Kişisel Blog Yazıları #65: Yorgun bir cuma gecesinden notlar...

Kişisel blog yazıları serisine cuma gününün iş yoğunluğu ile başlıyorum.

Bazen fırsat bulup su bile içemiyor insan. Yani her iş, dışardan göründüğü gibi kolay değil. Bazıları, biz çağrı merkezinde çalışanlar için, “Devlet memuru gibisiniz. Otuyorsunuz” diyorlar. İşte o iş, öyle değil.

Neyse, öyle böyle iş bitti. Bir cuma gününün ve bir haftanın da böylece sonuna geldik.

2026 için bir dünya video var YouTube’da. “2026’ya şöyle girin, böyle girin” falan diye. Belki bu videoların çoğu boş ama seviyorum bu tarz videoları. Ne olursa olsun, yeni yıl, yeni başlangıçlar demek.

Tarih Obası, YouTube kanalından Ceren, “Hiçbir şey okuyamıyorsanız sözlük okuyun. Her gün bir madde” diyor. Bu sözlük okuma önerisini daha önce de duymuştum. Daha iyi yazmak için öneriliyordu. Bunun üzerine bir sözlük aldım. Birkaç defa da elime alıp, okudum. Ama sonra alışkanlık haline getiremedim, kaldı öyle.

Şimdi önümde iki seçenek var. Birincisi: Yarın, haftanın yorgunluğunu atmak için gün boyu yatabilirim, dinlenebilirim. Ya da arkadaşla buluşup bir şeyler içebilirim. Yarın sabah bir olsun, öyle karar vereceğim artık. O an ki ruh halim bana ne diyecek bakalım?

Saat 23.46 olduğuna göre, yavaş yavaş yazıyı sonlandırma zamanı gelmiş demektir.

Kişisel blog yazıları serisi ile yarın akşam da burada olur muyuz? Oluruz gibi. Sen ne dersin?

*Önceki yazı: Kişisel blog yazıları #64: Yazacak bir şey yoktu, yazdım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder