Okuduklarım #28...
Aynı kitabı tekrar okumak zevk verdi mi?
Cemal Süreya, utangaç mıydı?
Okuduğum kitaplar, bu hafta #1...
Yaşar Kemal: "Çağımız kahramanlığının babası, Galileo'dur"
Aşk ve Gurur kitap incelemesi...
Oğuz Atay, insanları neden sevmiyor?
FIKRA ANLATIŞI BEĞENİLMEZ
Mektubun devamında arkadaşlarından bahsediyor. Onlara fıkra anlatışından. Arkadaşları pek beğenmiyormuş fıkra anlatım tarzını. Ama buna rağmen yine de gülerlermiş. Biz okurlarına da sesleniyor. "Bir gün size de kahve içmeye gelirsem, anlatırım" diyor. "Kahve içeriz" dediğine bakmayın siz. Asıl amacının kahve içmek olmadığını, asıl amacının uzun uzun konuşmak olduğunu söylüyor. Oda her dertli insan gibi, dertlerini anlatmak istiyor.
ODA YALNIZ BİRİSİ
Oğuz Atay, bu sözlerinin ardından asıl konuya geliyor. Asıl konu: Yalnızlık. "Yalnızım" diyor. Dertlerini anlatacağı, yalnızlığını gidereceği arkadaşları vardır. Ama sözde. Bu sözde arkadaşlarından dert yanar. Arkadaşlarının evde oturup, onun dertlerini dinlemediğinden dem vuruyor. Arkadaşları evde oturmaktan yana değillermiş hiç. İlla dışarı çıkmak isterlermiş. Gidilecek yer neresidir peki?
SEVMEZ MEYHANEYİ
Meyhane. Ama hoşlanmaz meyhaneden. Kendine göre haklı sebepleri de vardır meyhaneden hoşlanmamasının. Meyhane havası iyi gelmiyor kendisine. Dumanı bir yandan, havasızlığı bir yandan rahatsız eder. Buna da bir de zayıflığını ekleyin. Bu gibi ortamları kaldıracak bir bünyesi yoktur.
AĞIR DERECEDE MİYOPTUR
Mektubunda boyu ve kilosuna da yer verir, zayıflığından bahsederken. Bir yetmiş boyundaymış. Kilosu ise, elli ikidir. Bu zayıf bünyesinden dolayı bir yerde düşüp kalmaktan korkar. Dışarıda, meyhanede böyle bir durum yaşamamak için, evinde olmak ister, kendini hemen yatağa atmak için. Gözlerinin sorunundan da bahseder. Kendisi miyoptur. Hem de sekiz derece. Bu öyle bir görme bozukluğu ki. Eğer dışarıda gözlüğü kırılsa, evine bile kendisinin gidemeyeceğini söylüyor.
EVİ, DIŞARI ÇIKMAYA TERCİH EDİYOR
Dışarı çıkmak ile evde olmak arasındaki durumu kıyaslıyor. Konservesini alıp koltuğa geçer kitabını okurmuş. Tabi bir arkadaşıyla sohbet etmek gibi olmuyor. Ama en azından başına bir şey gelmeyeceğinden emin olduğunu söylüyor. Başına bu dışarı çıkmalardan birinde gelen gelmiş. İşkembecide sızmış. Saatiyle, cüzdanını çalmışlar. Oğuz Atay, İnsanları bu yüzden pek sevemediğini söylüyor son olarak.
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/person-holding-fountain-pen-211291/
Ömer Seyfettin'in cenazesi, kadavra olarak kullanılmış...
Sabahattin Ali, Aldırma Gönül'ü nerede yazmıştır?
Yangınlar bir yandan nefret söylemleri bir yandan...
Psikolojimi bozan ve eminim sadece benim değil, şu ülkedeki herkesin psikolojisini bozan şeylerden biri de, sosyal medya üzerinden insanların birbirini suçlaması. Muhalif ve yandaşların birbirlerine hakaret etmeleri. Sıradan insanların bile bu nefret söyleminin içine girmek durumunda kalmaları. Okuduklarım çok yaralıyor beni.
YANAN ORMAN GÖRMEK…
Psikolojimi bozan
diğer bir şey de, İnstagram’a her girdiğimde yanan orman görüntüleri görmek. Artık
bitse şu yangınlar. “Ağustosa değil de eylüle girmiş olsaydık” diyorum. Hiç
değilse sıcaklar azalırdı da yangınların sönmesinde bir faydası olurdu.
BU YANGINLAR ANCAK BÖYLE Mİ BİTECEK?
Korkum ne biliyor musunuz: Yangın söndürme
işini beceremeyeceğiz ve bir tane bile yanmamış ağaç ve yanmamış yeşillik
kalmayacak. Yanacak bir şey kalmayınca da bitecek bu yangınlar.