Biz okurlar
olarak kitap fuarlarını, imza günlerini severiz. Çünkü yüzlerce kitapla
tanışırız. Çok sevdiğimiz kitapların, hayranı olduğumuz yazarlarıyla tanışırız.
Sohbet ederiz. Fotoğraflar çektiririz. Kitaplarını kendi ismimize imzalatırız. Biz
okurlar için, bunların hepsi, teker teker çok önemlidir. İleride baktıkça güzel
bir şekilde anılacak, hatıralardır. Yıllar geçtikçe, okur ile yazar arasındaki
mesafe, çok azaldı. Özellikle bu kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle. Onlarla,
sosyal medya üzerinden her an düşüncelerimizi paylaşabiliyoruz. Hepsi iyi, güzel
hoş da. Bu işin bir de yazarlar yönü var. Ne demek yani, yazarlar yönü? Sen orda
kitabını imzalatıp, bir iki laflayıp gidiyorsun. Ya orda kalan yazar? Onlar, çok
da mutlular mı bu durumdan?
SAÇMA BİR GÖSTERİ
Mutlu olmayanlardan
biri de, Cemal Süreya. “Saçma bir gösteri” olarak tanımlıyor imza günlerini. Peki
neden? Gelin, biraz bunu irdeleyelim. Okuduğum yazı itibariyle Cemal Süreya, sayı
olarak beş ile altı diyor, katıldığı imza günleri için. Bu imza günlerinin
hemen bir değerlendirmesini yapıyor, “Parlak sayılmazdı” diyerek. Sıkıntının zirve
yaptığı kitap fuarı olarak, Tüyap’ı gösteriyor. Aslına bakarsanız, temelden
karşı Cemal Süreya bu işe. Yayıncı ile okur arasına, yazarın oturtulmasına
karşı. Sanıyorum ona göre yazar, bu gibi şeylerde öne sürülmemeli. Yazar,
sadece yazmalı. Yayıncı da yayınlamalı. Okur da okumalı. Kısacası, “Bana göre
değil” diyor. Zamanımızda yaşasaydı bu
görüşü değişir miydi? Bilemiyorum. Ama sanırım değişmezdi. Ona göre yazar, bu
konumda olmamalı.
YAZAR NASIL OLMALI İMAJIYLA İLGİLİ OLABİLİR Mİ?
YAZAR NASIL OLMALI İMAJIYLA İLGİLİ OLABİLİR Mİ?
Bu tamamen
yazarlığın nasıl algıladığınızla ilgili bir durum. Belki de küçüklükten
itibaren, yazarlığı nasıl öğrendiğinizle ilgili. Onu ilk başta hayatınızda,
nasıl tanımladığınızla ilgili belki de. Cemal Süreya'nın, çocukluk yıllarından
itibaren tanıdığı yazarlıkta, belki de imza günleri yoktu. Ya da vardı, azdı. Ya
da çevrresinde imza günleri ile ilgili olumsuz bir imaj vardı. Tüm bunlar nedeniyle
ya da biri sebebiyle ya da bambaşka bir sebep nedeniyle, imza günlerinden
hoşlanmıyor. Günümüz yazarlarından, imza günleri hakkında, olumsuz görüş
bildirenler var mı? Sizler biliyor musunuz? Size, imza günleri ne ifade ediyor?
Cemal Süreya’nın görüşlerine katılıyor musunuz? Artık sözü size bırakıyorum.
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/blur-book-candle-close-up-207700/
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Ben de imza günlerini sevmiyorum pek. Yani bir yazarla sohbet edip, güzel dileklerini, imzasını alarak onu anı olarak saklamak çok hoş ama bunun yapılış biçiminde sıkıntı var. Kimi zaman yüzlerce kişi sıraya giriyor imza almak için.
YanıtlaSilÖyle bir durumda samimi bir ortam oluşması, muhabbet edilmesi mümkün değil. Robot gibi imza atıp, resim çekiliyor yazarlar. Bu açıdan baktığımda Cemal Süreya'ya hak veriyorum.
Ben, son katıldığım fuarda tanıdığım yazarlarla (ki çoğu amatör olarak tabir edilen kesimden) sohbet edip, sonra da imza alıyorum, güzel dileklerini alıyorum. Mümkünse ben de ufak hediyeler veriyorum. Yani diyeceğim o ki samimiyet önemli, bu şekilde olduğunda anlamlı oluyor ancak. :)
Anlaşılıyor ki yazarlar açısından bakıldığında imza günleri pek de masum değilmiş. Yorum için teşekkürler :)
SilMerhaba Cem kardeşim.Sadece yazarlardan bazıları değil, imza almak için koşturmayı sevmeyen de olur.Ben şahsen bu tip şeylerden hiç hoşlanmam.Gösteri ve gösterişe dönüşen haller beni yorar.Tabii uygulamayı kınadığım için değil bu düşüncem.Gönüllüyse iki taraf beis yok.Yine ne ilginç bir konu.Okuyan insanın her hali değişik oluyor.Sevgiler.
YanıtlaSilOkuyucu da imza gününe olumsuz bakabilir değil mi? Haklısınız. Bu anlamda okuyucu gözünden de siz bakmış oldunuz. Teşekkürler
SilBen de hiç sevmem imza günü.. Sohbet tarzı etkinlikler oluyor bizim belediye kütüphanesinde o süper ama
YanıtlaSilO dediğin gerçekten süpermiş.
Sil