Forrest Gump
konusu hakkında bende bugün internetten arama yaptım. Filmi izledikten sonra
bir şeyler karalamak istedim. Bugün cumartesi. Bir haftalık gece vardiyasından
sonra iki günlük offumu kullanıyorum. Bu off günlerimde artık film izlemeyi bir
gelenek haline getirmeyi istiyorum. Şu anda popüler bir çok dizi var. Aslında
onları da izleyebilirim. Ama onlara çok emek vermek lazım. Saatlerini o diziye
ayırman lazım. Yok şu sezonu yok bu sezonu. Benim o kadar vaktim yok. Her akşam
işten gelince yorgun oluyorum zaten. Ki her akşam da bir şeyler izleme modunda
olmuyorum.
O nedenle artık
filmlere yöneliyorum. Çünkü film iki saat içinde bitiyor. Bir sonraki güne
sarkmıyor. Duygulanacaksan, sevineceksen, ne tür duygu durumunu yaşayacaksan
yaşıyorsun işte. Filmlerin en sevdiğim yanı da bu. Normalde çok film izleyen
bir yapım yoktur. Ne zaman televizyonda tvde ilk kez yayınlara denk gelirsem o
zaman bakarım. Oda o film hakkında daha önce güzel şeyler duymuşsam. Ve oyuncularını
seviyorsam. Bu kriterlere uymayan bir filmse zaten hiç şansı yok.
Madem ki film
izlemeye başlayacaktım. O zaman klasik olmuş filmleri izlemem lazımdı.
İnternette izlenecek filmleri arattım. Bunun dışında daha önce benim duyduğum
ve izlemek istediğim filmlerle beraber kafamda bir liste oluşturmaya çalıştım.
Liste deyince öyle 30-40 ya da 50 filmlik bir liste değil. Mesela geçen hafta
yine iki gün offum vardı. İlk tatil günümde Yıldızlararası filmine baktım.
Bilimkurgu. Bir uzay filmi. Bu filmin methini çok duydum. E uzaya da ilgim var.
O yüzden ilk onu izlemek istedim. Sonra diğer gün ise izlenecek filmler
listesinde gördüğüm Ölü Ozanlar Derneği’ne baktım. Filmin konusu ve izleyen
görüşleri doğrultusunda bu filmi de izlemeye karar verdim. Ve o film de aradan
çıktı böylece.
Her hafta ilerlemeye devam ediyorum böyle. Bugünde aklımda
Forrest Gump filmini izlemek vardı. İzlemeden önce Forrest Gump konusu neymiş
diye internetten araştırdım. Bu filmde izlenmesi gereken filmler arasında yer alıyordu.
Ve gönül rahatlığıyla filmi izlemeye başladım. Çünkü sevmediğim bir film tarzı
gibi durmuyordu. İyi ki de izlemişim dedim. Film benim hoşuma gitti. Popüler
olan, sevilen filmler boşuna kendilerine insanların gönlünde yer edinmiyorlar.
Oyunculuklar çok iyiydi.
Filmin sonunda
Forrest, kızın mezarı başında sorguluyor. İnsanın bir kaderi var mıdır? Yoksa
hayat insanı nereye sürüklerse insan oraya mı gider? Forrest kendine göre bu
sorunun cevabını verdi. “Bence her ikisi de” dedi. Bu çok tartışmalı bir konu.
Her şey tamamen insanın elinde değil. Ama tamamen kaderin elinde de değil. Sen
bir şeyi hedeflersin. O şey için çaba gösterirsin. Ama yine de o hedefe
ulaşamayabilirsin. Bence bu kaderdir. Çünkü elinden geleni yapmışsındır.
Olmuyorsa olmuyordur. Belki de olay, o hayal için çaba harcamanda gizlidir. O
istediğin şeyi olmayacaksın ya da elde edemeyeceksin ama onun için devamlı bir
savaş halinde olacaksın. Belki de güzel olan budur.
Dedim ya. Bu çok
tartışmalı bir konu. Herkes bu konuda farklı farklı şeyler söyleyebilir.
Hepsine de saygı duyarım. Öyle film eleştirmenliği yapma gibi tavrım yoktur.
Zaten o kapasiteye de sahip değilim. Kendimce filmin birkaç noktasına
değiniyorum o kadar. Filmi izlemeden önce söylemiştim ya. Film hakkında birkaç
bir şey okudum diye. Bir tanesi, “Aptalların da zengin olabileceğini gösterdi”
diyor Forrest Gump için. Öncelikle Forrest aptal mı? IQ su 75 miş. Bu 75, en
düşük IQ seviyesi oluyormuş. Ama buna rağmen Forrest’in davranışları aptalca
mıydı? Bence hiç aptalca değildi.
Hele birde,
filmin bir yerinde Forrest için, “Deli” deniyor. Bence hiç değil. Bence o
sadece nerede nasıl davranacağını bilmiyor. Topluma karşı kapalı büyümüş. Hiç
ortam görmemiş. Böyle olunca da herkesin yapmadığı şeyleri yapınca aptalmış
gibi duruyor. Diyelim ki aptal. Ama o yetenekleri para edecek cinsten. Okuduğum
kişi sanki aptallara bu film cesaret veriyor diye kızıyor gibi yazmış. Niye
böyle giderli yazmış anlamadım. İşte o yeteneklerinden biri de masa tenisi.
Adam harika bir masa tenisi oynayıcısı. Hem de ülke çapında. O kadar meşhur
olunca raket firmalarından biri kendi markalarını kullandığını söylemesi
halinde 25 bin dolar vereceklerini söylüyor. Oda söylüyor. Aptal olabilir. Ama
bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. Gördüğünüz gibi aptallığına değil masa tenisi
yeteneğine para veriyorlar.
Ah birde
Forrest’in annesinin söylediği sözler vardı. Birkaç tanesi hoşuma gitti. Bir
tanesinde, “Tanrının yöntemleri esrarengizdir” diyordu. Bir diğeri ise, “Bir
insanın ihtiyacı olan para bellidir, gerisi gösteriştir”. Oda annesinin
dediğini yapıyor. İhtiyacının dışındaki parayı hayıra hasenata ayırıyor. Kilise
falan yaptırıyor. Vietnam savaşına katılıyor. Orada komutanını ve arkadaşlarını
sırtında taşıyıp kurtarıyor. Hem de komutanı, “Beni kurtarma, bırak” demesine
rağmen. “Orada ölmek benim kaderimdi. Sen beni kurtararak bu kaderi bozdun. Ben
şimdi iki bacağım olmadan ne yapacağım” diyor. Eğer Forrest’in yerinde ben
olsaydım ve bunlar bana söylenseydi. Ben vicdan azabından bir hal olurdum.
Kurtarsan bir türlü, kurtarmasan bir türlü. Neyse ki filmin sonunda Teğmen bir
şekilde hayata yeniden tutunuyor. Hayata tutunmasında da baş rolü Forrest
oynuyor yine. Böylelikle ikinci defa hayatını kurtarıyor.
Filmin son
sahneleri dokunaklıydı. Jenny ile çocukken beraber oturdukları ağacın altına
yaptırıyor mezarını Jenny’nin. Birde dikkatimi çeken bir şey daha oldu. Neden
onların mezarları toprakla aynı mesafede de bizim mezarlarımız topraktan
yüksek? Forrest Gump izleyerek, hem de güzel bir film izleyerek hayatıma yine
renk kattım. Bugünüm de boş geçmedi yani.
Foto 1 kaynak:https://www.pexels.com/photo/adventure-athlete-athletic-daylight-235922/
Foto 2 kaynak: https://www.pexels.com/photo/abstract-analog-art-camera-390089/