Yaşar Kemal diye
bir yazarımız olmayabilirdi. Onun yerine, köylerde destancımız olabilirdi.
Yaşar Kemal’in çocukluğunda devamlı köylerine destancılar gelirmiş. Az çok,
Yaşar Kemal’in hayatını okuyanlar bilirler bunu. Destancıları çok sevmiş.
Aşıkları da unutmayalım tabi. Onlar da köylerine uğrarmış Yaşar Kemal’in.
Destancı ya da aşık, hangisi olursa olsun köye geldiklerinde Yaşar Kemal, hemen
yanlarında bitermiş. Onları dinlermiş can kulağıyla. Onlar gibi kendisi de şiir
söylemeye başlamış. Kırlarda, bayırlarda. Masal gibi bir çocukluk. Bıyıklarının
terlemeye başladığı genç delikanlılık dönemlerinde, ufaktan girmiş işin içine.
On altı veya on yedi yaşlarındadır, masallar ve destanlar derlediğinde. Destan
ve masal derlemekle kalmamış. Tekerleme ve folklor da derlemiş.
OKUMAYA AŞIK BİR
YAZAR
Modern edebiyat
hayatına girmeseydi, bugün, yazar Yaşar Kemal’den bahsetmiyor olacaktık. Kendi
ifadesiyle, “Destancı olurdum” diyor. Yaşar Kemal’i, Yaşar Kemal yapan en
önemli olaylardan bir tanesi de Ramazanoğlu Kütüphanesinde çalışmasıdır.
Kütüphane, ona okumanın kapılarını açmıştır. Şunu da bilmek gerekir ki. Her
kütüphanede çalışan, okumayı çok sever diye bir durum yok. Yaşar Kemal’de
kütüphanede çalışan, sıradan biri olabilirdi. Ama o, okuma aşığıydı. Devamlı
okuyordu. Kütüphaneye devamlı dünya klasikleri geliyordu. Gelen bu klasiklerin
çevirilerini, cumhuriyet sanatçıları Tercüme Bürosu yapıyordu. Ne geliyorsa
okuyordu, ayrım yapmıyordu. Klasiklerin yanında, dünya romanları ve son
yıllarda yeni yeni popüler olmaya başlayan tarih kitapları.
YAŞAR KEMAL’E GÖRE BİR YAZAR
NELERİ OKUMALI?
Yaşar Kemal
nerden beslenmiştir? Onca birikimi nasıl elde etmiştir? Yaşar Kemal,
“Ustalarım” ve “Kaynaklarım” diyerek, ikiye ayırır beslendiği pınarları.
“Ustalarım” diyerek anlatmak istediği, çocukluğunun destanları, masalları,
tekerlemeleri, folklorları yani sözlü edebiyattır. “Kaynaklarım” dediği ise,
büyük, dünya edebiyatına damga vurmuş yazarlardır. Kimdir bunlar? Bunlar: Savaş
ve Barış’ın yazarı Tolstoy’dur mesela. Sonra Ölü Canlar’ın yazarı Gogol’dur.
Stendhal’dır, Dickens’dir. Tam bu noktada, yazar nasıl olunur sorusuna da cevap
veriyor Yaşar Kemal. Ona göre bir yazar hem Doğu, hem de Batı edebiyatını
süzgecinden geçirmeli. Hatmetmiş olmalı. Bir yazar adayına, “Kafka” dendiğinde,
alık alık bakmamalı. Şimdiki yazar adaylarına sormak lazım. Batı edebiyatının
temel taşlarını oluşturan kitapları okudunuz mu? Ya, Türk edebiyatı? Orhan
Kemal’den Yaşar Kemal’e, okunmadık kitap bıraktınız mı?
Foto kaynak:Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Teknoloji girdi hayatımıza kitaplar rafa kaldırıldı ve maalesef ben de bunun kurbanı oldum ki çok yavaş ve ağır adımlarla kitaplardan uzaklaştım. Oysaki her gün bir kitap okumaya özen gösterirdim. Bazen öyle bir dalardım ki kitaba gün ışırdı ama ben anlamazdım ta ki annem uyumadın mı yoksa sen diyene kadar. :) Gerçekten okumak istiyorum belki bir başlasam yine eski halime döneceğim ama bir türlü o boş vakti kendimde bulamıyorum. Umudum bayram bakalım yanıma bir kaç kitap alıp tatilde kitapları bitirmeye çalışacağım. Dua edin bana. :)
YanıtlaSilDualarımız seninle Uğur :)
SilYaşar Kemal bambaşka biri, bir dahi...
YanıtlaSilO'nun gibi bir değerimiz olduğu için ne kadar şanslıyız, teşekkürler bu değerli yazınız için...
Sizin gibi değerli bir bloggerdan bunları duymak ne güzel. Yorumunuz için ben teşekkür ederim.
SilBüyük yazarların çok geniş bir yelpazede yazarları okumuş olması çok önemli. Ayrıca Yaşar Kemal' in kitapları su gibi akıp gider. Bırakamazsın kitabı elinden.
YanıtlaSilO kadar akıcı ki. Çok sade, çok anlaşılır. Bende her zaman sade yazmak pesindeyim. Olabildiği kadarıyla tabi. Yorumunuz için teşekkürler.
Sil