yazı yazmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazı yazmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yazacağım ama ne yazacağım?

 

ne hakkında yazı yazabilirim

Bazen durmadan bir şeyler yazmak isterken bazen de bir kelime dahi yazmak gelmiyor içimden. İnsanın ruh halleri işte. İnsan her gün aynı ruh hali içerisinde olamıyor. Zaten bu da imkansız. İyi olduğumuz ya da aksi olduğumuz günler oluyor. Hemen bitmesini istediğimiz günler oluyor. Bazense pozitif bir gün geçiriyoruz. Her manada. Her işimiz rast gidiyor. Yazma konusuna geri dönersek. Hepimiz bir şeyler yazmak istiyoruz. Ama bazılarımız bu yazma konusunda yolunu bulamamış gibi. Mesela ben. Ya da bana öyle geliyor. Evet, genelde gündem üzerine yazıyorum. Ama her zaman gündem üzerine yazmak sıkıyor beni. Ama bu sefer de ne yazacağım üzerine bir boşlukta kalıyorum.


Devamlı üzerine yazı yazacağım bir konu bulamadım...

Yazı yazmak için bilgisayarın başına oturdum. Bir süre ekrana baktım. Aklıma gelen yazı konularını nedense canım yazmak istemedi. Bazen böyle isteksizlik olabiliyor insanda. Yazmak istememek. Kitap okumada da var ya. Artık kitap okumayı istememek gibi. Bari ben de bir şey yazmama isteğimi yazayım dedim. Çok Güzel Hareketler Bunlar’da da skeç yazacak konu bulamıyorlardı. Onlar da konu bulamamalarını bir skeç haline getirmişlerdi. Gerçekten bazen konu bolluğu oluyor bazen de yazacak bir konu bile bulunmuyor. Bazen de her zaman yazdığın tarzda yazmak istemiyorsun. Bazı köşe yazarlarını okuduğumda, her gün o kadar kolay bir şekilde yazıyorlarmış gibi geliyor ki. Sanki tüm yazılar birbirini devamı gibi. İşte öyle birbirinin devamı şeklinde yazılar yazabileceğim bir konu bulamadım ben daha.

Yazı yazmak da bir nimet bizler için...

*Sorunlarla yüzleşmek için yazmayı öneriyorlar ya. Bu açıdan bakıldığında, yazmak biz insanlar için bir nimet. Aslına bakarsanız dünyadaki her şey biz insanlar için bir nimet.

*Her yerden korona haberleri geliyor. Bizim komşular korona olmuş. Vakalar yine artıyor. Herkes dikkatli olsun arkadaşlar.

*Dün akşam kardeşim, arkadaşlarıyla beraber kafeye oturmaya gitmişler. Çaya 11 lira vermişler. Kardeşimle geçen hafta beraber gitmiştik aynı kafeye. 10 lira vermiştik. Her hafta, her şeye zam geliyor artık.

*İki gündür kitap okuyamıyorum. “Gece kitap okuyayım bari” dedim. Kitabı okurken uyukladım. Kitap mı beni okudu yoksa ben mi kitabı okudum anlamadım.

*Bizimkiler taze fasulye yapmışlar. Bayadır böyle leziz bir taze fasulye yememiştim.

*Bazen kedilerin miyavladıklarında sorunlarının ne olduğunu anlayamamak çok can sıkıcı. En çok da bu gibi durumlarda söylerim, “Keşke dilleri olsa da konuşsalar, dertlerini söyleyebilirseler rahat rahat” diye.

*Bazen baştan savma iş yapıyorum. Sonradan da çok pişman oluyorum.

*Kardeşim böğürtlen toplamış. Daha bu sene böğürtlen toplamak nasip olmadı bana.

*Papatya ekmeğini çok severim. Hele bir de tazeyse ve güzel yapılmışsa. Yenmeye doyum olmuyor.

*Bu sefer Erdoğan, Putin’i bekletmiş. Bilinçli mi yaptı bilmiyorum. Ama böylece daha önce bekletilmenin rövanşını almış oldu.

*Trakya’da ayçiçeği tarlalarını, “Çayır tırtılı” basmış. İlaçlama falan yapılacakmış. Eğer önlenemezse yağ krizi yine kapımızda demektir. “Bunu da Bill Gates yaptı” diyenler varmış. Bu işte de onun parmağı var mı bilemem. Ama şu var ki, her taşın altından bu adam çıkıyor.

Yazmak üzerine...

     Yazmak üzerine bir söz duydum ki, sormayın. Dün gece böyle yatma üzeri. Bizimkiler Kelebeğin Rüyası filmine bakıyorlardı, Show tvde. Orada Yılmaz Erdoğan harika bir söz söyledi o iki şaire. “Yazdıklarınıza aşık olmayın ama yazın”. Bu sözü duyar duymaz, “Ne güzel bir sözmüş bu böyle” dedim. Böbürlenme diyor. Büyük bir yazar oldum deme diyor. Sadece yaz diyor. Adamların hayatları şiir yazmak ya. Kendilerini resmen yazmaya adamışlar. Hayattaki amaçları yazmak olmuş. Filmin bi beş-on dakikalık bölümüne baktım. Yazmaya-şiire bu kadar aşık olmaları çok hoşuma gitti. Kıvanç Tatlıtuğ’un filmde doktora okuduğu şiirde çok güzeldi. Ben bir blog yazarıyım. Ama yazmaya tutku derecesinde bu kadar aşık değilim.

yazmak üzerine

     Yazmak üzerine kafa yordum biraz filmden sonra. Bu kadar yazma sevdalısı var etrafımızda. Herkes yazmayı çok sevdiğini söylüyor. Peki sadece söylemek yetiyor mu? Tabi ki yetmez. Bunu söyleyenin aynı zamanda bunu göstermesi de lazım. Yani yazmanın kapısında yatması lazım. Madem ki yazmayı sevdiğini söylüyor. Bir şey kazanıp kazanmadığına bakmadan yazmalı hep. Bu durumu blog üzerinden ele alırsak. Mesela blog yazmaya başladıktan sonra bırakmamalı. Ölesiye kadar yazmalı. Otuz yıllık, olmadı elli yıllık bloglar olmalı. Gerçekten bir yazar olmak için devamlı tırmalamalı. “Ne iş yapıyorsun?” dendiğinde, “Ben yazarım” cevabını verebilmeli. Hobi olarak yapmamalı. İşi-gücü her şeyi yazmak olmalı. Bir Ahmet Ümit, bir Ayşe Kulin olmalı.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/grayscale-vintage-typewriter-573566/