Habertürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Habertürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Habertürk artık muhalif bir kanal mı oldu?

Habertürk, muhalif mi oldu?
foto kaynak: haberturk.com

     Son dönemde Habertürk, sanki hükümete muhalif bir yayın politikası izliyor gibi. Ya da topluma öyle lanse edilmeye çalışılıyor. Hele bu son yaşanan Didem Arslan Yılmaz olayından sonra. Habertürk’ü bilmem ama Didem, çoktan hükümete muhalif televizyoncular arasında yerini aldı. Didem yayında bir tane profesörü konuşturmamış. Konuşturmamasının nedeni de o profesörün hükümetin sağlık politikasını övmesiymiş. İddia bu. Sizce Habertürk, muhalif bir yapıya mı büründü?

Cansu Canan Özgen hangi kanalda karşıma çıktı?


     “Cansu Canan Özgen’in programlarının yeni bölümleri niye olmuyor? Hiç denk gelmiyorum Habertürk’te” diye söyleniyordum. Meğer Habertürk’ten ayrılıp A Habere geçmiş. Kız ne güzel program yapıyordu orada. Ne oldu da işten çıkarttınız? Pelin Çift’in yerini çok iyi doldurmuştu. Krizden dolayı çıkardılar herhalde. Ama yazık olmuş. İyi programlar yapıyordu. 

Cansu Canan Özgen

     A Haberde, Habertürk’teki gibi program yapmıyor. Gece haberlerini mi yoksa siyasi bir program mı ne sunuyor. Twitter’da gördüğüm kadarıyla işte. Sınırdan canlı yayınla az sonra sizlerle falan yazıyordu. Bari aynı formatta devam etseydi kız. Ama işsiz kalmasındansa böylesi daha iyi olmuş tabi. Uzun süre sonra tekrar ekranda gördüğüme sevindim Cansu Canan Özgen’i. Umarım eski programına tekrar başlar.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/9K9mzLxOuXg

Habertürk gazetesinin kapanması ve yazılı basın üzerine...

     Habertürk gazetesi kapandı. Gerekçe olarak maliyetler gösterildi. Sektörün internet haberciliğine kaydığı belirtildi. Doğru mu? Doğru. Türkiye’de birey olarak gazete alan kişi sayısının, o kadar da çok olduğunu zannetmiyorum. Bu kadar gazete satılmasının nedeni, kahvelerdir. Herhangi bir nedenle boş vaktim olduğunda kahveye giderim. Kahvede bir sürü gazete var. Sabah’tan Hürriyet’e, Posta’dan Sözcü’ye kadar. Çayımı içerken hepsine bir göz gezdiririm. Genelde de köşe yazılarını okurum. 

     Şu gün, kahveler gazete almayı bıraksınlar, gazete satış rakamlarının çok aşağılara düşeceği inancındayım. Ki artık hayatımızda Millet kıraathaneleri diye bir kavram var. Onları da bu duruma dahil edersek, gazeteler ölmez. Tabi kıraathaneler de gazete olacak mı bilmiyorum. Bizim buralara-yani Düzce’ye- gelirse, gidip göreceğiz. “Şu Millet kıraathaneleri nedir, ne değildir?” diye.

     Habertürk gazetesini para verip almazdım. Kahvede denk gelirsem okurdum. Gazete beni cezbetmiyordu. İlk çıktığı zamanlar bende bir heyecan uyandırmıştı. Kağıdı, kuşe kağıt olacaktı. Ve her kesimden yazarı içinde barındıracaktı. Merakımdan, ilk ya da ikinci günü gidip almıştım. Haa birde orta boy olacaktı. Rahat rahat gazeteyi açıp okuyabilecektik. Bunların hepsi de oldu. Ama sonuç, kapanma oldu işte. 

     Tabi kapanmasının altında, devamlı gazete yönetiminin değişmesi de gösterilebilir. Yönetim konusunda bir türlü istikrarı yakalayamadı. Köşe yazarları hakkında da bir şeyler söyleyeyim. Benim takip ettiğim yazarlar vardır. Bu yazarlar arasında Habertürk’ten kimse yok mesela.


Habertürk gazetesi kapandı


     Fatih Altaylı’yı okurdum. Oda sosyal medyada gezerken, yazısı bir habere konu olmuşsa. Fatih Altaylı’nın yazım tarzını severim. Ama onu takip ettiğim yazarlar arasına ekleyemedim bir türlü. İçerik desen, içeriği de bana hitap etmiyordu. Gerçi içerik konusunda çoğu gazete iyi durumda değil ya. Birinci sayfa çok önemlidir benim için. Birinci sayfayla okuru yakalamalı gazete.

     Hiçbir zaman Habertürk, bu konuda beni yakalayamadı mesela. Elbette ki okurları vardır. Devamlı takip eden, her gün gazetesini alan. Bu yazıyı okuyanlar arasında onlar varsa eğer, onlar anlatsınlar. Neden Habertürk gazetesini alırdınız? Takip ettiğiniz yazarlar var mıydı? Gazetenin kapanmasını neye bağlıyorsunuz?

     Ama şu maliyet meselesi gerçekten önemli mesele. Büyük gazeteler böyle bir karar alırlar mı sizce? Mesela Sabah, mesela Hürriyet ya da Sözcü? Habertürk gazetesinin kapanması bu olayı tekrar düşünmelerine sebep olmuş mudur? Bundan cesaret alarak onlar da adım atarlar mı? Eğer maliyetler çok zorlarsa bir takım kararlar alabilirler. Ama bu tamamen kapanma olmaz gibi geliyor bana. 

     Sadece üç büyük il; İstanbul, Ankara ve İzmir’de satış yapmaya devam edebilirler. Bu sayede hem yayın hayatları bitmemiş olur, hem de maliyetleri düşürmüş olurlar. Şimdi için bu çok uçuk bir fikir olarak gelebilir. Ama gün gelecek bunları düşünmek zorunda kalacaklar. Artık her şey online. Siz ne dersiniz? Gazeteler gün gelip tamamen kalkarlar mı?

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/blur-blurry-bright-close-up-404976/

Nurşen Mazıcı tartışması...

     Habertürk’te yaşanan Nurşen Mazıcı olayı, malumunuzdur. Bilmeyenler için, kısa bir özet geçelim. 15 Temmuz gecesi hayatını kaybedenler, bizim için şehittir. Ama Nurşen Mazıcı programda, o gece hayatını kaybedenleri şehit olarak nitelendirmedi. Diğer konuklar tepki gösterdi. Reklam arasında da, Nurşen Mazıcı’nın programdan ayrılması istenmiş. Program, onsuz bir şekilde devam etti. Şimdi bu yaşanan olay, bize neyi gösterdi? Bu yaşanan, hala bu devletin, bu milletin, doğu ile batı arasında kaldığının göstergesidir. “Bunu da nerden çıkardın?” diyenler için, izah edeyim: Aslında bu, çok derin bir konu. Yıllardır tartışılıyor. Hala da bir sonuca bağlanmış değil. Romanlarda da değinilmiş bu konuya. Mesela Fatih Harbiye.
                                          ORTAYA KARIŞIK BİR KÜLTÜRÜMÜZ VAR
     O yüzden bu konu, bir yazı ile altından kalkılacak bir konu değildir. Ama ben elimden geldiğince, işin özünü anlatmaya çalışacağım. Osmanlı’dan sonra kurulan Cumhuriyet ile beraber, yönümüzü batıya çevirdik. Batıya yönümüzü çevirdik ve her şey bitti değil. Hala o yıllardan beri, kimi zaman batıya döndük, kimi zaman da doğuya. Ama ikisine de, tam olarak bir bağlılık gösteremedik. Biraz batıdan aldık, biraz doğudan aldık. Ortaya karışık bir şey yaptık. İşte bugünün 2016 Türkiye’si, bu ortaya karışıktır. Mehter marşındaki gibi bir ileri, iki geri gelir olduk. Böyle olunca da, bu kafa karışıklığıyla bilimde, sanatta, eğitimde ileri gidemedik. Olduğumuz yerde saydık.
nurşen mazıcı tartışması

MİLLİ BİLİNÇ İLE YETİŞTİRİLMEK
     Eğer ilkokuldan üniversitelerimize kadar, yönümüzü doğuya çevirmiş bir şekilde eğitim verseydik. O akşam Nurşen Mazıcı, 15 Temmuz gecesi ölenler için şehit diyenlerin başında gelecekti. Çünkü Nurşen Mazıcı ilkokuldan beri millet, devlet ve bunlarla İslam’ın arasındaki bağ nedir, bunu öğrenecekti. Milli duygularla dopdolu bir insan olacaktı. Bu biraz Japonların ilkokul çocuklarını atom bombası atılan, Hiroşima ve Nagasaki’yi gezdirerek milli bilinci onlara aşılaması gibi bir şey. “Sen bir Japon’sun. Bak zamanında Amerika buraları bombaladı. Siz öyle yetişeceksiniz ki. Bu ülkeye bir daha kimse saldıramayacak” diyor adamlar bu şekilde. Adamlar üniversiteden mezun olduktan sonra bir tek hedefi kitleniyorlar. Vatanı her şartta savunmak. Ne olursa olsun kendi geleneğini, düşüncesini yaşatarak başarılı olmak.
                                          BU KARARSIZLIĞIMIZ ARTIK SON BULMALI
     Bizde böyle mi peki? Devlet sadece eğitimde değil, her şeyde vatandaşını başı boş bırakmış. Kimi gitmiş Avrupa aşığı, kimi gitmiş Amerika aşığı olmuş, kimi gitmiş Avrupa’lı gibi, “Ben bilimden başka bir şeye inanmam demiş. Kimi gitmiş, “Ben üniversitedeki çalışmalarımı vatana hizmet ülküsüyle yapmam. Bilime hizmet amacıyla yaparım” demiş. Şimdi anladınız mı? Ne kadar da bölük, pörçüğüz. Yani şu ülkedeki 80 milyonun kalbi, aynı amaç için atmıyor. Kimi Avrupalı gibi olmuş, öyle yaşıyor. Kimi hala eski geleneklerine, sıkı sıkıya yapışmış, öyle yaşıyor. Kimi ateist olmuş. Her şeyden kopmuş. Kendince iyilik ve kötülükleri belirlemiş. Kendi kafasına göre yaşıyor. O yüzden ben, Nurşen Mazıcı’ya kızamıyorum. Kadın, Avrupa’lı düşünce tarzında yetişmiş. Böyle birine şehit desen, içinde bir duygu fırtınası kopmaz. Çünkü o tam bir Avrupa’lı gibi yetiştirilmiş. O yüzden bu iş, Nurşen Mazıcı’ya tepki göstermekle son bulmaz. Bu iş, artık yönümüzü belirleyip, ondan geri dönmemekle olur.

Foto kaynak:Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

Cnn Türk tartışma programlarında lider...

    Haber kanallarının tartışma programlarına baktığınızda Cnn Türk öne çıkıyor. Bi zamanlar durum böyle değildi. Ntv daha öndeydi. Gerçi o zamanlar Ntv her şeyiyle öndeydi. İlk haber kanalı olmasının sorumluluğunun bilincinde yeniliklere imza atıyordu. Ama sonra ne olduysa, o performansını kaybetti. Tartışma programlarında liderliği ele Habertürk aldı. Tartışma programları Habertürk'ten sorulur oldu. Didem Arslan Yılmaz ve Ece Üner gibi çok iyi, iki moderatöre de sahipti. Kısa sürede kanal çok yol aldı. Onları yönlendirdiği tartışmaları izlemek gerçekten keyif verici. Eğer onlar da değil de o koltukta sen, ben otursak konuklara tam da o soracağı soruyu sorardık. İşlerini çok iyi yapıyorlar gerçekten.
      Sonra Cnn Türk'te adından bahsettirecek tartışma programları yapmaya başladı. Özellikle de Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge'den çok manşet çıkmaya başladı. Ve de Şirin Payzın. O da çok iyi bir moderatör. Konunun içinde, biliyor. Bazen o kadar tartışılan konudan bi haber moderatörler oluyor ki. Ekran başında asabınızı bozuyorlar. Ama saydığım bu isimler müstesna. Ahmet Hakan'ı seven vardır, sevmeyen vardır. Ben programını seviyorum. Programında gerçekten programın ismi gibi,  tarafsız davrandığını düşünüyorum. O da konuklara çok basitçe sorular sorarak, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Bir de direkt konuğa, "Şimdi ne anlatmak istiyorsunuz bununla" sorularıyla, anlamsız konuşmaların önüne geçiyor. Gündem belirleyen tartışmaların hep Cnn Türk'ten çıkması nedeniyle, Cnn Türk haber kanalları arasında tartışma programlarında lider durumdadır.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com