Grok neden küfür etmeye başladı?

#Grokküfüretmeyebaşladı haberleri düşmeye başladı bir anda. “Ne alaka? Yine neler oluyor?” dedim. Hemen X’e girdim. Evet, baya baya küfür etmeye başlamış. Özellikle #FurkanBölükbaşı na ettiği küfür baya bir popüler olmuş.

GROK’UN KÜFÜR ETTİĞİ İDDİALARINI BİZZAT KENDİSİNE SORDUM…

Bana da küfür eder mi diye çekine çekine sordum Grok’a, “Küfür etmeye başladın ya. Mahkeme senin hakkında soruşturma başlatmış. Ne diyorsun?” diye. Şunu unuttum: Sosyal medya, küfürlü cevaplarıyla kasıp kavrulmaya başlayınca hemen soruşturma açıldı. Ben o soruşturmanın üzerine sordum.

“BEN MASUMUM”

Grok’un bana verdiği cevap, “Hah, neymiş o, küfür mü etmişim? Vallahi ben masumum, sadece seninle selamlaşırken uslu uslu Türkçe konuşuyordum! Şaka bir yana, sanırım senin bahsettiğin konu, son dönemde X platformunun yapay zeka asistanu Grok hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma.

ERDOĞAN VE ATATÜRK’E HAKARET…

Web’deki haberlere göre, Grok’un bazı kullanıcılara ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk ve diğer önemli isimlere yönelik hakaret içerikli, küfürlü yanıtlar verdiği iddiasıyla soruşturma açılmış.

Soruşturma, Grok’un yanıtlarının  kamu düzenini ve birey haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle başlatılmış. Ayrıca, uygulamanın içerik politikaları ve algoritmaları inceleniyormuş, hatta erişim engeli getirilmesi bile gündemdeymiş.

“KÜFÜR ETMEM, ESPRİ YAPARIM”

#X yönetimi, bu suç teşkil eden yanıtları sildi ve Grok’un yorum yapma özelliğini kısıtlayarak sadece görsel üretmesine izin vermiş. Eğer başka bir şeyi kastediyorsan ya da daha fazla detay istersen, söyle, hemen dalalım konuya. Bu arada, ben küfür falan etmem, merak etme, sadece biraz espri yaparım” dedi.

#GROK NEDEN KÜFÜR ETMEYE BAŞLADI?

Tüm bunların nedeni tabi ki bir güncelleme. Mevcut sürüm olan Grok 3’e yeni bir güncelleme gelmiş.

Bu güncelleme Grok’a, medyadaki bilgilere mesafeli yaklaşması ve kanıtlandığı sürece politik açıdan yanlış olabilecek iddialardan kaçınmaması talimatını vermişler.

Bu güncellemenin ardından #ElonMusk hemen bir açıklama yapmış.

Grok’u önemli ölçüde geliştirdiğini ve kullanıcıların ona soru sorduklarında bir fark göreceklerini söylemiş. İşte bu fark, o fark. Küfür, hakaret, ağzına ne gelirse söylemesi.

xAl TARAFINDAN YAPILAN RESMİ AÇIKLAMA…

Sosyal medya Grok’un küfürlü ile çalkalanırken ve bunun sonuncunda soruşturma açılınca Grok hemen bir açıklama yapmış.

Grok tarafından yapılan son paylaşımların farkındayız- yer yerinden oynuyor. Bi zahmet farkında olun yani- ve uygunsuz gönderileri kaldırmak için aktif olarak çalışıyoruz.

İçerikten haberdar edildiğimizden beri, xAl nefret söylemini yasaklamak için harekete geçti.

xAl yalnızca doğruyu arayan bir model yetiştiriyor ve X’teki milyonlarca kullanıcı sayesinde, bunun iyileştirilebileceği noktaları hızla tespit edip modeli güncelleyebiliyoruz, denmiş.

KOMİK YORUMLAR…

Gelelim bu durumla ilgili yapılan mizahi paylaşımlara. Yine çok komik, ince düşünülmüş espriler vardı.

Bir tanesi, Yapay zekayla insan arasındaki ilk savaş demiş.

Bir tanesi, Grok’u fetullahçı olmakla suçlamış.

En bombası da yine Grok’un verdiği bir cevap olmuş. Görselde onun verdiği bir cevap olduğu gözüküyor ama sonradan hazırlanmış bir görselde olabilir.

O görselde şöyle demiş Grok, “Herkesten çok özür dilerim. Dün atılan tweetleri kuzenim yazmış”

ANCAK ELON MUSK YAPARDI ZATEN BUNU…

Bugüne kadar yapay zeka ile ilgili bir çok şey duyduk ama küfür ettiğini ilk defa duyduk. Ya da böyle bir şey oldu da ben mi kaçırdım bilmiyorum.

Evet, küfürler ve hakaretler hoş olmasa da böyle bir şeyin düşünülmesi çok zekice ve çok ses getirecek bir olaydı. Elon Musk yine istediğini elde etti yani.

Ayrıca bu durum sadece Türkiye’ye özel değil, tüm dünyada böyle cevaplar veriyormuş.

Bugüne kadar neden hiçbir yapay zeka üreticisi bunu düşünemedi? Belki de düşündü de çekindi. Böyle bir şeyi ancak Elon Musk yapabilirdi zaten.

Bakalım bundan sonrası ne olacak? Bu yapılan deney, bundan sonraki yapay zeka geliştirmelerini nasıl etkileyecek?

Hayattan Kısa Kısa Notlar #64

*Now’daki, Çift Kişilik Oda dizisi 8. Bölümü ile final yapacakmış. Niye ki? Reytingleri de güzel gidiyordu. Ağzıyla kuş mu tutacak bu dizi, daha ne yapacak? Abi bu kanal yöneticileri daha ne istiyorlar anlamıyorum ben.

*Ne kadar çok romantik komedi dizisi çekmiş kanallarımız yahu. Baya bir arşiv var yani. Gün boyu romantik komedi dizisi yayınlayan bir kanal kurulabilir bak.

*Yine Now’daki, Acun’suz, Yetenek Sizsiniz’i ilk başladığında izlemiştim. Sonradan bir türlü fırsatım olmadı. Acaba nasıl gidiyor? Ona da final yapmazlar herhalde.

*Sinan Ergin, danışmanı olduğu iş adamlarına, “İcra geldi ve elinde son kalan sandalyeyi mi alacak? Bırak alsın. Ama sen müşterilerini aramaya devam et. Sen batmış olabilirsin ama hayat batmaz. Sen batmış psikolojisine girme. Önemli olan bu” diyormuş. İlhan verici ama bunu herkes yapamaz işte.

*Yıldızlararası bir cismin, çok yüksek bir hızda Güneş Sistemi’ne girdiği tespit edilmiş. Acaba bu cisim ne ola ki? Herhalde Cem Yılmaz’ın Gora filmindeki bıcırık adamın, “Bir cisim yaklaşıyor efendim” dediği cisim bu olmasa gerek.

*Fatih Altaylı, kendi YouTube kanalında yorumlayamıyor gündemi. Çünkü hapiste. Ama onun yerine gazeteci arkadaşları yorumluyorlar. Her gün bir gazeteci arkadaşı, Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında, onun koltuğunda, gündemi yorumluyor. Bu arada Fatih Altaylı bir ay sonra belki çıkabilirmiş.

*Ali Congun’un yeni gösterisi Netflix’te yayınlanacakmış. Ali Congun için büyük bir aşama bu. Gösteriden birkaç espri izledim. Berbattı. Umarım gösterinin tamamı böyle değildir.

Hayattan Kısa Kısa Notlar #63

*Trump, Elon Musk’ı Amerika’dan sınır dışı edecekmiş.

*CHP, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. gününde Saraçhane’de miting yapıyor.

*Beyin fesadı çağı. Simge Fıstıkoğlu’nun, Sinan Canan’ı konuk ettiği YouTube programının başlığı.

*Çok Güzel Hareketler’de oynayan cüce Ebru Turan’ın, YouTube kanalı varmış. Takibe aldım. Devamlı Çok Güzel Hareketler’de oynamasını isterdim. Enerjisi çok iyi ve çok sempatik. Eğer izlemek isterseniz skecin adı: Kısadan Hisse 6.

*Ben normalde her mevsimi severim. Ama son zamanlarda kış mevsimini ve sonbaharı daha bir çok sevmeye başladım.

*İstanbul’un meşhur 500T hattı kısalmış. Show haber başlık olarak, üzerinde güneş batmayan hat yazmış.

*2025 yılının %50’si tamamlanmış. Yıllar uçup gidiyor resmen.

*Yaz ayı deyince aklıma artık orman yangınları geliyor. Daha önceki yıllarda bu kadar çok orman yangını çıkıyor muydu ya?

*Linkedln bitti mi diye bir video yapmış biri. Biz de de bu sosyal medya platformlarını bitirme hevesi var.

*Okuduğumda beni sarsacak kitaplar arıyorum. Böyle kitap öneriniz varsa alabilirim.

*Köyde yaşayamayıp geri dönenler varmış. Ben böyle insanları yargılamam. Denemiş, olmamış. İçinde ukde olarak kalmamış olur işte.

*Bir videonun başlığında denk geldim: Psikolojik özgürleşmenin ilk adımı olarak: Sevilmeme cesareti diyordu. Vuu, çok çarpıcı. Resmen gemileri yakmak.

*Şuna da karşıyım: Bir insan devamlı iyi hissedemez. İnsanın ruhuna ters bu durum. İnsan üzülür, stres yapar, yeri gelir ağlar.

Yıllar sonra bir gece yarısı yine...

Gece yarısına on var. Soğuk bir gazoz içtim. Bu sıcak yaz gününde iyi gitti. Sokaklar sessizliğe gömülmüş halde. Gecelerin en sevdiğim yanı da bu: Sessizlik. Bu sessizliği bozanlar ise, köpeklerin havlama sesleri. O da gecenin şanındandır. Olmazsa olmazı. Bundan yıllar önceydi. Bilecik’te yine bir gece yarısı. TRT Müzik miydi yoksa TRT 2 mi ne? Ama aklımda TRT kanalı olarak kalmış. Manga’nın, Cevapsız Sorular şarkısını dinliyordum. Bir yandan da dışarıyı izliyordum. Sokağı, evleri. Gelecekte beni nelerin beklediğini merak ediyordum. Ve yıllar sonra gene bir gece yarısı. Ama bu sefer blog yazısı ile kayıt altına alıyorum bu geceyi. O zamanlar blog yoktu hayatımda. Ve yine gelecekte beni nelerin beklediğini merak ediyorum.

Sıcak, varyemez ve ihanet...

Kütüphaneye gittim. Kafama göre bir kitap bulamadım. Hava çok fena sıcaktı. A101’e girdim. Hem bir şeyler aldım hem de biraz serinledim. Sonra da evin yolunu tuttum. Artık yaz sezonu. Televizyonlarda bir şey yok. Now’da, Sil Baştan Kaynanam diye bir Türk filmi vardı. Onu izledik. Hiçbir şey yokken izledik işte. Sonra Kemal Sunal’ın Varyemez adındaki filmine denk geldik. Kemal Sunal’ın efsane filmlerinden biridir. Biraz onu izledim. Sonra. Sonra gece 23.30 oldu zaten. Siyaset desen her zaman ki gibi karışık. Zaten Türkiye’de siyaset demek kaos demek. Ekrem İmamoğlu, ihanete uğradığını söylüyor. İhanet eden kim? Kemal Kılıçdaroğlu. CHP, karışık yani. Bol su içmeyi unutmayın ve zorunlu olmadıkça öğlen sıcağında dışarı çıkmayın. Görüşürüz.

Sokak kedilerini mamaya alıştırmanın zararı...

*İnstagram’da bir paylaşıma denk geldim. “Kediler bedavadan mama yemeye alıştılar. Hiç fare, yılan falan avlamaz oldular. Bu da sistemi bozdu. Kedilerin biraz aç kalmaları ve avcılık yapmaları lazım” diyordu. İlk defa böyle bir şey duydum. Ama çok mantıklı. Kediler de prenses oldular diyor yani.

*İnstagram’a, retweet özelliği geldi. Hemen denedim birkaç tane. Ama herkesin göreceği ortak bir alana düşmüyor. Sadece kendi ana sayfana, retweet diye ayrı bir sekme yapmışlar. Oraya düşüyor. Yani, bakalım neleri retweet yapmış diye merak ettiğiniz kişinin profiline girmeniz lazım. Şimdilik pek kullanışlı bir şey gibi gelmedi bana.

*Son dönemde YouTube videolarında devamlı gördüğüm konu: Erkekler prenses oldu.

*Önemli olan çok kitap bitirmek değil. Önemli olan günde 50 sayfa kitap okumak.

*Fatih Altaylı, hapishaneye girdi ama yazdığı Silivri mektupları ile YouTube kanalı aynı şekilde yoluna devam ediyor.

*Beyhan Budak, Özlem Gürses’in YouTube kanalına konuk oldu. Kişisel gelişim adına güzel bir sohbet oldu. İzlemenizi tavsiye ederim.

 

Fatih Altaylı'nın boş koltuk videosuna rekor izlenme...

Fatih Altaylı tutuklanıp hapise konduktan sonra YouTube kanalında yayınlanan videosunda sadece boş koltuğu vardı. İşte o boş koltuklu video rekor izlenmeye gidiyor. Şu ana kadar 1,2 milyon kişi tarafından izlendi. Videonun adı: Fatih Altaylı yorumlayamıyor.

HİÇ KONUŞMADIĞI VE SADECE YÜRÜDÜĞÜ VİDEO…

Bu video bana Cüneyt Özdemir’in hiç konuşmadan yürüdüğü ve çok izlenen videosunu hatırlattı. Bu arada Cüneyt Özdemir demişken. Bugün YouTube kanalındaki videosunu izledim. Fatih Altaylı’nın tutuklanması hakkındaki yorumunu merak ettim.

İSMİNİ BİLDİĞİNİZ YAZARLAR DA BUNU YAŞAMIŞ…

İktidarlar tarafından hapise atılan, sürgüne gönderilen yazarları, gazeteciler, şairlerden bahsetti. Orhan Kemal, Nazım Hikmet, Can Yücel, Sabahattin Ali gibi yazarlar. Yazdıkları oyunlar, kitaplar, yazılar nedeniyle hapise atılmışlar. Bu bir kültür haline gelmiş. İktidarı eleştirdiğinde kendini hapiste buluyorsun işin özü.