Kişisel Blog Yazıları #50: Yağmur, uyuşukluk ve bir kitabı bitirmenin huzuru...

Kişisel Blog Yazıları #50 bölümden sevgi ve saygıyla selamlıyorum sizleri. Bugün offtum. 10-11’e kadar yattım. Tatil olunca bu saatlere kadar uyumadan olmaz. Kalktım, kahvaltı falan derken saat 13:00 oldu. İşte çalışırken zaman böyle hızlı geçmez. Tatil günlerinde uçuyor sanki. Size de böyle oluyor mu? Kütüphaneye gidecektim, kitap değiştirmeye. Hava yağmurlu olunca gitmedim. Aslına bakılırsa pek de gitmek istemiyordum. Yağmur da bahanesi oldu. Üzerimde bir uyuşukluk vardı. Ben de Kapıları Açmak kitabına kaldığım yerden devam ettim ve bitirdim. Sonu biraz Yeşilçamvari olsa da yine de güzeldi. Yeni bir romana başlayacaktım aslında. Bitirdiğim kitabı bir hazmedeyim, yarın başlarım diye düşündüm. Akşam, Star’da, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’den iki tane skeç izledik. Sonra Atv’ye, Kim Milyoner Olmak İster’e geçtik. Programda Oktay Kaynarca türküler hakkında çok güzel bir şey söyledi. “Türkülerde seni seviyorum ifadesi geçmez. Ama aslında türkünün tamamı seni seviyorum demektir.” Normalde bu kadar aile içinden bahsetmem ama kişisel blog yazıları serisinde bunları yazmak istiyorum. Babam yine eskilerden konular açtı. İşte çalışırken doğru dürüst hak ettiği parayı alamadığını ve buna karşılık günün büyük çoğunluğunu iş yerinde çalışarak geçirdiğini anlattı. Çünkü mecburdu. Çünkü bizler vardık. Bizim için katlanmalıydı. Mecburiyetler işte. İnsanın başka bir iş alternafinin olmaması ne kötü değil mi? Aslında bugün Yaşar’la buluşmayı düşünüyorduk. Ama yağmur yağdığı için vazgeçtik. Eğer bir aksilik olmazsa pazar günü buluşacağız. Cuma ve cumartesiyi hemen atlayıp pazara geçebiliyor muyuz? Neyse bu akşamlık da kişisel blog yazıları serisinden bu kadar. Görüşürüz.

*Önceki yazı: Kişisel Blog Yazıları 49: Zor bir gün, zor insanlar ve daha zor düşünceler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder