     Ama bir daha oraya gittiğimizde de, “Çok pişsin” demedik. Bahsettiğim köfteci de alelade bir yer değil. Düzce’nin bilmem kaç yıllık köftecilerinden. Çok severiz oranın köftelerini. Demek ki, köfteyi çok pişirmek yaramıyor.

DÜKKAN YOĞUNLUĞUNU İZLEMEK…

     Yine o köfteciden bahsedeyim. Hafta sonu akşam saatlerinde gittik. Saat 17:30’dan sonraydı. Hava kararmaya yüz tutmuş, sokakların, dükkanların ışıkları yanmıştı. Sakin bir dükkan bulacağımızı beklerken, harıl harıl çalışan bir dükkan bulduk karşımızda. O saatte, o yoğunluğa şaşırdım.

     O yoğunluğun arasında dışarı çıkıp, hızlı hızlı sigaralarını içiyorlardı çalışanlar. Bir yandan siparişler alınıyor, bir yandan çaylar söyleniyor. Tam sevdiğim ortamlar bunlar. Yoğunluk, çaylar, sohbetler vs. Bu sevdiğim ortamı da sizlerle paylaşmak istedim.

KENDİNE BAKAN İNSAN…

     Bülent Korkmaz, futbolculuk zamanında da, futbolu bırakıp teknik direktör olduğu zamanda da, her zaman yaşamına dikkat ediyormuş. Şu anda kendisi teknik direktörlük yapıyor. Saat 22:00’dan sonra kendisine aradığınızda ulaşamazmışsınız. Çünkü o saatte çoktan uyumuş olurmuş. Sabah desen erken kalkar, sporu yaparmış. Hala yediklerine dikkat edermiş. Böyle yaşayan insanlara her zaman hayran olmuşumdur.

TENE SIKILAN DEODORANT…

     Kişisel gelişim kanallarından birinde, sabah kalktığımızda yapmamız gerekenleri anlatan bir videoya denk geldim. Kişisel temizlik açısından anlatıyordu günümüzün başlangıcını. Anlatırken de, “Deodorantı çamaşıra sıkmayacağız, tene sıkacağız” diyordu. İyi güzel diyorsun da. Tene sıkılan deodorantın daha sonradan cilt kanserine yol açtığına dair bilgilerden haberin var mı peki?

22 Kasım 2021 Pazartesi

Evet, ben de kendimi olduğum yaşımdan daha yaşlı hissediyorum...

     Yaşar’la konuşurken, “Kendimi olduğum yaşımdan daha yaşlı hissediyorum” dedi. “Yalnız değilsin Yaşar. Ben de aynı hissediyorum” dedim. Bu hissediş yaygın bir duygu durumu mu bilmiyorum. Ama benim hayatımda alışık olduğum bir duygu olduğunu söyleyebilirim. 

MEKANLARDA SEVMEDİĞİM BİR DURUM…

     Kardeşimle pizzacıya gittik. İçerisi küçüktü ve 4-5 masa vardı. Dışarısı da ufak ve ancak 2-3 masa vardı. Havanın biraz soğuk olmasından dolayı gelen, içeride oturmak istiyordu. Ama pazar olması nedeniyle masalar doluydu. Ve insanlar mecburen dışarıda oturmak zorunda kalıyordu. Bazen dışarıda da boş masa kalmıyordu. Bu dediğimi 15-20 kişi yaşamadı. 4-5 kişi belki yaşamıştır. Ama yine de can sıkıcı. Müşterileri öyle görünce oturduğum mekanın tadını çıkaramıyorum ben. O nedenle, o mekana bir daha gitmem. Gider alırım, evimde yerim.

GÜZEL YAPMIŞLAR…

     Düzce’mizde yakın zamanda Millet Bahçesi açıldı. Ve bahçe açıldıktan sonra ilk defa bugün gittim. Ve çok beğendim. Genişçe bir bahçe yapmışlar. Bol bol oturacak yeri var. Bugün biraz hava güzeldi. Millet akın etmiş bahçeye. Uzun zamandan beri ilk defa Düzce’ye güzel bir şey yapıldı.

ŞİMDİ DE EVİMİZDE YENEMEME SENDROMU BAŞLADI…

     Galatasaray evinde, Nef stadyumunda Fenerbahçe’ye 2-1 yenildi. Bir Galatasaray’lı olarak Fener’e yenilmek sinir bozucu. Ama hak ettik. Bir zamanlar Fenerbahçe’yi deplasmanda yenemiyorduk. 20 yıl sonra yenebildik. Şimdi de kendi evimizde yenemiyoruz adamları. Ne diyeyim bilmem ki?

VERDİĞİM PARAYA ACIRIM…

     Yaşar’la her buluştuğumuzda yaptığımız gibi kitapçıya gittik. Biyografi kitapları vardı. Tesla’nın, Elon Musk’ın vs. Çok almayı istedim. Ama ya beğenmezsem? Eğer bir kitabı alıp da beğenmezsem, verdiğim paraya acırım arkadaş. O yüzden almadım.

BİTMEYEN MASTERCHEF YAPMIŞLAR…

     Tv8’i ne zaman açsam MasterChef var. Arkadaş bu sezon ne kadar da uzun sürdü bu yemek programı. TV8’de döngü bellidir aslında. MasterChef başlar önce her yıl. Sonra O Ses Türkiye gelir. En son da Survivor ile yılı kapatırdı TV8. Ama bu yıl nedense, O Ses Türkiye başlamasına rağmen yemek programı bitmedi. Kardeşim, bu şarkı yarışmasını ne ara yayınlıyorsunuz siz?

ASGARİ ÜCRETTE HAYAL RAKAMLAR…

     DİSK, asgari ücret talebini 5200 lira olarak açıklamış. Olması gereken budur, doğrudur ama. Onlarda biliyorlar ki bu rakam, şu an için bir ütopyadır. Bu rakama ne hükümet ne de işverenler yanaşır. Ben sadece taktik olarak görüyorum bunu. Pazarlık payını ne kadar yüksekten başlatırsak o kadar kar diye düşünüyorlar muhtemelen. Hükümete yakın kişilerden de duyduğumuz, 3500 lira olacağı yönünde. Bu kesin gibi. Ama 5 bin hayaldir.

SADECE KÖTÜ OLMAKLA AÇIKLANABİLİR Mİ?

     Bir tanesi demiş ki, “Kadın cinayetlerini yapanlarda veya hayvanlara eziyet edenlerde illa ki psikolojik sorun veya delilik aramayın. Bu insanlar bildiğin kötüler işte. Bu kadar” demiş. Bir insanda psikolojik sorun aranmadan, bu yapılanlar sadece insanın kötü olmasıyla açıklanabilir mi? Akıl sağlığı yerinde biri, sadece kötü olması nedeniyle cinayet işleyebilir mi?

    

    

21 Kasım 2021 Pazar

Kırmızı Pazartesi kitabını duydum mu?

     Takip ettiğim hesaplardan biri, kitapçıda, Kırmızı Pazartesi kitabının fotoğrafını çekmiş ve paylaşmış. “Bu kitabı duymuş muydunuz?” diye de sormuş. Duymaz olur muyum. Duydum duydum. Marquez’in kitabı o. Diğer kitabını ve belki de en popüleri olan Yüzyıllık Yalnızlık kitabını okudum. Ama beğenmedim. Bana hitap etmedi. Ama buna fırsatım olmadı. Kütüphanede denk gelmedim bu kitaba. Ama denk gelirsem okuyacağım kitaplar arasında.

DABA DABA BURGER…

     Kardeşimle beraber Mc Donald’s’tan kahve almaya gittik. Kahvelerimizin hazırlanmasını beklerken yanımızdaki müşteri de hamburger seçmeye çalışıyordu. Çalışan kızla en sonunda daba daba burgerde karar kıldılar. Hamburgerin adına bak ya. Daba daba burger. Benim aklıma hemen Taş Devri adlı çizgi film geldi. Çocukluğumuzda çok izlerdik. Ve o çizgi filmdeki karakterlerden olan Fired Çakmaktaş, “Daba daba duuuu” diye bağırırdı.

İYİ Kİ İKİ KAZAK GİYMİŞİM…

     Bugün liseden arkadaşım Yaşar ile buluşmaya giderken, “Tek kazak mı giysem, çift kazak mı giysem?” ikileminde kaldım. Üstüme mont alacaktım. Bir kazak yeterli olur muydu? “Ne olur, ne olmaz. Ben iki kazak giyeyim” dedim. Çift kazak fazla gelirse montu çıkarırsın. Ama tek kazak az gelirse ne yaparsın? İyi ki de çift kazak giymişim. Dışarıda iyi soğuk vardı bugün.

SÖZLERİME TAKILMA ŞARKISI…

     Mesut Can Tomay ve Ali Biçim, yeni bir şarkı çıkarmışlar. Şarkının adı: Sözlerime takılma. Ama bu sefer ki şarkının bir farkı var diğerlerinden. Bu şarkının sözleri Oğuzhan Koç’a ait. Oğuzhan Koç’la beraber şarkıya söz bulmalarından, müziklerine ve şarkıyı seslendirmelerine kadar olan bölümleri YouTube kanalında yayınladılar. Bu söylediğim videoyu izledikten sonra şarkıyı dinledim. Şarkıyı beğendim ben. İsterseniz siz de bir dinleyin.

HALUK TATAR’IN YAPMAMASI GEREKEN ŞEY…

     Yaşar’la konuşurken bir ara konu Haluk Tatar’a geldi. “Sen eğitimci adamsın. Neden siyasete giriyorsun YouTube kanalında? Siyasete girdikten sonra ben takip etmeyi bıraktım” dedi. Ben de aynı fikirdeyim. Bırak, girme siyasete. Senin kişisel gelişim videoların çok güzel. Yine son zamanlarda kişisel gelişim üzerine videolar yapmaya başladı. Kişisel gelişim videoları çok iyidir. İlgisi olanlara izlemelerini öneririm.

KADİR DİZİDEN AYRILMIŞ…

     Kardeşlerim dizisinde Kadir’i öldürmüşler. Niye başrol oyuncusunu öldürüyorsunuz? Bundan birkaç yazı önce tam da bunu yazmıştım. Dizilerde en sevmediğim şey diyerek. Dizi güzel giderken dizinin başrol oyuncusunun diziden ayrılması. Kim bilir ne oldu da ayrıldı diziden? Bundan sonra diziyi nasıl etkileyecek bakalım? Diziyi nasıl devam ettirecekler çok merak ediyorum gerçekten.

19 Kasım 2021 Cuma

Her blog yazarının gönlünde her gün yazmak yatar...

     Eski bloglardan birinin, eski yazılarını okudum bu akşam. Bloğun adı: Beyn. Bilenleriniz vardır muhakkak. İlk defa duyanlarsa, beyn.org’a bir göz atabilirler. Şimdilerde çok sık olmasa da yazıyor. O da bundan dertli. Baya eski yazılarında çok sık yazma peşindeymiş. Hatta her gün yazma peşinde. Kaç tane yazı yazmış bunun üzerine. Yıllarca günün özeti diye, o gün başından geçenleri yazmış. Sonradan yazı düzeni bozulmuş falan. Geleceğim yer: Demek ki her blog yazarının kalbinde her gün yazma sevdası var.  

YOUTUBE TRENDLERİNİ TAKİP ETMELİ…

     Okul bahçesinde Sefo’nun, Bilmem Mi şarkısını söyleyen çocukların fotoğrafını paylaşıp, yorum yapmış Kübra Par. Ama yorumun bir yerinde, “Bu şarkıyı da ilk defa duyuyorum” demiş. Bence bir gazetecinin YouTube trendlerini takip etmesi lazım. Günlük olarak hem de. “Bakalım YouTube’da şu sıralar ne trend?” diye sorması lazım. Gündemi yakalaması lazım.

KÖŞE YAZARI ÖNERİSİ…

     Kübra Par demişken. Köşe yazılarını severim kendisinin. Bence tarafsız yazan bir yazar. Muhalefet ya da iktidara yaranmak için yazmıyor. Kendince olması gerekeni yazıyor. Köşe yazısı okumayı sevenler için önerimdir.

İLGİ ÇEKİCİ YOUTUBE VİDEO BAŞLIKLARI…

     Takip ettiğim YouTube kanallarından ikisinin, yayınlanan son videolarının başlıklarını yazmak istiyorum. “Ya evren canlıysa” birinin başlığı. Diğerinin ise, “Varoluşçuluk’a göre hayatın anlamı nedir?” Sizce de, dikkat çeken video başlıkları değil mi? Ama zaman lazım bunları izlemeye. Biri 17 dakika, biri 32 dakika.

GÜNEŞ, AY KONULARINI SEVENLER İÇİN PROGRAM ÖNERİSİ…

     Yarın akşam, yani cumartesi akşamı TRT 1’de, saat 00:15’te, Pelin Çift’le Gündem Ötesi programında yine sevdiğim bir konu var. Kozmik olaylar. Mesela güneş tutulmaları depremi tetikler mi? Güneş patlamalarının bize olan etkileri? Kanlı ay nedir? Eğer ilginizi çeken konularsa şimdiden haberiniz olsun.

HAVADA AŞK KOKUSU DEĞİL, KAR KOKUSU VAR…

     Havada kar kokusu var sanki. Yağmur da yağıyor yavaştan. Yağmurun arkası kara çevirebilir. Ve yılın ilk karını görebiliriz cumartesi ya da pazar günü.

YURDUN DÖRT BİR YANINI DOLAŞAN DEPREM…

          İki gün önce bizim burada yani Düzce’de 5,3’lük deprem olmuştu. Bugün de Erzurum’da 5,1 büyüklüğünde deprem olmuş. Ülkedeki tüm fay hatlarını dolaşıyor mu bu deprem nedir?

OKULLARDA KUKLA DERSİ…

     Bu söyleyeceğim belki de hayal ama yine de söylemek istiyorum: Okullarımızda kukla dersi olmalı bence. Her öğrenci, kuklasını konuşturmalı. İçine kapanık yetişmekten, başkalarının yanında konuşamamaktan, kendini ifade edememekten kurtulmanın yollarından biridir bence kukla oynatmak.