dizi izlemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi izlemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Biraz dizi, biraz uyku, biraz da kitap okumak...

Star’da, Ömer dizisinin yeni bölümü varmış. Bizimkiler izliyorlardı. Ben biraz izledim. Sonra diğer odaya geçtim. Telefonda takıldım biraz. Sonra uyku bastı. Uyudum. 23.00 gibi uyandım.

Musullu Süleyman kitabını okumaya devam ettim. Birkaç sayfa anca okudum. Hiç okumamaktan iyidir değil mi?

Aslında Ömer dizisinden önce kanal D’de yeni bir dizi başlamış Veda Mektubu diye. Yine yaşanmış bir hikayeymiş. Onu açtılardı. Sonra Ömer’e geçmişler yine. Özet de olsa Ömer’i izlemek istemişler.

Gecenin tamamını bir diziye veremem ben. Diğer bloglara yorum bırakmam lazım. Aklıma konu gelirse bloğumda yazı yazmam lazım. Olmadı YouTube’da, daha sonra izle bölümüne kaydettiğim videoları izlerim. Geceyi öyle tamamlarım yani. Cümleten iyi geceler o zaman.

Squid Game, ilk iki bölüm görüşüm...

     Her yerde göre göre, “Yeter artık. Ben de izleyeceğim” dedim. Ve bugün izlemeye başladım Squid Game’i. Birinci bölüm nefes kesiciydi. “Bu adamlar manyak” dedim. İkinci bölüm ise çok durgundu. Sıra geldi üçüncü bölüme. Ya bu akşam ya da yarın, yani Pazar günü, iki ya da üç bölüm daha devirmeyi planlıyorum.

Ezel dizisini izlesem mi?

Ezel dizi
foto kaynak: televizyongazetesi.com

     Sosyal medyada Ezel dizisine çok atıf yapılıyor. Efsane diziler listesinde kendine yer buluyor. Acaba diyorum Ezel dizisini izlemeye başlasam mı? Çok mu şey kaybettim zamanında Ezel dizisini izlemeyerek? En azından sosyal medyada diziyle ilgili bir espri yapıldığında anlayayım diyorum.

Gece gece Kanıt dizisi iyi gitti...




     Tv2’de Kanıt dizisi vardı. Nedense bu diziyi ilk yayınlandığı dönemde pek sevmezdim. Bizimkiler bu diziyi açınca, “Şimdi kim izleyecek bu diziyi” dedim. Ama bu bölüm harikaydı. Bu bölümü izledikten sonra ne kadar bölümü varsa hepsini izlemek istedim.

     Kaçıncı bölümü olduğuna dikkat etmedim. Masaj salonunda cinayet olarak özetleyebilirim. Adamlar bölümün son dakikalarına kadar katilin kim olduğunu bir türlü bulamadılar. Kaç kişiden şüphelendiler. Ama şüphelendiklerinden hiç biri de katil çıkmadı.

Kanıt dizisi

Foto kaynak: televizyongazetesi.com
     En sonunda bende, “O değil, bu değil. Peki katil kim o zaman?” dedim. Öyle bir noktaya geldiler ki. Elleri kolları bağlı kaldılar. Tekrar dosyaları gözden geçirdiler. “Gözden kaçırdığımız bir şey var” dedi komiser Orhan. 

     Hep bu tip dizilerde de böyle olmaz mı zaten. Bu tür dizilerin vazgeçilmez repliklerinden birisidir. Ve inanın katil, hiç mi hiç beklemediğim bir kişi çıktı. Ters köşe oldum. Bu tip polisiye dizilerini izlemeyi özlemişim. Onu fark ettim. İşin özü: Gece gece Kanıt dizisi izlemek iyi gitti.


Stranger Things gibi bir dizi yapılabilir mi bizde de?


     Stranger Things dizisini izlemeye başladım. Daha ilk sezon bitmedi. Hem de bugün üç bölüm üst üste izlememe rağmen. Dün de bir bölüm izlemiştim. Dizi hakkında düşünürken, “Acaba bizim ülkemizde de böyle bir dizi yapılabilir mi?” dedim. “Olsa olsa yine dini korkular üzerine olur” diye cevap verdim kendime. 


     Bilimsel deneyler ve bu deneylerin sonradan kontrolden çıkması. Gerçi dizideki o deneyleri bilimsel deneyler statüsünde değerlendiremeyiz herhalde. Şunu kabul edelim ki, bizim bilimle deneyle haşır neşirliğimiz yok. O yüzden bu tarz diziler olmaz diye düşünüyorum bizde.

Video kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=22Fh4-dxpCA


Diziler ve kitap arasında geçen bir gün...


     Dün Fringe’in 3’üncü bölümünü izledim. İlk iki bölüme göre biraz durgundu. Bölüm süresi de kısaydı. 50 dakikacık. Bugün ise Şahsiyet dizisine kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Ustam ve Ben kitabını okumaya devam ediyorum. 360’a geldim. Kaldı son 100 sayfa. Çok ayrıntılara girmiş bu son okuduğum yerlerde. Biraz sıktı. 

     Aslında yazıyı akşama yazacaktım. Ama şu an oda o kadar sessiz ki. Böyle bir fırsatı bulmuşken rahat rahat yazmak istedim. Televizyon falan açıkken ya da yanımda birileri varken yazıya konsantre olamıyorum. Kafamı toparlayamıyorum. 

     Dünde bugünde çokça Youtube’dan video izledim. İnsan bir izlemeye başladı mı, duramıyor. O videodan o videoya savrulup duruyor. İzlediklerim de bilgi videoları. Öyle challenge falan değil. Siz tatili nasıl değerlendiriyorsunuz bakalım? Biraz da siz anlatın.

Arka Sokaklar, yeniden kendini izlettirmeyi başardı...


     Arka Sokaklar ilk başladığı zamandan beri baktığımız bir diziydi. Hatta hafta içi tekrarlarına bile zevkle bakardık. Ama bir zaman geldi ki sıktı artık. Biz de izlemeyi bıraktık. Ta ki son birkaç aya kadar. Cuma akşamları kanalları geziyoruz. İzleyecek doğru dürüst bir dizi yok. İzlenecek bir şey olmadığından yani mecburiyetten açtık bir akşam. 

     Ve o akşamdan beri her hafta cuma günü bakmaya tekrar başladık. Abi bu dizi kendisine baktırıyor. Dizi öylesine akıyor ki. Bu dizi 1000 bölüm yaparsa, şaşmam. Diziden Suat’ın ölerek çıkması çok kötü olmuş bence. Abi, Rıza Babanın eşinin yerine de başka bir oyuncu geldi. İlkinin yerini tutmasa da geldi işte.

Arka Sokaklar

     Arka Sokaklar senaristi, yönetmeni ya da yapımcısı ne düşündü bilemiyorum. Ama Suat’ın yerine başka biri gelebilirdi. Suat’ı oynayan oyuncu, bunca senenin kendisini çok yorduğunu söylemişti bir röportajında. Tamam, insanız. Bundan doğal ne olabilir ki? Ama onun yerine niye başka bir oyuncuyu getirmeyi düşünmediler. Bu konuda o dönemde bir açıklama yapıldı mı bilmiyorum. 

     O dönemde diziyi izlemediğim için de takip etmedim açıkçası. İnsan bir eksiklik hissediyor abi. Aslında bu sıkılıp bırakma olayını ben başka oyunculardan bekliyordum. Zafer Ergin, Şevket Çoruh ya da Özgür Ozan’dan. Onlardan böyle bir şey beklerken resmen dizinin demirbaşı oldular. Daha da bırakmayı düşünmezler herhalde.

     Arka Sokaklar başlamadan önce de bu saydığım isimler zaten dizilerde oynuyorlardı. Hep aranılan oyunculardı. “Bu işte fazla durmazlar. Sıkılırlar, başka proje yaparlar” diyordum. Ama durum bambaşka bir hal aldı. Efsanevi bir dizi ortaya çıktı. Bunca yıl geçmesine rağmen hala bir dizinin bu kadar popüler olması, bu kadar izlenebilir olması çok ilginç. İnsan bir bakmaya başladığı zaman kendini kaptırıveriyor. Bu çok önemli bir özellik. 

     Hüsnü, başkomiser olmuş bu arada. Tabi orada daha çok Mesut yakışırdı başkomiserliğe. Ama adam vukuatlarla dolu. Mantık olarak da onu başkomiser yapmazlardı zaten. O yüzden Hüsnü’nün başkomiser olması mantıklı geldi bana. Arka Sokaklar serüveni bakalım daha ne kadar sürecek?

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/auto-automobile-blur-buildings-532001/