Sabahattin Ali’nin ölümü ile ilgili bir
yazı yazmak yoktu aklımda. Bugün Güneri Civaoğlu ile Şeffaf Oda’nın
konuklarından biri Nebil Özgentürk’tü. Konu bir ara Sabahattin Ali’ye geldi.
Sabahattin Ali’nin cesedi hala kayıpmış. “Nasıl yani?” dedim. Tamam, onun bir
faili meçhule kurban gittiğini biliyordum. Ormanda kafasına vurularak
öldürüldükten sonra cesedini buldular sanıyordum. Meğer işin aslı öyle
değilmiş.
Bugün bunu öğrenince şok oldum. Programdan
duyduklarımın yanında internetten de araştırma yaptım. Ama programdaki gibi net
ifadelerle cesedinin hala kayıp olduğu bilgisine rastlamadım. Cesedinin hala
nerede olduğunun bilinmemesi. Sabahattin Ali’nin ruhu acaba bundan huzursuzluk
duyuyor mudur? Farkında mıdır bu durumun?
Sabahattin Ali, yazdıkları dolayısıyla
hapise girer. Bu hapise girişlerinden birinde de Sinop cezaevinde, Aldırma
Gönül şiirini yazar. Hani sonradan şarkısı yapılan. Ve hala dillerde olan ve
unutulmayan. Devamlı hapise girmekten dolayı rahatsızdır ve yurt dışına gitmek
için pasaport çıkartmak ister. Ama kendisine pasaport verilmez. Kaçak yollardan
yurt dışına çıkmayı dener.
Kendisine yardımcı olacak adamla beraber
yola koyulur. Ve bir ormanlıkta, yine o adam tarafından kafasına vurulan sopa öldürülür.
Cesedini 2 ay sonra bir çoban bulur. Ceset tanınmaz haldedir. Hastaneye götürülür
ve ceset hastanede kaybolur. Ve o gün bugündür kayıptır. Aile, Sabahattin Ali bulunduğunda
yanındaki eşyaları talep eder. Ama eşyaları kendilerine verilmez.
Programda cesedin hastanede kaybolduğu
söylendi. Fakat araştırmalarım sonucunda başka şeyler de okudum. Cesedi bir
çobanın bulduğunu söylemiştik. Cesedi buldukları yere gömmüşler. Davasında zabit
katipliği yapan Cemal Tuncer, cesedin hala orada olduğunu ve teşhis için sadece
kafatasının alındığını söylemiş.
Fakat Beypınar’da bir köylü kaybolmuş. Karısının
başvurusu üzerine ceset gömüldüğü yerden tekrar çıkarılmış. Kadın, kocası
olmadığını söyleyince bu sefer Beypınar’a gömülmüş. Yani cesedinin hala nerede
olduğu bilinmiyor. Başka bir ifadeyle Sabahattin Ali’nin mezarı yok. Sadece öldürüldüğü
yer olan Kırklareli’ndeki Istranca dağlarında, anıt bir taş dikilmiş. O taşın
üzerinde de, “Başım dağ/Saçlarım kardır/Benim meskenim dağlardır” dizeleri
yazıyor. Cesedi bulan çoban ile Sabahattin Ali’nin eşi Aliye Ali konuşmuşlar. Çoban,
sırtından vurulan birinin cennetlik olduğunu ve eşinin de sırtından vurularak
öldüğünü anlatmış.
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/black-framed-eyeglasses-163142/