Baht Oyunu dizisinin de final yapacağını okudum. İlk başlarda ben de izliyordum. Sonradan bir koptum diziden. Tekrar da dahil olamadım. Benim ilgi alanımdan çıkmıştı. Son reytinglerine bakmadım. Ama ilk bölümlerde iyiydi reytingleri. Ama ilk bölümlerden de pek uzun ömürlü olamayacağı belli gibiydi. Senaryo bir yerde gelip tıkanacak gibiydi. Galiba da tıkanmış. Final yapacağına göre.
Baht Oyunu dizisine de final göründü...
Çocukları sevindiren Carlos Santana...
Zafer Algöz Anlatıyor’da, Carlos Santana, çocukları nasıl sevindirmiş onu anlatmış. Bir hafta önce izlemiştim. Bu akşam tekrar izledim. Eğer izlemediyseniz, kesinlikle izlemelisiniz. Dünyaca ünlü bir gitaristin çocuklara verdiği önemi göreceksiniz. Hem de olay İstanbul’da geçiyor. Anlattığı bu olayı kitabında da yazmış. Ben okumadım. Ama bu anlattıklarından sonra, “Bu kitap alınıp, okunmalı” diyor insan.
Ajax'a 2-0 yenilmek bu şartlarda çok iyi...
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde deplasmanda Ajax’a 2-0 yenildi. 12 eksik ile gittiği maçta bence çok iyi bir skor bu. Sezon başından beri Ajax gelene geçene gol yağdırıyor. Üstüne de Beşiktaş’ın 12 tane sakatı olunca, “Acaba yine bir 8-0 vakası olur mu?” diye düşünmedim değil. Neyse ki, 2-0 gibi normal bir skorla yenildi.
Yargı dizisi, Şahsiyet dizisine benzemiyor mu?
Kanal D’deki, Yargı dizisinin ikinci bölümünü izledim bu akşam. İlk bölümünü izlememiştim. İkinci bölüm bittiğinde dizi hakkında şunu düşündüm: “Bu dizi Şahsiyet dizisine benziyor” Ve kadere bakın ki, bu dizide oynayan Hüseyin Avni Danyal, Şahsiyet dizisinde de oynuyordu. Acaba bu rolü kabul ederken Şahsiyet dizisi gibi olmasından dolayı mı kabul etti? Bu soru aklıma gelmedi değil.
HAYATINIZDA YENİ DENEYİMLERE NE KADAR AÇIKSINIZ?
Hayatta yapmadığınız
şeyleri yapıyor musunuz? Ya da bunun için özel bir çabanız var mı? Evet, benim
özel bir çabam var. Ama bu çabamın derecesi dağlar kadar değil. Belki küçük bir
derecik kadar. Önüme gelen her aktivitede bunu düşünüyorum şimdi. “Daha önce
bunu denedim mi? Denemedim. O zaman yapayım” gibi iç konuşmalarım oluyor.
Sait Faik, "Yazmasaydım, çıldırırdım" diyordu. Peki ya Ahmet Ümit yazmasaydı ne olurdu?
Ahmet Ümit çok sıkılgan biriymiş. O kadar ki, Sait Faik’in o ünlü sözünü, “Yazmasaydım çıldıracaktım”ı, “Yazmasaydım çok sıkılırdım” diyerek anlatıyor bu sıkılganlık derecesini.
SİNOVAC MI BİONTECH Mİ TARTIŞMASINI ADİLE NAŞİT İLE MÜNİR
ÖZKUL YAPARSA…
Adile Naşit ve
Münir Özkul’un efsanevi turşu neyle olur tartışması var ya. Onun capsini
yapmışlar. Adile Naşit, “Sinovaaaak” diye bağırıyor. Münir Özkul ise, “Bionteeeek”
diye bağırıyor. Böyle mizaha hayranım. Nereden akıllarına geliyor. Bu tarz
capsleri ben de yapmak isterdim.
BARINAMIYORUZ DİYENLER ALGI PEŞİNDELER Mİ?
Barınamıyoruz tartışması
devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yersiz/yurtsuz kalan öğrenci olmadığını ve
sokaklara yatan gençlerin algı oluşturmak için yattıklarını söyledi. Daha önceki
yıllarda böyle bir tartışma olmuş muydu? Yoksa ilk defa bu sene mi oluyor?
Zafer Algöz eski günler bitince ne anlatacak?
Zafer Algöz eskileri anlatıyor ama. Gün gelip bitecek onlar. Peki o zaman ne anlatacak? O zaman da Cem Yılmaz ile nasıl tanıştığını ve Cem Yılmaz’ın ekibinin nasıl oluştuğunu ve Cem Yılmaz’lı filmlerin ortaya çıkış hikayelerini anlatır. Bunlar da bittikten sonra günlük olaylara geçer. Ekip olarak yaşadıkları komik olayları anlatabilir. Dün akşam Zeki Müren’i anlatmıştı Kafa TV’de. Daha izleme fırsatı bulamadım. Haberi olmayanlara duyurulur.
ONLİNE DERSLERE GÖNDERME BÖYLE OLUR…
Çok Güzel
Hareketler Bunlar 2’nin bir bölümünde yalandan bayılmış olan birine müdahale
etmeye gelen sağlık görevlisine, hastanın yakını, “Suni teneffüs yapsana” der. Sağlıkçının
cevabı ise, “Abi ben online ders aldım. Bunu yapmadım” der. Online derslere
harika bir göndermeydi.
Azra Akın, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2'de skeçte rol aldı. Peki performansı nasıldı?
Azra Akın, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’de bir skeçte oynadı. Oyunculuğunu beğendim. Tabi ki tutuk olduğu yerler vardı. Ama potansiyeli var. Eğer bu ekibin içerisinde yer alsa güzel işler çıkaracak gibi duruyor. Artık her hafta bir ünlüyü konuk alıyorlar ve o ünlüyü skeçte oynatıyorlar. Hem de öyle birkaç dakikalık değil. Skeçin başından sonuna kadar.
YENİ BİR SOLUK: KONUKLARI SKEÇTE OYNATMAK…
Bence bu farklı
bir hava getirdi. Dün akşam ki bölümde skeçlerin bir çoğunda baba olarak Atakan
oynadı. Kardeşim Atakan’dan başka babayı oynayacak başka bir oyuncu yok mu? Yanlış
anlaşılmasın. Atakan’ı çok severim. Ama her skeçte onu görmek de sıkıyor
insanı.
Magnet değil biblo...
Magnet sevmiyorum ben. Gittiğim yerden hatıra olarak biblo almam lazım. Çalışma masama ya da evde görebileceğim bir yerlere koymam lazım. Mesela İstanbul gezisinden Galata Kulesi ile Sultanahmet Caminin biblolarını aldım. Onlara bakarak yazıyorum bu yazımı.
200 KİTAPLIK YER VAR DAHA…
Okuduğum kitapları
not ettiğim bir not defterim var benim. En son bitirdiğim Aile Çay Bahçesi
kitabını not ettim. Sonra da daha ne kadar kitap not etme kapasitem var diye
saymaya başladım. Tam 200 kitaba kadar okuduğum kitapların notlarını
alabildiğimi gördüm. Yani anlayacağınız bu not defterini daha yıllar yılı
kullanacağım.
KÜTÜPHANEDE KAPI DUVAR…
Tam üç defa
kitapları değiştirmek için kütüphaneye gittim. Kapı duvar. Kardeşim ne oldu bu
kütüphaneye? Orada çalışan kız, yıllık izne falan mı çıktı acaba? Sinirim bozuldu.
Kitaplarımı değiştiremedim. Yeni kitaplar alamadım.
Mahşer gibi kalabalık derken İstiklal Caddesi tasvir ediliyordu herhalde...
Mahşer gibi kalabalık ifadesinin vücut bulmuş hali, İstiklal Caddesidir. Caddede şöyle bir durup ufka baktığınız zaman göreceğiniz şey: Mahşeri bir kalabalıktır. “Bu kalabalığın içine nasıl gireceğim?” diye korkarsınız. Ama korkmayın. İlerleyin. Dakikalar sonra o kalabalığın içinde olacaksınız.
YENİLİRSE GÖNDERİLİR Mİ?
Bu akşam ki
Galatasaray- Göztepe maçını bekliyorum. Eğer Galatasaray yine kaybederse Fatih
Terim’in gönderilmesi gündeme gelebilir.
YİNE ESKİ GÜNLER ÖZLEMİ…
Star’da, Bir
Demet Tiyatro’yu izledik biraz. Yine o eski günlerde yaşama hevesini
depreştirdi ben de. Mükremin karakterinin babasına olan saygısı da hoşuma
gidiyor bu arada.
BU ŞARKI İLE EFSANE OLDU…
Alexander Rybak’ın,
Fairytale adlı Eurovision şarkısı efsane bir şarkı gerçekten. 2009 yılındaki
yarışmada birinci olmuştu. Yıl olmuş 2021. Ve hala zevkle dinleniyor. Bu adam,
bu şarkı ile efsane olmuştur.
Exxen, Süper Ligi de alacak mı?
Mehmet Demirkol, Acun ile konuşmuş. Ve konuşmalarından Acun’un, Süper Lig’in de yayın haklarını almak istediğine dair bir izlenim edindiğini söylemiş. Beşiktaş’ın, Borussia Dortmund ile oynadığı maç yayını sırasında millet Exxen’den çok şikayet etmişti. Yayın geç geliyormuş mesela. Eğer bunlara çözüm bulunamazsa kimse lig için Exxen falan almaz.
REYNMEN VE ZEYNEP BASTIK: YALAN ŞARKISI…
Reynmen ve Zeynep Bastık beraber bir şarkı
yapmışlar. Şarkının adı: Yalan. Şarkıyı dinledim. İyi gibi. Dinlenilemeyecek
gibi değil. Peki siz beğendiniz mi? Bu arada benim takıldığım nokta: Videoda
heştek olarak Zeynep Bastık ismini kullanmamışlar. Algoritma ile ilgili mi bir
durum acaba? Ben bozulurdum ismim neden kullanılmıyor diye.
Mete Gazoz'a kitabını adayan ünlü yazar...
Unutulmaz kitaplardan Simyacı’nın yazarı Paulo Coelho, yeni çıkan, “Okçu’nun Yolu” adlı kitabını olimpiyat şampiyonu olan milli sporcumuz Mete Gazoz’a adadı. Bu haberi kendisi Twitter hesabından bir video ile paylaştı. Videoda kitabın Türkçe baskısını eline alıp konuşan yazar, “Senin gibi bir okçuluk dehasına kendi okçuluk eserimi sunuyorum.” dedi.
PAULO COELHO VE OKÇUNUN YOLU HAKKINDA BİLGİ…
Brezilyalı roman
yazarı Paulo Coelho, 74 yaşında. Ve tüm dünyada kitapları 320 milyondan fazla
satmıştır. Son kitabının orijinal adı, “The Archer”dir. Türkçeye ise, “Okçu’nun
Yolu” olarak çevrilmiştir. Ve kitap 21 Eylül’de satışa sunulmuştur. Kitapta
hayatı anlatılan okçunun adı ise: Tetsuya. Okçuluğu bırakmış ve marangozluk
yapmaktadır. Ama bir gün, köye bir okçu gelir ve ona meydan okur. O da bu
meydan okumaya cevap verir.
Ebrar Karakurt'lu, Elidor reklamında eş cinsellik mi savunuluyor?
Ebrar Karakurt’lu, Elidor reklamı için, “Eş cinselliği mi savunuyor?” diye bir soru atılmış ortaya. Reklamı izledim. Eş cinsellikle ilgili bir şey görmedim ben. “Dedim olabilir”sloganı ise çok iyi olmuş bu arada. Söylerken çok sempatik olmuş.
FATİH ALTAYLI’DAN SOHBET PROGRAMI…
Fatih Altaylı,
Bloomberg’de “Bire Bir” adında yeni bir programa başlamış. Bu programda
konuklarıyla sohbet muhabbet ediyor. Yani ilk defa siyaset ve futbol dışında
bir program yapıyor. İlk bölümü 15 Eylül’de yayınlanmış. İlk bölüm konukları
Müjdat Gezen, Kaan Sekban ve Sinem Çapraz.
AZİZ SANCAR’DAN GENÇLERE…
Aziz Sancar
gençlere tavsiyede bulunmuş. “Yurt dışına gidin ama geri dönün” demiş. Bence de
gitme imkanı olan herkes gitmeli, yurt dışını görmeli. Ufku açılmalı. Farklı kültürleri
tanımalı. Kendisine çok şeyler katmalı. İşte ondan sonra ülkesine dönüp o birikimlerini
herkese aktarmalı.
İçimi önce karartan sonra da aydınlatan film...
Akıl Oyunları filmini izledim. Şizofren, felaket bir hastalık. İnsan çıldırabilir bu hastalık nedeniyle. Film boyunca içim karardı. Ama filmin sonu içimi aydınlattı.
KAPALI OLMASINDAKİ HAYIR…
Kütüphaneye
gittim. Yine kapalıydı. Ne oldu bu kütüphaneye arkadaş? Ama her şeyde bir hayır
varmış. Bitirdiğim iki kitabı not almadığımı fark ettim bugün. Hemen onları not
ettim.
BAŞARILI OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM…
A Milli futbol
takımımızın başına Stefan Kuntz getirildi. Başarılı olacağına dair en ufak bir
umudum yok.
BARINAMIYORUZ EYLEMLERİ…
Üniversite öğrencileri,
“Barınamıyoruz” diyerek sokakta yatma eylemi yapıyorlar. Yurtlarda yerlerin
dolduğunu ve dışarda kiralık ev bulabilmenin ise çok zor olduğunu söylüyorlar. Daha
geçen gün tek odalı, camı olmayan ve sadece yatağı olan yere 900 lira kira
isteniyor diye haberlerde çıkmıştı.
Maskesiz hayata çoktan geçmiş adam...
Yol kenarında bekleyen yolcuyu almak için otobüs, yolun kenarına yanaştı. Adam otobüse bindi. Parasını ödedi. Ve oturmak için boş yer baktı. O an adamın maskesinin olmadığını gördüm. Hani kolunda falan da değil. Adam çoktan maskesiz hayata geçmiş. Ne şoför, ne de yolculardan hiç biri adamı uyarma ihtiyacı hissetmediler. “Böyle insanlarla uğraşmaktan herkes bıkmış anlaşılan” dedim. Ve pencereden dışarıyı izlemeye devam ettim.
GÜLER YÜZLÜ PERSONELİN BIRAKTIĞI ETKİ…
Bugün iş yerinden
arkadaşlarla kahvaltıya gittik. Gittiğimiz mekanın sorumlusu neşemize neşe
kattı. Espriler yaptı. Fotoğrafımızı çekti. Hatta hepimiz fotoğrafta
görülebilelim diye sandalye tepelerine bile çıktı. Mekandan ayrılırken de yine
güler yüzlü bir şekilde, “Yine bekleriz” dedi. Bu yaklaşımı, günümün güzel
geçmesinde etkili oldu. Eminim tüm arkadaşlarım da böyle düşünüyordur. İşte güler
yüz bu kadar önemli.
Kır düğünlerinde yeni moda: Palyaçolar...
Özgür beni bugün, bir arkadaşının düğününe götürdü. Takı takacakmış. Evlenen arkadaşı ona çeyrek takmış. O’da çeyrek altının iade-i ziyaretini yaptı arkadaşına. Düğün sırasında iki tane palyaço gördüm. “Düğünde palyaço ne alaka?” dedim. “Ekmek parası işte. Çocuklarla vakit geçiriyorlar işte” dedi Özgür. Çocukların yüzlerine renkli kalemlerle şekiller yapıyorlar. Onlarla vakit geçiriyorlar. Akşam eve gelince kız kardeşime anlattım olayı.
YENİ MODA, PALYAÇOYMUŞ…
“Ben de bir arkadaşımın düğününde gördüm. Yeni moda buymuş. Düğüne
gelen çocuklar büyüklerin başında kalabalık etmesin diye palyaçolar onları
oyalıyormuş. Daha neler göreceğiz bakalım. Böyle dedim ama. Bence iyi
düşünmüşler. Hem büyükler düğün telaşesinde çocuklarla uğraşmaktan kurtulurlar
hem de çocuklar güzel vakit geçirmiş olur.
Öz güvenle ilgili harika bir video...
Haluk Tatar’ın, “Öz güveninizi sıfırlayan 11 şey” videosu harikaydı. Adam bu kişisel gelişim konularını harika anlatıyor. Hayran hayran dinliyorum. Adam kendi dünyasında çok şeyleri aşmış, belli. Muhakkak izlemelisiniz.
HİKAYELERİ GÖREMEME…
İnstagram’da
nedense bazı arkadaşlarımın hikayelerini göremedim. Uygulamayı silip yeniden
yükledim. Değişen bir şey olmadı. Google’dan arattım. İnstagram beni engellemiş
olabilirmiş. Ben de olduğu gibi bıraktım. Birkaç saat sonra kendi kendine
düzeldi.
FAZLA EKMEK YEMENİN SONUCU…
Taze ekmek olunca
biraz fazla kaçırmışım. Yemekten sonra bir titreme geldi. Onca ekmek ve yemeğe
karşın hala aç gibiydim. O an canım tatlı şeyler istedi. Galiba günlük ekmek
kotamın çok üstünde ekmek yememe vücudumun verdiği tepkiydi bu. Buradan şunu
çıkardım ben: Ekmeği azaltma konusunda yol almışım.
Vefat sayısına göre vaka sayısı az mı?
Bu akşam açıklanan koronavirüs rakamlarına göre vaka sayısı 26 bini geçti. Can kaybı ise 221. Bazı uzmanlar ise vefat sayılarına göre vaka sayılarının az olduğu görüşündeler.
KIRMIZI LİSTEDEN ÇIKTIK…
Vaka sayıları
patlamışken İngiltere, ülkemizi kırmızı listeden çıkardı. Buradan oraya
gidenler, belli bir süre karantinada kalmak zorunda değil artık.
GÜNAYDIN AÇIKLAMASI…
Diyanet İşleri
Başkanı Ali Erbaş çok konuşulan Günaydın meselesi ile ilgili açıklama yapmış. “Günaydın
demek cahiliye adetidir demedim” demiş. Sosyal medya kaç gündür bu açıklama
üzerine çalkalanıyordu.
KENDİMİ KABULLENMEK…
Kendini sevmek. Ne
saçma bir şey. İnsan kendini sevmez mi? Sevmemek değil, belki de kabullenmemek.
Kendim üzerine kafa yoruyorum. Her halimle kendimi kabullenmeye çalışıyorum.
Barbaroslar Akdeniz'in Kılıcı dizisinden ilk izlenimler...
Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı dizisinin ilk bölümünün bi 10 dakikasını izledim. Beni sarmadı. Dizinin ismi uzun geldi. Sadece Barbaros ya da Barbaroslar olsaydı daha iyi olurdu. Engin Altan Düzyatan yine rolüne yakışmış. Bu adam dünyaya sadece tarih dizilerinde oynamak için gelmiş olmasın sakın.
LAFI EVELEYİP GEVELEME ACUN…
Acun’a, Beşiktaş-
Borussia Dortmund maçını şifresiz kanaldan yayınlayıp yayınlamayacağı sorulmuş.
Taraftarın öyle bir baskısı vardı çünkü. Hatta Sergen Yalçın bile Acun’dan bu
istekte bulunmuştu. Acun’da kıvırıyor da kıvırıyor. Öyle diyor böyle diyor. Kardeşim
lafı niye uzatıyorsun? “Ben bu işe para yatırdım. Ben nasıl tv8’den
yayınlayayım şimdi bunu?” desene. Ama kendisine sorulan soruların genelinde
böyle bir eveleme geveleme var. Acun, sen daha önce böyle değildin? Neyse açık
açık söyle.
Yılmaz Erdoğan, hem polis hem de katil...
