Kişisel blog yazıları #45 ile karşınızdayım. Bugün offtum. Evde kalmak ya da dışarı çıkmak arasında ikilem yaşadım. Arkadaşım Yaşar da biraz rahatsızmış. Soğuk almış. Halim yok gelmeye dedi. İkilemde kalmamın nedenlerinden biri de buydu. Sonunda gitmeye karar verdim. Hava kapalıydı ama o kadar da soğuk değildi. Otobüste giderken elime telefon almadım. Bakalım neler düşüneceğim dedim. Oradan oraya atladı düşüncelerim. Zaman zaman bunu deneyin derim. İlla bir otobüs yolculuğunu beklemeyin tabi. Otobüsten indikten sonra ilk işim her zaman gittiğim simitçi oldu. Her zaman ki gibi yine sıra vardı. Ama fazla beklemedim. Birkaç dakikaya geldi sıra. Önümdeki adam simitçiye bir şeyler dedi. Simitçi de, “Soğuk olsa bir daha gelmezsin zaten. Niye durduk yere müşteri kaybedelim. İstersen buyur, kontrol et” dedi. Ya be mübarek adam. Bunca insan bu kuyrukta boşuna bekler mi ya. Muhakkak Düzceli değildi adam. Neyse bana sıra geldi. Sıcacık simitimi aldım ve en yakın banka oturdum. Simiti yerken önümden insanlar geçiyor tabi. Bir aile geliyor. Anne, baba ve bir kız çocuğu. Tahmini olarak 10-12 yaşlarında çocuk. Anne ve baba tartışıyor. Kadın, adama “Biraz da sen düşün. Her şeyi ben düşüneceksem oooo” dedi. Öylece gittiler önümden. O an, bu devirde evliliğin çok zor olduğunu düşündüm. Bir kadının ilişkide her şeyi kendi yapmasından şikayet etmesi, ilişkinin geleceği açısından hiç de olumlu bir işaret değil. Umarım böyle bir şey olmaz tabi. Sonuçta ortada bir çocuk var. Ben de bir zaman annesiz büyüdüm. Bu zorlukları az buçuk bilirim. Ondan sonra her zaman gittiğim kafeye gittim. Gani kafe adı. Yeni yerine taşındı. Bundan olsa gerek, boş masa yoktu. Ben de başka bir kafeye gittim. Kafede çay içip, profiterolümü yerken bir şeyler okumak için de yanıma Ayarsız ve Post Öykü dergilerini aldım. Dün, Kişisel Blog Yazıları #44: Cuma motivasyonu ve kafede kitap okumak üzerine başlıklı yazımda kafede kitap okumaya değinmiştim. Kütüphaneden aldığım kitaplar var. Şimdi kafede unuturum ya da kaybederim falan diye yanıma kitap almadım. O yüzden dergi götürdüm. Ayarsız dergisinden bir iki hikaye okudum. Dergiyi beğendim. Bundan sonra evde detaylı inceleyeceğim dergiyi. Dergiyi almış ama okumamıştım. Bugüne kısmetmiş işte. Kafede dergi okumaya gelince. Pek zevk alamadım. İnsanların konuşmaları ve çalan müzik, konsantre olmamı zorlaştırdı. Bundan sonra kafede bir şeyler okumam. Bir de kafede bir şeyler yazmayı deneyeceğim. Bilgisayarımı götürüp, blog yazımı kafede yazacağım. Onunla ilgili deneyimimi de yine burada yazarım. Bu seri güzelmiş. Baştan sona bir okuyayım dersen. Kişisel blog yazıları serisinin hepsi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder