Kişisel Blog Yazıları #62: İçinden hayat geçen yazılar...

Kişisel blog yazıları serisinde, içinden hayat geçen yazılar yazıyorum. Bloğuma ve seriye hoş geldin. Ben Cem.

İçinden hayat geçen yazılar deyince aklıma geldi. Yılmaz Erdoğan, Çok Güzel Hareketler Bunlar’da oyunculara her zaman, “Skeçlerinizi hayatın içinden yazın” dermiş. O yüzden ne varsa, hayatın içinden yazmakta var.

Canınız çekmesin. Bir komşumuz poğaça yapıp getirmiş. İçinde bir şey yok, sade. Ben sade poğaça da severim ama. Çayın yanında güzel gitti.

Son yıllarda, hiç yılbaşı akşamları kar yağmış mıydı? Ben hatırlamıyorum. Siz hatırlıyor musunuz? Peki bu sene yılbaşı akşamı kar yağsa nasıl olur? Şimdi hayal ettim de. Kişisel blog yazıları serisinin yılbaşı akşamı yazısını yağan kara karşı yazmak çok güzel olurdu.

Şairler, yaşadıklarını mı yazarlar şiirlerinde yoksa hayal ettiklerini mi? Okuduğum bazı şiirler bana, “Şair, kesinlikle bunu yaşamış olmalı. Yoksa başka türlü yazılamaz bu şiir” dedirtiyor. Sizin de böyle olduğunu düşündüğünüz şiirler var mı? Varsa yorumlara yazın da hep beraber okuyalım.

Ajda Pekkan, bir tane çikolata reklamında oynuyor şu sıra. Çikolata markasını yazmayayım da reklam olmasın şimdi. Ben de reklama bakarak o çikolatadan aldım. Ama yerken Ajda Pekkan gibi zevk alamadım. Paramı geri istiyorum. Şaka şaka. Reklamdaki her şeyi bayılarak yiyecek halimiz yok sonuçta.

Bazı blog arkadaşlarımın yazılarına bakıyorum da. Birkaç cümle yazmış ve bir şarkının linkini bırakmış. O kadar. Basit ve sade. Bu tarz blog yazıları da çok hoşuma gidiyor.

Kişisel blog yazıları serisinin bu akşamlık da sonuna geldik. Yarın akşam, hayattan yeni notlarla, yine buradayız.

*Önceki yazı: Kişisel Blog Yazıları #61: Küçük alışkanlıklar, büyük sorular…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder