imza günleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
imza günleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ahmet Ümit, imza yerine kaşe basıyor...

Ahmet Ümit
foto kaynak: sozcu.com.tr

     Ahmet Ümit, kollarındaki ve parmağındaki rahatsızlığından dolayı imza günlerinde imza yerine kaşe atıyor. Bu durumu çokça eleştirenler olmuş. Oysa ki çok masumca bir şey bu. Bunda köpürecek, eleştirecek ne var anlamadım. Normalde kendisi de imza günü yapmak istemediğini ama çok talep geldiğini söylüyor. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İlk defa mı duydunuz benim gibi sizde?

Cemal Süreya: "İmza günleri benim işim değil"


     Biz okurlar olarak kitap fuarlarını, imza günlerini severiz. Çünkü yüzlerce kitapla tanışırız. Çok sevdiğimiz kitapların, hayranı olduğumuz yazarlarıyla tanışırız. Sohbet ederiz. Fotoğraflar çektiririz. Kitaplarını kendi ismimize imzalatırız. Biz okurlar için, bunların hepsi, teker teker çok önemlidir. İleride baktıkça güzel bir şekilde anılacak, hatıralardır. Yıllar geçtikçe, okur ile yazar arasındaki mesafe, çok azaldı. Özellikle bu kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle. Onlarla, sosyal medya üzerinden her an düşüncelerimizi paylaşabiliyoruz. Hepsi iyi, güzel hoş da. Bu işin bir de yazarlar yönü var. Ne demek yani, yazarlar yönü? Sen orda kitabını imzalatıp, bir iki laflayıp gidiyorsun. Ya orda kalan yazar? Onlar, çok da mutlular mı bu durumdan?


Cemal Süreya, imza günleri, kitap, yazarlar

SAÇMA BİR GÖSTERİ
     Mutlu olmayanlardan biri de, Cemal Süreya. “Saçma bir gösteri” olarak tanımlıyor imza günlerini. Peki neden? Gelin, biraz bunu irdeleyelim. Okuduğum yazı itibariyle Cemal Süreya, sayı olarak beş ile altı diyor, katıldığı imza günleri için. Bu imza günlerinin hemen bir değerlendirmesini yapıyor, “Parlak sayılmazdı” diyerek. Sıkıntının zirve yaptığı kitap fuarı olarak, Tüyap’ı gösteriyor. Aslına bakarsanız, temelden karşı Cemal Süreya bu işe. Yayıncı ile okur arasına, yazarın oturtulmasına karşı. Sanıyorum ona göre yazar, bu gibi şeylerde öne sürülmemeli. Yazar, sadece yazmalı. Yayıncı da yayınlamalı. Okur da okumalı. Kısacası, “Bana göre değil” diyor.  Zamanımızda yaşasaydı bu görüşü değişir miydi? Bilemiyorum. Ama sanırım değişmezdi. Ona göre yazar, bu konumda olmamalı.
YAZAR NASIL OLMALI İMAJIYLA İLGİLİ OLABİLİR Mİ?
     Bu tamamen yazarlığın nasıl algıladığınızla ilgili bir durum. Belki de küçüklükten itibaren, yazarlığı nasıl öğrendiğinizle ilgili. Onu ilk başta hayatınızda, nasıl tanımladığınızla ilgili belki de. Cemal Süreya'nın, çocukluk yıllarından itibaren tanıdığı yazarlıkta, belki de imza günleri yoktu. Ya da vardı, azdı. Ya da çevrresinde imza günleri ile ilgili olumsuz bir imaj vardı. Tüm bunlar nedeniyle ya da biri sebebiyle ya da bambaşka bir sebep nedeniyle, imza günlerinden hoşlanmıyor. Günümüz yazarlarından, imza günleri hakkında, olumsuz görüş bildirenler var mı? Sizler biliyor musunuz? Size, imza günleri ne ifade ediyor? Cemal Süreya’nın görüşlerine katılıyor musunuz? Artık sözü size bırakıyorum.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/blur-book-candle-close-up-207700/



Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com