Kişisel blog yazıları serisinin bu bölümüne yorgunlukla başlıyorum. Yoğun bir iş günüydü. Bazı müşteriler gerçekten yordu beni.
Bazen
işte çalışken sanki zaman geçmiyor. Duruyor. Bazen kronometreyi açıyorum
telefondan. Bir bakıyorum 10 dakika geçmiş. Kendimi böylece rahatlatıyorum. Siz
ne yapıyorsunuz kendini rahatlatmak için?
Akşam
kanal D’de, Kemal Sunal’ın Deli Deli Küpeli filmini izledik. Filmin sonunda
başrol kadın oyuncusu diyor ya, “Keşke her deli senin gibi olsa” diye.
Gerçekten öyle.
Sonra
Show TV’de, Rüya Gibi dizisine geçtik. Aslında bu diziyi sevmedik ama izleyecek
başka bir şey de yoktu. Mecburen izledik yani.
Kardeşim,
kestane almış. Davulda yaptı. Evet, biz de hala davul var. Ama kestane bitmiş. Yenecek
hali kalmamış. Birkaç kestane yemeye çalıştım ama yok.
Beşinci
Kuşak kitabından 15-20 sayfa okudum. Bir çocuk, ismi Ali, hayatın tüm
gerçekleriyle yüzleşiyor. Şu an okuduğum sayfalarda çok sarsılıyor. Ama kitabın
ilerleyen sayfalarında çok güçlü bir Ali çıkacaktır karşımıza diye düşünüyorum.
Annem
bugün telefonda kuzeniyle konuşmuş. İstanbul’da yakın zamanda büyük deprem
olacakmış. Sonra aralık ayının sonuna doğru çok kar yağacakmış. Bunları nereden
duyduysa anneme de söylemiş. “İnanmayın anne böyle şeylere. Millet atıp tutuyor”
dedim. Elbette İstanbul’da deprem olabilir. Ama bugün, yarın olacak diye, kim
tarih verebilir.
Yusuf
Güney’i izledim bugün. Çok sevdiği ve kötü bir şekilde hayatını kaybeden bir
arkadaşıyla ölümünden sonra astral seyahatte konuşmuş. Belki size saçma
gelebilir ama bu adamın söyledikleri ilgimi çekiyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bir
kız arkadaşımla konuşuyorduk. Konu evliliğe geldi. “Benden geçti o işler” dedi.
“Daha yaşın kaç dur” dedim. Yaşı 35’miş. “O zaman benden hepten geçti. Ben 38
yaşındayım” dedim. “Seni bilmem de. Ben daha rahatımı bozamam” dedi.
Salı
gününü de böylece bitirdik. Yarın akşam yani çarşamba akşamı, kişisel blog
yazıları serisinin yeni yazısıyla burada olacağım. Sen de burada olacak mısın?
*Önceki
yazı: Kişisel Blog Yazıları #54: Sıradan bir gün, iç ısıtan düşünceler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder