31 Ekim 2014 Cuma
Neymiş bu ebola?..
25 Ekim 2014 Cumartesi
Otomatik vites araba kullanmak
23 Ekim 2014 Perşembe
1930'larda çocuk olmak...
22 Ekim 2014 Çarşamba
Forma çıkarmaya sarı kart...
foto kaynak: unsplash.com |
21 Ekim 2014 Salı
Erken seçim...
foto kaynak: unsplash.com |
Kütüphane...
20 Ekim 2014 Pazartesi
Aspava...
Yazar olmak...
19 Ekim 2014 Pazar
Yabancı sınırlandırması kaldırılmalı...
foto kaynak: unsplash.com |
GS-FB derbisinin sosyal medyaya yansıması…
18 Ekim 2014 Cumartesi
Masa tenisi...
GS-FB derbisi...
17 Ekim 2014 Cuma
FB'ye 1 milyon üye...
Bir taraftar olarak düşünüyorum da...Takımıma üye olmak...Resmi olarak onun bir parçası olmak çok heyecan verici...Üyelikle de kalmıyor FB...Bir de üyelik kartı var...Ben olsam kartımı çıkarıp çıkarıp bakardım..
Reklam filmi de yine bir reklamcılık başarısı...Zaten sosyal medyada en çok izlenen videolar arasına girmiş...Sosyal medya artık yaptığınız için başarılı olup olmadığına dair bir gösterge haline geldi...Burdan anlaşılyor ki...Reklam filmi FB taraftarından da onay almış...Ben de heyecanla önümüzdeki günlerdeki gelişmeleri izliyor olacağım.
Son olarak bir GS'lı olarak da kendi kulübümden de böyle çalışmalar beklediğimi belirtmek isterim.
Durakta kitaplık...
foto kaynak: unsplash.com |
İstanbul'da Bağcılar Belediyesi yeni bir uygulama başlatmış...Duraklara kitaplık yapmışlar...İsteyen otobüs gelinceye kadar okuyor...İsteyen okumak için alıyor sonra geri getiriyor...Giden kitaplar geri gelmezse belediye eksilen kitapların yerine yenisini getiriyor...Bunlar güzel şeyler...İnsan bunları duydukça gelecek için ümitleniyor.
İlker Ayrık ile Çarkıfelek olmuyor...
Bunun gibi bir durum daha vardı...Var Mısın Yok Musun...Acun'dan sonra kim sunduysa tutunamadı...Çünkü o programda Acun ile özdeşleşmişti...Programla sunucunun birlikte anıldığı bir programı başkasına sundurmak risktir...Ve gördük ki kimse de başarılı olamadı.
Aynı durum İlker Ayrık için de geçerli...Şimdi Ben Bilmem Eşim Biliri başkası sunmaya kalksa emin olun o da tutmaz...Çünkü o da İlker Ayrık ile özdeşleşmiş...Kanal baktı ki çarkıfelek ile olmayacak tekrar döndüler Ben Bilmem Eşim Bilir'e...Zararın neresinden dönersen kardır demişler.
Çarkıfelek'in reytingleri şu an çok da iyi değil...Kısa süre içerisinde programın yayından kaldırılacağını düşünüyorum...Yine kanal yönetimi Arka Sokaklar'a dönecektir.
Aslında en başından İlker Ayrık'ın bu teklife,"Hayır"demesini beklerdim...Böyle bir durumu önceden öngörmeliydi..
Buz Devri 4...
Sabah bir uyandım...Saate baktım...Saat 11:00 olmuş...Bu saat olmuş Pınar hala yatıyor..."Hayırdır" dedim anneme...Yine migren atağı tutmuş...İşe gidememiş.
Öğlenleyin TRT 1'de Böyle Bitmesin dizisine baktık...Yine harika bir bölümdü...Bu bölümde konuk oyuncu olarak Var Mısın Yok Musun'daki Hakan oynuyordu...Oyunculuğu da kotarmış gördüm...Bir ara Amerikan dizisi izliyorum sandım...Özellikle Komiser Nisa karakterine hayran oldum...O kadar yapmacıksız ve içten oynuyor ki...Hatta oynamıyor...Sanki gerçek hayatta da kişiliği buymuş gibi.
foto kaynak: unsplash.com |
Turkcell reklamlarıyla fark yaratıyor...Spartaküs reklamı bir harikaydı...İnternette film izlerken yaşadığımız duraksamalar falan ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Sonra Hakan Altun'lu reklam filmi...Hakan Altun'un Telefon şarkısı slov bir şarkı...O şarkıyla reklam filminde aynı anda bir mizah ortaya konmuş...Çocuk elbise dolabını açıyor...Dolapta Hakan Altun... Müzisyenlerle beraber şarkı söylüyor...Ve bunu gibi bir kaç sahne daha.
Ve akşam TRT 1'deydik yine...TV'de ilk kez yayınlanan Buz Devri 4 için...Ama hiç beklediğim gibi değildi...Nerede daha önceki o 3 muhteşem film...Nerede bu...Benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu.
Gün içinde kafayı, "Hayatta nasıl yaşamalı?" sorusuna taktım...Hayatı olduğu gibi karşılamaya karar verdim...Yaşadığım hayattan tat alamama gibi bir durumum vardı...Artık devamlı kendime, "Hayattan niye tat alamıyorum?" diye sormayacağım...Şimdiki hayatımla mutlu olmaya çalışacağım.
NOT: Arkadaşlar yazılarım hakkında görüşlerini bekliyorum ve önemsiyorum.
15 Ekim 2014 Çarşamba
Rusya...
Bir de şu var ki Rusya'nın yükselişi Putin ile oldu...Gün gelip Putin olmadığında Rusya'nın hali ne olacak?..Rusya'da Putin gibi ikinci bir adam yok.
Hayatta ne yapmalı?..
Pınar'da benim gibi Nilgün Belgün'ü açmış...Gözlerimi açtığımda...Programda herkes toplu olarak zumba dedikleri dansı yapıyorlardı...Daha doğrusu yapmaya çalışıyorlardı...Programlarımızda yapılan toplu danslar biraz acayip geliyor bana.
Cevdet Bey ve Oğulları kitabını okumaya devam ettim...Artık son 40 sayfam...Kitabın ana konusu, "Hayatta ne yapmalı?" sorusu üzerine kurulmuş...Tüm karakterlerin ayrı ayrı bu soruyu kendilerine sorduklarını görüyorsunuz...Bu soruyu hala biz de kendimize sormuyor muyuz?
Çarşıya çıkmıştım...Karnım da açtı...Girdim dönerciye...Yanında vazgeçilmez içeceği ayranla beraber dönerimi yedim...Hele bir de ateşte iyice kızarmış tarafları geliyor ya...Muhteşem...Üç öğün önüme döner konsa yerim heralde...O kadar seviyorum döneri.
Bu akşam Koca Kafalar harikaydı ya...Bazen hiç komik olmuyor...Bazen de komedi üst seviye de oluyor...Simit satışının yasaklanmasını konu edinmişler...Gülmekten öldüm...
Foto kaynak: Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
14 Ekim 2014 Salı
Niran Ünsal haklı mı?..
Sonradan, "İyi ki de magazine geçmişler" diyeceğimi nerden bilebilirdim ki.
foto kaynak: unsplash.com |
Programda magazinden sorumlu kişi İpek Durkal... O, konuları seçiyor...Yorumluyor...Yorumlatıyor...Konulara çok hakim...Gerçekçi, sıradan olmayan ve orijinal yorumları var...Tek kelime ile İpek Durkal'a hayran kaldım...İşini iyi yapan, severek yapan insanların enerjisi var İpek Durkal'da...Bu yönden Durkal'a imrendim.
Tartıştıkları konulardan bir tanesi...Bir programda Duygu Çetinkaya ile Niran Ünsal ağız dalaşı yapmışlar...Kim haklı, kim haksız onun tartışması yapıldı...Duygu Çetinkaya kim?...Ben ilk defa duydum...Ne yapmış?.. Ne etmiş?.. Doğru dürüst bir şey yapmış olsa zaten duyardım...İşte bu kız Niran Ünsal ile tartışmış...Olay bu.
Az önce İpek Durkal'ı övdüm ama...Şunu da söylemeden edemeyeceğim...Tartışma neden başlamış...Onu söylemedi...Tartışmanın başlangıç anını ekrana getirmedi...Birbirlerine atıştıkları görüntüler var sadece...Kim haklı, kim haksız tartışması yapacaksak...Bunlar önemli...Her şeyi bilelim ki...Ona göre adaletli yorum yapalım...Sadece izlediğimiz görüntülere yorum yaparsak...Duygu Çetinkaya'nın büyüğüne böyle davranması yanlış diyebiliriz...Ama bu da eksik bir yorum olur.
Bu çağın çocukları...
Gülizar Abla hemen bana laf attı...Sadece bana değil...Yoldan geçen herkese laf atar...Hal hatır sorar...Muhabbet ister canı...Öyle bir kişiliği var.
Bana, "Fatih" diye seslendi...Buradakiler bir türlü benim adımı öğrenemediler...Hep, "Fatih" diyorlar bana...Artık alıştığım için hiç düzeltme gereği de duymadım.
"Bankalar" dedim..."Kim olursan ol verirler...Onlar alacakları paraya bakarlar"..."Ama olmaz ki" dedi Hayri Abi.
Tartışmaya son noktayı Hayri Abi koydu...Yaşadığımız çağda...Anne-baba ve çocuk ilişkilerinin geldiği son noktayı ortaya koydu..."Bizim çocuklar...Bizi yoluyorlar" dedi.
Biz Hayri Abi ile bunları konuşurken...Gülizar Abla yine, yoldan geçenlere laf atıyordu...Selma Abla elinde poşet...Çöp atmaya gelmiş...Gülizar Abla bu sefer de onu yakalamış..."Ne var ne yok çocuklar ne yapıyorlar? "dedi..."Çocuklar gececi...Evde yatıyorlar" dedi Selma Abla...Ben içeri girerken en son Gülizar Ablanın, "Hakları tabi...Yatacaklar" diye hala konuşmaya devam ediyordu.
13 Ekim 2014 Pazartesi
Hayatın verdiği işaretler...
Yeni kiraladıkları evde spot lambasının duyu gibi bir parça eksikmiş...O parçayı bulmak için önce nişanlısı Derya'nın, "Neredeyse evin bütün mutfak eşyasını burdan aldım" dediği...Gaziantep Caddesinin girişindeki yeni açılmış bir milyoncuya gittik...Ama kapalıydı..."O zaman sizi Tahtakaleye götüreyim" dedim.
Hissediyorum...Bir şeye yeteneğim var...Ve o yeteneğimi fark ettiğimde ve yapmaya başladığımda çok mutlu olacağım...Ama bir türlü bulamadım işte.
12 Ekim 2014 Pazar
Kime niyet, kime kısmet...
Otobüsten indim...Gittim avmnin önüne oturdum...Bizimkileri bekliyorum...Birden telefonum çaldı..."Heralde bizimkilerdir" dedim...Bir baktım ki ekranda Ali Bozdemir yazıyor.
"Şu anda Düzce'deyim" demez mi...İlk anda ne yapacağıma karar veremedim...Yine fobim depreşti...Bizimkilerle buluştuktan sonra durumu açıklar sonra Ali'yle buluşurum diye düşündüm...Telefonu öyle kapattık.
Askerden sonra ilk defa Ali ile görüştük...Askerlik biteli 6 ay oldu...6 aydan sonra ilk kez...Sarıldık...Ali Bozdemir karşımda...Düzce'deydi...Benim memleketimde...Askerdeyken böyle bir şey olacağını söyleseler inanmazdım.
Ali'yi zayıflamış gördüm...Bu arada gözlüklenmiş...Askerdeyken maç izlerken takıyordu gözlüğünü...Şimdi devamlı takmaya başlamış...Astigmat varmış onda da...Bir kulağında da küpesi vardı...Saçları askerdekinden biraz büyüktü...Kirli sakal bırakmış...Tam dört dörtlüktü yani...İşte ben böyle bir tarzımı bulamadım.
Ben hep geriden geliyorum zaten...Hep arkadaşlarım önce ilkleri yaparlar...Ben onları takip ederim.
Not: Daha sonra neler oldu anlatmaya devam edeceğim.
11 Ekim 2014 Cumartesi
Yağmur...
Pencereden yağan yağmura bakıp izlemek...Ruhuma huzur veriyor...Köyümüzdeki evimizde yer yer saç vardı...Yağmur yağmaya başlayınca saça vuran damlalar ses çıkartırlardı...O sesi duymak çok hoşuma giderdi...Şimdiki evimiz beton ve üzeri kiremit...Yağmur damlalarının sesi gelmiyor kulağıma.
foto kaynak: unsplash.com |