Kişisel blog yazıları serisine bir tuğla daha koymak için buradayım. Merhaba ben Cem.
Çağrı
merkezinde yoğun geçen günlerden biriydi. Bazen laf lafı açıyor. Müşteriler sordukça
soruyor ve çağrılar uzadıkça uzuyor. Bugün böyle aldığım üç/dört tane çağrı
vardı.
Akşam
yemeğinde yoğurtlu ve sarımsaklı ıspanak güzel gitti. Çayı da kanal D’de, Eşref
Rüya dizisini izlerken içtik.
Yeni
yıl yaklaşıyor ya. YouTube kanallarında ajanda seçimleri ve ajanda önerileri
üzerine tonla video yapılıyor. Ama bunlar benim ilgimi çekmiyor. Çünkü bugüne
kadar hiç ajanda kullanmadım.
Bizim
burada yeni bir mekan açılmış. Mantıcı. Arkadaşla gitsek mi diye düşündüm.
Sonra da ortalık gıda zehirlenmelerinden geçilmiyor. Durduk yere başımıza iş
almayalım deyip vazgeçtim. En iyisi tanıdığın, bildiğin yerlerden yemeğe devam
etmek.
Feyyaz
Yiğit, “Her şeyi yapsanız da başarılı olamayabilirsiniz” dedi ya. Şimdi kişisel
gelişimciler de bu sözün üzerine videolar yapmaya başladılar.
Ama
Feyyaz’ın böyle konuşması güzel oldu. Hedefi olan insanların bunun farkında
olmaları lazımdı. Yani, birinin bunu dile getirmesi gerekiyordu.
Evet,
hedeflerimiz için çalışacağız. Evet, elimizden geleni yapacağız. Ama bütün
bunlar kesin başarılı olacağımızın garantisini vermiyor bize. Bunu bilelim de
yine çalışmaya devam edelim.
Bazı
arkadaşlar soruyor. “Yılbaşı akşamı ne yapıyorsun?” diye. “PTT” diyorum. “O ne
demekmiş” diyorlar. “Pijama, terlik, televizyon” diyorum. Kola, kuru yemiş
falan işte.
Kişisel
blog yazıları serisinde bugün de veda zamanı. Yarın akşam yine buradayız.
Kaçırırsanız, üzülürsünüz. Bir zamanların efsane sözlerinden biriydi bu da.
*Önceki
yazı: Kişisel Blog Yazıları #62: İçinden hayat geçen yazılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder