Kanal D etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kanal D etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yargı Veda...

Yargı dizisinin final bölümü vardı. Final bölümü yayınlanmadan önce oyuncular bir araya geldi. Şarkılar söylediler, duygularını ifade ettiler. Sonra da Yargı Veda bölümüne geçildi. Kanal D’de kültür oldu bu. Efsane olmuş dizilerin final bölümlerinden önce küçük parti gibi bir şey yapıyorlar.

ŞAMPİYON GALATASARAY…

Konya’da bir aksiliğe geçit vermeyerek 24’üncü kez şampiyon oldu Galatasaray. Aslında geçen hafta evimizde Fenerbahçe’yi yenerek kutlamamız lazımdı ama olmadı. Neyse geç oldu ama güç olmadı.

TARİFELİ UÇAK…

A Milli Voleybol Takımı oyuncularının tarifeli uçak eziyeti bitmedi. Geçen sene de böyle bir durum vardı. Amerika’ya maç oynamaya tarifeli uçakla göndermişler. Türk Hava Yolları sorumluluğun Türkiye Voleybol Federasyonu’nda olduğunu söylemiş. Sorumluluk kimdeyse kimde, çözün artık şunu ya.

Dilek Taşı dizisi hakkında ilk izlenimlerim...

Dilek Taşı dizisinin ilk bölümünün tekrarı vardı kanal D’de. Biraz izledim. Kahramanımız hapishanede tekme tokat dayak yiyor. Üstü başı perişan halde. Ama dişleri bembeyaz. Böyle bir şey olabilir mi? Ekipten hiç kimse buna dikkat etmiyor mu? Her sahnede dizi hakkındaki olumsuz düşüncem arttı da arttı. Diziyi beğenmedim yani. Devam edeceğini de düşünmüyorum. Birkaç bölüm sonra final yapar.

CİNAYETLERİ ÇÖZEN BİR BAŞKOMİSER YOK…

Ahmet Ümit’in, Çıplak Ayaklıydı Gece kitabını bitirdim. Kitaptaki tüm hikayelerin 12 Eylül döneminde yaşanan olaylara ilişkin olacağını düşünmüştüm. Ama alakası yok. İç ısıtan hikayeler de var. Bildiğimiz Ahmet Ümit hikayeciliğinin dışında hikayeler. Polisiye hikayeler yok. Nevzat Başkomiser yok yani. Kitabı okuyacaklara önden duyurulur.

Ece Üner, haber sunmayı bırakıp kanal D'ye geçmiş..

     Ece Üner, kanal D’ye geçmiş. Haber dışında yeni bir program sunacakmış. Merak ediyorum yeni programını. Orijinal bir format bekliyorum kendisinden.

KUYRUK…

     Kedilerin kuyrukları çok enteresan. Sanki kendi başlarına hakaret ediyorlar. Her an canlı gibiler. Sanki yüzü/gözü olmayan bir canlı.

GÖZÜMDEN DÜŞTÜ T24…

     Katar’lı öğrenciler sınavsız tıp fakültesine girecek diye bir haber vardı. Yer yerinden oynamıştı bu haberle. İşte o haberi yapan T24 internet sitesi özür dilemiş. İşin iç yüzü öyle değilmiş. Sen bunu araştırıp, doğruluğunu teyit ettikten sonra yapmıyor musun haberini? Olmaz böyle habercilik.

İSTEMEDİĞİ AŞIYI OLAN DA ÇOK…

     Etrafıma şöyle bir bakıyorum da: Sinovac isteyen Biontech olmuş, Biontech isteyen de Sinovac.

Hekimoğlu, finale gidiyor...

     Uzun zamandır Hekimoğlu’nun reytinglerine bakmıyordum. Final kararı alınınca bakmak istedim. Total izleyici grubunda zaten berbattı. Onu bu zamana kadar tutan AB grubuydu. Onda da 6 ve 7 sıralarda değişiklik gösteriyordu her hafta. Ama bu son baktığımda gördüğüm 10’uncu sıradaydı. Başka bir kanal olsa, dizinin bu kadar arkasında durmaz ve çoktan bitirirdi.

Hekimoğlu dizisi
foto kaynak: unsplash.com
KANAL D’YE TEBRİK…

     Ama kanal D’ye helal olsun. Bir dizinin arkasında durdu. Mesela uçakta geçen bölümünü izlemiştim. Çok iyiydi. Yani aslında o kadar kötü değil dizi. Reytingler ile paralellik göstermiyor. Ama ilk başlardaki gibi enerjisinin olmadığı da açık. Öyle ya da böyle, ekranlardan bir Hekimoğlu geçti diyeceğiz.

DİĞER YAZILARIM…

*Gerçek hayat hikayelerinden uyarlama diziler modası başladı…

*Selçuk Tepeli, Fatih Portakal’dan daha mı muhalif?

Beşiktaş niye kanal D'de yardım topluyor?

Beşiktaş bağış
foto kaynak: unsplash.com

     Beşiktaş niye kendi kulüp kanalında değil de kanal D’de yardım kampanyası yapıyor? Birde bu yardım kampanyası muhabbetleri de iyice sıktı ya. Paraları har vurup harman savurun sonra taraftardan para isteyin. Kulüpler bu gidişle bir gün duvara toslayacaklar. Ve gelebilecekleri en kötü nokta: Bu kulüplere kayyum atanacak ve bu kulüpler teker teker satılacak.

Kanal D'nin İnstagram hesabı bunalttı beni...


     Kanal D’de bir tane dizi başlayacakmış. Kanal D’nin İnstagram hesabı devamlı dizideki karakterlerin fotoğraflarını paylaşıyor. İyice sıktı beni. 

     Neredeyse kanalı takipten çıkacaktım. Tamam, anladık. Yeni diziniz başlıyor. Ama bu kadar da milletin gözüne sokulmaz ki. İnsanları bu kadar da sıkmak olmaz ki. Eğer dizi tutarsa merak etmeyin dizinin tüm karakterlerini ezbere bilir millet.

Zorlama senaryonun ziyan ettiği bir dizi daha : Afili Aşk...


     Her zaman söylüyorum. Dizileri uzatınca dizi cıvıyor. Saçma sapan senaryolar çıkıyor ortaya. Zorlama senaryo oluyor. Türkiye’de şu şartlarda bir dizi için ideal uzunluk süresi 2 sezondur. Aslında o bile çok. Bir sezon yeterli. Bir sezonda kaç bölüm oluyorsa artık. 35-40 bölüme denk geliyor herhalde. 

     Daha hala bu işe uyanamayan yapımcılar var. Belki de uyandılar da işlerine gelmiyor. Zorlama senaryo nedeniyle ya da diziyi uzatacağız diye ziyan olan dizilerden biri de Afili Aşk

     Dizi, 38’inci bölümüyle beraber final yapacak. İlk başlarda çok güzeldi. İlgiyle izliyorduk. Ama bölümler geçtikte senaryo rayından çıkmaya başladı. Bende izlemeyi kestim. 

Afili Aşk kanal D
foto kaynak: kanald.com.tr
     Kanal D’de zaten diziyi önce cumartesiye, sonradan da perşembeye çekti. Zaten bir dizinin yayın günü değişiyorsa bilin ki reytinglerde düşüşe geçmiş demektir. 

     Afili Aşk’ın senaryosu her zaman tutan bir senaryodur. Zengin çocuk, fakir bir kızı sever. Kızın ailesine uyum sağlamaya çalışır. Ve ortaya komiklikler çıkar. 

     Sonuca gelirsek. Böyle güzel ama senaryonun cıvıklaşmadığı, uzatılmadığı dizilerin yeni yayın döneminde olması dileğiyle.

Çok Güzel Hareketler Bunlar 2, yeni sezon başlıyor...

     Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’nin yeni sezonu 8 Eylül 2019 Pazar günü başlıyor. Yine Pazar günü. Yine saat 20:00’de. Ve yine kanal D’de. Bu akşam en güzel skeçlerini izledik internetten. Televizyonda bir şey olmayınca iyi gidiyor. Özlemişiz. Yeni başlayacak sezonda da başarılı bir grafik sergileyebilecekler mi? Büyük merak ediyorum.



video kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=wq2bwEfLLCo



Çok Güzel Hareketler Bunlar 2 ile ilgili diğer yazılarımı buradan okuyabilirsin.


Hepimizin hayali, Mandıra Filozofu gibi olmak...


     Bu akşam kanal D’de yine Mandıra Filozofu filmi vardı. Sağ olsun kanal D, neredeyse ayda bir yayınlıyor. Serinin ikinci filmi pek sevilmedi galiba. Bir defa denk geldim yayınlanırken. Hiç izlemedim. Televizyonda izlenecek doğru dürüst bir şey de yoktu. Bizde tekrar ve tekrar onu izledik. Kendini işe güce vermiş ve paranın her şeyi çözebileceğini sanan iş adamının duyduklarıyla adeta beyninden vurulmuşa dönmesi her seferinde derinden etkiliyor beni.


 Hayalimdeki yaşam filmdeki. Bir röportajında dinlemiştim. Filmde Mustafa Ali’yi oynayan Müfit Can Saçıntı’dan. Herkesin mutluluğu filmdeki gibi anlamasından şikayetçi. Ama biz millet olarak böyleyiz. Bize göre mutluluk; Her şeyi satıp savıp bir köye yerleşmek. Çiftçilik ya da hayvancılık yapıp geçinmek.

İzlediklerim kategorisindeki diğer yazılarım için buraya tıklayabilirsiniz.

Video kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=TQGnIjsybSs


100 jürili Benimle Söyle şarkı yarışması...


     Kanal D’de Benimle Söyle diye bir şarkı yarışması var. 3 değil, 5 değil tamı tamına 100 tane jüri üyesi var. Programın ilk fragmanları döndüğünde bu tarz bir jüri sisteminin Türkiye’ye uygun olmadığını düşünmüştüm. Ama uymuş. Tabi bu reytinglere ne kadar yansıdı bilemiyorum. Peki bu 100 jüri üyesi şarkıyı söyleyeni beğendiklerini nasıl ifade ediyorlar? 


     Önlerinde butonlar var. Beğenen butona basıyor. Önünde mikrofonu alıyor ve şarkıya eşlik etmeye başlıyor. Ama ben doğru dürüst eşlik edenlerin seslerini duymadım. O biraz öylesine gibi durmuş. Programın sunucusu Enis Arıkan, gerçekten sunuculuğun hakkını veriyor. Oysaki ilk başlarda, “Sunuculuğu nasıl yapacak ki?” demiştim. Program uçup kaçmıyor. Ama eğlenceli. En azından izlenecek bir şey olmadığında iyi bir alternatif olur.

Video kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=CPAHfYqiHgA


Poyraz Karayel heyecanını yeniden yaşamak isterdim...


     Kanal D’de Poyraz Karayel’e rastladım. Daha ilk bölümleri. Ne güzel bir diziydi. Heyecanla izlerdim her bölümünü. “Keşke bu heyecanı baştan yaşayabilseydim” dedim. Film olsa açıp izlersin. 12 bölümlük bir dizi olsa açıp izlersin. Bilmem kaç bölümlük dizi ne ara izleyeceksin. Ona harcayacağım zamanı başka dizilere ve filmlere ayırırım. Bunlara rağmen yine de izlesem ilk izlemedeki tadı alamam.  



     Bir sonraki yeni bölümü beklemek ayrı güzeldi. Diziyi izlerken Twitter’da yazılanları okumak ayrı güzeldi. Bir sahneye herkes aynı anda yorum yapıyor. Harika yorumlar çıkıyordu oralardan. O kadar esprili tivitler atılıyordu ki. Ama şundan mutluyum: Bu diziyi ilk yayınlanmış olduğu dönemde izlemiş olmaktan. O keyfi yaşamış olmaktan.

Tanınmayan biri nasıl ünlü dansçı oluyor kanal D?

     Kanal D’de haberlere bakıyorum. Ünlü dansçı balkondan düştü diye bir haber. Dansçıya bakıyorum. Tanımıyorum. İlk defa görüyorum. Çoğu kişinin de tanıdığına inanmıyorum. Sosyal medyayı ve haber sitelerini takip ederim. Böyle bir ünlü dansçıyı hiç görmedim. O zaman bu dansçı neye göre ünlü? Ünlü dediğin zaman, herkes tarafından tanınan kişi gelir benim aklıma. Şimdi bu dansçı, herkes tarafından tanınmıyor. O zaman dans çevrelerinde mi tanınıyor? O yüzden mi ünlü?

ünlü olmak

     Ezberden iş yapıyoruz. Sadece kanallar için değil bu durum. Tüm meslek grupları için. Haber başlığını atarken bile bu böyle. Bu tip haberler için genelde ünlü ifadesi kullanılır. O zaman bizde ünlü yazalım gitsin mantığı. Başlık atarken kanallar daha bir özenli olmalı.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/person-kneeling-with-one-leg-on-footbridge-1192026/

İnstagram'ı yönetenleri kutlamak lazım...


     Herkes bunu konuşuyor. “İphone bile fiyatları arttırmış” diyorlar. Bu artışın ülkemizdeki Dolar artışı ile alakası var mı, yoksa İphone’un bağımsız aldığı bir karar mı, onu öğrenemedim. Ama 1000 liraya kadar zam gelmiş diyorlar. Arkadaşlarla bu konuyu konuşurken, “Bende İphone X alacağım ama 3 sene sonra” dedim.

     2018 Dünya kupası şampiyonu Fransa oldu. Benim gönlüm Hırvatistan’dan yanaydı. Yarı final maçında vakit geçirmek için topu korner direğinin oralarda saklamalar. Yok, topu alıp başka tarafa atmalar. İyice gıcık kaptım. Bu yüzden Hırvatistan’dan yanaydım. Ama anlaşıldı ki bu turnuvada Fransa ile baş edebilecek bir takım yokmuş. Sezar’ın hakkı Sezar’a şimdi.

     Yine final maçı ile ilgili bir not daha. Hırvatistan gol atmış. Beraberliği yakalamış, teknik direktörü hiç sevinmiyor. Adamda ne hoplama ne zıplama var. Öyle put gibi duruyor. Abi bu neyin kasıntısı. Bu maçta takımının attığı gole sevinmeyeceksin de hangi maçta atılan gole sevineceksin.

İnstagram

     İnstagram durmuyor durmuyor. Yeni bir özellik daha ile gündemde. Bu özelliği Bana Soru Sor. Çektiğimiz hikayelerde Bana Soru Sor kutucuğundan o kişiye soru soruyorsun. Soru, mesaj olarak kişiye gidiyor. İnstagram ilk meşhur olmaya başladığı zamanlar, “Bu tutmaz” dediğimi hatırlıyorum. Ama aldı yürüdü. Her gün de büyümeye devam ediyor. İnstagram’ı kim yönetiyorsa kutlamak lazım. Devamlı bir yenilik peşindeler. Böyle olmalı zaten. Ben devamlı yenilik peşinde koşan insanları severim.

     Dün akşam kanal D’de Amansız adında bir film vardı. Tanıtımını gördüğümde, “Her zamanki gibi sıradan bir Çin filmi herhalde” demiştim. Dün akşam tam başlangıcına denk geldik. “Bir bakalım” dedik. Sardı. Filmi merakla izledik. Kanal D’nin yayın akışında film resiminde İp Man 3 yazıyor. Peki filmi niye Amansız diye çevirdiniz be mübarekler? İp Man ismini çok duydum. Ama hiç bugüne kadar bakmamıştım. Ama dedim ya beni baya sardı. Aşk var, Eşe sadakat var, mütevazilik var. Ve tabi karate var. Onlar filmde yaptıklarına başka bir isim ile adlandırıyorlar. Adı aklımda kalmadı. Vinçu mu gibi bir şeydi herhalde. Film önerisi isteyenlere duyurulur.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/white-ipad-159435/

Kanal D ana haber izlenir mi bundan sonra?


     Bu akşam kanal D habere baktım. Berbattı. Aynı Show tv gibi olmuş. Hemen üç tane siyasi haber verdi. Gerisi bıçaklama, öldürme falan filan. Resmen ziyan etmişler haber bültenini. Biliyorsunuz Ahmet Hakan bıraktı kanal D ana haberi. Daha doğrusu bıraktırıldı. Artık ana haberi Buket Aydın sunacak. Ntv’de gece haberlerini sunan hani. 

Kanal D ana haber

     Ben kendisini beğeniyorum. Ama her gün böyle kan ve gözyaşı haberini sunmayı nasıl kaldıracak, merak ediyorum. Ntv’yi bırakıp buraya geldiğine pişman olmasa bari kızcağız. Eski kanal D’den eser yoktu aga bu akşam. Muharrem İnce’yi sadece bir dakika ya gösterdiler ya göstermediler. Diğerler partiler hiç yok zaten. Bundan sonra kanal D haber izlenir mi, bilmem artık.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/administration-adult-anchor-anchorman-275496/

kanal D'nin logosu değişir mi?


     Biliyorsunuz ki kanal D, el değiştirdi. Bu aralar kanalda büyük değişiklikler oluyor. Baştan aşağıya yenileniyor diyebiliriz. Peki kanal D’nin logosu, bu değişimden payını düşeni alır mı? Kanal D’nin logosu ben bildim bileli aynı. Ben bu istikrar işlerine çok önem veriyorum. Bir kanal logosunu zırt pırt değiştirmemeli. Logoyu herkes görünce tanımalı. O kanal ile o logo özdeşleşmeli. 

kanal D

     Kanal D’nin logosu böyle bir logo. Bir zamanlar Star’ın logosu da öyleydi. Yeni gelen yönetim canım yılların logosunu değiştirdi. Yerine abidik gubidik bir logo yaptılar. Abi yenilik kanalın logosunu değiştirmekle olmaz. Yönetim anlayışında olur. Sen logoya ne dokunuyorsun. 

     Bırak aynı kalsın. Kanal D’de bir logo değişimi olabilir gibime geliyor. Çünkü bizde şekilcilik çok önemlidir. İçimizi değil, önce dışımızı yenileriz. Böylece bir yerlere mesaj verdiğimizi sanırız. Burada da aynısı olabilir. “Bakın biz geldik. Logomuzu bile değiştirdik” diyebilirler.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/art-blur-close-up-fingers-450273/

Popstarla ilgili bir anım...


     Şimdilerde kanal D’de yayınlanan popstar yarışmasının ilk yayınlandığı dönemleri hatırlıyorum da. Türkiye’yi kasıp kavuruyordu. Onun olduğu akşamlar herkes kanal D’yi açıyordu. O çok meşhur olduğu zamanlarda da yine kanal D’de yayınlanıyordu. 2002 falan olması lazım. Lise son sınıftayım. Düzce Endüstri Meslek Lisesi. Haftanın üç günü staja gidiyorum. 

Anı

     Elektrik bölümü okuyordum. Sonraları çok pişman oldum Endüstri Meslek Lisesine gittiğim için. Ama iş işten geçmişti işte. Staj zamanında bana göre bir meslek olmadığını bir kez daha anlamıştım. Bu sefer işin içinde olarak. O aralar seçimler yapılmıştı. AKP iktidara gelmişti. İşte o günden beri de iktidarda. 

     Popstarla ilgili şöyle bir anım var: Dışarıda kar yağıyordu. Mesainin bitmesine de az kalmıştı. 8-4 çalışıyorduk. Ustalardan biri: “Şimdi eve giderim. Gürül gürül yanan sobanın üzerinde kestane pişiririm. Televizyonda da popstar var. Mis gibi ona bakarım” diyordu. Bu akşam popstarı görünce aklıma bu hatıram geldi.


Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/sunset-man-summer-lake-57687/

Milliyetçilik duygusundan reyting yapmak...

     Son günlerde yaşanan olaylardan dolayı, milliyetçilik duygularımız kabardı ya. Kanal D ve Star’da, bu pastadan pay alma yarışına girmişler. Kanal D, İsimsizler diye bir dizi başlatıyor. Star’daki dizinin adı da, Söz mü neydi? Bir kere İsimsizler ismi bile, bu kabaran milliyetçilik duygularından reyting yapmak istediklerinin direk işareti gibi. Abi yapmayın şunu ya.Bir ara yine kanal D, yine böyle duygular kabarmışken, yayın akışındaki filmi değiştirdi ve yerine Dağ filmini koydu. Bu kadar kolay televizyonculuk yapmayın ya. Aslına bakarsanız yaptıkları çok normal. “Şu anda milliyetçilik dalgası almış başını gitmiş. Bu araya milliyetçilik dozu tavan yapmış bir dizi yaparsak, iyi reyting alırız” diyebilirler. 

kanal D, Star, reyting, milliyetçilik duygusu, güncel, dizi
                                                   
                                                           NİYE ŞİMDİ?
     Başka bir olay olsa anlayacağım. Ama bu olay prim yapılacak, reyting yapılacak bir olay değil. Başka bir şey popüler olur, onun sonuna kadar suyunu çıkarın. Çıkarıyorsunuz da zaten. Bir kanalda bir dizi ya da bir program tutunca, diğer kanallar mantar gibi aynı programı veya diziyi yapmaya başlıyorlar. Yani bu dizilerin yapımında ben bir samimiyet görmüyorum. Şimdi milliyetçilik duyguları bu kadar tavan yapmamış olsaydı, bu iki kanal, bu dizileri yapar mıydı? Ortalıkta böyle bir milliyetçilik dalgası yokken, bu dizileri yapsalar anlarım. O zaman bir samimiyetsizlik görmezdim. Ama şimdi bu dizileri yapmalarındaki amaç, sizce de çok açık değil mi?
                                                    HASSASİYET LAZIM                           
     Televizyon kanallarının bazı durumlarda hassas olmaları lazım. Öyle her şeyden, her duygudan reyting yapmaya kalkmamaları lazım. Vatan, asker, şehit olmak. Bunlar kutsal kavramlar. Bunlardan sadece reyting yapmak için dizi yapılmamalı. Belki bu dizilerden biri ya da her ikisi çok tutacak. Belki çok da kaliteli diziler olacak. O zaman bu dediklerimi yutacak mıyım? Öyle bir şey olması durumunda, “Helal olsun. Adamlar yapmışlar” derim. Ama ilk bakışta ben samimiyet görmüyorum. Burada bir çıkar görüyorum. Ve bu beni rahatsız ediyor. Bu dizilerin fragmanlarını görünce, hemen kanalı değiştiriyorum. Görmek istemiyorum. Moralim bozuluyor. “Bundan da kendinize pay çıkartın hemen” diyorum. Siz burada bir suistimal görüyor musunuz peki?

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/soldier-in-camouflage-shirt-163347/

Notlarım #1...

     *Şort giyen hemşire vakasında olay iyice arap saçına döndü. Önce serbest bırakmışlar, şimdi yeniden tutuklamışlar. Olayın mağduru sinir krizi geçirmiş. Evden çıkamıyormuş. Anlayacağınız rezillik son sürat devam ediyor. Maalesef bu ülkede insan hayatının, psikolojisinin, yaşadıklarının bir önemi yok.
     *Bizim merkeze yeni sokak lambaları takılmıştı. Belki bunu daha önce yazmışımdır. Geçen gün akşam ekmek almaktan geliyorum. Baktım. Birisi yanıyor, birisi yanmıyor. Ama kimsenin umrunda değil. Bu ülkede hiçbir şey, kimsenin umrunda değil.
     *Bilgisayarım bozulmuştu diye yazmıştım ya birkaç gün önce. Bilgisayarcıya götürmeden önce bilgisayardan anlayan bir arkadaşım vardı. Son kez ona bir danışayım dedim. Telefondan yönlendirdi beni. Birkaç yere girdim. “Bilgisayarında bir şey yok. Sen tuşpedi kapatmışssın” dedi. Sonra F tuşlarına baktık teker teker. Tuşpedi açacak tuşu bulamadık. Kardeşimle oraya buraya basarken bir anda ok ekranda belirdi. Ve benimde yüzümde de kocaman bir gülümseme. Bilgisayarcıya boşa para vermekten kurtuldum. Ulan insanın bilgisayardan anlayan bir arkadaşının olması ne güzel. Teşekkürler kardeşim Bilal.
Şort giyen hemşire, magazin programları, notlarım, güncel
Aklımdan geçenleri notlarımda topladım

     *Bu magazin programları da iyice cıvıttılar. Eskiden de bunlar böyleydiler. O zamanlar izlemeyi bırakmıştım. Ama sonra sonra düzelttiler kendilerini. Hiç yoktan bazıları. Yine izlemeye başlamıştım. Ama dün izlediğim magazin programları tam bir faciaydı. Yine saçma sapan, terbiyesizce, daha önce hiç görmediğim, adını duymadığım kişileri sanatçı diye çıkartma, yetmedi haber yapma. Magazin düzeyi yerlerde yani.
     *Farkında mısınız? Her milli bayramda Atatürk ile ilgili ilk defa gün yüzüne çıkan görüntülerden bahsedilir. İnsanlarda büyük bir merakla bakar. Ama bakarsın ki o görüntüler, hiç de yeni değildir. Daha önce yayınlanmış görüntülerdir. Yahu bu konu hiç kimsenin dikkatini çekmiyor mu?
     *Hatırlar mısınız? Eskiden Herkül ve Zeyna diye iki tane dizi vardı. Ben ikisini de severdim ve izlerdim. Bir bölümde ya da bir filmde Herkül ile Zeyna aynı filmde yer almışlardı. Ve ikisi birbirlerine aşık olmuştu. Bu iki diziyi izlediğim zamanlarım güzel zamanlardı. Böyle çocukluktan ergenliğe geçiş yaptığım dönemlerdi galiba. Bu iki dizide Kanal D’de yayınlanırdı. Hatta Bizim Ev diye de bir dizi daha vardı diye hatırlıyorum. Bir adam, erkek kardeşi ile çocuklarına bakmaya çalışıyordu. Anneleri sanırım daha önce hayatını kaybetmişti. Esprili bir diziydi.
     *Canan Karatay hocamız bas bas bağırıyor, “Ekmek yemeyin, ekmek yemeyin” diye. Dün akşamdı herhalde. Bu sefer de Cnn Türk’teydi. Programda alt başlık olarak, “Ekmek yemeyin” diye yazıyordu. Bende hemen kesemiyorum. Azar azar bırakmaya çalışıyorum. Ama fazla bir yol aldığımı söyleyemem. 


Kopyacı Show tv...

     Şu bizim kanallarımız ne kadar da taklitci, ne kadar da kopyacı. Ama öyle böyle kopya değil. Bire bir, tıpa tıp kopya.
     Show tv, kanal D'deki Kısmetse Olur programının aynısını almış koymuş. Sadece ismi farklı. Bir de programın sunucusu.
      Programın sunucusunu da görünce şaşırdım. Şebnem Kısaparmak. Onun böyle programlarla işi olmazdı.
      Çoğunlukla kanal 7, Samanyolu gibi kanallarda sabah ya da akşam program yapardı. Böyle bir yarışma da olmayı nasıl kabul etti anlamadım.
      Bu kanallar niye orjinal program yapmayı denemezler. İnsanın bi suratı kızarır. Diğer kanalın programının aynısını yaptık diye. Ama nerdee.


Kanal D biktiriyor...

   Bir dizinin fragmani ne kadar gosterilebilir ki? Insani bunaltacak,biktiracak hatta, kusturacak kadar gosterilebilir. Iste bir örnek. Poyraz Karayel. Dün akşam kanal D'de Küçük Ağa dizisine baktık. Her reklam arasında istisnasiz Poyraz Karayel'i gösterdi. Dün akşam biktirdi resmen. Diziyi izlemeden sanki izlemis gibi oldum. Bir de hep aynı fragmani gosterip durmuyorlar mi. Diziden sogudum.
       Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com