Powered By Blogger

27 Şubat 2021 Cumartesi

Cüneyt Özdemir'in YouTube kanalı artık sadece kendi videolarından ibaret değil...

     Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında artık hafta sonları başka başka videolar görüyoruz? Artık yanında çalışanlar da kanal için videolar çekmeye başladı? Mesela yanında çalışanlardan Alex’in, “İnfluencer nasıl olunur?” videosu. Bunun gibi videolar üretmeye başladılar. Yani anlayacağınız Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalı içerik konusunda genişliyor. Artık sadece kendisinin videoları yok kanalda. Böyle böyle büyük bir YouTube devine dönmeyi planlıyor.


Cüneyt Özdemir
foto kaynak: unsplash.com


HALK KENDİ İÇİNDE KONUŞTUĞU ŞEYİ SENDE GÖRMELİ…

     İşte bu tür yeni şeyleri seviyorum. Ortama ayak uydurmak için böyle adımlar atılmalı. İnsanlar sende aradıklarını bulabildikleri sürece varsın. Onların hayatlarıyla paralel gitmen lazım. Onlar ne konuşuyorsa sen de onları konuşmalısın. “Konu ciddiyetsiz, ya da magazin konusu” dememelisin. Bu işi en iyi yapanlardan biri de zaten Cüneyt Özdemir. Bunu zamanında, Şeyma Subaşı’nın çıkardığı kitap için yaptığı video ile de göstermişti.

BONUS YAZI: Cüneyt Özdemir’in videosundaki şarkıyı buldum.

ALEYNA TİLKİ VE KERİMCAN DURMAZ’IN YENİ ŞARKILARI…

     Şu anda YouTube trendlerde Kerimcan Durmaz ve Aleyna Tilki var. İkisi de yeni çıkardıkları şarkılarıyla gündemde. Aleyna tamam da Kerimcan ilk defa şarkı yaptı herhalde. Her iki şarkıyı da dinledim. Ve her ikisini de beğendim. Ama klipleri izlemedim. Şarkılar ilk çıktıkları zaman klipleri izlemem. Önce benim şarkıyı beğenmem lazım. Şarkıyı açarım. Ben de bir yandan bilgisayarda başka işler yaparım. İşte başka işlerle uğraşırken, “Şarkı güzelmiş” dedirtirse bana, benim için o şarkı güzel olmuştur. Her iki şarkı da bana bunu dedirtti.

ALEYNA TİLKİ, DÜNYA YILDIZI OLUR MU?

     Aleyna, Retrograde şarkısıyla dünyaya açılıyor. İsterim ki başarılı olsun. Ama nedense bizden bir dünya yıldızı çıkacağını düşünmüyorum. Biz bir şekilde bu işlerin altından kalkamıyoruz. Aleyna şarkıyı söylerken, İngilizce telaffuzuna özellikle dikkat ettim. Olmamış. Üzerine bol gelen bir elbise gibiydi İngilizcesi. Yabancı bir şarkıyla karşılaştırıyorsun ister istemez. Bu ne zaman düzelir? Yıllarca İngilizce konuşacaksın ve onu içselleştireceksin. Eğer bu dünya yıldızı olma serüveni devam ederse ona da bir el atılır tabi.

YOUTUBE ŞARKILARINA OLAN BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMEK…

     YouTube için yapılan şarkılara farklı bir gözle bakmanın zamanı gelmedi mi? Okuduğum bir köşe yazısında öyle diyordu. “Normal bir şarkı gibi bakmamak lazım. Sonuçta millet sanat eseri olmasına bakmıyor. Eğlendirmesine bakıyor. Yoksa bu şarkılardan efsane olacak şarkılar çıkacak beklentisi içinde olmayalım” diyor bu şarkıları yorumlayan birisi. Bence de artık bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Ve ona göre değerlendirmemiz lazım. Bu şarkılara çok fazla anlam yüklememeliyiz. Gösteri dünyası sonuçta. Önemli olan bir şeyler yapmak, ortaya koymak ve kendinden bahsettirmek. Çok fazla kalite aramamak lazım.

BONUS YAZI: Haluk Bilginer ile hayat üzerine konuşulan bir program yapılsa mı?

 

25 Şubat 2021 Perşembe

Erken kalkmak için hayatta bir hedefin olmalı...

     Az uyumak ya da uyumamak. İşte bütün mesele bu. Kişisel gelişimcilerin anlaşamadığı bir konu da bu: Az uyumak meselesi. Hedeflerimize ulaşmak için erken kalkmamızı öğütlüyorlar. Erken kalkmak, hedeflerimize daha fazla zaman ayırmak demek. Ama kimileri de az uykunun vücut sağlığı için zararlı olduğunu söylüyor. Şimdi bu meseleyi bir kenara bırakalım. Aklımızın bir köşesinde kalsın. Bunu düşünelim ve bununla ilgili araştırma yapalım.


erken kalkmak
foto kaynak: unsplash.com

     Anlatmak istediğim başka bir nokta daha var: Bu akşam Youtube’da, erken kalkmanın yollarıyla ilgili bir video izledim. Birkaç madde sıraladı konuyu anlatan. Ama en önemlisi -kendisi de bunu söyledi zaten- “Erken kalkmak için bir nedeninizin olması gerekiyor” maddesiydi. Bir amacınızın olması. Zaten şu dünyada kendinize bir hedef buldunuz mu, çoğu sorununuzu çözmüş oluyorsunuz.

BONUS YAZI: Hemen yatıp uyusam bugünden bana ne kalacaktı?

ARTIK TUTMAZ DEMİŞTİM AMA…

     İbo Show’un yıllar sonra yeniden başlayacağı haberini duyduğumda, “Artık bu show zamanları geçti. Artık Türkiye başka bir Türkiye. Artık Z kuşağının Türkiye’si. Artık sosyal medyaların Türkiye’si” demiştim. Ama hiç de öyle olmadı. Program yeniden ses getirdi. Neredeyse her programından konuşulacak olaylar çıktı. Yani işin özü: Yanılmışım. Kanal D’de bu rüzgardan yararlanmak için bu akşam yeni bir programa başladı. Sibel Can, Hakan Altun ve Hüsnü Şenlendirici sunacakmış. Bu program için de, “Sonu hüsran olur” diyorum. Bakalım bu sefer de yanılacak mıyım?

YENİ DİZİ HABERİ GÜZEL AMA DİZİ DE GÜZEL OLSUN…

     Gülse Birsel, İnstagram hesabında bir hikaye paylaşmış. Hikayede, “Hikaye paylaştığıma göre boş vaktim var. Ben artık çalışayım” demiş. Bunu yeni bir diziye yormuşlar. Kendisini seven biri olarak bu haberi ancak, sevinçle karşılaşırım. Ama ne olur bu sefer ki dizisi izlenebilecek gibi olsun. Avrupa Yakası bir efsaneydi zaten, onu bir kenara bırakıyorum. Yalan Dünya birazcık izlenesiydi. Son dizisi ise- adı bile aklımda değil, o kadar yani- hiç bana hitap etmedi. Umarın bu yeni dizisi bana hitap eder.

BONUS YAZI: Gülse Birsel sinemada da kendini kanıtladı.

    

24 Şubat 2021 Çarşamba

"İsim düşünmeyi bırak, bloğu aç artık"

     Bahtiyar- ben kısaca Bahti diyorum- blog açacak. Daha bu pandemi başlamadan iş yerindeyken konuşmuştuk bunun üzerine. Arada kaynayıp gitmişti. Yakın zamanda tekrar konuştuk. “İsim düşüneyim” dedi. Sonra yine ses yok. Artık bugün, “Bırak isim düşünmeyi falan. Direk yazmaya başla. Neler yazacağını merak ediyorum" dedim.


yeni blog açmak
foto kaynak: unsplash.com

      “O zaman sadece sana yazayım bro. Merakını gidermiş olursun” diyor. Böyle şakalaşmalarımız oldu. Ama yine, “Bunu nasıl açacağız? Anlatsana” demedi. Gerçi blog açmak, çocuk oyuncağı. Bakarsınız, “Açtım ve ilk yazımı da yazdım.” diyerek bir sürpriz de yapabilir. 

BONUS YAZI: Deep ile Duo’yu birbirine karıştıracağım diye ödüm kopuyor.

TÜM PARANIZI BİTCOİN’E YATIRMAYIN…

     Millet bangır bangır bağırıyor, “Bitcoin’e neyiniz var neyiniz yok, yatırmayın. Sonra perişan olursunuz. Sizi sarsmayacak kadar yatırın.”  Hatta bir tanesi, “Bitcoin’e yatırdığınız parayı unutun” diyordu. Unutun derken, bir miktar para yatıracaksın ve o parayı unutacaksın. Böyle bir mantıkla yatırım yapılması gerektiğini anlatıyor. Bu işe girecek arkadaşlar hiç mi araştırmıyorlar. Hiç mi bir bilene danışmıyorlar.

     Arkadaşlar, tüm birikiminizi sadece bir yatırım aracında değerlendirmek olur mu? Büyük konuşmak istemiyorum. Yarın benim de başıma gelebilir. İnsanın bazen şuursuzca yaptığı işler oluyor. Ne yaptığının farkında olmuyorsun. Önemli olan sonradan, “Yandım anam” dememek. Dikkat edin şu para pul işlerinde, gözünüzü seveyim.

 DİKTE ÖZELLİĞİ İLE TANIŞTIM…   

     Yıllardır İphone kullanıyorum. Ama dikte özelliğini bugün öğrendim. Bugün internette gördüm, dikte özelliği diye. Ama nasıl ve hangi haberin içinde gördüm, hatırlamıyorum. “Neymiş bu dikte özelliği?” diye arattım. Konuşarak, mesaj yazdırma. Sen konuşuyorsun, telefon onu mesaj olarak yazıyor. Çok pratik. Ama bazı kelimeleri istediğin gibi çevirmiyor. O sıkıntı. Onları klavyeden tekrar düzeltmek zorunda kalıyorsun.

BONUS YAZI: Yatırım aracı olarak İphone.

22 Şubat 2021 Pazartesi

Haberden çok reklam olan haber siteleri bir şeyler kazanıyorlar mı bari?

     Bloglar olarak çok küçük miktarlarda reklamlardan kazanıyoruz. Bir yıl boyunca 200 lira limitini ya dolduruyoruz, ya doldurmuyoruz. Peki ya gazete siteleri? Haberden çok reklam olan bu siteler ne kadar kazanıyor acaba? Siteyi baştan aşağıya reklamla donattıklarına değiyor mu? Mesela o gazeteler dışarıdan başka reklam almadan sadece Google Adsense reklamları ile yaşamlarını devam ettirebiliyorlar mı?


haber siteleri
foto kaynak: unsplash.com


BU DEVLETLERE NE CEZA VERİLEBİLECEK?

     Stokçuluk iyi bir şey değil. Bunun cezası var. Sıradan vatandaş yapınca cezası var da koca koca devletler yapınca ne olacak peki? ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve bazı ülkeler ihtiyaçlarından fazla aşı sipariş ettiler. Bu fazla alınan aşılar ne olacak? Yine ne çıkar peşindesiniz?

UZAYLI OLSAM…

     Ben uzaylı olsam, dünyaya hiç bulaşmam. “Zaten bunlar birbirini yok eder yakında. Uğraştığımıza değmez” derdim. İnsanların birbirlerinden başka düşmana ihtiyacı var mı Allah aşkına? Biz itinayla birbirimizi yok ediyoruz. Kimseye ihtiyacımız yok.

İNSTAGRAM’DA SORUNUM VAR…

     Bu sabahtan itibaren İnstagram’da bir problem yaşamaya başladım. Mesela üç mesaj gelmiş gözüküyor. Mesajlara tıklıyorum. Sadece iki mesaj gelmiş. Ama üç mesaj gelmiş gözüküyordu. Aranızda böyle bir sorun yaşamış olan var mı?

YAAY, DENEDİNİZ Mİ?

     Yaay uygulamasını indirip, kullandınız mı? Bilmeyenler için söyleyeyim: Yerli Twitter uygulaması diyebiliriz. Ben indirdim, birkaç kere de girdim. Ama beni sarmadı. Taa o zamandan beridir de hiç girmedim. Etrafta kullanan da duymuyorum. Clubhouse gibi patlamadı yani.

 

 

    

    

    

20 Şubat 2021 Cumartesi

Blog sayesinde iş bulmak...

     Bloğunuz sayesinde bir işe girebilir misiniz? “Bloğum var diye hangi şirket alır ki beni?” diye sorabilirdim eskiden. Ama şimdi böyle düşünmüyorum. Çünkü önümüzde bir örnek var. Eski zamanlardan beri blog yazan bir blogger, blog sayesinde bir firmada içerik editörü olarak işe başlamış. 

     Ve yıllardır da bu işi yapıyor. “Bloğum sayesinde ben şimdiki durumuma geldim” diyor. Ben bloğa başladığım zamanlarda, direkt blogdan para kazanmayı düşünmüştüm. Ama blog insana başka kapılar açabilirmiş de. O yüzden bir blog, sadece bir blog değildir.


blog yazmak
foto kaynak: unsplash.com


BELKİ OKUMAK İSTERSİN: “Bloğunun ismi çok klasikmiş.”

YENİ BİR KOMPLO TEORİSİ OKUDUM…

    Bitmeyen bir virüs yapmışlar. Ve hala ne zaman biteceğini de bilmiyoruz. Ama önümüzde yeni bir sorunumuz daha var. Küresel ısınma. Gerçi bu sorun, bir hafta önce başlamış, yepyeni bir sorun değil. Yıllardır söylenip duruyor. Peki şimdi değişen ne? Artık küresel ısınmanın etkilerini direkt yaşayacakmışız. Ama burada araya giriyorum. Anlatmak istediğim bu değildi. 

     Okuduğum bazı köşe yazarları diyorlar ki, “Koronavirüs nasıl yeni dünyanın şekillenmesinde bir araç olarak kullanıldıysa, iklim değişikliği de bahane edilip dünya yeniden dizayn edilecek.” Hatta dahası, bu iklim değişikliğinin planlandığını ve şimdi sahneye konduğunu söylüyor. Ne oyunların içinde kaldık ey dostlar.

BONUS YAZI: Küresel ısınma varken cemre düşmesi ne çare…

ÇİRKİNLİKLERİMİZİ ÖRT EY KAR…

     Kar yağdı ve her yer beyaza büründü. Ve İnstagram’da da kar paylaşımları patladı. Paylaşımlarda, “Kar bütün çirkinlikleri örter” diye de paylaşımlar vardı. Hiç kar, çirkinlikleri örtebilir mi? Ama insan olarak o kadar fenalık gelmiş ki şu dünyadan, dönen oyunlardan. Kardan bile bir şeyler umar hale gelmişiz. Bir süreliğine de olsa şu dünyanın çirkinliklerinin üzerine beyaz bir örtü örtmek istemişiz ve buna da kar demişiz.

“YİNE GEL OLUR MU BEYAZ ÖRTÜ”

     Yine karla devam edelim. Bir tane köşe yazarı, İstanbul’da çok şiddetli geçen kar yağışlarını ve soğukları yazmış. Boğazın donduğu bile olmuş. Daha geçenlerde yazmıştım 1987 kışını. “1987 kışı gibi olacak” demek, daha mı ilgi çekici? diye. Bunun dışında 1920’lerden, 1930’lardan bahsetmiş. Ne kışlar olmuş ne kışlar. Yazısının sonunu da çok güzel bitirmiş. Yazısının sonunda, “Bizi unutma, yine gel” demiş kara. Ne güzel söylemiş değil mi? Bu cümlede insanın içini kaplayan bir sıcaklık var.

19 Şubat 2021 Cuma

Clubhouse'da zihin açan yorumlar yok...

     Clubhouse, ilk başlarda sarmıştı beni. Ama sonradan sıkıldım. Hep aynı muhabbetler dönüyor. Kim bir konuda görüşlerini söylese, “Bunu daha önce duymuştum zaten” diyorum. Yapılan yorumların hepsine aşinayız. Ya o yorumları biz yaptık, ya çevremizden duyduk, ya izledik ya da okuduk. Kafa açan yorumlar yok dostlar. Klasik olacak ama insana farklı açıdan baktıran yorumlar yok.


Clubhouse
foto kaynak: unsplash.com


KORKULARIMI BURAYA NEDEN YAZAMIYORUM?

     Her insanın korkuları vardır. Benim de var. Hatta o korkularımı buraya da yazmak istiyorum ama çekiniyorum. Çekincemin nedeni: Bunları sizlerle paylaşmaktan değil, eğer yazdıklarım olursa diye. İstemediğin şeyleri dillendirmek ve yazmak, pek de önerilmeyen bir şey çünkü.

KENDİME MEYDAN OKUMA MI?

     Kendine meydan okumak diye bir olay var. Kişisel gelişimciler de bunu öneriyorlar. Başkalarına bakıp zaman kaybetme, kendinle uğraş, işin mottosu yani. İyi güzel de. Kendime meydan oku olayı sarmadı beni. Bana anlamsız geliyor. Belki de meydan okumayı yapamayacağım için anlamsız buluyorumdur. Şu anda nasıl konumlandıracağımı bilemiyorum. Biraz daha üzerinde düşünmem lazım. Belki de ilerde bir gün, “Ben bu harika yöntem üzerinde nasıl da kuşkuya kapılmışım” da diyebilirim. Bakalım, zaman.

DÜNYADAN BAŞKA BİR YERDE YAŞAYAMAYIZ BİZ…

     Ntv’nin sitesinde gördüm. “Mars’tan ilk görüntü geldi” diye haber yapmışlar. Çorak ve bomboş bir arazi var görünen. Ve oradan bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz. Bu evrende yalnızız. Ve dünyadan başka bir yerde, insanlığın yaşaması için uygun değil. Marsa koloni falan kuracağız diyorlar ya. Bana hepsi hayal geliyor. Bu düzeni kuran öyle bir kurmuş ki. İnsan denen aciz varlık sadece dünyada yaşamak için programlanmış.

    

18 Şubat 2021 Perşembe

Dükkanı açmasa açlıktan, dükkanı açsa koronadan ölecek...

     Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün açıkladı. Mart ayıyla beraber kademeli olarak açılmalar başlayacakmış. Kafeler ve restoranlarla ilgili açıklama ise önümüzdeki günlerde olacakmış. Bu kısıtlamalar konusunda bütün milletin beklediği tek şey şu: “Kafeler ve restoranlar açılacak mı?” konusu. Şu anda açılması yönünde yoğun bir baskı var. Açılsa bir türlü, açılmasa başka türlü. Adam açmasa açlıktan ölecek, açsa koronadan ölecek. Nasıl bir durumla karşı karşıyayız böyle. Allah beterinden korusun. Gelin sizi ülkemizdeki vaka sayısının sadece 5 olduğu günlere götüreyim. “Vaka sayısı 5 oldu”


martta açılma başlıyor
foto kaynak: unsplash.com

BARAJLARIN DOLUP DOLMAMA MESELESİ…

     İstanbul’daki barajların doluluk oranı arttı mı, artmadı mı? Merak ettiğimiz başkaca bir konu da bu. Galiba bu senede yırtacak İstanbul. Yani yaz ayını susuz geçirmeyecek. Peki ya seneye? İşte orası hiç belli değil. Bu gidişle tehlike çanları sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye, hatta dünya için çalacak. O çok bahsedilen su savaşları dönemine mi gireceğiz nedir?

BİR GÜNDE 712 LİRA KAZANAN BLOGGER…

     Blogger’ın biri blogdan, bir günde tam 712 lira kazanmış. “Bir günde bu kadar parayı kazanamaz. Bu işin aslı astarı ne ola ki?” dedim ve cevabımı aldım. Arkadaşın bloğu İngilizce içerikli blogmuş.

EXXEN’DE İŞLER TIKIRINDA MI?

     İlk açıldığında amatörlükleriyle çok gündeme gelmişti Exxen. Günlerce onu konuşmuştuk. Artık hiç haber yok. Batıyor mu, çıkıyor mu? Haberiniz var mı dostlar?

ŞOVMEN OLMAYA KALKMA…

     İlişkilerde şovmen olmaya kalkma. Sohbeti ben yönlendireceğim ve çok komik olacağım diye böyle bir şeye soyunma. Bir ilişki şeysinde öyle diyordu YouTube’da. Buradan açıklıyorum: Ben şovmen olmaya kalktım. Aynı adamın dediği gibi. Ama olamadım.

HERKES BİR HEVESLE YOUTUBE KANALI AÇTI…

     YouTuberlar paraya para demiyor diye ortalık yangı yerine dönünce. Ben dahil, bir çok kişi hemen kendine YouTube kanalı açtı. Anlık bir hevesle. Sonuç: Hüsran. Açılmış ve atıl kalmış milyonlarca kanal var şu an. Serdar Ortaç’ın, “Binlerce Dansöz Var” şarkısı gibi oldu bu örnek.

15 Şubat 2021 Pazartesi

"1987 kışı gibi olacak" demek, daha mı ilgi çekici?

     İstanbul’a 1987 yılının kışı gelecek diyorlardı. Ama gelmemiş. Öğle haberlerinde Ntv’de izledim. Bırak 1987’yi, 2017’deki gibi bile kar yağmamış İstanbul’a. Ama yine de okullar üç gün tatil edilmiş. Bizim zamanımızda kar yağmaya başlayınca sevinirdik tatil olacak diye. O duygularla yazdığım, “Kar tatili” yazımı okuyabilirsin.


1987 kışı
foto kaynak: unsplash.com

OKULLAR BAŞLAMADAN TATİL EDİLDİ…

     8.sınıflar ve lise bilmem kaçıncı sınıflar yüz yüze eğitime başlayacaklardı. İkinci yarıyıl başlamıştı aslında bugün. Yani okullar başlamadan tatil edilmiş oldu. Koronavirüs döneminde bir kez daha yüz yüze eğitim denemesi yapıyoruz. Hayırlısı olsun bakalım.

1987 KIŞI DEMEK, DAHA MI CAZİP?

     Bazı şeyleri abartmayı çok seviyoruz. İşin içine böyle sayılar, rakamlar ve eski tarihler girince daha bir ilgi çekici oluyor. Hayatımıza bir heyecan katılıyor sanki. “Bu kış çok sert geçecek” denirse o kadar ilgi çekici olmuyor gerçekten. Ama 1987 kışı gibi bir kış olacakmış deyince daha bir ilgi çekici bir haber oluyor. Gizemli şeyler daha bir ilgi çeker oldu. Hatta dizilerde bile. Bununla ilgili, “Neden hep gizemli diziler izler olduk?” yazımı da okuyabilirsin.

1987 KIŞINDA NE OLMUŞ?

      1987 yılında çok bahsedilen kış ayında da millet evden çıkamamış. Tıpkı bugün koronavirüsten dışarı çıkamadığımız gibi. Hatta bir barajda sorun olmuş da bazı yerlere su bile verilememiş. Bu arada 1987’nin benim ayrı bir önemi daha var. Ben o yılda dünyaya geldim sevgili okur.

 

Her akşama bir dizi var...

     Her akşama bir dizi var diye bir seri başlatmak istiyorum. Ara ara bu seriye yazı yazacağım. Gelecekte okurken hatıra olsun diye. Neler izliyormuşuz diye. Yazıya geçmeden önce şunu da belirtmek isterim: Bu yazacağım dizilerin hepsini izlemiyorum. Ben bazılarını izliyorum. Geri kalanını ise ailenin geri kalanı izliyorum.

PAZARTESİ…

     Öncelikle birkaç hafta öncesine kadar pazartesi günlerimiz boştu. O akşam ne kafamıza yatıyorsa onu izliyorduk. Ama durun bir dakika. Galiba bizimkiler Kim Milyoner Olmak İster’i izliyorlardı. Ama artık pazartesi günlerimiz doldu. Her pazartesi günü, tıpkı bugün gibi Maraşlı günü oldu. Atv’de, Maraşlı dizisini izliyoruz. Maraşlı’yı ben de izliyorum.

her akşam hangi dizileri izliyoruz?
foto kaynak: unsplash.com


SALI…

     Salı günleri bizim için Hekimoğlu günüdür. Hekimoğlu’nu ben de izliyorum normalde. Ama son birkaç bölümü izlemedim. Galiba sıkıldım.

ÇARŞAMBA…

     Gelelim hafta ortasına. Çarşamba günleri TRT 1’de Benim Adım Melek dizisini izliyoruz.

PERŞEMBE…

     Atv’de Bir Zamanlar Çukurova dizisini izliyoruz. Onun da iyice cılkı çıktı. Dizinin cılkı çıkmadan yani Hünkar Yaman ve Yılmaz diziden ayrılmadan dizi ile ilgili tahmini bir final yazmıştım. Ama ne bilirdim ki bu iki ana karakterin diziden ayrılacağını. Ama yine de nasıl bir final yazdığımı okumak isterseniz, “Bir Zamanlar Çukurova finalinde ne olacak?” tıklayın.

CUMA…

    Gelelim cumaya. Haftanın en sevdiğim gününe. Cuma demek, tatil demek çünkü. Cuma günleri kanal D’de Arka Sokaklar’ı izleriz. Benim de izlediğim dizilerdendir. Ama bunu da birkaç haftadır izleyemiyorum. Diziler bütün geceyi kaplıyor. Onları izlersem kendime zamanım kalmıyor. O yüzden arada kısa kısa izliyorum bizimkilerle beraber.

CUMARTESİ…

     Cumartesi günleri adresimiz bir kez daha Atv oluyor. Kenan İmirzalıoğlu’nun sunduğu Kim Milyoner Olmak İster’i izliyoruz. Bu arada bu programla ilgili bir değerlendirme yazım var. Onun için de istersen, “Murat Yıldırım’dan Kenan İmirzalıoğlu’na KimMilyoner Olmak İster” tıkla.

PAZAR…

     Ve geldik pazara. Yazının bu kadar uzun olacağını tahmin etmemiştim. Yaz yaz bitmedi. Pazar günleri ise durağımız kanal D’dir. Çok Güzel Hareketler Bunlar 2, Pazar günlerinin vazgeçilmezidir. Bu program ile de ilgili bir yazım var. “Yılmaz Erdoğan, çok güldürmemiş bir skeçten sonra niye zili çaldırıyor?” okumak için yazıya tıkla.

14 Şubat 2021 Pazar

Dizi sürelerinin kısalması için bir önerim var...

     Dizilerle ilgili bu önerimi, işin içinde olanlar muhakkak düşünmüşlerdir. Ve neden olamayacağını da biliyorlardır. Ama ben şu an bu bilgiye sahip değilim. O yüzden yine de bu yazıyı kaleme almak istedim.

20 DAKİKALIK DİZİ…

     Friends dizisini izlemeye başladım. Dizinin bir bölümü 20 dakika. Hemen geçiyor ve insanı sıkmıyor. Bunu bizim de uygulamamız lazım. Ama şu an için hemen bunu bizim televizyonlarda uygulamamız imkansız.

dizi sürelerinin kısalması için öneri
foto kaynak: unsplash.com


ÖNERİM NE?

     Ama en azında şu olabilir: Dizinin süresi 1 saat olur. Ve her 20 dakikada bir de 10 dakikalık reklam verilir. Bu sayede hem dizinin süresi kısalmış olur, hem dizi daha tempolu olur, hem de kanalların reklamdan kaybı olmaz.

GECEYİ BİR DİZİ İLE NASIL BİTİRECEKLER?

     Bir geceyi 1 saat dizi ile götüremezler ama. Bunu düşünürsek eğer. Çünkü şu anda bir dizi ile bir akşamı bitiriyor kanallar. Ona da şu şekilde bir çözümüm var: Zaten her yeni bölümden önce 1 saat geçen haftanın tekrarı oluyor. Yine aynı şekilde dizinin geçen haftaki bölümünün tamamını yayınlarlar. Oda zaten 1 saat. Yine her 20 dakikada bir 10’ar dakikalık reklam verirler. Bu sayede o geceyi de bir dizi ile doldurmuş olurlar.

DİZİ İZLEYENLER İÇİN SÜPER OLUR…

     Biz izleyiciler açısından harika olur. 1 saatte su gibi akan diziler izlemiş oluruz. Dizilerin süresini uzatmak için çekilen abuk sabuk sahneler de ortadan kalkmış olur. Mis gibi olur ortam.

BONUS YAZI…

     Sevdiğin bir dizi karakterinden gerçek hayatında da, dizideki gibi bir tavır sergilemesini bekliyorsan yanılıyorsun. İşte bununla ilgili, “Dizi karakterini sevmekle,gerçek hayattaki kişiyi sevmek farklı şeylermiş” başlıklı yazımı okuyabilirsin.

13 Şubat 2021 Cumartesi

Ankete meraklı tipler...

     Ankete meraklı tiplerden biri de benim. Facebook ya da İnstagram’da ara ara anketler çıkar ya hani. İşte o anketleri yaparım ben. Sanki o yaptığım anketleri dikkate alacaklarmış gibi. Gerçekten o anketleri dikkate alıyorlar mı acaba? Bunun dışında çağrı merkezlerini aradığım zaman da anketleri kabul ederim. Ama, “Bizim bir anketimiz vardı” demişliğim yoktur. “Nasıl yani?” diyorsanız okumaya devam edin.

Anket meraklısı insanlar
foto kaynak: unsplash.com


ANKETİNİN PEŞİNİ BIRAKMAYAN MÜŞTERİ…

     Bazı müşteriler bunu söylüyorlar. İnsanlık hali bazen unutuyorsun. Ankete yönlendirmiyorsun müşteriyi. İşte tam o sırada, “Anket tuşlamıştım” diyor. “Hemen yönlendiriyorum” diyorum. Görüşme bittikten sonra da, “Ankete ne de meraklıymışsın” diyorum. Sonra bir an düşününce, “Sen de ankete meraklısın” diyorum.

SORULARI CEVAPLAMAYI SEVERİM…

     Evet, ben de ankete meraklıyım. Soruları cevaplamaktan her zaman zevk almışımdır. Yolda sizi durdurup, “Anket yapalım mı?” diyenler olur. Eğer benim vaktim olursa katılırım öyle anketlere. Tabi birde siyasi anketler var. Hiç yüz yüze öyle bir ankete katılmadım. Bir kere telefonda denk geldi.

TELEFON ANKETİ…

     Belediye başkanlığı seçimi zamanıydı. “İlinizde hangi belediye başkanına oy vereceksiniz?” diye soran bir bant kaydı kadın sesiydi. Hiçbir tuşlama yapmadan kapattım telefonu. “Başımıza bir iş falan gelir” diye tuşlama yapmamıştım. Bu devirde kimseye güven kalmadı biliyorsunuz.

ANKET İŞİNDEN PARA KAZANSAM…

     Bu anket işleri paraya çevrilir mi? Google’ın falan anketleri oluyormuş. Başka firmaların da. Yaptığın anket başına para alıyormuşsun. Ama emeğinin karşılığını alamıyormuşsun. O yüzden hiç girmedim o muhabbetlere.

BONUS BİR YAZI…   

     Yazımın sonuna da Facebook anketleri ile ilgili bir başka yazımı bırakmak isterim. Ama bu bahsettiğim Facebook’un genel işleyişi ile ilgili olanlar değil. Hani, yaşlandığında nasıl görüneceksin tarzı olanlar. İşte onların tehlikeli yanlarını yazdım. Facebook anketlerindeki tehlike yazımda detayları okuyabilirsin.

 

11 Şubat 2021 Perşembe

Adsense beni ret etmiş...

     Belki fark edenleriniz olmuştur. Domain aldım. Ve sitemin isminin sonuna com geldi. İşte bu nedenle Google Adsense yeniden sitemi incelmeye başladı. Reklam vermek için uygun muyum, değil miyim diye. Yaklaşık bir hafta inceledi. Sonra mail gönderdiler.

İNCELEME SONUCU…

     Sonuç: Reddetmiş. Reddetme nedenleri olarak bir sürü şeyler yazmışlar. Neden ret ettiklerini okudum. Ve sonra reklam başvurumu geri çektim. Blogspot zamanında da kaç kere kabul etmemişlerdi. En sonunda, kaçıncı başvurumda kabul etmişlerdi.


Adsense
foto kaynak: unsplash.com


REKLAM ONAYLANMA SÜRECİ YORDU BENİ…

     Ama şimdi tekrar bu reklam işiyle uğraşacak motivasyonum yok. Motivasyonumun olmaması dışında da bu reklam süreci yordu beni. Mental olarak da yorulduğumu hissediyorum. Kafamı boşaltmam lazım. Şimdilik bunu bir kenara koyuyorum. Belki birkaç ay sonra yeniden başvururum.

BEKLEMEDİĞİM BİR SONUÇ OLDU…

     Aslında ret cevabını hiç beklemiyordum. İçten içe, “Kesin beni kabul ederler” diyordum. Kaç yıldır blog yazıyoruz şurada değil mi? Ama hiç de öyle düşünmemiş Adsense. İpimi çekmiş.

BAŞVURUYU NEDEN GERİ ÇEKTİM?

     Öncelikle düzeltilecek bir şey varsa onu düzeltmek için. Az önce de bahsettiğim gibi şimdilik bloğun neyi eksikmiş mevzuna girmeyeceğim. Bi kafamı toparlayayım. Biraz zaman geçsin, öyle. İkinci olarak estetik açıdan bloğun güzel görünmesi için. Reklam verilecek yerler blogda boşluk olarak gözüküyordu. Bu da benim sinirimi bozuyordu. Bunu düşünerek yaptım ama yazılar arasında hala boşluk var gibi sanki.

     Bu arada bir şey daha. Blogspot zamanında, Adsense kabul edildikten iki ay sonra bir yazı yazmışım. Adsense reklamı almak para kazandırıyor mu diye. İsterseniz o yazımı da okuyabilirsiniz.

10 Şubat 2021 Çarşamba

Clubhouse gibi yeni fikirler lazım bize...

     Dünyadaki çok popüler uygulamaların Türk versiyonunu yapalım, tamam. Ama sadece bununla kalmayalım. Başka şeyler de deneyelim.

WHATSAPP OLAYI…

     Özellikle bu Whatsapp olayı kendi uygulamalarımızın olmasının ne kadar önemli olduğunu göstermiş oldu. Yerli uygulamalarımız muhakkak olmalı. Ama bunun dışında dünyayı etkisi altına alacak sosyal medya uygulamaları da yapmalıyız. En azından bunun için girişimlerde bulunmalıyız.


Clubhouse
foto kaynak: unsplash.com


TÜM FİKİRLER DENENDİ Mİ?

     “Peki nasıl? Zaten yapılacak tüm fikirler sosyal medya uygulaması olarak yapıldı. Yapılacak bir şey kalmadı?” diyebilirsiniz. Daha öncesinde buna, “Ben de bilmiyorum. Ama deneyin, farklı fikirler peşinden koşun” derdim. Ama şimdi. Önümüzde bir örnek var: Clubhouse.

İŞTE BÖYLE YAPILIR…

     Yeni bir sosyal medya uygulaması nasıl tutar gösterdi bize. Bunu aramızdan birileri düşünmüş olabilir. “Tutmaz bu fikir” demiş olabilir ya da bunu hayata geçirecek imkanı bulamamış olabilir. Ama bakın, adamlar yapmış ve tuttu. Ve şimdi millet Clubhouse’dan çıkmıyor. Enteresan bir şekilde bağımlılık yapıyor insanda.

BÖYLE FARKLI FİKİRLER…

     Sadece sesin olduğu bir uygulama olduğunu ilk duyduğumda soğuk gelmişti bana mesela. “Sadece ses ile uygulama mı olurmuş?” demiştim. Ama oldu. Olmayabilirdi de. Ama adamlar denemişler. Fikir mi fikir. İşte bizim de böyle farklı fikirler peşinde koşmamız lazım. Bir olmaz, iki olmaz ama sonunda mutlaka olur. Ve işte olduğunda da tüm dünya bizim sosyal medya uygulamamızı konuşur ve kullanır.

     Yine bu yazı ile bağlantılı olan, “Millet yeni sosyal medya uygulamalarına aç” yazımı buradan okuyabilirsin.

9 Şubat 2021 Salı

Eser Yenenler'in, Çok Güzel Hareketler'de sohbet etmesi...

     Eser’in skeç sunmak için sahneye çıkanlarla muhabbet etmesi ve de seyircilerle muhabbet etmesi hoşuma gitmiyordu. Çünkü seyircilerle muhabbet etme olayı Güldür Güldür’de var. Sen Çok Güzel Hareketler’sin ona göre düşün. Senin geleneğinde bu yok. Seyircilerle muhabbete hala mesafeliyim.

     Biz seyirciler olarak çok dikkat ediyoruz böyle şeylere. O kadar ki o programın yapımcılarından daha çok. Bu konuda Eser’e yazan var mıdır bilmiyorum. Dikkate alması gerek diye düşünüyorum.

Eser Yenenler


ESER’İN BEĞENDİĞİM SOHBETİ…

     Ama skeç sunmak için çıkanlarla sohbetini sevmeye başladım. Hatta o konuşmalardan yeni skeç fikirleri çıkıyormuş ortaya. Hatta o fikirlerden bir tanesini yaptılar geçen hafta. Çok da güzel olmuş. Geçen haftaya dair izlediğim iki-üç skeçin hepsi güzeldi zaten.

     Bazen böyle bir tutturuyorlar. Skeçler hep ardı ardına güzel gidiyor. Bazen de, “Hala bu program nasıl devam ediyor?” diye sordurtan skeçler de izletmiyor değiller. Tabi her zaman maksimum performans sergileyecekler diye de bir durum yok. İster istemez kötü skeçler de yazacaklar.

OLACAK O KADAR GİBİ SKEÇ…

     Bazen öyle güzel yapıyorlar ki bir tane skeçleri bana Olacak O Kadar’ı hatırlattı. O skeçle ilgili yazımı buradan okuyabilirsin. Yine de her şeye rağmen programı Yılmaz Erdoğan’ın sunması farklı oluyordu. Onunla ilgili de bir yazı yazmıştım. Onu da buradan okuyabilirsin.

 

8 Şubat 2021 Pazartesi

Hayatını kaybetmiş birinin İnstagram hesabında dolaşmak...

 

İnstagram
foto kaynak: unsplash.com

     İnstagram’da, Vatan Şaşmaz ile ilgili bir paylaşıma denk geldim. Paylaşımı yapan, hala olayın tam olarak çözülemediğinden bahsediyordu. O paylaşımdan Vatan Şaşmaz’ın İnstagram hesabına girdim. Hesabında dolaştım. Son olarak kanal D’de başlayan Çocuklar Duymasın ile ilgili paylaşımlarını gördüm. Çok garip bir duyguydu. Artık hayatta olmayan birinin hesabında dolaşıyordum.

Olacak O Kadar'ı hatırlatan bir skeç...

 

Olacak O Kadar
foto kaynak: unsplash.com

     Çok Güzel Hareketler 2’de, Olacak O Kadar skeçlerini hatırlatan bir skeç izledim. Alt yapı ekibinin yaptığı bir skeçti. Korkunç Bir Skeç adı. Böyle düşünmeme sebep, skeçin sonuydu. Sonunu şimdiden söyleyip izleyeceklerin tadını kaçırmak istemem. Öncelikle izleyin, sonunu bir görün ve sonra da görüşünü yazın. Bakalım siz de benim gibi Olacak O Kadar tadı alacak mısınız?

2021 Ramazan ayı ne zaman başlıyor?

 

Ramazan ayı
foto kaynak: unsplash.com

     İnstagram’da, 2021 yılının üç aylar takvimini paylaşmışlar. Güzel bir tablo halinde. Hikayelerde de paylaştım zaten. Ama aynı zamanda blogda da paylaşmak istedim. Takvime göre üç aylar 13 Şubat’ta başlıyor. Sonra sırasıyla kandiller. Ve en son da on bir ayın sultanı Ramazan verilmiş. 13 Nisan’da oruç ayı Ramazan başlıyor. İnşallah ereriz o günlere.

7 Şubat 2021 Pazar

Clubhouse bildirimlerinde ne fark ettim?

 

Clubhouse
foto kaynak: unsplash.com

     Clubhouse ile ilgili dikkatimi çeken bir şey var: Bana gelen bildirimlere baktığımda gündüzleri hep yabancılar konuşuyor. Ama bizimkiler hep akşamları konuşuyor. Tabi bu yabancılar arasında saat farkından dolayı gündüze denk gelenler de oluyordur. Buradan ne çıkarabiliriz? Demek ki toplum olarak akşamları ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar muhabbet etmeyi seviyoruz. Gündüzleri sosyal medya yayınları sarmıyor bizi.

Tersine Dünya kitabı...

 

Orhan Kemal
foto kaynak: unsplash.com

     Tersine Dünya kitabı, Orhan Kemal’in. Benim en sevdiğim birkaç roman yazarından birisidir kendisi. Ama bu kitabından beklediğimi alamadım. Çünkü bu romanda kadın ve erkeklerin yerlerini değiştirmiş. Kadınları erkek, erkekleri kadın yapmış. Kitabı okurken, erkekler için olan şeyleri kadınlarda, kadınlar için olan şeyleri erkeklerde hayal etmeye çalıştım. Bu yordu beni. Onun için bıraktım okumayı. Ama hiç bu değişikliği yapmadan yazsaymış yine harika bir kitap olacakmış.

Buz gibi suya girmek...

     İnstagram’da olsun, haberlerde olsun buz gibi suya çıplak giren insanlar gösteriliyor. Putin de girmişti geçenlerde. Eğer ben girmiş olsam var ya. Saatine kalmaz zatürre olurum. Acaba bilimsel olarak araştırıldı mı ki? İnsan sağlığına yararlı mı, yararsız mı? Bunu sormamın nedeni şu: Buz gibi suya girmeyi dini bir ritüel ya da bir gelenek nedeniyle yapanların dışındaki insanlar da buna heves edecek. 

buz gibi suya girme modası
foto kaynak: unsplash.com

     Belki de ölmeden önce yapılacaklar listelerine bile koyacaklar. Çünkü hepimiz farklılığın peşinde koşuyoruz. Hayatımızda denemedik şey bırakmayalım istiyoruz. Bu açıdan bakıldığında buz gibi havuza ya da denize girmek de iyi bir alternatif oluyor. Ben girmem şahsen. Peki sizi girer misiniz buz gibi sulara?

6 Şubat 2021 Cumartesi

Güzel insan Beyhan Budak, Milliyet'te...

 

Beyhan Budak
foto kaynak: unsplash.com

     Beyhan Budak, Milliyet’te yazmaya başlamış. İlk yazısını 4 Şubat Perşembe günü kaleme almış. Onun adına çok sevindim. Kendisini takip ederim ve çok severim. Yazısını okurken sanki videosunu izler gibiydim. Konuşması gibi kalemi de güçlüymüş. Milliyet’ten kim bunu düşünmüşse tebrik ederim. Beyhan Budak ne kadar fazla insanla buluşursa o kadar iyi. Bu arada her perşembe yazacakmış, bilginize.

Whatsapp'ta ses kaydına süre kısıtlaması olmaması ne güzelmiş...

 

İnstagram sesli kayıt süresi
foto kaynak: unsplash.com

     Bu akşam Whatsapp’tan bir arkadaşa sesli mesaj gönderdim. Telefona konuşurken bir yandan da telefona baktım. Ne zaman kayıt süresi bitecek diye. Ama öyle bir şey olmadı. Bitmedi. Yaklaşık iki dakika kadar konuştum. “İnstagram’da olsa çoktan kayıt süresi biterdi. Whatsapp bu açıdan ne güzelmiş ya” dedim. Hakikaten neden İnstagram’da sesli kayıt süresi sınırlı?

5 Şubat 2021 Cuma

Teoman ne ara yeni albüm çıkarmış yahu?

 

Teoman yeni albüm çıkarmış
foto kaynak: unsplash.com

     Teoman yeni albüm yapmış, çıkarmış ve en çok dinlenen yerli albümlerde de ilk sıraya oturmuş. Arkadaşlar bu adam tekrar ne zaman müziğe döndü? Ve ne ara yeni albüm yaptı? Teoman yeni albüm çıkardıysa o şarkılar dinlenir. Umarım bu güvenimizi boşa çıkarak şarkılar yapmamıştır. Gerçi artık efsane olacak tarzda şarkılar da yapılmıyor bu aralar.

Kokteyl aşı...

 

farklı korona aşıları
foto kaynak: unsplash.com

     İngiltere’de gönüllüler üzerinde birinci aşı farklı, ikinci aşı farklı vurulup etkileri gözlemlenecekmiş. Mesela birinci aşıda Pfizer aşısı oldu. İkinci aşıda ise Çin aşısı olacak. Bu şekilde güçlü bir bağışıklık mı kazanılacak, ona bakılacak. Böyle ortaya karışık aşı yapılmasının nedeni ise: Aşıların tedarik edilememesi. Kokteyl aşılara hazırlıklı olalım. Yarı Çin, yarı Alman olabilirsiniz.

Koronavirüs ne zaman bitecek?

 

Koronavirüs ne zaman biter?
foto kaynak: unsplash.com

     Gün geçmesin ki koronavirüsün ne zaman biteceğine dair yeni bir tahmin daha duymayalım. Bir tane Amerikalı profesör müydü neydi? 2024 yılında biteceğini söylemiş. Ve o tarihten sonra da grip gibi bir hastalık olacak demiş. Virüs böyle mutasyona uğramaya devam ederse 2024 değil 2044’de biter. Belki de hiç bitmez.

2 Şubat 2021 Salı

Millet yeni sosyal medya uygulamalarına aç...

 

ClubHouse
foto kaynak: unsplash.com

     Kaç gündür ClubHouse herkesin dilinde. Yeni bir sosyal medya platformu. Ancak davetiye ile katılabiliyorsunuz. Milletteki bu heyecanı anlayamadım. Ama ben de bir heyecana kapıldım. İnsan merak ediyor. Yeni ne varmış o platformda diye. bu platform tutar veya tutmaz. Ama bu ilgi bize bir şey gösterdi ki. Millet yeni sosyal medyalara aç. Artık sıkılmışız İnstagram’dan Twitter’dan falan. Yeni şeyler arıyoruz. İşte tam bu sıralar girişimcilik zamanı. Yapacaksın yeni bir uygulama. Dalacaksın ortama.  

1 Şubat 2021 Pazartesi

Çift maske takmak, koronavirüse karşı daha mı koruyucu?

     Yine bir yerlerde araştırma yapılmış. Ve bu araştırmaya göre çifte maske takmak koronavirüse karşı korunmada daha etkiliymiş. Zaten şu anda bile iki maske takanlar var. Çok kalabalık yerlere girerken özellikle iki maske takıyormuş bir tanesi mesela. Devamlı maske takmanın da zararlarını gelecek yıllarda göreceğimizi söyleyenler de var bu arada. Onu da belirteyim. İlerleyen günlerde Bilim Kurulu’ndan böyle bir açıklama gelebilir.

iki maske takmak
foto kaynak: unsplash.com


İNSTAGRAM’DAKİ MİZAH AMAÇLI PAYLAŞIM GERÇEK OLMAZ UMARIM…

     Herkesten çifte maske takması istenebilir. Bu mesele İnstagram’daki bir paylaşımı getirdi aklıma. Tabi o paylaşım mizah amaçlıydı. Ama inşallah oralara varmaz bu durum. O paylaşımda adamın bir tanesi, bir kutudaki maskenin tamamını takmıştı yüzüne. Bilmem kaç tane maske vardı yüzünde.

İrfan Can transferi sonunda bitti...

     İrfan Can transferi sonunda bitti. Yine bize gelmek isteyen bir futbolcuyu daha Fenerbahçe’ye kaptırdık. Fatih Terim de bunun üzerinde çok durmuştu. “Eğer oyuncunun gönlü bizden yanaysa daha fazla bastırmalıyız” demişti. Ve yine bir şeyler ters gitti. Sonuç yine hüsran oldu bizim açımızdan.


İrfan Can transfer
foto kaynak: unsplash.com


İÇİNE NASIL SİNECEK?

     Peki, “Galatasaray’da oynamak istiyorum” diyen İrfan Can nasıl Fenerbahçe’ye transfer olmayı kabul etti? Peki Fenerbahçe bunu nasıl sindirecek? Kalbi ezeli rakibi Galatasaray için atan bir futbolcuyu takımında nasıl oynatacak?


NEDEN BU KADAR ISRAR ETTİ?

     Fatih Terim neden bu kadar İrfan Can’da ısrar etti anlamıyorum. Ama konu Fatih Hoca olunca bir şey diyemiyorsun. “Hocanın vardır bir bildiği” diyorsun.