Kişisel blog yazıları serisine bir yazı daha eklemek için bilgisayarın başına oturdum ama isteksizim. Nedense canım yazı yazmak istemedi. Bu akşam yazmamayı düşündüm durdum. Sonra, “Bilgisayarın başına bir oturayım. Yazmayı deneyeyim. Eğer yine de yazmak içimden gelmezse o zaman bırakırım” dedim. İşte şimdi buradayım. Galiba yazıya devam edeceğim. Çağrı merkezinde çalışırken bilmediğiniz bir konuya denk gelmek ve o konuyu öğrenmek için bin kişiye yazmak ve cevap beklemek, o arada müşteriyi de idare etmek zor iş gerçekten. Bugün, normal çalışma tempomuzda geçen bir gündü. Sadece bilmediğim konular üst üste geldi ve sıkıntı oldu. Now TV’de, Selçuk Tepeli’nin sunduğu ana haberi izledik. Üst düzey memurlara 30 bin lira zam yapılacakmış. Muhalefet buna tepkili. Sadece üst düzey memurlara değil, tüm memurlara zam yapılsın deniyor. Bu arada enflasyon yine düşük açıklanmış. Bu da demek oluyor ki asgari ücrete düşük zam yapılacak. Dün akşam bir abimiz misafirdi. Konu siyasete geldi. “CHP’ye oy vermem ben. CHP gelirse ilk yapacakları iş Kuran kurslarını kapatmak olur” dedi. Eğer hala halk böyle düşünüyorsa CHP kendisini sorgulamalı. Show TV’de bu akşam yeni bir dizi başladı. Dizinin adı: Rüya Gibi. Kanal D’de, Eşref Rüya’nın yeni bölümü başlayıncaya kadar izleyelim dedik. Ne yalan söyleyeyim: Dizi sardı bizi. Ama devam eder mi bilemem. Sonunda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Hep Aynı Boşluk kitabını bitirdim. Yarın akşamdan itibaren roman okumaya başlayacağım. Peki hangi romanı okumaya başlayacağım? Biraz merak edin. Yarın akşam yazarım. Size güzel bir haberim var: 5 Aralık Dünya Türk kahvesi günüymüş. Bu nedenle bazı kahve firmalarında tüm gün boyunca Türk kahvesi ücretsiz olacakmış. Bunu duyunca babam, “Şimdi nasıl da güvenip içersin oralardan kahve? Bu kadar zehirlenme olayları olurken” dedi. “Haklısın baba” dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder