Kişisel Blog Yazıları #60: Tam da en heyecanlı yerinde...

Kişisel blog yazıları serisine yeni bir yazı daha eklemek için buradayım. Merhaba ben Cem. Bloğuma hoş geldin.

Dizi/film ya da yarışma izlerken, en önemli anında bizimkilerden biri bir şey anlatmaya başlıyor. “Şimdi sırası değil” diyorum ama içimden. Hem ekrandaki izlediğim şeyi kaçırmamaya çalışıyorum, hem de bizimkilerin anlattığı şeyi dinlemeye çalışıyorum. Arada kalıyorum yani. “Şu sahne bir geçsin, öyle anlat” diyemem. Karşı tarafın kırılmasından korkarım. Karşı taraf heyecanla bir şey anlatırken, hevesini kırmak istemem.

Güller ve Günahlar dizisinde Zeynep’in annesi, bilmeden Zeynep’in düşmanı Berrak’ın yeni taşındığı eve temizliğe gidiyor. Sonradan, eve taşınan kişinin kızının düşmanı Berrak olduğunu anlıyor. Temizlik bezini yere fırlatıyor. “Kendi temizliğini kendin yap” diyor. Berrak da, “Ver o zaman temizlik için aldığın parayı” diyor. Zeynep’in annesi Refika, o an, kala kalıyor. Çünkü parayı alır almaz kredi kartının borçlarının kapanması için oğluna vermiş. Mecburen yere attığı bezi alıyor ve temizliğe devam ediyor. İşte o an, “Fakirliğin gözü kör olsun” diyor insan.

Kişisel blog yazıları serisinde genelde böyle hayatın içinden konulara yer vermeye çalışıyorum. Fazla gündeme girmeden. Artık gündemden sıkıldık çünkü. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gündeme girmeden böyle yazmam nasıl sizce?

Haşmet Babaoğlu, Sabah gazetesindeki köşesinde bugün, “Kar yağacak mı?” başlıklı bir yazı yazmış. İşte Haşmet Babaoğlu’nun bu tür yazılarını seviyorum ben. İşte bu tür yazıları gibi yazmak istemişimdir ben de. İsterseniz yazıyı bir okuyun, üzerine konuşalım.

Kişisel blog yazıları serisi hayata düşülen notlardır. Yarın akşam yine burada buluşmak dileğiyle. İyi akşamlar.

*Önceki yazı: Kişisel Blog Yazıları #59: Hayattan küçük testler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder