anı yaşamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anı yaşamak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Anı yaşamaya çalışırken yaşadıklarım...


     Dale Carnegie’nin, Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak kitabını okumaya başladım. Kitaptaki öğütlerden biri, anı yaşamaktı. 

     Ve dün itibariyle beynimi sadece anı yaşamaya programlamaya çalıştım. Ve fark ettim ki: Ben gelecekte yaşıyormuşum. 

     Devamlı, “Nasıl olacak, nasıl gidecek, şu tarih geldiğinde ne yapacağım” gibi sorular dönüp duruyordu kafamda. 

     Bir an için anı yaşamaya başladığımda rahatladım. Resmen hafifledim. Ama ha deyince olabilecek bir şey değil bu. Her gün ama her gün zihnini buna alıştırman lazım. 

     Dün zihnimi devamlı sadece an’da kalmaya çalıştırırken, sıkıldığımı da söylemek isterim. Hemen eski düşüncelerime dönmek istedim. 

     Çünkü orası konforluydu. İstediğim gibi geleceği düşünüp somurtabiliyordum. 

     Dün yine an’da kalmaya çalışırken sanki bana imkansızmış gibi geldi. Geçmişi düşünmemek, geleceği düşünmemek. Sadece içinde yaşadığın anı düşünmek. Çok çılgınca bir şey.

"Geleceği hayal etme" diyen Nil Karaibrahimgil...


     Hürriyet’te yazıyor Nil Karaibrahimgil. Hayat üzerine yazılar. Onun yazılarını seviyorum. Gerçekten farklı bakış açıları sunuyor insana. Bunu sadece yazmış olmak için yazmıyorum. Gerçekten hayata farklı bakıyor. 

     Mesela bu akşam okuduğum yazısında, “Gelecek üzerine hayaller kurmayalım” demiş. “Gelecek üzerine iyi hisler besleyelim ama hayal kurmayalım”. Anı yaşamak için bu yöntemi kullanıyormuş. 

     Birisi, insanoğlunun doğasında var diyormuş gelecek hakkında planlar kurmak. Bu nedenle anda yaşayamaz insanoğlu diyormuş. İşte o kişinin bu sözüne karşılık bu pratiği yapmamızı öğütlüyor bize.

     Çok ilgi çekici duruyor. Bütün olay sadece bunu yapınca bitecek. Yani bu kadar mı basitti dedirtiyor insana. Ama iş pratiğe gelince orası olmuyor işte. Ama denemeye değer. Bu arada bu dediğini kendi denemiş.

anı yaşamak

OSMAN ASKERE GİTTİ…
     Bizim Osman sadece bizim evde takılmıyor. Karşı komşuya da gidiyor. Orası da ona tavuk eti veriyormuş. “Osman, Osman” diye karşı komşu da öğrendi adını. Biz kapının önüne çıktığımızda, “Osman geldi mi? Osmaannn. Gel sana tavuk eti vereceğim” diyor. 

     Yine bir gün böyle konuşurken, “Bu Osman nerede?” dedi. O an sokaktan geçen komşunun kızı Osman askere gitti” dedi. O söz dönüp duruyor aramızda. “Osman geldi mi?” diye sorunca birbirimize, “Osman askere gitti” diyoruz gülümseyerek. Daha dün akşam kardeşim de, “Osman mahallenin maskotu oldu yahu” dedi.

SADECE GÜZEL HABERLER DİYE HABER BÜLTENİ OLSA…
     Gazetelerde üçüncü sayfa haberleri var. Televizyonlarda da var. Hem de insanı sıkan bir şekilde. O haberleri izleyince insanın hayata güveni kalmıyor. Umutsuzluğa düşüyor. Öyle haberler çıkınca zaplayıp geçiyorum başkasına. 

     İşte bu düşünceden yola çıkarak şunu düşündüm: Üçüncü sayfa haberleri gibi sadece güzel haberler olsa. Umut verici haberler olsa. İnsan izlediği zaman içi umutla dolsa. “Ülkemde böyle güzellikler de var” dese. 

     Belki ana haberin hepsini bu tür haberlerden yapamazsın. Belki de ayrıca bir program olarak yapılabilir. Biraz umutla dolmak isteyen o haberleri izler. Bu rezil haberlere rağmen, kimseye güven kalmamasına rağmen insan yine de böyle güzel haberler duymak istiyor. Biraz olsun umut etmek istiyor insanlar hakkında.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/ktPKyUs3Qjs