roman okumak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
roman okumak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Matematikte başarılı olmanın yolu: Roman okumak...

 

roman okumak ve matematikte başarılı olmak

İnstagram’da bir tane videoya denk geldim. Matematikte başarılı olmanın yolunun, roman okumaktan geçtiğini söylüyordu. Ama öyle boş kitaplar değil, klasikler. Roman okuyanlar, olaylar arasındaki bağlantıları çok iyi kurdukları için matematikte de başarılı oluyorlarmış. Bu arada klasik derken sadece Batı klasikleri değil, Doğu ve Batı klasikleri. Çünkü sadece Batıyı bakıp, kendimizi, Doğuyu unutmayalım.

İÇİM YANAR…

Ferdi Tayfur hayatını kaybetti. Kadere bakın ki, vefat ettiği günde eski bir şarkısı olan İçim Yanar şarkısı, Gassal dizisi nedeniyle tekrar çok dinlenenler arasındaydı.

ZEMBİLLİ, GÖNÜL DAĞI GİBİ BİR DİZİ OLMUŞ…

Atv’de, Zembilli adında yeni bir dizi başlamış. TRT 1’deki, Gönül Dağı tarzında bir dizi. Bu akşam ne Arka Sokaklar vardı ne de Kızılcık Şerbeti. Öyle olunca biz de Zembilli’yi izledik. Bizimkiler beğendi. Ama ne kadar uzun ömürlü olur, bilemedim.

GERİLLA REKLAM…

Türkiye, Gassal dizisinden, reklam panolarına asılan ölünce beni kim yıkayacak sözüyle haberdar oldu. Öncesinde bunun bir dizi reklamı olduğu bilinmediği için millet bir tedirgin oldu. Sonradan Gassal dizisinin reklamı olduğu anlaşıldı. İşte bu reklam şekline gerilla reklam, gerilla pazarlama deniyormuş. Alışılmışın dışında ve beklenmeyen yerlerde yapılan pazarlama taktiğiymiş.

HER PROGRAMI YAPMAYA KALKMASANIZ…

Eser Yenenler ve eşi Berfu, TV8’de, Ben Bilmem Eşim Bilir gibi bir programa başlamışlar. Gibisi de fazla hatta. Aynı program, sadece adı değişik. Ya Eser kardeşim, illa bir program yapmak zorunda mısınız? Hele ki İlker Ayrık ile efsaneleşmiş bir programı yeniden niye çekiyorsunuz? Biraz seçici olun.

Ercan Kesal’ın, yazar tıkanması yaşadığında yaptığı şey…

Mario Levi’den okuduğum ilk kitap…


Roman okumaktan başkası sarmıyor beni...

Kafka’nın günlüklerinden okudum birkaç sayfa. Sarmadı beni. Okuyup da beğendiğim bir günlük olmadı şimdiye kadar. Ama yine de okumaya devam. Tarihe düşülen notlar sonuçta, okunmalı. Bir tane deneme yazarının kitabını okuyorum. Aynı şeyleri evirip çevirip anlatmış. Sen yazarken sıkılmadın mı ya da millet okurken fenalık geçirmedi mi? Aydaki Kadın kitabına devam ediyorum Bahçede bir davet var. Davette konuşulanları okuyorum kaç sayfadır. Ama okunuyor. İlgimi çeken yerleri vardı. Artık bu hafta bitirmeyi düşünüyorum. Galiba benim kitap okumaktan anladığım roman okumak. Deneme okuyup da, günlük okuyup da beğendim bir kitap olmadı bugüne kadar. Kurgu dışı denen dünya bana hitap etmiyor galiba, herhalde, sanırsam.

 

 

 

 

 

Sade bir dille yazılmış romanlar istiyorum...

Bir romanın içinde- bir blog yazısı da olabilir- çok teknik konulara girersen boğarsın insanları. 

O yüzden sade bir şekilde anlat ve geç değil mi? 

Ben okuduğum yazılarda sadelik istiyorum. Beni sıkmasın istiyorum.

ALELADE BİR PROGRAM MI?

Doğu Demirkol’un, Alelade adlı show programı alelade bir show olarak kalacak herhalde?

BU KADAR YEMEĞE TEPKİ DE YETER DA…

Tepkikolik, çok yemek videolarına tepki bölümleri çekiyor. Artık sıktı gibi yemek videoları bölümü.

ACUN, İFLAS ETTİ DİYE SEVİNİR MİYİM?

Acun, bir gün iflas etse, parasız kalsa çok sevinecekler insanlar var. 

Acun’u severim ben. 

Böyle bir durum olsa da sevinmem. Kimsenin başına da böyle bir şey gelsin istemem.

PARASI OLAN MAVİ TIK İSTER…

Twitter’da mavi tik 8 Dolar olacak ya. Kimse mavi tik almayı istemez artık. 

Ünlülerden başka. 

“Mavi tık olmadan da tivitlerim ben abi” dönemi başlamıştır böylece.

BAYA İNSAN VARMIŞ DEMEK Kİ…

Anksiyetesi olan ne çok insan varmış meğer. 

Bunla ilgili YouTube videoları var. Vlog olarak çekmişler. 

Anksiyeteli bir günüm gibi bir video izledim mesela.

İCRAAT YOK BİZDE…

Biz millet olarak konuşurken çok iyiyiz de icraata gelince sıfırız. 

İş icraate gelince işin içine menfaat giriyor. 

İşte orada akan sular duruyor tamamen.

DEJAVU…

Bu aralar dejavu yaşamadım hiç.

MAÇ KADAR ÖNEMLİDİR YORUMLAR…

Biz erkekler için maç kadar, maçtan sonraki yorumlar da çok önemlidir. 

Hat maç kadar önemlidir.

PLANLAR HAZIR MI?

Yine bir Cuma akşamı ve yine hafta sonuna giriş. Hafta sonu için planlar yapıldı mı?

DİZİ TERCİHİ, YALI ÇAPKINI…

Her Cuma olduğu gibi Kanal D’de Arka Sokaklar var. Ama kardeşim Star’da, Yalı Çapkını dizisinden yana tercihini kullandı.

ARKA SOKAKLAR’IN SIRRI…

Arka Sokaklar’ın bu kadar tutmasının nedeni, ne izleyeceğini bilmek gibi. 

Düz ve sıradan olmasında belki de başarısının sırrı. 

Düz ve sıradan derken, küçük düşürmek için söylemiyorum. 

Hayat gibi işte. Hayatımız gibi. Düz, sıradan ve monoton.

FOX HABERİ İZLEMİŞLER MİDİR?

İktidar tarafından biri dahi olsa, “Şu Fox haberlerinde ne anlatıyorlar arkadaş, bi izleyeyim” diyen oluyor mudur?

ESKİYEN GAZETE…

Geçen gün çay içmeye gittik. Gazete de okuyalım dedik. 

Bizim gittiğimiz saate kadar kaç kişi okumuşsa gazeteyi, resmen eskitmişler. 

Kendi gazeteni alıp, mis gibi okuyacaksın. En güzeli. Ama her şeyde olduğu gibi gazeteler de çok pahalı. 

Asgari ücretli gazeteyi ancak kahvede okur işte.

BU KADAR HAVALI OLMA BE KARDEŞİM…

Her şeyi ben bilirim ve doğrusunu bilirim havalarında bir tane sunucu var. 

Adını vermek istemiyorum. İnsanı gıcık ediyor. 

Bir ağır ol be kardeşim. Hep yüksekten yüksekten konuşma öyle.

NERELERDE BU KORİŞ?

Onur Büyüktopçu vardı. Hani Kiralık Aşk dizisinin Koriş’i. Nerelerde acaba? Neler yapıyor?

BOTOKSUN SUYU…

Estetik ve botoksun dozunu kaçırınca gerçekten insanın yüzünde donuk bir ifade oluyor. Ve ne hissettiği anlaşılamıyor.

HER ŞEY KARARINCA GÜZEL…

Yaşlılığı olabildiğince geciktirmeye çalışmayı anlıyorum. Ama abartınca olmuyor be.

BİTMEYEN YOĞUNLUK…

Hastaneler neden devamlı yoğun oluyor? Bence araştırılması gereken konu bu. Yurt dışında da her gün böyle kalabalık var mı acaba?

BIÇAK PARASI…

Eskiden doktorlar ameliyat yaptıkları için bıçak parası alırlardı. Şimdilerde böyle bir şey kalmadı herhalde.

HER İNSANIN KENDİ YOLU…

Şu hayatta her insan, kendince bir yol tutturmuş gidiyor işte.

TEKNOLOJİ YOKKEN…

Televizyon, telefon ve internet olmadığı zamanlarda insanlar daha mı hoşgörülüler miydi acaba? 

Teknoloji bizden insanlığımızı alıp götürüyor mu?

SİZE KİM GÜVENİR YAHU?

Gelinim Mutfakta yarışmacında sunucu, yarışmacıları uyarıyor, “Şöyle şöyle yaparsanız programdan diskalifiye olursunuz” diyor. 

Kaç kere sahtekarlık yapan insanları tekrar tekrar çağırdınız programa. 

Bu uyarılarınız hiç dikkate alınır mı?

ÜLKECE DEPREM TATBİKATI…

12 Kasım’da yani Düzce depreminin yıl dönümünde ülkece deprem tatbikatı yapacakmışız. 

Faydası olur mu? 

Önce zihniyetimizin değişmesi lazım. Yoksa tatbikatla olacak iş değil bu.

İŞ OLMAYAN SABAHLAR…

İş olmayan, tatil olduğun bir sabaha uyanmak gibisi var mı? 

Sorumluluksuz bir gün. 

Sabah gidip sıcak sıcak simit alıp, çay demleyip, uzun uzun kahvaltı yapma zamanlarıdır böyle zamanlar. 

Kaçırmamak lazım.

KENDİNDEN MEŞHURMUŞ HABERLERİ…

Son dönemde haber sitelerinde şu tarz haberler yine moda oldu, “Meğer oğlu kendinden daha meşhurmuş” gibi.

BU KIZIN ZAYIFLADIĞI YILLAR OLDU…

Yine başka bir haber. Pelin Öztekin erimiş resmen. Ya kardeşim Pelin’in zayıflaması bugünün konusu değil ki? O zayıf haliyle dizide bile oynadı. İçerik bulamayınca böyle haberlere sarıyorlar herhalde.

NASIL BİR UYGULAMA YAPSAK?

Şu an yeni bir uygulama yapmayı planlasak. Sizce en gerekli uygulama nedir? 

Yoksa yapılacak uygulama kalmadı mı? Herşeyi yaptılar mı? Uygulamalar gerçekten çok pratik oluyor. 

Bir de ihtiyaca yönelik yaparsan var ya. Paraya para demezsin.

ATIŞTIRMA…

Devamlı ağzınıza bir şeyler atmak, atıştırmak istiyor musunuz?

MAÇTAN UMUDUM YOK…

Bugün, Galatasaray- Beşiktaş maçı var. Bir Galatasaray’lı olarak yeneceğimizi düşünmüyorum. Ya beraberlik ya da Beşiktaş maçı alır.

IŞIK HIZI…

Cumartesi ve Pazar günleri şimdi ışık hızıyla geçerler.

BLOG YAZISI…

Hiçbir kafede oturup blog yazısı yazdınız mı?

İMKANSIZI İSTEMEK…

Çok eskilerde bir reklam vardı. Galiba bir spor ayakkabı reklamıydı. 

Slogan olarak, “İmkansızı iste” diyordu. 

İnsanı gaza getiren bir reklamdı. Şimdi düşünüyorum da bir insan imkansızı isteyebilir mi? İmkansızı isterse ne olur?

HOBİNİZİ, MESLEĞİNİZ YAPTINIZ MI?

Gün içerisinde veya zaman zaman yaptığınız bir hobiniz var mı? 

Bu hobinizi yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor musunuz? Bu hobinizi mesleğinize çevirmeyi düşündünüz mü hiç?

HER YERDE AYNI REKLAMLAR…

Google’dan birkaç cüzdan ve telefon kılıfına baktım. Şimdi hangi siteyi açsam reklamlarda karşıma cüzdan ve telefon kılıfı çıkıyor.

HULK’UN OĞLU…

Hulk’un, Skaar diye bir oğlu varmış. Bu ne zaman çıktı?

İLLEGAL HAYATLAR FİLMİ…

Röportaj Adam, illegal Hayatlar diye bir film çekmiş. 13 Ocak’ta sinemalardaymış. Güzel gişeler dilerim. Severim kendisini.

YAPMAYIN BÖYLE…

Telefonu doğru dürüst çekmeyen ama yine de konuşmaya çalışan insanlara sinir oluyorum. Ses kötü işte. Hem de kendine hem de bana eziyet etme. Sonra yine ararsın.

SABIRSIZIM…

Bazen sabırsızım. Hayata karşı sabırsızım, insanlara karşı sabırsızım. Toptan bir sabırsızlık oluyor. Bu sabırsızlık nedeniyle bazen de bir çuval incir berbat ediyorum.

SİNİRLENMEMELİYİM…

Karşımdakine sinirlenirsem ben kaybediyorum. Günümün geri kalan bölümü de kötü geçiyor. O yüzden elimden geldiğince sinirlenmemeye çalışıyorum.

İKİ KİTAP…

Yeniden okumak istediğim kitaplar arasında, Cevdet Bey ve Oğulları ve Aşk romanı var.

BEĞENDİĞİM KİTAP OLMADI…

Son zamanlarda okuyup da çok beğendiğim bir kitap olmadı. Ne varsa eski kitaplarda var.

BÖYLE KANALLARA DESTEK OLMAK LAZIM…

Az aboneli ama beğendim bir videosuna denk geldiğim bir kanala abone oluyorum. 

Kanala destek olmak açısından. 

Her bir abone artışı ne sevindiriyordur kanal sahibini kim bilir.

Çok Güzel Hareketler’e, Röportaj Adam’ın ekibi de dahil olmuş. Bakalım nasıl yansıyacak bu durum skeçlere?

 

 

Özledim, özledim, roman okumayı özledim...

     Evde geçen bir pazardan merhabalar. Dün kardeşimle dışarı çıktığım için bugünü evde geçirmeyi tercih ettim. Film izlemeyi planlıyordum. Yine sadece planladığımla kaldım. Türk Edebiyatından Öyküler kitabından birkaç öykü okudum.

ROMAN OKUMAYI ÖZLEDİM…

     Yavaş yavaş öykü okumaktan sıkılmaya başlıyorum galiba. Roman okumayı özledim. Kütüphaneden bir daha ki kitap değişiminde roman almam lazım. Öğleden sonra Show Tv’de, “Emine” adında Türk filmi vardı. Biraz onu izledim. Ekrem Bora, Filiz Akın ve Tarık Akan’ın oynadığı. İki kardeş aynı kadına aşık olurlar. Kardeşler birbirine girer falan. Ondan sonra kanal D’de, Çok Güzel Hareketler’i izledim birkaç skeç.

OKTAY AKBAL’IN KÖŞE YAZILARINI OKUMAK…

     Oktay Akbal’ın yaşarken yazdığı köşe yazılarından okudum. En az 10 tane okumuşumdur. Siyasi yazıları da vardı ama genelde benim blog ismim gibi yaşamdan yazıları ağırlıktaydı. Bir an onun gibi yazmak hevesine kapıldım.

BLOG DÜNYASINDA YENİ BİR ŞEYLER Mİ YAPSAK?

     Bu hafta gece vardiyasındayım. İyi yanları da var, kötü yanları da. Kafamda blog dünyasıyla ilgili bir şeyler yapma düşüncesi geldi bugün nedense. Blog dünyasını hareketlendirmek lazım. Ama sonra da bu tür girişimlerin hep yarıda kalması umutsuzluğa sevk etti beni.

NASIL GÜNLÜK TUTTUĞUNU ÖĞRENEMEDİM…

     Adalet Ağaoğlu’nun günlüklerinden okumak istedim. Hiç mi hiç, birkaç sayfa da olsa o kitaptan örnekler bulamadım. Eğer o günlükleri beğenirsem belki de sipariş verecektim.

Hikaye okumayı da roman okumak kadar seviyorum artık...

*Eskiden olsa, “Roman mı, hikaye mi?” sorusuna hemen, “Roman” derdim. Ama şimdi öyle diyemiyorum. Çünkü okumaktan hemen sıkıldığım için hikayeye yöneldim bu aralar. Hikaye hoşuma da gitti. Artık hikayeyi de roman kadar sevdiğimi söyleyebilirim.

*Show TV’de, Süt Kardeşlerim’i izledik. Reklam arasında da tv8’de, Fenerbahçe- Hull City maçını izledik.

*İstanbul’da yine bir sel ve yine Ekrem İmamoğlu tatilde. Buraya yazıyorum: Ekrem İmamoğlu bırak Cumhurbaşkanı seçilmeyi, bir daha belediye başkanı bile seçilemez.

*Okeye dördüncü olarak çağrılmadım hiçbir zaman. Oyunlarla fazla ilgim yoktu. Hala da yok. Geç öğrendim okeyi. İlk öğrenmeye başladığım zamanlar farkında olmadan okey taşını yanımdaki adama veriyordum. Bugün Whatsapp grubundan, “Okeye dördüncü arıyoruz. Müsait olan gelsin” yazınca arkadaş, bu sorunun muhatabı olarak görmedim kendimi :)

*Hikmet Anıl Öztekin, YouTube kanalında, 18 süper film önerisi yapmış. Filmlerin konsepti olarak da tatilde iyi gidecek filmler olarak belirlemiş. Videoyu izler izlemez o filmlerden birini hemen izledim. “Benden Bu Kadar” isimli filmdi izlediğim. Önerilen filmlerin geneli hoşuma gitti. Fırsat buldukça izleyeceğim hepsini.

*Büyük gazeteler bir zamanlar 500 bin falan satarlardı. Şimdilerde bu rakam 150 binlere kadar düşmüş. Daha kaçlara düşecek bu sayılar bakalım.

*Şekerpare adında bir Türk filmi var ya. İşte onu sevemedim. Gerçi bugüne kadar başından sonuna kadar oturup izlemişliğim de yok. İzlediğim sahneler sarmayınca beni, tamamını izleme gereksinimi duymadım.