Powered By Blogger

23 Şubat 2019 Cumartesi

Çok Güzel Hareketler Bunlar 2 değerlendirmem...


     Çok Güzel Hareketler 2’nin değerlendirmesine geçmeden önce söylemek istediğim şeyler var. Bu söyleyeceklerim yine Çok Güzel Hareketlerle ilgili. Ama 1’inciysle ilgili. 

     İlk bölümün sonlarına doğruydu. Artık her izleyenler hem de oyuncular sıkılmıştı. Çünkü yapılacak her türlü skeci yapmışlardı. Artık ya program bitmeliydi ya da program başka bir şeye evrilmeliydi. Tercihlerini programın evrilmesinden yana kullandılar.

     Yeni oyuncular alındı. Tıpkı şimdiki gibi. Eski oyuncularsa izleyici koltuğuna geçtiler. Ama birkaç tanesi skeçlerde yenilerle beraber oynuyorlardı herhalde. Ama bu yeni oluşum tutmadı. Yürümedi. Ve beklenen oldu. Program yayından kalktı. 

     Şimdiki yaptıklarını o zaman yapsalardı belki hala devam ediyor olabilirdi o program. Eski oyuncuların hepsini göndereceklerdi. Sıfırdan hepsi yeni oyuncular olacaktı. Tıpkı şimdiki gibi.

Çok Güzel Hareketler Bunlar 2

     Olan, o zamanki yeni oyunculara oldu. Hala merak ederim. O zamanki oyunculara ne oldu? “Arkadaşlar maalesef başarılı olamadık. Yollarımız ayrılıyor” deyip hepsini gönderdiler mi? Mutfak kapandı mı? Benim gibi onların akıbetini merak edenler oldu mu hiç bilmiyorum. Ama bunu dile getirmek istedim. 

     Bunları yazdıktan sonra gelelim yeni Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’ye. “İlki gibi tutacak mı?” sorusu herkesin aklını meşgul eden bir soruydu. 

     Şu an için iki bölüm yayınlandı. Şunu söyleyebilirim: Bu çocuklar kendi espri anlayışlarını ortaya koymuşlar. İlkinin gölgesinde kalmamışlar. İlki kadar ses getirmese bile devam eder. Kendi içinde bir espri kalitesi var. İlerleyen bölümlere göre daha fazla ses getirebilirler. İlki kadar çok popüler de olabilirler.

     Skeçlere gelecek olursak. Bazı skeçler çok çok iyiydi. Bazıları ise hiç iyi değildi. Bırakın espriyi anlamsızdı bile denebilir. Daha ilk bölümler tabi. Bunların olması çok normal. 

     Hele bir tane psikolog skeci vardı. Bir tane adam, kadın psikoloğa gidiyor. O kadar iyiydi ki o skeç. Sanki oynayanlar Oğuzhan Koç ve Ayça Erturan’dı. 

     İşin özü: Ben bu yeni Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’yi beğendim. İçim ısındı. “Bu çocuklar da olacak. Bunlarda da potansiyel var” dedirttiler. Yılmaz Erdoğan’ı da tebrik etmek lazım. Böyle bir şeye öncülük ettiği için. Herhalde bu seri 3-4-5 diye yıllar boyunca devam edecek.

Televizyon ile ilgili diğer yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/yellow-vielleicht-dice-208136/


18 Şubat 2019 Pazartesi

Beyaz, Youtube'da başarılı olabilir mi?


     Beyaz, Youtube kanalı açmış. Böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi. Şaşırdım. Kariyerinde niye böyle bir maceraya yelken açtı gerçekten öğrenmek isterim. Herhalde bununla ilgili kendisiyle röportaj yapılır. O zaman öğreniriz. Ama o zamana kadar tahminlerimi ve görüşlerimi yazayım. 

     Artık tamamen Beyaz Show bitti diyebilir miyiz? Olabilir mi? Olabilir. Sanki bana programdan sıkılmış gibi geliyor. Kanal D’nin el değiştirmesi, programın kaldıracağı gibi söylentiler de onun için fırsat oldu. Şimdilik bir yıl ara verdiği söylendi. Belki de program hiç başlamayacak. Başlarsa bile tekrar kanal D’de başlar mı? Orası da ayrı bir soru işareti. Yeni adres herkesin tahmin edebileceği gibi tv8 olabilir.

