Kişisel blog yazıları serisine yeni bir yazı daha eklemek için buradayım. Merhaba ben Cem. Bloğuma hoş geldin.
Dizi/film
ya da yarışma izlerken, en önemli anında bizimkilerden biri bir şey anlatmaya
başlıyor. “Şimdi sırası değil” diyorum ama içimden. Hem ekrandaki izlediğim
şeyi kaçırmamaya çalışıyorum, hem de bizimkilerin anlattığı şeyi dinlemeye
çalışıyorum. Arada kalıyorum yani. “Şu sahne bir geçsin, öyle anlat” diyemem.
Karşı tarafın kırılmasından korkarım. Karşı taraf heyecanla bir şey anlatırken,
hevesini kırmak istemem.
Güller
ve Günahlar dizisinde Zeynep’in annesi, bilmeden Zeynep’in düşmanı Berrak’ın
yeni taşındığı eve temizliğe gidiyor. Sonradan, eve taşınan kişinin kızının
düşmanı Berrak olduğunu anlıyor. Temizlik bezini yere fırlatıyor. “Kendi
temizliğini kendin yap” diyor. Berrak da, “Ver o zaman temizlik için aldığın
parayı” diyor. Zeynep’in annesi Refika, o an, kala kalıyor. Çünkü parayı alır
almaz kredi kartının borçlarının kapanması için oğluna vermiş. Mecburen yere
attığı bezi alıyor ve temizliğe devam ediyor. İşte o an, “Fakirliğin gözü kör
olsun” diyor insan.
Kişisel
blog yazıları serisinde genelde böyle hayatın içinden konulara yer vermeye
çalışıyorum. Fazla gündeme girmeden. Artık gündemden sıkıldık çünkü. Siz ne
düşünüyorsunuz bu konuda? Gündeme girmeden böyle yazmam nasıl sizce?
Haşmet
Babaoğlu, Sabah gazetesindeki köşesinde bugün, “Kar yağacak mı?” başlıklı bir
yazı yazmış. İşte Haşmet Babaoğlu’nun bu tür yazılarını seviyorum ben. İşte bu
tür yazıları gibi yazmak istemişimdir ben de. İsterseniz yazıyı bir okuyun,
üzerine konuşalım.
Kişisel
blog yazıları serisi hayata düşülen notlardır. Yarın akşam yine burada buluşmak
dileğiyle. İyi akşamlar.
*Önceki
yazı: Kişisel Blog Yazıları #59: Hayattan küçük testler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder