Powered By Blogger

26 Temmuz 2015 Pazar

Hayvanat bahceleri kapatilmali...

    Hayvanat bahceleri, kendimi bildim bileli bana hep soguk gelmistir. Hayvanlarin bir kafese konmalari ve yasamlarini orada devam ettirmeleri, hep moralimi bozmustur.
     Hayvanlarin yasam alani, hayvanat bahceleri degildir. Yapilan arastirmalar gostermistir ki, hayvanlar da bizler gibi depresyona girmektedir. Ama ne yapsinlar ki, bunlari dile getiremiyorlar. Acizler. Bu nedenle onlara daha merhametli olmamiz gerekir. Bu merhametin ilk gostergesi de, hayvanat bahcelerinin kapatilmasidir.
     Dunyamizda iki tip insan var. Bir, hayvanseverler. iki, para icin, sapik duygulari icin, hayvanlara eziyet edenler, onlari oldurenler. Devletler bu hayvan dusmanlarinin karsilarinda. Hayvanlar yasalarla koruma altinda. Kimi ulkede yasalar yeterli, kimi ulkelerde yetersiz. Ama ne olursa olsun, hayvanlari korumak icin calismalar var.
     Devletlerin, hayvan haklarini korumasi guzel bi sey. Peki devletlerin, kendilerinin de hayvan haklarinin korunmasinda, hassas olmalari gerekmez mi? Diyelim ki, hayvanat bahcelerinin ilk kuruldugu yillarda yeterli teknoloji yoktu, ve hayvanlarin kafeslerin icinde nasil bir buhran yasadiklari da bilinmiyordu. Peki ya gunumuzde?
     Bu kadar teknoloji ilerlemisken, hayvanlar hakkinda bu kadar bilgiye sahipken, hala neden hayvanat bahceleri acik tutulur ki? Hayvanseverlerin, hayvanat bahcelerinin kapanmasi konusunda calisma yapmalari, protesto gosterileri duzenlemeleri gerekir. Hayvanat bahceleri, medeni olmanin bir geregi degildir. Hayvanlara hayati zehir ederek, medeni de olunmaz zaten.
    Gun gelip hayvanat bahceleri elestirilmis olmali ki. Ortaya dogal park ya da dogal yasam parki cikmis. Ama buna ragmen yine de hayvanat bahceleri kaldirilmamis. Dogal park, her seye ragmen yine de bir adimdir. Hayvanat bahcesine gore, hem de baya bir adimdir.
     Dogal parkta hayvanlar en azindan kafeslere tikilmiyorlar. Genis alanlari var. Bu genis alanlar, hayvanat bahcelerine gore gercekten buyuk bir devrimdir. Kafeslerin icerisinde, sizden urktukleri zaman kacma sanslari yok. Ama dogal parkta oyle mi. Onlar isterse yaniniza gelirler. istemezlerse kaybolup giderler.
     Belli bir plan dahilinde hayvanat bahceleri kademeli olarak kapatilabilir. Ya mevcut hayvanat bahceleri dogal parka donusturulur. Mumkun degilse de, dogal parka bir uygun yer belirlenir ve calismalar baslatilir.
     Bana kalsa, ben dogal parka da karsiyim. Bana gore, hic bir sekilde hayvanlarin yasamlari sinirlandirilmamali. Bunun adi dogal park bile olsa.
     Her sey dogal ortaminda guzel. Ne zaman ki insanoglu dogal ortama el atmis. Her sey alt ust olmus. Hayatin belli bir akisi var. Her hayvanin yaratilis ozellikleri farkli. Bu ozelliklerini en iyi yasayacaklari yerler dogal ortamlari. Yani ormanlar. Siz ne kadar yapay bir ortam yaparsaniz yapin. Orjinalini tutmayacaktir. Tutamaz da zaten.
     O yuzden, hayvanlari bir yerlere hapsetmekten vazgecelim.
    
     Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com


14 Temmuz 2015 Salı

Neden matematik dersini sevmiyoruz?

    Bizim millet olarak, bir adetimiz vardir. O da:sorunlarin kaynagiyla degil, sonuclariyla ilgileniriz. Bu yuzden de hep kaybederiz. Yillarimiz bosa gider.
    iste, matematik dersinde de, durum aynen boyle. Biz de neredeyse, aylik olarak, egitim sistemi degisir. iste bu sistemi degistirme, yazinin basinda anlattigim, sorunun kendisiyle degil, sonuclariyla ilgilendigimiz kisma giriyor.
    Bugune kadar Milli Egitim Bakanligi (MEB), kendine, neden matematik dersini sevmiyoruz diye, dert edindi mi? Bunun pesinden kosturdu mu? Universitelerle, sivil toplum orgutleriyle, bir araya geldi mi? Sorunun kaynagina inmeyi, denedi mi?
    Yeni Turkiye vaadimiz varsa, once burdan baslamaliyiz diye dusunuyorum. Her seye calistay yapiliyor ya. Neden matematik dersini sevmiyoruz diye, calistay yapildi mi?
    ilkokul, ortaokul, lise ve universitelerde, ogrencilerle, anketler yapilabilir. Neden matematik dersini sevmiyoruz diye. Bu anketler, bize buyuk bir yol gosterici olabilir diye dusunuyorum. Sonucta, bu sorunu yasayanlardan, bire bir ogrenmis olacaksiniz. Kaynaga ineceksiniz yani.
    insan, yapamadigi seyden hoslanmaz. Ama, yapabildigi seyler cok hosuna gider. Mesela ben: tarih ve felsefe derslerinden, buyuk bir zevk alirdim. Cunku: onlari anliyordum. Anladikca da seviyordum. Ama, bu ulkedeki buyuk cogunluk gibi bende, matematik dersini sevmiyordum. Cunku anlamiyordum. iste oyle anlamayarak, sevmeyerek, okul hayati bitti gitti.
    il Milli Egitim Mudurleri, matematik hocalarini toplayabilir mesela. Bir de onlara sorabilir: "Neden matematik dersini sevmiyoruz?" diye. Bir de ogretmenler acisindan olaya bakabilir.
    En sonda, Ankara'da, Milli Egitim Bakanligi'nda, buyuk bir toplanti yapilabilir. 81 ilden gelen matematik ogretmenleri, toplantida yer alir. Ve yine tum Turkiye'de, ogrencilerle yapilmis anketler de, konusulur, tartisilir. Bir yanda, ogretmenlerin anlattiklari, bir yanda anketler. Bu ikisi harmanlanir. Ve ortaya bir tez konur.
    Simdi bu anlattiklarim, cok zor seyler mi? Ama istemek onemli. Bu isi yureginde hissetmeliler. Heyecanlanmalilar. Anlatirken, heyecanlarini yuzlerinden okumaliyiz. Bu isle yatip, bu isle kalkmalilar.
     Milli Egitim Bakanligi'nda, bu is icin, ozel bir ekip olusturulur. Bu ekibin basina, oylesine bir burokrat atanmamali ama. Bu ulkenin matematikcilerinden. Dunyasi matematik olan, biri getirilmeli. Bu kurul da, matematigi, bu ulkenin genclerine nasil sevdiririz, ya da, matematigin, daha kolay nasil anlasilmasini saglayabiliriz, sorulari uzerinde durur. Cevaplar uretir.
    Yapmak istedikten sonra, yapilacak seyler o kadar cok ki. ilk basta istemek. Ve sonra da harekete gecmek.
    Matematik seven nesiller yetistirebiliriz. Bu bizim elimizde. Bu uygulamalarla, sadece matematigi sevdirmekle kalmayacagiz. Ayni zamanda, egitimin de kalitesini yukseltmis olacagiz.
    Bir dahaki yaziya kadar sağlıcakla kalin.
    Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com
   


5 Temmuz 2015 Pazar

Çinli sanıp Korelilere saldırdılar...

    Tam canım Türkiye'm haberi. Devlete kızıp, hıncını vatandaştan çıkarmaya kalkmak.

 
     Yahu, vatandasin ne sucu gunahi var. Dogu Turkistan'a yapilanlar bir devlet politikasidir. O yuzden gerekli tepkiyi gostermek, devletimize duser.

 
      Ha. Vatandas olarak sende bir seyler yapmak istiyorsan. Bunun yolu bu degildir. Cinli sanip Kore'lilere saldirdilar haberi, bize bir sey kazandirmaz. Ulke olarak itibarimizi düsürür. Turist kacirir. Boyle yaparak, masum insanların kanina girmekten baska bir sey gecmez elinize.


      Vatandas olarak sokaklara cikabilirsin. Bu zulmu protesto edebilirsin. Hem de tum Turkiye'de. Boylece, hem icindekini haykirmis olursun. Hem de demokratik hakkini kullanmis olursun. Ulkene gelmis turistleri, dovmek icin kovalamak gibi, utanc verici bir davranisin icinde de olmamis olursun. "Turkiye, Dogu Turkistan zulmune sessiz kalmadı. Tum Turkiye'de protesto gosterileri vardi" haberi, tum dunya basininda yer alsa. Gururlanmaz miyiz? Gogsumuz kabarmaz mi? "Turk'un adini, hayirli bir isin icinde gecirttik" diye. Tum Turkiye olarak zulmun karsisinda durduk diye.


      Bunun disinda, Cin mallarina boykot uygulayabilirsin. Sosyal medya uzerinden bir araya gelirsin. Kampanya baslatirsin. Cin malini evine sokmazsin. Bu da demokratik bir haktir. Kimse buna da cikip bir sey diyemez. Illa adam dovmek gerekmiyor. Medenice de tepkini ortaya koyabilirsin.


      Millet olarak, yanlislarimizdan biri de:linc kulturu. Savasmamiz ve yenmemiz gereken kotu huylarimizdan biridir linc kulturu. Buna yonelik de, okullarda egitim vermeliyiz. Su okullarda vermemiz gereken egitimler o kadar cok ki.


      Turk milleti, Cinli sanip Kore'lilere saldirdilar diye haber olmamali. Kacinci yuzyilda yasiyoruz. Bu yuzyildan, millet olarak alacaklarimizi almaliyiz artik.


      Ilk olarak. Bu linc girisimini kim baslatti? Halki, kim ya da kimler galeyana getirdi?  Derhal bulunmali. Ve en agir sekilde cezalandirilmalilar. Gerci hukuk sistemimizde, bunun icin de dogru durust bir ceza yoktur. Adalet Bakanlıgi, bu olayi takip etmeli. Az ceza almalari durumunda. Itiraz etmeli. Ve hukuken varsa bir eksik. Meclisten yeni bir yasa gecirilmeli.


      Ve böyle yaparak. Tum dunyaya su mesaj verilmeli:ulkemize her turist gonul rahatligiyla gelebilir. Devlet olarak, biz can guvenliklerini garanti ediyoruz. Gordunuz. Bu olayın takipcisi olduk. Ve suclularin, gerekli cezalari almalarini sagladik. Bu anlattiklarim, uygar bir memleketin yapmasi gerekenler. Buranin dag basi olmadiginin, herkes farkina varmali. Yok oyle, "Canim istedi, adam dovecem" demek.

 
      Her zaman, ama her zaman, once hukuk. Ilk hukuk. Herkes icin hukuk.
     
     



     


2 Temmuz 2015 Perşembe

Kimsenin takmadigi hukuk...

     Hukuk devletiyiz ama hukuku takan yok. Örnek; kesilen zeytin ağaçları. Tam 6 bin tane.
     Karar çıktı. Firma oraya bir şey yapamayacak. Ama olan ağaçlara oldu. Onlar geri gelir mi? Hayir.
     Firma, davanin sonucunu beklemeden kesmisti ağaçları. Peki firma, daha dava sonuclanmadan, onca ağacı nasil kesebiliyor?
     Iste, tam bu noktada, ben yeni bir kurum kurulmasi gerektiğini düşünüyorum.
     Ne yapacak bu kurum? Bu kurumun isi gücü, verilen kararlar uygulaniyor mu, uygulanmiyor mu denetlemek olacak.
     Böyle bir kurum olsaydi. O firmaya diyecekti ki, "Vatandaş dava acmis. Davanin sonucunu bekleyeceksin. Bu ağaçları kesemezsin".
     Her ihtimale karsilik, dikecekti askeri oraya. Asker de aynen bu cevabi verecekti.
     Bir ülkede verilen kararlara uyulmuyorsa. O mahkemeye, o yargıya güven kalir mi? Hukuk devletinde, verilen kararlar uygulanmali. Gerekirse asker dikerek, polis dikerek.
      Sabah aksam televizyonlarda görüyoruz. Gazetelerde okuyoruz. "Mahkeme karar verdi. Ama takan yok" diye.
      Iste olusturulacak bu kurul, o kararlarin uygulanmasini, yani argo deyimle takilmasini sağlayacak.
      Bir dahaki yaziya kadar sağlıcakla kalin.
      Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com