     Beyaz, gelecek yıl O Ses Türkiye jüriliğine devam eder mi? Bence devam edecek. Ama etmesin. Beyaz’ın yeri orası değil. Ne kadar programa renk katsa da özünde bir sanatçı değil. Onun yerine Youtuberlık yapsın inanın daha iyi. Tam da kendi mecrası Youtube aslında. Bu açıdan bakarsak Youtube’a girmesi iyi bir karar. 

Beyazıt Öztürk

     Youtube kanalıyla ilgili söyleyeceklerime gelirsek. İlk videoda gerçekten bir şey anlamadım. “Bu ne ya?” dedim. Ama diğer videolar çok iyi. Zaten topu topu 4 video var. Haa unutmadan. Beyaz’ın Youtube kanalının adı: Beyaz’la. Kanalına şuradan bakabilirsiniz. Görüntü kalitesi çok iyi. Zaten televizyon sektöründen geldiğinden bunda herhangi bir sorun yok.

     Beyaz, Youtube kanalında da başarıya ulaşır mı? Şimdilik iyi gidiyor. Ama gelecek günler neler gösterir bilemeyiz. Başarılı olmasındaki en büyük etken ne çekeceği. Youtube dünyasında içerik çok önemli. Beyaz neler çekecek de çekeceği videolarda mizahını ortaya çıkaracak? Bu noktada atacağı adımlar çok önemli. 

     Ne çekeceğini bulursa Beyaz kısa sürede Youtube’da da başarıyı yakalayabilir. Kendisini severim ben. O nedenle Youtube kanalını da takibe aldım. Şu an itibariyle abone sayısı 393 bin. Kafadan bu sayıya ulaşması normal zaten. Önemli olan bundan sonrası. Aslı çekeceği videolar sonrasında abone sayısında artış olacak mı o önemli. Kendisine başarılar diliyorum. Siz ne diyorsunuz Beyaz’ın Youtube kanalı açması hakkında?

Beyaz ile ilgili diğer yazılarımı buradan okuyabilirsiniz. 

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/ZW1vjQJZmCo

17 Şubat 2019 Pazar

Yılmaz Erdoğan, Netflix ile hangi ara anlaştı?


     Yılmaz Erdoğan, Netflix ile ne ara anlaşmaya vardı? Hiç böyle bir anlaşmadan da bahsetmemişti. Sessiz sedasız bir anda Netflix’de gördü herkes filmi. Bir anda bomba patladı. Şu anda ortalık karışık. Bir dünya soru var herkesin kafasında. Sabahtan beri internet sitelerini takip ediyorum. En son bu konuda ne yaşandı kaçırmak istemiyorum çünkü. Olayın birkaç yönü var. Önce mısır tartışması. 

     Sinema işletmecileri ve yapımcılar arasındaki. Günlerce bu tartışıldı. Yapımcılar bir şey söyledi. Sinema işletmecileri bir şey söyledi. Ama değişen bir şey yoktu. Tıkandı kaldı. Neyse ki devlet araya girdi. Yeni bir düzenleme yapıldı. Yapımcılar bu düzenlemeden memnun kaldı. En azından Birol Güven öyle açıkladı. “Birol Güven’in ne alakası var?” diyenler olabilir. Kendisi Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliği Başkanı. Bu konularda en başta görüş bildirmesi gereken kişi.

     Yılmaz Erdoğan da o düzenlemeye kadar bu konuda elinden geleni yaptı. Yapımcıların haklarını sonuna kadar savundu. İşte olay tam da burada kopuyor. Bu kadar biletler için uğraşmışken Netflix ile anlaşma nereden çıktı? Bilet, yapımcılar için bu kadar hayati derecedeyken ve bunun için günlerce konuşmuşken, çaba göstermişken şimdi bu yapılanı nasıl değerlendireceğiz? Film Netflix’de gösterilmeye başlandığından beri herkes konuştu. Açın bakın internete. Ama bir kişi konuşmadı.

Yılmaz Erdoğan

     Yılmaz Erdoğan. Ve bu saat olmuş hala bir açıklama yok. Hiçbir gazeteci merak etmiyor mu? Hiç biri arayıp böyle böyle bir durum var ne diyorsunuz diye sormadı mı? Herkes ne diyeceğini beklerken gazete ve televizyonlar neden peşinden koşmuyorlar anlamıyorum. 
Hadi medya tarafı böyle. Peki niye kendisi bir açıklama yapma gereği duymuyor? Medyada olanı biteni görmüyor mu, duymuyor mu? 

İkinci bir konu ise ne zaman Netflix ile anlaşma yaptığı. Medyatava’dan Canan Kaya’nın yazdığına göre film vizyona girmeden anlaşma yapılmış bile. Anlaşmaya göre film vizyona girecek, 6 hafta sonra da Netflix’de yayınlanmaya başlayacaktı. Ama yapımcılar ve işletmeciler arasındaki yaşananlar nedeniyle film 1 şubatta vizyona girdi. Böyle olunca da anlaşma gereği daha film vizyondayken aynı zamanda Netflix’de de yayına girmiş oldu.

      Ve ortaya bu durum çıktı. Bu durum Netflix yetkilileri ile görüşülerek vizyondan çıktıktan sonraki tarihe ertelenebilir miydi bilmiyorum. Herhalde bunu görüşmüşlerdir diye de düşünüyorum açıkçası. Bakalım Yılmaz Erdoğan neler diyecek?

Yılmaz Erdoğan ile ilgili diğer yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/VbGYLwHnw88

16 Şubat 2019 Cumartesi

Yılmaz Erdoğan yazmaya nasıl başlamış?


     Yılmaz Erdoğan, Beyaz’ın yeni Youtube kanalına konuk olmuş. Beyaz’la güzel bir sohbet ettiler. Bu arada Beyaz’ın açtığı yeni Youtube kanalı ile ilgili de bir şeyler yazmak düşüncesindeyim. İlerleyen günlerde yazı gelebilir. Onu izledikten sonra önerilen videolar arasında Eser Yenenler Show’a konuk olduğu program vardı. Aslında televizyonda denk gelmiştim. “İnternetten rahat rahat izlerim sonra” demiştim. Ama aklımdan çıkmış. Tam da denk geldi yani. 

     Bu arada birkaç gün önce Eser Yenenler Show’u değerlendirmiştim bir yazımda. O yazıma buradan bakabilirsiniz. Program çok keyifliydi. Programda gözüme çarpanları yazmakla başlayayım. Programdaki o kare biçiminde, süngerden yapılmış mikrofon çok hoşuna gitti. Onunla ilgili yaptığı şakalar çok iyiydi.

     Yılmaz Erdoğan insanın devamlı değişmesi ve gelişmesi gerektiği düşüncesinde. Bir ara vejeteryanmış. Tam üç yıl ağzına bir lokma et sürmemiş. Ama sonra vejeteryanlıktan vazgeçmiş. Şimdi de çok dozunda et yiyormuş. Az biraz yani. Kendisi devamlı bir arayış içindeymiş. Bunu Eser’den öğreniyoruz. Çiftlikte yaşamaya başlamasının nedeni değişim amaçlı mı diye sordu Eser. 

Yılmaz Erdoğan

     “Toprağa basmak” dedi. Şehir hayatında insanın bir kere bile ayağını toprağa basamadığını söyledi. Ayrıca bahçe işleri içinde büyüdüğünü söyledi. Orası ayrıca plato da olmuş. Kaç tane film çekmişler orada. Arada oraya gittiğini söyledi. Bu değişmek olayı çok ilgi çekici geldi bana. Kendisi hayatta çok şeyi aşmış gibi geliyordu bana.

     Yılmaz Erdoğan meğer benim gibi, bizim gibi bir arayış içinde. Hayatı nasıl daha iyi yaşayabilirim derdinde. Bunun içinde çeşitli denemeler yapıyor. Et yemiyor, çiftlikte yaşıyor. Nedense bunu duymak ferahlattı beni. Yani nerelere gelmiş bir yazar bile bunları yaşıyorsa bende problem yok demek ki. Neyse gelelim asıl konumuza. Yazmaya nasıl başlamış? Bu kabiliyetini tamamen ortaokuldaki Türkçe öğretmeni Türkan Demiryöney’e borçluymuş. 

     Program için onun yanına gitmişler. Konuşamamış. Belli bir yaş aldığın için. Bir not göndermiş programa. Onu okudu Eser. Fotoğrafını gösterdiler. Kalktı ayakta alkışladı öğretmenini. O yılları da anlattı. Kompozisyon için, “Ne yazsam ne yazsam?” derken. Evde babaannesi ile yaşadıklarını yazmış. On almış. Bir sonrakinde yine aynısını yazmış. Yine on. Ama bir sonraki kompozisyonda, “Hep aynı şeyleri yazıyorum. Bari bunda farklı yazayım” diyerek rüyasını yazmış. Ama bu sefer altı almış. Gitmiş öğretmeninin yanına. “Bu sefer niye altı aldım öğretmenim?” demiş. “Her zaman yaşadıklarını yaz, rüyaları değil” demiş.  Yazarken her zaman bu öğüdü tutmuş. 

     Öğretmeni muhteşem bir şey daha yapmış. Bir gün derste sınıfa nöbetçi öğrenci gelmiş. “Yılmaz Erdoğan’ı Türkan öğretmen çağırıyor” demiş. 11 sınıflarda dersteymiş Türkan öğretmen. “Yılmaz tahtaya adını ve soyadını yaz” demiş. Sınıfa dönerek de, “Bu ismi unutmayın. İlerde çok duyacaksınız” demiş. Ne harika bir yaşanmışlık böyle. İşte Yılmaz Erdoğan böyle başlamış yazmaya.

Yılmaz Erdoğan'la ilgili diğer yazılarım için buraya tıklayın.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/uLteYEkSFGg

Kaya Çilingiroğlu futbol yorumculuğu yapabiliyor mu?


     Kaya Çilingiroğlu’nu Hülya Avşar’ın kocası olarak tanıdım. Çoğumuz da öyle tanımıştır herhalde. Başka ne iş yapar eder bilmiyorum. Sonra baktım futbol yorumculuğuna başlamış. “Futbolla ilgili ne geçmişi var ki futbol yorumculuğu yaptırıyorlar bu adama?” dedim. Bu devirde de elini sallayan futbol yorumcusu oluyor zaten. Artık kanallar bir değil, iki değil bilmem kaç tane. Hepsine futbol yorumcusunu nereden bulacaksın. O yüzden kanallar kimi bulurlarsa oturtuyorlar hemen yorumcu koltuğuna. Herhalde buda bu gibi bir durum diye düşündüm. “Bakalım ne anlatıyor bu adam?” deyip dedim. Bak bu huyumu seviyorum. Hemen tu kaka demektense bi dinlemeli, bi okumalı, bi izlemeli. Benim prensibim budur.

Kaya Çilingiroğlu


     Kaya Çilingiroğlu harbi harbi iyi yorum yapıyor. Bilgisi var, o kesin. Yani boşuna o koltuğa oturmamışlar. Teknik taktik baya iyi. Bunca yıldır futbol programlarını izleme tecrübemiz var. Artık dünyada izlemediğimiz lig kalmadı. Futbolu takip edenler için her türlü kaynak var yani. Az buçuk futboldan anlıyoruz yani. Kim futboldan anlar, kim futboldan anlamaz konuşmasından çözeriz. Çözeriz diyorum futbolla ilgilenen herkes çözer. Bir noktadan sonra baya baya takip etmeye başladım. Takip yanlış oldu. Denk gelirsem yorumunu can kulağıyla dinlediğim yorumculardan biri oldu. Futbol yorumcusunda olması gereken en önemli özelliklerden biri bu bence. Eğer bir yorumcu için, “Acaba bu maç için ne der? Performansını beğendi mi takımın?” diye düşünüyorsanız o yorumcu olmuştur.

     Kaya Çilingiroğlu bir yorumcu olarak bana bunu dedirtti. “Ondan futbol yorumcusu mu olur ya” diyenler çıkabilir. Onlara diyorum ki, “Kardeşim aynısı bende diyordum. Ön yargılı olma bence. Bir kere aç izle. Bu adam ne diyor bak. Eğer dersen ki, ‘Bu adam futboldan falan anlamıyor’ o zaman haklısın. Hiç kimseyi ayırmadan objektif yorumlar yapıyor. Söyledikleri hep ileriye yönelik. Takımların yaptıkları her işte bunu sorgulayan bir yapısı var. Yorumlarına bakıyorum. Her zaman mantıklı ve olgun. Olması gerekenlerden bahsediyor. Hangi takımlı olduğunu bilmiyorum. Ama sanki hiçbir takımı tutmuyor gibi yorumları. Kaya Çilingiroğlu yorumcu olarak bence olmuş.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/m6OWr3OP4do

15 Şubat 2019 Cuma

Cem Yılmaz, yeni gösterisinde daha ne anlatabilir ki?


     Cem Yılmaz yeni gösteri 2019 mart ayında başlıyormuş. Aslında daha önce başlayacaktı. Ocak gibi. Sonra ne olduysa oldu marta ertelendi. Cem Yılmaz yeni gösterisinin adı: CMYLMZ Diamond Elite Platinum Plus. Geçen gün serviste giderken de konuştuk. 

     “Merak ediyorum. Bu sefer ne anlatacak? Sosyal medyayla ilgili ne varsa hepsini anlattı. Daha ne anlatabilir ki? Ama işte Cem Yılmaz olmak farklı bir şey. Onun yaşadığı şeyleri bizde yaşıyoruz. Ama adam onları bize mizaha çevirerek anlatıyor. Ondan sonra, ‘Cem Yılmaz gülüyor. Millet de o güldü diye gülüyor’ diye eleştiriyorlar. Tamam, o zaman çık sahneye sen de gül” dedim. 

Cem Yılmaz


     Bu arada ne anlatacağına dair Twitter’dan da ipucu vermiş aslında. Twitter’da gösteri ismini yazdıktan sonra, “İsmi duyan pahalı mı? diyor. Zaten konumuz da bu” demiş. Yani yine telefonlara ona buna yaptığımız harcamaları anlatacak galiba. Göreceğiz. İlk gösterim için ise İngiltere seçilmiş. Neden İngiltere seçildiğini anlamadım. Genelde yurt içinde gösteri başladıktan sonra yurt dışına gidilir. Biletler her zamanki gibi tükenmek üzereymiş. Bilet fiyatları 372 lira ile 1000 lira arasındaymış.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/blur-color-conceptual-cube-208147/

13 Şubat 2019 Çarşamba

Eser Yenenler Show değerlendirmesi...


     EserYenenler Show başladığından beri bir kere izledim. Zaten programın başlayacağı haberini duyduğumda, “Yine tv8 ve yine Show programı mı?” dedim. Ama bu sefer tek başınaydı. Bu çocuk Beyaz gibi olmak istiyor. Gönlü show programından yana. Programına 10 dakika baktım. Sonra başka kanala zapladım. Esprileri çok berbattı. Birde gülme efekti yapmışlar. Daha da kötü olmuş. İşte o zamandan beri bakmıyordum. Taa ki geçtiğimiz cuma akşamına kadar. 

Eser Yenenler Show

     Cumartesi günü tatil olduğum için rahat rahat kanalları dolaşıyordum. Baktım tv8’de bu var. “Bi izleyeyim” dedim. Konuk, Aşkım Kapışmak’tı. O programdan bu programa o kadar çok şey değişmiş ki. Bir kere en başta gülme efekti yok. Eser’in esprileri çok yerinde. Aşkım Kapışmak zaten iyi bir konuk. Bunlara rağmen alması gereken çok yol var. Ama ışık var. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Cuma akşamları show  programı izlemeyi özlediğimi fark ettim. 

     Güzel bir uygulamada var programda. Gelen her konuk Eser’e bir hediye getiriyor. O hediyeyi konuğuyla beraber konukların oturduğu konukların hemen arkasındaki duvara koyuyorlar. Hediyenin altına da hediyeyi kimin getirdiğine dair ad ve soyad yazıyorlar. Artık yeni bölümlerini izlemeye çalışırım. Önceki programları da vaktim oldukça internetten izleyeceğim. Eser Yenenler Show bir tempo tutturmuş kısacası.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/mpdIPhYqZ4Y

Eser Yenenler Show, tv8, Aşkım Kapışmak

12 Şubat 2019 Salı

Ayşe Özyılmazel'i Posta gazetesi okudu diye eleştirmek...


     Ayşe Özyılmazel, Posta gazetesini okurken çekilen fotoğrafını hikaye yapmış. Kendisini takip ettiğim için o hikayesini bende görmüştüm. O an aklıma gelmedi de değil. “Bundan bir şey çıkartırlar” diye.  O fotoğrafla ilgili bir sürü abuk sabuk yorum yapılmış. Kendisi de aynı fotoğrafı paylaşıp bu yorumlara cevap vermiş. İşin özü: Posta gazetesi okuyor diye kendisini eleştirmişler. Galiba biraz da ileri gitmişler yorum yaparken. Her zamanki haddini bilmez yorumlar işte.

Ayşe Özyılmazel

     Niye bir türlü bu durumları aşamıyoruz? Hangi çağda yaşıyoruz. -Bu sözü de hep kullanırız. Ama değişen bir şey de olmaz- Bir insan bir gazeteyi okuyor diye hakkında olur olmaz yorumlar yapılabilir mi? Bırak ne okuyorsa okusun. Bir de şu var: Madem kadından hoşlanmıyorsun o zaman niye takip ediyorsun? Çünkü kendine göre böyle ufacık bir şey gördüğünde yorumu hemen yapıştırmak için. Ya bizim insanımız nasıl düzelecek? Ne zaman fikirlere saygı duymayı öğreneceğiz? Benim umudum yok artık ya.

#ayşeözyılmazel   #postagazetesi    #yazılımedya   #güncel  

 #instagram

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/woman-leaning-on-desk-reading-newspaper-1376868/
    


10 Şubat 2019 Pazar

Duo Diyet'ten merdiven şekilli mim soruları...


     Bu okuyacağınız yine bir mim yazısıdır. Bu sefer mimleyen Duo Diyet. Merdiven şeklinde dizayn etmiş soruları. O amaçla mı yola çıktı yoksa soruların sonunda merdiven şekli mi ortaya çıktı bilmiyorum. Çerezlik bir mim yapmış kendisi. Hadi bu çerez sorulara geçelim.

1-Diyet mi egzersiz mi?
Egzersiz

2-Sevmek mi sevilmek mi?
Sevilmek

3-Türk kahvesi mi nescafe mi?
Nescafe

4-Kebap olarak Adana mı Urfa mı?
Adana

5-Erkekte uzun saçı mı kısa saçı mı?
Kısa saç

6-Kadında spor giyimi mi, klasik tarzı mı?
Klasik

7-Kahverengi gözlü mü, renkli gözlü olmayı mı?
Kahverengi göz

8-Saat ya da bilekliğini sağa mı ya da sola mı takmayı mı istersin?
Sola

Blog mimi

9-Son model telefon tercihin İphone mu yoksa Samsung mu olurdu?
İphone

10-Balık&ekmek yemeyi, lüks bir mekan da mı yoksa salaş bir yerde mi?
Salaş bir yer

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/oBT4lJvNMQg


9 Şubat 2019 Cumartesi

Tigris beni mimlemiş...(Kendi kendimle mim)


Bu aralar mimlerden başımızı kaldıramıyoruz bloglar olarak. Neredeyse kendi yazılarımızı bıraktık, mim yazılarını yetiştirmeye çalışır olduk. Bu dediğim sitem olarak algılanmasın. Bu çok güzel bir şey. Blogların hareketlendiği manasına gelir mimler. Bu sefer beni Tigris mimlemiş. Kendisinin yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

*Bilgisayarın masa üstü görüntüsü ne?
Klasik Windows görüntüsü. Nedense başka bir ekran görüntüsü kullanmayı tercih etmedim.

*Bir kafeye gittiğinde genellikle ne siparişi verirsin?
Genellikle çay.

*Google’da en son ne aradın?
Sitem Google’da kaçıncı sırada. Arada bakıyorum blog sıralamama.
*Mesajlaştığın veya konuştuğun en son insan kim?
Beni mimleyen Tigris ile.

*Tiyatroya en son ne zaman gittin?
4-5 yılı var. Tiyatro kültürümüz yok maalesef.

*Sinemaya en son en zaman gittin?
Bir yıl oldu herhalde.

blog mimi

*Hangi diziyi herkes izlemeli?
Yedi Numara, Avrupa Yakası, En Son Babalar Duyar.

*En son ne tür bir müzik dinledin?
Reynmen’den Derdim Olsun.

*Seni en çok ne çıldırtır?
Kendini bir halt zannedenler.

*Ne zaman uyanırsın?
Hafta içi saat 07:00. Hafta sonu 10:00-11:00 gibi. Uykuya doyarım.

*İnternetteki ilk adın neydi?
İnan, hatırlamıyorum.

*Favori emojin nedir?
Göz kırpan emoji.

*Kedi mi köpek mi?
Her ikisini de severim. Kedim var. Kısmet olursa köpek de isterim.

*Kuzey mi güney mi?
Her ikisi. Sıcağı da soğuğu da yaşamalı insan.

*İstanbul ile ilgili en sevmediğin şey ne?
İstanbul’da yaşamıyorum. O yüzden dışardan benim söylediğim ne kadar anlamlı olur bilemedim. Birkaç kere gittim. Trafik ve kalabalık diyebilirim.

*Kafanda genel olarak ne olur?
Bloğum, hayatı daha güzel yaşamak için ne yapılmalı düşüncesi.

*Komedi mi dram mı?
İnsanın hayatında her ikisi var. O yüzden her ikisi de kabulüm.

*Bu soruları cevaplamadan önce ne yapıyordun?
Yemek yiyordum. Bitirir bitermez yazı başına oturdum.

*Bu soruları cevapladıktan sonra ne yapacaksın?
Yatacağım. Yarın iş var. Saat 23:25

*Son olarak bir sırrını paylaş.
Yüzlerce bloğun bileceği şey sır olmaz.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/tabby-kitten-sitting-on-the-grass-669015/



6 Şubat 2019 Çarşamba

Organize İşler Sazan Sarmalı, ilk üç günde ne kadar izlendi?


     Organize İşler Sazan Sarmalı, ilk üç günde tam 923 bin kişi tarafından izlenmiş. Bu çok iyi bir rakam. Neden derseniz? Yılmaz Erdoğan’ın kendisi söyledi. “Yeni nesilin çoğu ilk filmi hatırlamıyor” diye. Ama buna rağmen film çok iyi bir açılış rakamıyla başladı. Demek ki yeni nesilin ilk filmi bilmemesi hiç de dezavantaj olmamış.

Organize İşler Sazan Sarmalı

    Organize İşler serisinde hep yıldızlar geçidi olması hep antipatik gelmiştir bana. Şimdiki film içinde aynısı. Film dediğinde bir olur, iki olur hadi üç olur. Filmin baştan aşağı yıldızlarla dolu olması nedense benim için hoş bir durum değil. Hissiyatım bu. Bu filme gitmeyi düşünenler var mı? İzlediyseniz görüşünüz ne birkaç kelimeyle?

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/oIf4VCDztZY

5 Şubat 2019 Salı

İzlediklerim #22- Youtube videoları...


     İzlediklerim kategorisine bayadan beri bir şeyler yazmadığımı gördüm. Bu kadar boş bırakmaya gelmez. Hem aklıma yazacak bir konu da gelmedi. İmdadıma yetişti diyebilirim. Youtube’dan iki video izledim bu akşam. Bir tanesi, Engin Deniz Videoları’ndan. Amişler tarikatını anlatmış. Engin bu tür anlatma işlerini iyi yapıyor. Bir tane de Küba hakkında yaptığı video var. Harikaydı. Ona da bir bakın isterseniz. Bu arada Amişler bir arada Türkiye’ye de gelmiş. Ama uzun süre kalamamışlar.

Youtube videoları

     İkinci video yeni takip etmeye başladığım kanallardan biri olan Zehirli Mikrofon’dan. Adını niye zehirli koymuşlar orasını çözemedim. Videoların seslendirmesi yapan kişi bana tanıdık geldi. Ama çıkaramadım. Benzetmiş de olabilirim. Roswell olayında düşen ufonun içinde olan uzaylılara otopsi yapılmasını anlatıyor. Hatta otopsinin görüntüleri varmış. Ama görüntüler şimdi nerede onun hakkında bir şey söylemediler. Ama enteresandı.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/plrlb68XPqI

4 Şubat 2019 Pazartesi

Yaz ayındaymışım hissi...


     Dışarda hava çok güzel. İnsanın içini açan türden. Dışarı çıktım. Şöyle bir hava aldım. Millet sokaklarda. Gençler bir halka yapmışlar. Sohbetin en koyu yerindeydiler. Herkes pazar gününün tadını çıkarmakla meşguldü. Geçtiğimiz hafta gececi olduğum için doğru dürüst blogları okuyup yorumlayamamıştım. Bloglar arasında dolaştım. Yine aklıma konu gelmemesi krizim tuttu. Biraz onunla uğraştım. Yarın pazartesi. Yine iş başlıyor. Bu hafta tatilimde bir gün üstelik. Oda yetmezmiş gibi bu hafta cumartesi tatil yapıp pazar çalışacağım. 

yaz ayı

     Yazıyı yazarken akşam ezanı okunuyordu. Sanki yaz ayındaymışım gibi hissettim. Ya da ramazan ayında sofra başında ezanın okunmasını beklermiş gibi. Özlemişim yaz ayını ya. Tv8’de Düğün Dernek 2’ye denk geldim. “Hazır denk gelmişken bakayım” dedim. Reklam giresiye kadar baktım. İlk filmin çok uzağındaydı. Reklama girdikten sonra da izlemeyi bıraktım. Bu arada yine Survivor başlamış. Şu Survivor’ı hiç sevemedim yahu.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/abendstimmung-agriculture-back-light-cereal-533982/

3 Şubat 2019 Pazar

Rehitu abimden hangisini tercih edersin mimi...


     Rehitu abim bir mim başlatmış. Ortalık bu mim ile yıkılıyor. Hangisini tercih edersin mimi. Rehitu abim ve Almanyalı Gelin beni mimlemiş. Blog isimlerinin üstüne tıklayarak onların mim yazılarına bakabilirsiniz. Her ikisine de buradan teşekkürler.

*Hangisini tercih edersin? Uçmak mı su altında nefes almak mı? Neden?
Uçmayı isterim. Zaman zaman da düşünmüşümdür, “Süpermen gibi uçsam nasıl olurdu acaba?” diye.
                                                        
                                                          * 

*Hangisini tercih edersin? Büyük eller mi yoksa büyük ayaklar mı? Neden?
Şu andaki mevcut hallerinden memnunum.

blog mimi

*Hangisini tercih edersin? Saçsız, tüysüz  olmayı mı yoksa çok kıllı olmayı mı? Neden?
Hiç tüyün olmaması pek ilgi çekici gelmiyor bana. Biz erkeklerin tüylüsü makbul galiba.

                                                           *

*Hangisini tercih edersin? Ölüm saatini bilmeyi mi yoksa nasıl öleceğini bilmeyi mi Neden?
İkisini bilmek de korkunç. Hiç bilmemek daha iyi. Ruh sağlımız açısından.

                                                           *

*Hangisini tercih edersin? Her yıl yenilenen yurt dışı uçak bileti mi yurt içi uçak bileti mi? Neden?
Eğer kafayı bozup kendimi gezmeye vereceksem öncelikle ülkemde ayak basmadık yer bırakmamak isterim. Ondan sonra gelsin yurtdışı. Yani sınırsız yurt içi uçak biletim olsun.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/smiling-woman-wearing-black-jacket-and-pants-jumping-in-brown-open-field-965161/