guncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
guncel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuneyt Ozdemir tweet atmaya devam...

   Cuneyt Ozdemir, Kanal D'de, ana haber sunuyordu. Ne ara muhalif oldu, anlamadim. Oyle, pek muhalif olacak bi havasi da yoktu hani. Ogrencilere, kar tatili haberini verirken, "Bombayi patlatiyorum" diyen biriydi. Sen oralardan, muhalif ol. Olacak sey degil. Ilk, Kanal D haberi birakmasindan belliydi, bi seyler oldugu. Ben haberlerine de bakiyordum. Oyle olesiye, muhalif bi haber bulteni de yoktu acikcasi. Ayrica, reytingleri de dusuktu. Belli ki, ana haberden ayrilma nedeni, yaptigi haberler degil. Paylastigi tweetler.
          O TWEETLERE TiB ENGELi
     iste, bu tweetler nedeniyle, Cuneyt Ozdemir, yine gundemde. Telekomunikasyon iletisim Baskanligi (TiB), Cuneyt Ozdemir'in tweetlerini sakincali bulmus. Sakincali olan tweetleri gormedim. O yuzden, ne kadar sakincali bilmiyorum. Mahkemeye basvurmus, Telekomunikasyon iletisim Baskanligi. Hesaba, erisim engeli istemis. Mahkeme, bu istegi reddetmis. O tweetleri, sakincali bulmamis. Paylasilan tweetleri, ifade ozgurlugu kapsaminda degerlendirmis.
       BU ADAM NE PAYLASiYOR Ki?
    Cuneyt Ozdemir, ne paylasiyor ki, boyle mahkeme konusu olmus. ister istemez, merak ediyor insan. ilk f irsatta inceleyecegim. Bu kadar olay yaratan tweetler neymis.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com


Haktan Akdogan'dan muthis iddia...

    Haktan Akdogan, gecen cuma aksami Haberturk'te, Cansu Canan Ozgen'in konuguydu. Programdan,  onceden haberim vardi. Saat 23:00'de baslayacakti. Ama unutmusum. Kanallari zaplarken rastgeldim. Oyle bir zamanda acmisim ki. Gundemi sarsan iddiayi aciklarken. Akdogan'in iddiasina gore, bundan bi kac yil once Ege'de bir koye ufo indi. Ve o ufodan inen uzaylilari koyluler gordu. Bunun uzerine hemen jandarmaya haber verdiler. Fakat gelen kisiler jandarma degildi.
                 OZEL Bi BiRiM
     Hemen aklimiza gelen soruyu Cansu Hanim sordu, "Peki kimmis onlar?". Ozel bi birimden bahsetti Akdogan. Ozel kiyafetler giymisler. Uzaylilari alip goturmusler. Sanki hirsizi, katili alip goturur gibi. Hatta gotururlerken koylu, uzaylinin simsiyah gozleriyle kendisine baktigini soyluyor. Ve hala daha o koylu, o bakisi unutamamis. Bu anlatilanlar sanki bi Amerikan f ilmi degil mi? Bizimkiler boyle uzaylilar falan icin bi ekip falan hazirlayacaklar ha. Guldurmeyin beni demek geliyor icimden. Bizimkiler boyle seyler icin harcanacak paralari musriflik sayarlar. Ama oyle degil mi birader simdi.
                    SONUNDA
            BiZiM TOPRAGA DA
               AYAK BASTiLAR
     Uzaylilar bizim topragamiza basmadan olmazdi. Sonunda o da oldu. Bu anlatilanlar bunun kaniti. Acaba uzaylilar biz Turkler hakkinda ne dusunuyorlar. Hep soyleniyor ya. Arastirma falan yapiyorlarmis. Bizi arastirdilar da ne buldular acaba? Ama bizi sevmislerdir. Biz ne de olsa misaf irperver bi milletiz. Misaf irler uzayli olsa bile bunun degisecegini sanmiyorum. Onlarla hemen kankaya baglariz. Hemen kufur ogretiriz. Tipki turistlere yaptigimiz gibi.
             HiC UFO GORMEDiM
   Ben bugune kadar hic ufo falan gormedim. En fazla arkasindan beyaz bir iz birakan ucak gormusumdur. Onu da gormeyen yoktur zaten. Acaba ufo gorsem ne yaparim? Korkar eve kacarim herhalde. Belgesellerde goruyoz abi. Adam kaciriyor bunlar. Sonra orana burana igne falan. Delik desik ediyorlar her taraf ini. Neymis. Analiz yapacaklarmis. Bi kere ben igneden korkarim aga. O yuzden durup da hic kameraya falan alamam. Benden kimse bunu beklemesin. Toplumdan ozur dilerim gerekirse. Bu kamuya yonelik hayirseverligi yapamadigim icin. Ne yaparsin yusuf yusuf durumu. Uzaylilarin bizim guzel topragimiza ayak bastiklari icin sevincliyim. Bu milletin havasindan, suyundan nasiplensin adamlar. Simdilik bu kadar uzayli muhabbeti yeter diye dusunuyorum. Bi dahaki yaziya kadar sağlıcakla kalin.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
    


Murat Boz, O Ses Turkiye icin ne kadar onemli?

    Bu aksam, O Ses Turkiye'nin yeni sezonu basladi. Bu sene kadroya,  yeniden Murat Boz dahil oldu. Su anda programi izliyorum. Murat Boz,  harika bi baslangic yapiyor diyebilirim. Ayrildigi sezon, sonlara dogru iyice tutuk, bitsede gitsek bi hali vardi. Ama bu aksam ki Murat Boz, bi harika. Bastan sona enerji dolmus. Morali, en ust seviyede. Programi cok ozlemis. Her hareketini, sozlerini isteyerek, icinden gelerek yapiyor. Oyle bir pozitif enerji yayiyor ki. insana kendisini izlettiriyor.
      O SES TURKiYE, MURAT BOZ'LA
                      Bi BASKA
    Murat Boz'dan, ilk baslarda pek de hoslandigimi soyleyemem. "Neden?" derseniz. Buna belli bir cevabim yok. Genelde, ilk olarak bi insandan hoslanmiyorsam, sonradan cok iyi anlasiriz. Bu arkadas secimlerimde boyledir. Murat Boz'da da, aynen boyle oldu iste. Gecen seneki program, o olmadan yavandi. Ebru Gundes ve Hadise ile cok iyi bir uyumu var. Zaten, bu programi izlettiren de o uyum. Yoksa ben,  oraya cikacak yarismacilar icin izlemiyorum. O yuzden, bu program Murat Boz ile bi baska.
            KiLiT iSiM:MURAT BOZ
    O Ses Turkiye'nin kilit juri uyesi bence Murat Boz'dur. Herkese takilmasi ve tartisma baslatmasi cok onemli. Tatli atismalar, genelde bu sekilde basliyor. Bu tavri, Hadise ve Ebru Gundes'e de buyuk kolaylik sagliyor. Onlarda, Murat'a takilacak konu bulmus oluyorlar. Zincirleme bi durum olusuyor yani. Gecen sene Murat olmadigi icin, programin temposu dusmustu. Mazhar Alanson ve Ozkan Ugur, onun yerini dolduramadilar. Bu program ne kadar devam edecekse, Murat Boz olmali. Tabi Hadise ve Ebru Gundes olmak kaydiyla.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com


Mars ve Nihat Hatipoglu nasil bir araya gelir?

    Sosyal medya, biz blogcular icin bulunmaz bi nimet. Konu sikintisi cektigimiz zamanlar, hemen sosyal medyaya basvuruyoruz. En fazla yararlandigimiz sosyal medya ise: twitter. Twitter'da ister siyaset, ister hayata dair, isterse de esprili paylasimlar bulabiliyorsunuz. E biz de buralardan, bloggerlar olarak ekmek cikariyoruz. Bu ekmeklerden biri de, Mars oldu. Mars ile Nihat Hatipoglu bir araya gelir mi? Turkiye'de yasiyorsak gelir.
      HOCAM MARSTAKi SU iLE...
   Nihat Hoca'ma, yine gundem yaratan bi soru sormus gencler. Demisler ki, "Hocam, marstaki su ile abdest alinir mi?". Bizim ulkemizde, inkar edilemez bir mizah yatkinligi var. Adamlar, nerelerden ne cikariyorlar. Sahsen, boyle bir soru, benim aklima gelmezdi. Belki de, yasadigimiz zorluklar bizi mizaha itiyordur. Ne dersiniz? Ben bu tur mizahi seviyorum. Cunku bu mizahta asagilama yok. Twitter'da, maalesef bu tur paylasimlarda var. Tek kelime ile igrenc buluyorum.
        MARSTA KiBLE MEVZU
    ikinci bir bomba soru daha sormuslar Nihat Hatipoglu'na, "Hocam, Marsta kibleyi nasil bulacagiz?". Tek kelimeyle harika. Hocam da, bu isin espri oldugunu anlamis tabi. Gencleri de kirmadan, "Mars' ta eger su varsa, abdest alinir" demis. Videosu var. izleyin derim. Kible konusuna gelince de, "Kible dunyada olur. Marsa cikta,  ondan sonra dusunuruz" demis. Nihat Hoca'yi bu yuzden seviyorum iste. Kimseyi kirmiyor abi. Devamli guler yuzlu. Su stresli ortamda, bi anlik gulumsememize neden oldu bu haber.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
   


Hayvanat bahceleri kapatilmali...

    Hayvanat bahceleri, kendimi bildim bileli bana hep soguk gelmistir. Hayvanlarin bir kafese konmalari ve yasamlarini orada devam ettirmeleri, hep moralimi bozmustur.
     Hayvanlarin yasam alani, hayvanat bahceleri degildir. Yapilan arastirmalar gostermistir ki, hayvanlar da bizler gibi depresyona girmektedir. Ama ne yapsinlar ki, bunlari dile getiremiyorlar. Acizler. Bu nedenle onlara daha merhametli olmamiz gerekir. Bu merhametin ilk gostergesi de, hayvanat bahcelerinin kapatilmasidir.
     Dunyamizda iki tip insan var. Bir, hayvanseverler. iki, para icin, sapik duygulari icin, hayvanlara eziyet edenler, onlari oldurenler. Devletler bu hayvan dusmanlarinin karsilarinda. Hayvanlar yasalarla koruma altinda. Kimi ulkede yasalar yeterli, kimi ulkelerde yetersiz. Ama ne olursa olsun, hayvanlari korumak icin calismalar var.
     Devletlerin, hayvan haklarini korumasi guzel bi sey. Peki devletlerin, kendilerinin de hayvan haklarinin korunmasinda, hassas olmalari gerekmez mi? Diyelim ki, hayvanat bahcelerinin ilk kuruldugu yillarda yeterli teknoloji yoktu, ve hayvanlarin kafeslerin icinde nasil bir buhran yasadiklari da bilinmiyordu. Peki ya gunumuzde?
     Bu kadar teknoloji ilerlemisken, hayvanlar hakkinda bu kadar bilgiye sahipken, hala neden hayvanat bahceleri acik tutulur ki? Hayvanseverlerin, hayvanat bahcelerinin kapanmasi konusunda calisma yapmalari, protesto gosterileri duzenlemeleri gerekir. Hayvanat bahceleri, medeni olmanin bir geregi degildir. Hayvanlara hayati zehir ederek, medeni de olunmaz zaten.
    Gun gelip hayvanat bahceleri elestirilmis olmali ki. Ortaya dogal park ya da dogal yasam parki cikmis. Ama buna ragmen yine de hayvanat bahceleri kaldirilmamis. Dogal park, her seye ragmen yine de bir adimdir. Hayvanat bahcesine gore, hem de baya bir adimdir.
     Dogal parkta hayvanlar en azindan kafeslere tikilmiyorlar. Genis alanlari var. Bu genis alanlar, hayvanat bahcelerine gore gercekten buyuk bir devrimdir. Kafeslerin icerisinde, sizden urktukleri zaman kacma sanslari yok. Ama dogal parkta oyle mi. Onlar isterse yaniniza gelirler. istemezlerse kaybolup giderler.
     Belli bir plan dahilinde hayvanat bahceleri kademeli olarak kapatilabilir. Ya mevcut hayvanat bahceleri dogal parka donusturulur. Mumkun degilse de, dogal parka bir uygun yer belirlenir ve calismalar baslatilir.
     Bana kalsa, ben dogal parka da karsiyim. Bana gore, hic bir sekilde hayvanlarin yasamlari sinirlandirilmamali. Bunun adi dogal park bile olsa.
     Her sey dogal ortaminda guzel. Ne zaman ki insanoglu dogal ortama el atmis. Her sey alt ust olmus. Hayatin belli bir akisi var. Her hayvanin yaratilis ozellikleri farkli. Bu ozelliklerini en iyi yasayacaklari yerler dogal ortamlari. Yani ormanlar. Siz ne kadar yapay bir ortam yaparsaniz yapin. Orjinalini tutmayacaktir. Tutamaz da zaten.
     O yuzden, hayvanlari bir yerlere hapsetmekten vazgecelim.
    
     Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com


Böyle bir yeni nesil istiyorum...

    Bu ülkede kayıp nesiller almis basini gitmis. Egitimsiz bir dünya insan var ortalikta. Hepimiz sorup duruyoruz, "Bu ortalık nasıl düzelecek?" diye.
    Bi kere bu nesilden umudunu keseceksin. Iyisiyle kotusuyle gitti bu nesil.
    Ilkokul 1'den başlamak üzere yeni bir nesil olusturacaksin. Iste o nesile, gelecek yıllarda nasıl bir Türk insani görmek istiyorsan onu vereceksin.
    Her seyin başı eğitim. Ama eğitimin de zamani önemli. Ağaç yaş iken egilir atasozunu kendimize rehber edecegiz. Ve 1 sınıftan itibaren o çocukları islemeye başlayacağız.
    Kadinlara el kaldirmamanin gerektigini daha o yaslarda ogreteceksin.
    Sonra silahsiz bir dünyanın ne kadar guzel oldugunu anlatacaksin.
    Futbolun sadece bir spor olduğunu ve fanatizmin insanliktan goturdugunu anlatacaksin.
    Bunlar benim ilk etapta aklıma gelenler. Siz koyun üstüne koyabildiginiz kadar.
    Hani ortalarda yeni Türkiye lafi var ya. Iste yeni Türkiye böyle kurulur.
    

    Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
   


Umutsuzluk rüzgarı...

     Bugün 26 Nisan. Hala sobalar yanıyor. Bazen kış ayindaymisiz gibi soğuk oluyor.
     En ilginci ise; Dün Kars'a, Bolu'ya hatta bizim buraya (Düzce) kar yağdı. Sag olsun bizim arkadaslar hemen Face'de paylasiyorlar.
      Fox haberde duydum. Türkiye iklim degistiriyormus. Tropik iklime geciyormusuz. Yani yilin yarısı yaz, yarisi kış olacakmis. Yani dört mevsim yalan oluyor.
      Millet dört gözle sicaklarin baslamasini bekliyor. Ama bu yağan kar, "Bu kis gitmeyecek herhalde" yakinmalarina neden oldu.
      Hatta bu kis bitmez hestegi, twitter Türkiye listesine girdi. O kadar yani. Herkeste bir umutsuzluk rüzgarı hakim.
     Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
     


Internetten alisveriste yeni mekan...

     Internet dunyasinda cok dolasir, cok gezerim. "Yeni ne var, ne yok?" diye girip cikmadigim yer kalmaz. Çünkü, öyle bir çağda yaşıyoruz ki. Her an bir degisim icersindeyiz. Bu değişimin dışında kalmamak için de devamli takip durumundayim. Yine böyle arama, tarama yaparken boluavm.com ile karsilastim. Internetten alışveriş olmazsa olmaz. O yüzden ne var, ne yok taradim siteyi. "Iyi ki karsilasmisim bu siteyle" diyorum. Yok, yok.
      Ben genelde elektronik esyalarla ilgiliyimdir. Ilk etapta baktigim bu bölüm oldu. Benim için seçenek olmasi çok onemliydi. Bir iki markanin, bir kaç ürünü kesmezdi beni. Aradigimi da buldum. Telefonlar, bilgisayarlar çeşit çeşit. Özellikle bizim gibi işi devamli internetle olanlar için, çok iyi tasarlanmis bir site burasi. Teknoloji yerinde saymiyor. Devamli gelişim halinde. En son teknolojik ürünleri aradigimda bulmam lazim. Bu yonden de benden geçer not aldi. En son çıkan telefonlarin hepsini rahatlikla buldum.
       Ben devamli elektronik malzemelerden bahsettim ama yanlis anlasilmasin. Benim ilgi alanim olduğu için o konuda detay verdim. Yoksa aradiginiz her seyi bulabilmeniz için tasarlanmis boluavm.com . Neler yok ki. Ayakkabidan cantaya, giysiden market ürünlerine kadar ihtiyaciniz olan her şey elinizin altinda. Istersen kapida odeme yapabiliyorsun. 14 gün icerisinde geri iade hakkin var. Sadece Bolu'ya hizmet veriyormus gibi yanlış bir anlasilma da olmasin. Türkiye'nin 81 iline ürününüzu ulastiriyorlar. Siteleri de çok profesyonel. Zevkle istediginiz ürünü secmenizi ve siparis etmenizi sağlıyor. Yeni siteler tanimak isteyenlere guvenle boluavm.com onerilir. Meraklilarina duyurulur.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
      


Cocuk korosu vardı bir zamanlar...

   Bir zamanlar TRT'de çocuk korosu vardı. Sesleri o kadar guzeldi ki. Sanki bir irmaktaki su sesi gibiydi. Onları dinlerken öyle zevk alırdım ki. Ruhumun huzur senfonisiydi. Simdilerde böyle yayinlara rastlayamiyorum. Neden yayinlamazlar bilmiyorum. Pazar gunleri yine eskisi gibi yayinlasalar çok güzel olur. Bunun gibi bazı güzel geleneklerimizi devam ettirelim istiyorum.

Foto kaynak : http://www.sitebuilderreport.com/stock-up

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com


Kitap okuyacağım da ne olacak???

      Yillarca okullarda, orda burda,  kitap okumamiz söylendi. Ama sadece soylendi. Biri cikip da, neden kitap okumamiz gerektigini soylemedi, anlatmadi. Bu cagda insanlara neyi, neden yapmaları gerekiyor izah etmeliyiz. Yoksa o adam, cani isterse kitap okuyor. "Bunlar entel, dantel işler" diyor. Adama kitap okuma bilinci asilamadigin zaman, adam da böyle konuşur tabi.
       Kitap okumayi zaman kaybı olarak gören çok. "Okuyacağım da elime ne geçecek?" diyor. Iste, bu soruyu soran adama, cevabi daha ilk baştan verilmeliydi. Bu ülkede, kitap okuma diye dersler olmalı. O derste her zaman, neden kitap okumaliyiz anlatilmali. Ve topluca kitap okunmali. Kitap okutmak, öğretmenin insiyatifinden alinmali. Istisnasiz, her zaman okunmasi sağlanmalı. Birine ne ekerseniz,  gelecekte onu bicersiniz.
       "Eğitim şart" diye klasiklesmis bir lafimiz var. Ama doğru. Her şeyin başı eğitim. Bir planlama yaparsınız. On yil, yirmi yıl sonrasi icin. Okuyan bir nesil yetistirirsin. Bunlar atla deve değil. Ama planlama lazim işte. Bizim millet olarak eksik olduğumuz sey. Genç, korpe beyinlere sadece, "Oku" demek yetmez. Neden okumasi gerektiği de anlatilmali. Bakin, görün o zaman. Simdikinden daha fazla genç okuyacak.
      Foto kaynak : http://www.sitebuilderreport.com/stock-up
      Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com.tr


Ev hikayesi...

   Siz değerli blog okuyucularima bir ev hikayesi anlatmak istiyorum. Evimiz, iki katli ve ahşap. Eski zaman evlerinden. Bundan yıllar önce, evimizde her odanin ışığı ayrı ayrı yanardi akşamları. Anlatacağım hikaye bir aile hikayesi. Beş cocuklu bir aile. Dört kız, bir oğlan. Çocukken,  kardeslerimle beraber hep onların yanına gitmek isterdik. Çünkü onlarin yanında eğlence vardı. Devamlı bir hengame olurdu evde. Devamlı bir hareket.
       Sonra, gel zaman git zaman kızlar evlendi gitti. Geçen sene de baba vefat etti. Oğlu ile annesi kaldi bi başlarına. Çocuk da hayırsız çıktı. Ickiden evin yolunu bulamaz hale geldi. En son kızlardan biri gecen hafta annesini yanına aldi diye duydum. Belirli bir zaman için mi yoksa tamamen mi yanina aldi bilmiyorum. Ama tamamen yanina alabilecegini de düşünmüyorum. Ne de olsa, eskilerin deyimiyle el evinde. Damat istemezse, annesine ne kadar isterse de yaninda bakamaz. Ne yapacaksin işte, dünya.
      Iste bir zamanların civil civil, neşe icinde olan, alt ve üst katin tüm isiklarinin yandigi ev, simdilerde karanlığa gömülmüş durumda. Bu akşam, o evin yanından geçerken dikkat ettim. Hic ışık yoktu. Kapkaranlikti. Bir devir de böylece kapandi işte. Ahh, o evin dili olsa da anlatsa bir zamanlar icinde yasanilanlari. Evler benim için önemlidir. Mutlu ya da mutsuz anlarimizin taniklaridir onlar. Böyle terkedilmis bir ev gördüğümde her zaman düşünürüm, "Kim bilir bu evde neler yasanmistir?" diye. Siz neler düşünürsünüz bu konuda? Bir dahaki yaziya kadar sağlıcakla kalin.
Foto kaynak : http://www.sitebuilderreport.com/stock-up#q=house&page=5

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com.tr