Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gülme emojisi olmadan yazışamaz mıyız?

Resim
      Emoji yi ben de bol bol kullanırım. Bazen bu çok kullanımımdan sıkılıyorum. Gülme emojisi olmadan     yazışamaz mıyız? Normal ifadelerimiz, gülme emojisinin yerini tutmaz mı? Komik bir şeyi zaten söylemişiz. O komik söze niye ayrıca bir de gülme emojisi ekleriz? Foto kaynak: unsplash.com DÜĞÜN KONVOYU DEĞİL SEÇİM KONVOYU…      Ardı ardına korna sesleri. “Herhalde yine düğün var” dedim. Hafta sonları hep düğün konvoyları olur çünkü. Ama seçim konvoyuymuş. Önce MHP konvoyu geçti mahalleden. Bilmem kaç araçlık. Bir yarım saat sonra bu sefer AKP konvoyu. Bir abinin bu konvoylar hakkında değerlendirmesi ise: “Çalışan insanların işi değil” dedi. İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN KİTABI DAHA BİTMEDİ…      Bir kitap elimde haftalarca durur. Her gün okuma gibi bir rutinim yok çünkü. O yüzden bir arkadaşımdan kitap alırken uzun süreli alırım. En az bir ayda okuduğum kitaplar olmuştur çünkü. Bu da ona benzedi. 300 sayfalık bir kitap. Kaldı 100 sayfası. Bu hafta sonu bitirmeyi düşünüy

"Artık internetimiz var"

Resim
     Bu sözleri sarf eden kardeşim. Peki neden böyle bir şey söyledi. Pazar günü seçim var ya. Kanallar pazar günü bizde olun falan diye reklam yapıyorlar. Bu reklamlardan birine denk gelen kardeşim bu sözü söyledi. “Artık size mahkum değiliz.       " Artık internetimiz var ” dedi. Seçim heyecanı falan oluyor. İlk saatler bakıyoruz falan. Sonuç belli olduktan sonra da sıkıyor artık. Tam o anlarda internet can simidimiz olacak. Dizi, film, Güldür Güldür Show, Çok Güzel Hareketler 2 takılırız. KEDİM OSMAN NE DÜŞÜNÜYOR? Koltukta oturup öyle bir noktaya baka baka durur kedim Osman. Görende Karadeniz’de gemileri battı sanır. Ya da ay sonunu nasıl getireceğini düşünen bir baba figürü canlanır insanın kafasında. Yahu bu kediler niye böyle? GÖZLÜKTEN MAVİ EKRAN KORUMASINI KALDIRTTIM      Atasun ’dan gözlük aldım. “Bilgisayarda çalışıyorsunuz madem mavi ekran koruması tam size göre” dediler. Bizde yaptırdık. Ama ben memnun kalmadım. Sarımsı görüyorsun dünyayı. Direk

Sabah sabah bizi güldüren reklam...

Resim
     Bugün servisle işe giderken Pal Nostalji radyosu açıktı. Eskilere gittik yine radyoda o şarkıları dinlerken. Tabi ben biraz mutsuzdum. Neden derseniz dostlar.       Normalde ben bugün tatil yapacaktım. Ama işlerin yoğunluğu nedeniyle mesaiye kurban gitti tatilim. Ben ne anlatacaktım? Haa tamam.       Reklam arası verdi radyo. Reklamları dinliyoruz. Radyodaki kadın sesi, “100 metre sonra sağa dönün. Huzur içinde düz devam edin. Tam karşınızda. Saadet partisi” dedi. Servisin içinde hepimizi bir gülme aldı. Adamlar çok güzel bir reklam yapmışlar. TURKCELL İLK DEFA SALLA KAZAN YAPTIM. PEKİ NE KAZANDIM?       Sallıyorsun ve kazanıyorsun muhabbeti var ya. Ben bir ara deneyim dedim. 4,5g’ye uyumlu sim kartınız yok falan diye bir şeyler çıkmıştı karşıma. Bir daha da bende onu sallamadım.       Geçen gün bizim işyerindeki kızlardan biri söyledi. “Salladım. Bilmem kaç gb internet kazandım” diye. Benim başıma geleni anlattım. “Yoo. Ben 3g’liyim. Bana hiç de öyle b

Erhan Ertürk, gerçekten yayına sarhoş mu çıktı?

Resim
      Erhan Ertürk yıllardan beri Ntv’de takip ettiğim değerli bir habercidir. Son dönemde kendisini göremiyordum. Meğer Ntv’den ayrılıp Haber Global diye başka bir haber kanalına geçmiş. Peki bunu haber vermek için mi yazdım bu satırları? Hayır.       Kendisi iddialara göre yayına sarhoş çıkmış. “Yok. Hadi başkası olsa neyse. Erhan Ertürk’ten bahsediyoruz. İşine çok özen gösteren bir haber sunucusudur” dedim. Ama yine de görüntüleri izlemek istedim.       Adeta donup kaldım görüntüleri izlediğimde. “Resmen sarhoş bu” dedim. Ancak sarhoş bir insanın yapacağı konuşma tarzıyla konuşuyordu. Daha doğrusu konuşmaya çalışıyordu.       Olay sosyal medyaya düşünce kanaldan, “Sarhoş değil sadece gripti” açıklaması yapılmış. Eğer bu şekilde grip geçiriyorsa grip olduğu zamanlar hiç çıkarmayın yayına. Ama bana inandırıcı gelmedi. Hatta ilerleyen zamanda kamuoyundan yaşanan bu olaydan dolayı özür dileyeceğini de düşünüyorum. FATMA ŞAHİN, “FERHAT’IN ŞİRİNİ DELDİĞİ GİBİ” DED

Uykusuzluğa çözüm: Kafayı bir şeye takma...

Resim
     Bugün Hürriyet ’te Osman Müftüoğlu’nun uyku hakkında bir yazısı vardı. Uykunun önemine dikkat çekmiş her doktor gibi. Uyku için de öneriler sunmuş. Ayşe Özyılmazel uyku önerilerini İnstagram’da hikaye olarak paylaşmış ve demiş ki: “Bu listedekilerin hepsini denedim ve yine de hiç birinin işe yaramadığı zamanlar da oldu. Çözüm: kafaya bir şey takmamakta” demiş.       Gerçekten öyle mi peki? Ben de Ayşe Özyılmazel gibi düşünüyorum. Eğer kafanı taktığın bir şey varsa ne yapsan nafile. Tabi ki istisnalar kaideyi bozmaz. Uykuda sorunu olanlar kendilerine bir sorsunlar bakalım. Gerçi onlar cevabı biliyorlar zaten. Ama alacakları cevaptan kaçıyorlar. Devamlı aklınıza taktığınız bir sorun var mı? iş-özel hayat her şey olabilir. Evet, top sizde artık. GÜLDÜR GÜLDÜR SHOW’DAKİ O SKEÇ…      Sosyal medyada çok gümbürtü kopartıldı bu skeçle ilgili. Medyanın halini ortaya koyduğu söylendi. Özellikle yandaş medyanın. Bu akşam özellikle oturdum o skeci izledim. İzledikten sonra,

Hemen yatıp uyusam bugünden bana ne kalacaktı?

Resim
     Dün akşam doğru dürüst uyuyamadım. Bir gram uyku uyumadım da diyebiliriz. Şu an çok uykum var. Ama yatmak istemiyorum. Şimdi yatıp uyusam bugünden bir şey anlamayacağım. Yemek yemiş yatmış olacağım. Bugünden bana ne kalacaktı o zaman? Sabah direk kalk, yine işe git. E hiçbir şey yapmayacağım mı yani. İşte bu yüzden uyumadım.        Türkiye- Moldova maçına ve Eyvah Eyvah 2’ye baktık. Film reklama girince maça döndük. Sonra yine filme. Dönüşümlü yani. Daha sonra televizyonu bırakıp Youtube’a geçtim. Önce bir video Cüneyt Özdemir’den izledim. Bir tane de Pena kanalından şarkıcı Göksel ’in konuk olduğu bölümü izledim. Şimdi de yazımı yazıyorum. Böylelikle geceyi değerlendirmiş oldum. Şimdi rahat rahat yatabilirim. GÖKSEL HAKKINDA ÖĞRENDİKLERİM *Elazığ’lıymış. *Benden Geçti Aşk şarkısını kanser hastası olan ve hayatını kaybeden bir genç için yazmış. *Daha önce evlenip boşanmış. İlk zamanlar, “Bir daha evlenmem” diyormuş. Şimdilerde ise tekrar evlenmeye, “Neden

"Günü birlik, Van'a kahvaltı etmeye gidip gelelim mi?"

Resim
     Çalan telefonla uyanıyorsunuz. Telefondaki arkadaşınız, “Kahvaltıyı Van’da yapmaya ne dersin? Günü birlik. Kahvaltıyı yapıp geri geleceğiz” dese. Bugün izlediğim videoda bu soruya, “Evet” yanıtını veriyordu çocuk. Youtuber Emre Durmuş’un Van kahvaltısı videosunda aynen böyle yaşanıyor bu olay. Uçakla hopp, Van’dalar. O meşhur Van kahvaltısını yaptı arkadaşlarıyla.       Ama bu zamana kadar Van’a gidip kahvaltı yapmamasını yadırgadım. Sen ki dünyayı geziyorsun Emre. Ama bu zamana kadar ülkende dillere destan olmuş bir kahvaltıyı çok daha önce yapman lazımdı. Sonra Van Akdamar Adasına gittiler. Dönüşte de trenle döneceklermiş. Güzel bir video olmuş. Pazar pazar güzel dakikalar geçirmeme sebep oldu. KİTAP OKUMAKTAN SIKILIYORUM BU ARALAR…      Uzun zamandan beri kitap okumuyordum. Ahmet Batman ’ın Korkma Kalbim kitabıyla tekrar sahalara döndüm. Sonra Sabahattin Ali ’nin İçimizdeki Şeytan kitabını okumaya başladım. 300 sayfalık bir kitap. Ben daha 100’lerdeyim. Bir tü

Meğer Ergün Penbe'nin sohbeti ne güzelmiş...

     Öğle saatleri gibi televizyonu açtığımızda karşımızda Ergün Penbe ’nin konuk olduğu bir program bulduk. Trt Spor ’da. Her hafta cumartesi günü yayınlanan bir program. Babamla beraber Ergün’ü görünce başka kanala bakmadık tabi. İkimizde koyu Galatasaray’lı olunca.       Ergün dışardan çok soğuk görünen bir insan. Ama muhabbeti o kadar güzelmiş ki. Hele de eski anıları anlattığı anlara denk gelince sohbeti daha bir güzel oldu. O müthiş dört yıllık efsane takımdan anılar anlattı. Futbolu Gaziantepspor’da bırakmış. Nedeni ne peki? O zaman başkan olan Adnan Polat, bir yıl sözleşme yapılması isteğine karşı çıkmış Ergün’ün. Bu takıma dünyaları ver senden bir yıllık sözleşmeyi esirgesinler. Biz niye böyle kadir kıymet bilmiyoruz ya. İNŞALLAH ARJANTİN GİBİ OLMAYIZ      Takip ettiğim Youtuberlardan olan Emre Durmuş , Arjantin ’in ekonomik durumunu ele almış videosunda. Arjantin parası Dolar’ın karşısında bilmem ne kadar değer kaybetmiş. Değer kaybetti demek bizim için anlamsız gele

"Öldür beni sevgilim" diye film ismi mi olur?

Resim
      Murat Boz ve Seda Bakan ’ın başrollerini oynadığı filmin adı bu. Film, hem de romantik komedi. Böyle tatlı bir filme niye ağızları ekşitecek bir isim koyuyorsunuz ki? Bugünlerde en çok duyduğumuz şey ölüm. Ruhlarımız daraldı artık. Böyle bir ortamda, tam da insanın kafa dağıtacağı bir filme niye böyle soğuk bir isim koyar ki insan?       Belki filmi izleyince isim cuk diye oturacak olabilir. Böyle olsa bile yine de bu isim koyulmaz bence. Romantik komedi dediğin cıvıl cıvıl olur. İnsan daha en baştan, fragmanını bile görmeden pozitif bakar romantik komediye. Hal böyleyken böyle bir isim konulmasını anlamış değilim ben. YENİ ZELANDA BAŞBAKANI …      Saldırıdan sonra ekranlarda bir kadın. Ezilmiş büzülmüş bir halde açıklama yapıyor. “Herhalde hükümet sözcüsü ya da bakan falan” dedim. Üzgün olduğu her halinden belliydi. Sonradan öğrenecektim ki o kadın Yeni Zelanda ’nın Başbakanıymış. Cenazelerde başörtüsü takıp baş sağlığı dilemesi ayrı bir güzel tutumdu. Attığı h

Küçük mekanların yemekleri niye daha güzel oluyor?

Resim
     Bundan bir yıl önce falan. Kız kardeşim İstanbul’da bir hastanede migren ameliyatı olmuştu. Onu ziyarete gelen bir arkadaşıyla beraber bir şeyler almaya çıkmıştık. Ekmek, simit, su falan. Annem çorba almamızı da istemişti bizden. Kardeşim sıcak sıcak içsin diye.       O zamanlarda seçim zamanıydı. Hangi seçimdi hatırlamıyorum şimdi. Her yıl seçim yapıyoruz. Karıştırıyorum artık hangi seçim diye.       Şöyle bir iki tur attık. Kafamıza göre bir yer bulamadık. Bazı mekanlar çok lükstü. Sonra küçük bir lokanta gördük. Oraya girdik. Ezo gelin çorbası varmış. Yaz sıcağında gezmek acıktırmıştı bizi. Annem ve kardeşime paket yapılmasını istedik. Bizde orada içtik çorbaları.       Böyle güzel bir çorba olabilir mi ya. Uzun zamandır böyle güzel bir çorba tatmamıştım. Bu ilk örnek. Birde bizim burada, avm’nin karşısında dönerci var. Ama yemek, çorba, ızgara her şey var. Orada bir ızgara köfte yedik arkadaşla. Ben böyle bir lezzet görmedim. Burası da küçük bir mekan.   

Mustafa Uslu'ya önerimdir...

Resim
      Mustafa Uslu . Gişede çok iyi iş yapan Ayla ve Müslüm filminin yapımcısı. Kendisiyle beraber Türk sinema sektöründe yeni bir sayfa açıldı. Bu topluma mal olmuş insanların hayatlarını anlatmak. Bu anlatma işini de çok da iyi yapıyor. Sırada Naim Süleymanoğlu’nun hayatının anlatıldığı film varmış.       İşini bu kadar iyi yapan biri varken insan, “Keşke şunu da yapsa. Ne güzel anlatır” diyor. İşte o dediğim kişilerden biri de Seyit Onbaşı . 276 kg’lık top mermisini kaldırmasıyla tarihe geçmiştir. Normal şartlarda hiçbir insanın yapamayacağı bir şeydi bu. Bu nasıl imandır. Bu nasıl vatan sevdalısı olmaktır. Bu insanın çok güzel bir filmi olsa nasıl olur Mustafa Uslu. GÜNE MESUT YAR İLE BAŞLAMAK      Hafta içi her sabah Star’da sabah haberlerini sunuyor Mesut Yar . Çok da güzel sunuyor. Kendine has bir mizah anlayışı var. Haberleri o kadar esprili sunuyor ki. İnsan ister istemez gülümsüyor. Ağlanacak halimize gülüyoruz haberlerini bile esprili bir dille anlatıyor. 

Harika hikayeleri olan bir dergi: OT

Resim
     Yeni işe başlayan arkadaşlarımdan olan Selda meğer bir dergi tutkunuymuş. Son döneme kadar takip edip aldığı 4-5 dergi varmış. Ama şu son zamanlarda alamamış. “Ama yine almaya başlayacağım” diyor. İşte daha önce aldığı dergilerden OT ’un bir sayısını verdi bana. Ya 2017 ya da 2018’a ait bir sayıydı. Sadece hikayeleri değil. Hikayeleri dışında da dolu dolu bir dergi. Oku oku bitmiyor. İçeriği baya sağlam.       Selda, “Hikayeleri okumak için alıyorum” demişti. Bende hikayeleri okuduktan sonra Selda’ya hak verdim. Evet, bu dergi sadece hikayelerini okumak için bile alınır. 4-5 tane hikayesi vardı. Hepsini okudum. Okunmadık hikaye bırakmadım. 1 veya 2 sayfaydı hikayeler. Ama o kadar güzeldi ki. O kadar gerçekçiydi ki. O kadar bizdendi ki. Zevkle okudum zevkle. Şu anda gidip bir OT dergisi almamak için kendimi zor tutuyorum.  GÜNEŞLİ BİR GÜNDE ÇALIŞMAK NE KADAR ZOR OLUYOR      Dün işyerine giderken hava mis gibiydi. Sıcacıktı. Güneşi, sıcağı, ortamın cıvıl cıvıl olmas