8 Ekim’de Netflix’te, başrolünde Yılmaz Erdoğan’ın oynadığı, “Kin” filmi yayınlanacakmış. Fragmanını izledim. İlgi çekici bir şeye benziyor. Filmde polisi oynayan Yılmaz Erdoğan birini öldürüyor ve sonra katili bulmaya çalışıyor. Yani kendini. Sırf bu durum bile filmi ilgi çekici yapıyor.
İÇİMDEKİ BEN…
Bazı durumlarda
içimdeki Cem, “Sana bu söylenene, bu yapılana karşı tepki göstermelisin. Sessiz
kalma. İçinden geçeni söyle” diyor.
16’INCI SEZON BAŞLIYOR…
Arka Sokaklar 16’ıncı
sezonu ile bu akşam kanal D’de yeniden başladı. Kadroya iki yeni oyuncu
katılmış. Tanımıyorum. Bölümler ilerledikçe tanıyacağız.
2001 KRİZİ…
Bugün yaşadığımız
ekonomik sıkıntıların nedeni olarak 2001 yılındaki kriz gösterilebilir mi? Evet,
bu olmuş. Peki gerçekçi bir tespit mi bu? Şöyle inandığımız, güvendiğimiz
ekonomistler şu işin aslını astarını anlatsa da öğrensek.
Edebiyat işçisi olarak tanımlanmak...
Ahmet Ümit, şair Küçük İskender için, “Edebiyat işçisiydi” dedi. Bu tanımlamayı çok beğendim. Yıllarını edebiyata vermek ve sonra da böyle anılmak çok güzel.
BU KADRO İLE ZOR…
Beşiktaş,
Şampiyonlar Ligi’nde grubundaki ilk maçında İstanbul’da, Borissia Dortmund’a
2-1 yenildi. Sergen Yalçın’ın yedek kulübesi çok zayıf. Devler liginde bu yedek
kulübesi ile bir yerlere gelmek çok zor.
ÇOK GÜZEL BİR SOHBETTİ…
Yekta Kopan’ın, Ahmet
Ümit ile yaptığı edebiyat sohbeti harikaydı. Ahmet Ümit’in, “Aşkımız Eski Bir
Roman” kitabı özelinde, edebiyata dair konuştular. Muhakkak izlemenizi
öneririm. YouTube’a, “Yekta Kopan’la Yazar Söyleşileri” yazarak aratmanız
yeterli.
TAKSİ MESELESİ…
Son günlerde
haberlerde devamlı taksi haberleri görüyoruz. Kısa mesafe için taksilerin yolcu
almamaları. Müşteri olarak devamlı turist tercih etmeleri ve vatandaşları
almamaları gibi şikayetler var.
Evde çalışmanın güzel yanlarından biri...
Dışarıda yağan yağmuru gösterip, “Evde çalışmanın güzel yanı bu. Hiç ıslanmayacaksın” dedi kardeşim. Evet, bu yanı gerçekten güzel. Çünkü çamurdan hoşlanmıyorum. Hele pantolonun arkasının nokta nokta çamur olmasından ise hiç hoşlanmıyorum.
HADİSE YOK, PEKİ KİM VAR?
Hadise, O Ses
Türkiye’nin yeni sezonunda yokmuş. Ebru Gündeş, Murat Boz, Oğuzhan Koç
olacakmış. Son isim ise ya Beyaz ya da başka biri olacakmış.
BİLMİYORUM KOMPLEKSİ…
Eğer bir şeyi
bilmiyorsam, “Bilmiyorum” derim. Hiç kompleksim yoktur. Böyle bir kompleksi
olanlara da anlam veremem. Sıkıntı yapmayın kardeşim kendinize.
YİNE SÜT İÇEMEDİM…
Annem süt
kaynatıyormuş. “Bir bardak koyayım da iç” dedi. “Tamam” dedim. Yıllardır ağzıma
süt koymamıştım. Ama içemedim. İki yudum aldım, bıraktım.
İç karartıcı bir roman...
Yekta Kopan’ın, Aile Çay Bahçesi kitabını bitirdim. Çok iç karartıcı bir roman olduğunu söylemeliyim.
Sizce bloğumda
çok mu reklam var?
Barış Manço’nun,
Benden Öte Benden Ziyade şarkısı. Çok etkiliyor beni. Ruhani bir müzik gibi.
Matrix 4’ün
fragmanını izledikten sonra Mehmet Demirkol, “Keşke çekmeselermiş acaba?”dedi. İşte
bir seri filmi için duyulması en korkunç yorum.
İncir, pazarda 20
liraymış. Hemen uzaklaşıyoruz tezgahın önünden.
Simit, 2 lira
olmuş. Asgari ücretliye simit yemek de lüks olacak artık.
YouTube’da yeni
bir kanal keşfettim. Kadir Kuru’nun kanalı. “Cine 5’e ne oldu?” başlıklı
videosu ile tanıdım kanalı. “Cola Turka’nın hikayesi, Telsim’e ne oldu?” gibi
ilgi çekici içerikleri var.
Pelin Batu'nun, "Hayvanat bahçeleri kapatılsın" tweeti..
Pelin Batu, Twitter’da, “Hayvanat bahçeleri kapatılsın” diye bir tweet atmış. Ben de retweetledim. İki binden fazla kişinin retweet yaptığını görünce de sevindim açıkçası. Demek ki bu konuda bir hassasiyet var. Bu konu hakkında yıllar önce yazmıştım. Bence de hayvanat bahçeleri kapatılmalı. Ormanlarda özgürce gezecek hayvanları kafeslere tıkıyoruz. Bir hayvansever olarak bu beni yaralıyor. Elimde imkan olsa, kafeslerin kapılarını tek tek açıp ne kadar hayvan varsa hepsini doğaya salardım.
UYANIŞ VAR…
Hayvanat bahçeleri
konusunda belli bir uyanış olduğunun farkındayım. Gün gelecek, halkın
baskısıyla hükümetler kapatma yönünde kararlar alacaklardır böyle yerleri. Daha
önceleri sempatiyle bakardım buralara. Ama zaman geçtikçe, hayvanların
durumlarını anlayınca bakış açım tamamen değişti. Artık bir önce kapatılmaları
taraftarıyım.
İstanbul'da yapılan aşı karşıtı miting...
Sonunda ülkemizde de aşı karşıtı bir miting yapıldı. Nedense bizim ülkede böyle bir mitingin ya da gösterinin yapılamayacağını düşünmüşüm. Bizim millet uğraşmaz böyle şeylerle çünkü. Ama yapıldı. İstanbul Maltepe’de yapılmış. Mitinge 2000 bin kişi katılmış. Mitingde aşı karşıtı olarak bilinen gazeteci Abdurrahman Dilipak konuşmuş.
BİLL GATES VURGUSU…
Ve koronayı, “Bill
Gates’in fonladığı sıvı” olarak tanımlamış. Bence enteresan bir tanımlama. Bu tamamen
hayal ürünü bir söylem de diyemiyorum. Olur mu olur. Bir de ilk başlarda Çin’de
düşerek ölen insanları hatırlattı. Gerçekten hiçbir ülkede böyle bir ölüm
gerçekleşmedi. O zaman o görüntülerdeki insanları o hale getiren neydi? Sorular
çok. Bunlar gün gelip aydınlığa çıkacaktır.
Celal Şengör hangi tarikat üyesi?
YouTube’da dolaşırken Celal Şengör hangi tarikat mensubu başlıklı bir videoya denk geldim. Bu kısa videolardan. 23 saniyecik. Shorts video dedikleri hani. Bu izlediğim gibi çokça videolar var. Bu tarz kısa videoları seviyorum. İşte bu videoda izlediklerimi de sizlerle paylaşmak istedim. Fatih Altaylı’nın programına katılmış Celal Şengör.
SAKALLARI NİYE AYNI?
Seyircilerden, Murat
Bardakçı, İlber Ortaylı ve Celal Şengör’ün sakalları niye aynı tarz diye bir
soru gelmiş. Daha önce bu soruya Murat Bardakçı, “Hepimiz gizli bir tarikat
üyesiyiz” diye cevap vermiş. Bunu gülerek anlatıyor Şengör. Ve hangi tarikat
üyesi olduklarını açıklıyor. Aslında hepimizin tahmin edebileceği bir cevap
veriyor. “Bilim tarikatı. Bilim tarikatındanız hepimiz” diyor.
Maraşlı'nın kızına okuduğu şiir...
Maraşlı, dizinin bir sahnesinde kızına bir şiir okuyor. Bu şiiri ilk defa duydum. Ve bu şiir beni etkiledi. Şiirden etkilenmem de Maraşlı’nın güzel okuması da inkar edilemez tabi. Şiirin en etkileyen mısraları ise: “Kamyonlar kavun taşır ve ben/ Boyuna onu düşünürdüm” oldu. Kamyonların kavun taşımasıyla, onu düşünmek arasında ne bağlantı vardı ki?
ŞİİRİ YAZAN ŞAİR VE ŞİİRİN ADI?
Böyle bir şiir mi
yazılırdı? Ama yazılırmış. Ve bu şiir pekala da sevilirmiş. Sonra Google’da
arattım bu şiiri. Benim gibi çoğu insan aratmış olacak ki hemen çıktı zaten.
Maraşlı’nın kızına okuduğu şiir diye. Şiirin sahibi ünlü şairlerimizden Cahit
Külebi’ymiş. Şiirin adı ise: İstanbul. Maraşlı sayesinde bir şiir öğrenmiş
olduk.
Dizi jenerik müziği önerisi: Maraşlı...
Bir diziyi sevdiğiniz için mi o dizinin müziğini seversiniz yoksa sadece müziği hoşunuza gittiği için mi? Ben bu sorunun her iki bölümünü de evet olarak cevaplayabilirim. Diziyi sevdiğim için müziğini de sevdiğim dizi: Maraşlı. Çok iyi başlayan fakat senaryosunun daha sonradan götürülemediği bir diziydi Maraşlı. Senaryoda o kadar saçmalamışlardı ki. Ben son bölümlerini izlemedim bile. Ama ilk bölümleri çok çok iyiydi.
DİNLEYECEĞİM DİZİ MÜZİKLERİNDEN…
Dizi gibi, müziği
de çok güzeldi. YouTube’da denk gelince yeniden dinledim. Her zaman ara ara
dinleyeceğim jenerik müziklerinden biri oldu bu da. Hiç Maraşlı dizisini
izlemediyseniz bile jenerik müziğini dinlemenizi tavsiye ederim. Zaten bir
buçuk dakikalık bir şey. Sizin de dizi ya da film müzikleri öneriniz varsa,
mutlulukla alabilirim.
Harry Potter, en sevdiği Harry Potter filmini açıklamış...
Harry Potter’ı oynayan oyuncu Daniel Radcliffe, serinin en sevdiği filmini değil, filmlerini açıklamış. Filmleri diyorum çünkü en çok iki filmi sevmiş. Öncelikle ben sevdiği filmleri tahmin edemedim. Şimdi o iki filmi yazmadan siz de tahmin etmeye çalışın. Hangi iki filmi sevmiştir? Tamam mı? Tahminler yapıldı mı? O zaman filmler gelsin.
İŞTE O İKİ FİLM…
Harry Potter ve
Zümrüdüanka Yoldaşlığı. İlk film buymuş. Çocuğun öldüğü film miydi bu? Birden
hatırlayamadım. Diğer film ise: Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2. Size
bir şey itiraf etmek istiyorum tam bu noktada. Serinin bu Ölüm Yadigarları
filmlerini izlemedim. Seriden koptum herhalde. Nedense izlemek gelmedi içimden.
Belki bir gün izlemek ister canım diye beklemedeyim.
Matrix 4'ün fragmanı neden ağzımı açık bıraktı?
Matrix 4’ün ilk fragmanı yayınlandı. Tiriniti çok yaşlanmış. Neo desen hafızasını kaybetmiş. Tiriniti’ye, “Sizinle tanışıyor muyuz?” diyor. Bu nasıl manyak bir ortamdır? Peki ya makineleri ve makineler şehrini özledik mi gençler?
ŞENOL GÜNEŞ GİTTİ…
Sonunda Şenol Güneş gönderildi. Tazminat
konusu ile ilgili ise bir açıklama yapılmadı. A milli futbol takımının başına
Okan Buruk’un getirilmesi düşünülüyormuş. Valla Okan ne kadar isabetli bir
seçim olabilir bilemedim. Son dört maç için ben yine ya Fatih Terim ya da
Mustafa Denizli gelsin isterim.
BU SÖZÜ NEDEN SÖYLEYEMEDİM?
“Hayatımda
sevmediğim hiçbir işi yapmadım” diyebilseydim ben de keşke. Başarılı olmuş
kişilerin ağzından duyuyorum bu sözü hep. Ben neden bu sözü söyleyemedim peki? Cevap
net aslında: Ben başarılı biri değilim çünkü.
VAZGEÇMEYEN BİRİSİ OLARAK BİLİNMEK…
Çevren tarafından,
hiç vazgeçmeyen, devamlı çalışan, çabalayan biri olarak bilinmek çok güzel bir
duygu olsa gerek. Ben de böyle bilinmek isterdim. Ama sadece istemek yeterli değil tabi ki. Böyle
bir karaktere de sahip olmak gerek. Ama ben böyle bir karaktere sahip değilim.
Hep günü kurtarma peşindeyiz...
Futbola bakıyorsun, siyasete bakıyorsun kısacası hayata bakıyorsun. Hep bir düzensizlik var. Plansızlık var. Sadece günü kurtarma var. Bu ülke hep böyle mi olacak?
GEL DE FENOMEN OLMA…
Netflix, bir tane
Tiktok fenomeni ile dizi anlaşması imzalamış. Şimdi gel de fenomen olmaya
çalışma.
ÇUKUROVA YENİ SEZON BAŞLAMIŞ…
Bir Zamanlar
Çukurova’nın yeni sezonu başlamış bu akşam. Bizimkiler Atv’yi açtılar. Ben de
odama geçtim.
TRABZONSPOR YENER…
Hafta sonu
Trabzonspor ile Galatasaray karşılaşacak. Bu seneki ilk derbi. Bakalım sonucu
ne olacak? Bir Galatasaray’lı olarak, “Trabzonspor yener” diyorum.
AKŞAM HABERLERİNİ İZLEDİĞİMİZ KANALLAR…
10 dakika kanal D
habere bakıyoruz. Üçüncü sayfa haberleri başlayınca da Fox habere geçiyoruz.
Kemal Sunal'ın ilk dizisi...
Kemal Sunal’ın, “Saygılar Bizden” adında bir dizisi varmış. İlk defa duydum. Hatta ilk dizisiymiş bu. İnternette denk geldim. On bölümlük bir diziymiş. Mübaşiri oynuyormuş. İlk bölümünü izlemeyi düşünüyorum.
5 DEĞİL 6 YEDİK…
“Hollanda’dan 5
yemesek bari” dedik, 6 yedik. Ve hala milli takım teknik direktörü Şenol güneş
istifa etmedi. Göndermeden de gideceği yok gibi. Bizim millette kendi bırakıp
gitme gibi bir durum yok maalesef. İlla ki gönderilecekler.
BAŞ BELASI DA BİTİYOR…
Baş Belası, final
yapıyor. Daha önce böyle bir haber okumuştum ama net değildi. Sonunda netleşti.
Atv, final bölümünün tanıtımını yayınladı. Aslında güzel bir diziydi. Ama dizi
sürelerinin uzunluğundan dolayı dizinin enerjisi düşüyordu. Bu tip dizilerde
gereksiz sahnelerin hiç olmaması gerekiyor aslında.
Whatsapp'da kimine son görülme, kimine ebediyen görülmeme...
Whatsapp’da son
görülmeyi istediğiniz kişilere kapalı ya da açık hale getirebilecekmişiz. Ama daha
geliştirme aşamasındaymış.
İŞ GÖRÜŞMESİ YAĞMURU…
Kardeşim iş
arıyor. Bazen hiçbir yerden iş sesi çıkmıyor. Sonra her yerden, bir anda iş
için çağırıyorlar. Nereye gideceğini şaşırıyor.
UMARIM BEŞLİK OLMAYIZ…
Bu akşam Türkiye-
Hollanda maçı var. Deplasmanda oynuyoruz. Hiç ümidim yok. Umarım beşlik falan
olmayız.
UÇACAK MI BU TELEFONLAR DAHA…
Apple, İphone 13’ü,
14 Eylül’de tanıtacakmış. Nesini tanıtacak ki? Bundan sonra telefonların uçacak
halleri yok ya.
BU SENE DE İZLENİRSE ARTIK…
Bir Zamanlar
Çukurova, bunca başrol oyuncusu diziden ayrıldıktan sonra, bu sene de
reytinglerde zirvelerde olursa, “Helal olsun” derim.
Blog yazılarıma yorum yapacaklara sesleniyorum...
Birkaç gün önce baya uzun bir yazı yazmıştım. Beni takip edenler bilirler ki, ben genelde uzun yazı yazmam. Kırk yılda bir yazarım. İşte bu kırk yılda bir yazdığım yazılarımdan birine, yorum yapan arkadaşlarımdan biri, “Yorum yapayım ama hangisine yapayım? Yazıda o kadar çok konu var ki?” demiş. İlla her konuya yorum yapma mecburiyetinde hissetmeyin arkadaşlarım. Yazıdaki konulardan bir tanesine yorum yapsanız yeter. Kasmayın kendinizi.
GECENİN BİR YARISINDA KİTAP OKUMA ZEVKİ…
Bunu daha önce yazmış
mıydım? İnanın hatırlamıyorum. O yüzden yeniden yazma ihtiyacı hissettim. Bir gece
kalktım. Saat üç gibi. Tuvalete gittim geldim. Biraz sosyal medyada takıldım. Sonra
biraz da kitap okudum. O saatte okuduğum kitaptan o kadar çok zevk aldım ki. Evdekiler
uykuda. Mahalleli uykuda. Çıt çıkmıyor. Böyle bir ortamda kitap okumayı
denemelisiniz.
TUTKUMUN YANINA PARA KAZANMAYI EKLEME…
Adamın bir tanesi
karavan almış ve yurdu dolaşmaya başlamış. Ama devamlı dolaşmakla olmuyor tabi.
Para da kazanmak lazım. Onun da bir yolunu bulmuş. Karavanını aynı zamanda bir
kafeye çevirmiş. Hem her yeri geziyormuş, hem de seyyar kafe olarak satış
yapıp, parasını kazanıyormuş. “Adam gezme tutkusunun yanına seyyar kafeyi
eklemiş. Acaba ben tutkumun yanına ne ekleyebilirim de para kazanabilirim?”
diye düşünmeye başladım.
MASUMİYET MÜZESİ, DİZİ OLABİLİRMİŞ…
Orhan Pamuk’un
kitabı Masumiyet Müzesi’nin dizisi yapılabilirmiş. Ben kitabı yarıda
bırakmıştım. Kitap, Yeşilçam filmlerini andırıyor. Aslında Yeşilçam filmlerini
severim. Televizyonda ne zaman denk gelsem de izlerim. Ama nedense kitapta aynı
tadı alamadım.
Buz Devri 4'ü bu sefer beğendim...
Geçenlerde Buz Devri 4 izledim. İlk izlediğimde beğenmemiştim. Ama bu sefer hoşuma gitti. Hatta tamamını bile izlememişken böyle düşünüyorum. Bir daha televizyonda denk gelirsem kesin sonuna kadar izlerim.
PSİKOLOJİK BİR KİTAP…
Aile Çay Bahçesi
kitabı biraz ağır bir kitap gibi geldi bana. Psikolojik yönü baskın. Ama yine
de okumaya devam tabi.
YİNE GÜNÜYLE OYNADILAR…
Çok Güzel
Hareketler Bunlar 2’yi, pazartesi gününe almışlar. Bir ara da Çarşamba gününe
almışlardı. Sonra yanlış yaptıklarını da anlamışlar ve tekrar pazara
çekmişlerdi. Aynı hatayı şimdi yine yapıyorlar.
SAKIN TIKLAMAYIN…
İnstagram’da
hesap çalınma olaylarına çok denk gelmeye başladım. Mail falan gelirse ya da
mesaj gelirse sakın ama sakın tıklamayın. Tıkladığınız an hesabınız
başkalarının eline geçiyor.
Eylül bize kazaklarımızı da getirdi...
Eylül ayı çok sert başladı. Soğukla girdi. Bir anda ortalık serinledi. Ben evde kazak giymeye başladım. Hatta bu konuda Hayat40tan Sonra bloğu yazarı İnstagram’da hikaye yapmış. “Serin değil, bu bildiğin soğuk” demiş.
BENİM GÖNLÜM KUPADAYDI…
Filenin Sultanları, Hollanda’yı 3-0 yenip Avrupa üçüncüsü oldu. Voleybol dünyamız adına
sevindirici bir durum. Ama dünkü yarı final maçını kaybetmek buruk bir sevinç
yaşattı bana. Benim aklım fikrim final oynamak hatta şampiyon olmaktaydı.
KARDEŞLERİM YENİ SEZON FRAGMANI…
Kardeşlerim
dizisinin yeni sezon fragmanı yayınlanırken denk geldik Atv’de. Annem, “Dursun
bakalım. Ne zaman başlıyormuş?” dedi. Zaplamayı bıraktım ve fragmanı izledik.
11 Eylül Cumartesi günü yeni sezonun ilk bölümü yayınlanacakmış.
ÖZÜMSEYEREK OKUYACAĞIM…
Yekta Kopan’ın,
Aile Çay Bahçesi kitabını okumaya devam ettim. 142 sayfa olan kitabı bir günde
de bitirebilirdim ama bunu istemedim. Her gün 50 sayfa okuyup, kitabı özümsemek
istedim. Yekta Kopan’ın yazım tarzı bana Tarık Tufan’ı anımsattı. Tarık
Tufan’ın da geçenlerde ilk defa bir kitabını okumuş ve yazım tarzını da çok
beğenmiştim. Yekta Kopan da yazım tarzını beğendiğim yazarlar arasındaki yerini
almış oldu böylece.
BİR ALINTI…
Aile Çay Bahçesi
kitabından bir alıntı ile devam etmek istiyorum. Müfred’in dediği gibi
alıntının fotoğrafını çektim. “Böyledir zaten çocukluk, utanılacak sayısız
anının birikimidir” diye bir alıntıydı. Okuyunca çok etkiledi beni. Çocukluktan
genelde özlemle bahsedilir. Ama burada bildiğimizin aksine bahsetmiş
çocukluktan. Tabi karakterin burada çocukluğu zor geçiyor. “Herkesin çocukluğu
güzel olacak diye bir şey yokmuş değil mi Cem?” diye söylendim kendi kendime
sonra.
ZAFER ALGÖZ ANLATIYOR…
Kafa TV’de, Zafer
Algöz Anlatıyor diye bir bölüm var. Usta oyuncularla yaşadıklarını anlatıyor
Zafer Algöz. Bu adam anlatma işini çok güzel yapıyordu zaten. Daha önce birkaç videosuna denk geldiğimde fark etmiştim bunu. “Bu
yeteneği üzerine gidilip bir şeyler yapılmalı. Ama ne?” diye de düşünmüştüm.
İşte Kafa TV ne olduğunu bulmuş. Şimdi anılarını anlatıyor. Biz de zevkle
dinliyoruz. Öneririm herkese.
ATV’NİN ESPRİLERE KONU OLAN YENİ SEZON TANITIMI…
Atv’nin yeni
sezon tanıtımı olay olmuş. Sosyal medyada mavrası, esprisi çok dönüyor. “Yeni
sezon tanıtımında ne var ki? Tanıtım işte” dedim izledikten sonra. Ama tanıtım
üzerine yapılan montajlamalar çok güzel olmuş.
HAYATI GÖRMÜŞ İNSAN OLMAK…
Zafer Algöz’ü
dinlerken, anlattığı kişiler gibi, “Hayatı yaşamış/görmüş bu insanlar gibi
olabilsem” dedim. Ama ben bu anlık heveslerime güvenmem. Çünkü heves ettiğim
şeyi yaşadığımda, hiç de beklediğim gibi olmadığını görmüşlüğüm vardır.
BAŞARIYI YANLIŞ MI TANIMLIYORUZ?
İzlediğim bir
videoda başarı tanımından bahsediliyordu. Başarı deyince hepimizin kafasında
tek bir şey canlanıyor. Zengin olmak. Başarının ölçütü bu bizim için. Ama
herkes için başarı demek zengin olmak olmayabilir. Bulunduğunuz işte istikrarlı
bir şekilde çalışmak da başarı olabilir sizin için. “Başarılı olmak deyince
hemen aklımıza Elon Musk falan gelmesin” diyor videoda. Başarıyı bir de bu
açıdan düşünmeye ne dersiniz?
KORONADAN ÇOK ÖNCE DÜŞÜNDÜĞÜM ŞEY…
Otobüslerde ve
kapalı mekanlarda maske takmak güzel aslında. Koronavirüs muhabbeti çıkmadan
çok önceleri bunu düşünürdüm. Özellikle otobüste birileri hapşırdığında. “Şimdi
tüm damlacıkları otobüse yayıldı. Keşke bunu önlemenin bir yolu olsa” derdim.
Ama böyle dünya çapında bir şey hayal etmemiştim tabi.
CENAZEDE OLACAK ŞEY Mİ?
Ferhan Şensoy’un
cenaze töreninde Cihat Tamer konuşmuş. Siyasetten bahsetmiş. Kardeşim bunun
sırası mı, yeri mi? Belki ailesi bile çok tepki göstermiştir buna. “Bizim
acımız var bu ne konuşuyor?” diye.
Filenin Sultanları, yarı finalde kaybetti...
Filenin Sultanları yarı final maçında Sırbistan’a 3-1 yenildi. Herkes büyük bir beklenti içindeydi. Hele ki 6’da 6 yapmışken. Final görmeliydik. Ama hep böyle oluyor. Böyle finalleri bir türlü geçemiyoruz. Kırılma anlarında kırılan hep biz oluyoruz.
SEÇİM BARAJI %7’YE DÜŞÜRÜLECEK…
AKP ve MHP karar
verdiler. Seçim barajı %7’ye inecek. Yıllardır konuşulurdu bu baraj. Yok 7, yok
5 dendi. Hatta sıfırlansın bile denildi. Ama sıfırlanma bizim ülke için
ütopyadır ütopya. Bu barajın 7’ye çekilmesinde MHP’nin bazı anketlerde %10’nun
altında kalması da etken olabilir.
OKULLAR BU SEFER NE KADAR AÇIK KALABİLECEK?
6 Eylül 2021’de
okullar açılıyor. Okullar bu seneye özel mi açılıyor sanki. Her sene açılıyor. Bu
senenin özelliği ne? Tabi ki yüz yüze eğitime yeniden başlanacak olması. Koronavirüs
nedeniyle uzaktan eğitim yapılıyordu. Çocuklar evde durmaktan sıkıldı. Kayıp nesil
denilen bir nesil çıktı ortaya. Tüm bunlardan dolayı, yüz yüze eğitim kararı
alındı. Bakalım ne kadar süre devam ettirilebilecek?
MU VARYANTI ÇIKTI ŞİMDİ DE…
Delta varyantıyla
boğuşurken şimdi de Mu varyantı çıktı başımıza. Bu varyantların duracağı yok. Mu,
bana başka yerlerden de tanıdık geliyor. Mu kıtası falan mı vardı?
HALUK LEVENT, O SES TÜRKİYE’DE Mİ?
Haluk Levent, O
Ses Türkiye’ye jüri olabilirmiş. Acun, jüri olması için teklif yapmış. Bu iddialara
karşı Haluk Levent ise esprili bir şekilde, “Sadece arkadaşız” demiş. Yurt dışına
gideceğini açıklamıştı. Sadece müzikle uğraşmak için. Bu yarışma kararını
değiştirtebilir.
KAPISI DUVAR OLAN KÜTÜPHANE…
Kitapları değiştirmek için kütüphaneye
gittim. Ama kapı duvar. 11:25 gibi oradaydım. Daha yemek arası da değildi. Hatta
bir tane kargo gelmiş. Bir iki tane dergi getirmiş. Kargo da dergileri kapının
önüne bırakmış. 5 dakika bekledim. Gelen giden olur diye. Ama ne gelen vardı ne
de giden. Öylece geri döndüm eve.
ALTINI ÇİZMEYENLER KULÜBÜ…
Bir önceki
yazımda kitaplardan alıntı yapma gibi bir alışkanlığımın olmadığından
bahsetmiştim. Yorum yapan arkadaşlarım genellikle altını çizebileceğimi
söylemişler. Ama ben altını çizmeyi sevmiyorum kitapların.
BAŞ BELASI, FİNAL Mİ YAPACAK?
Atv’de yayınlanan
Baş Belası dizisi final yapabilirmiş. 13’üncü bölümünde final yapacağı
söyleniyor hatta. Ama kardeşim bu sezon ki Atv tanıtımında Baş Belası dizisi
oyuncularının da yer aldığı söyledi. Final yapacakları diziye niye yeni sezon
tanıtımında yer versinler ki? “Bu dizi tuttu” diyor kardeşim.
YEKTA KOPAN HAKKINDA İLK İZLENİMİM…
İlk defa Yekta
Kopan’dan bir kitap okumaya başladım. Aile Çay Bahçesi kitabın adı. Daha birkaç
sayfa okudum. Ama şunu söyleyebilirim: Yekta Kopan iyi bir yazar. En azından
ben tarzını beğendim. Bakalım ilerleyen sayfalar bana neler düşündürtecek?
Blog yazarları da günde 1000 kelime yazmalı mı?
“1000 kelime yazma pratiği sadece romancıları kapsar mı?” diye sorduğum editör Mürsel Çavuş, “Herkesi kapsar” dedi. Daha çok kelime yazma üzerine düşünüyorum. 1000 kelime olmasa bile.
AZRA KOHEN’DEN BEYNİN GELİŞİMİ İÇİN ÖNERİLER…
Azra Kohen beynin
gelişimi için, “Balık yağı yiyin. Koladan uzak durun. Paketlenmiş gıdaları
tüketmeyin” dedi.
KİTAPTAN ALINTI YAPMA ALIŞKANLIĞIM YOK…
Kitapların
beğendiğim cümlelerini bir yerlere not almak nedense zor geliyor bana. Diğer
bloglarda kitaplardan alıntıları görünce imreniyorum aslında. Ama ben de böyle
bir alışkanlık oluşmamış işte.
FERHAN ŞENSOY HAYATINI KAYBETTİ…
Ferhan Şensoy, 70
yaşında hayatını kaybetti. Kendisi damarlarından bir operasyon geçirmiş. Sonrasında
yara yerinde bir komplikasyon oluşmuş. Bu nedenle hastanede tedavisi devam
ediyordu. Ölümünün ardından sosyal medyada çoğu kişi, “Rasim Öztekin ile tekrar
buluştular” paylaşımları yaptı.
Çince gibi...
Eskiden blog yazılarımı İnstagram’da paylaşırdım. Kısa yazdığım için, yazının fotoğrafını çekim koyardım. İlk defa hesabıma giren bir arkadaşım, “Çince gibi bu yazılar ne?” demişti.
YENİ SEZON HEYECANI…
Çok Güzel
Hareketler Bunlar 2’nin yeni sezon ilk bölümü çekilmiş. İlk bölümü ve ekibe
yeni katılan oyuncuları heyecanla bekliyorum.
AŞI OLUNCA HER ŞEY BİTMİYOR…
Sadece aşı olmak
koronadan korunmak için yeterli değil. Aynı şekilde maske takmaya devam etmemiz
gerekiyormuş. Geçen bir arkadaşım, “Nasıl olsa iki doz aşılandık. Gel
tokalaşalım” dedi. Hepimizde düşünce bu işte. Ama böyle düşünmeyip, tedbiri
elden bırakmamamız lazım.
BİRİKİM ÖNEYLİYMİŞ…
Deneme yazmak
için büyük bilgi birikimi lazımmış. Bunu blog yazmaya başlayınca anladım.
Otuz Beş Yaş şiirini yazan Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında ölmüştür?
Cahit Sıtkı Tarancı hakkında soru çıktı Kim Milyoner Omak İster’de. Otuz Beş Yaş şiirinin yazarı biliyorsunuz kendisi. Kaç yaşında öldüğü soruldu. Yarışmacı 36 diyecekti ama neyse ki cevap vermeyip çekildi ve doğru yaptı. Çünkü 46 yaşında hayata veda etmişti.
Benim de yaşımın
otuz beş olmasına bir yılım kaldı bu arada. Bu şiiri ilk duyduğum zamanlar, “Ooo
daha çok var otuz beş olmama” demiştim. İşte o çok olan zamanlar geçtiler.
EZBERLEMEYE ÇALIŞAYIM YENİDEN…
Soruyu görünce
Otuz Beş Yaş şiirini yeniden okumak istedim. Bir zamanlar ezberlemeye kalkmış,
yarıda bırakmıştım. Onu da ezberleyim bari.
SEVDİĞİM ŞAİRLER…
Bu arada son bir
şey daha: Cahit Sıtkı Tarancı en sevdiğim üç şairden biridir. Diğerleri: Ümit
Yaşar Oğuzcan ve Orhan Veli.