Dan Brown Cehennem kitabı incelemesinde üçüncü
yazım. Bugün kitabın 103 ile 150’inci sayfalarını değerlendirmeye çalışacağım. ilk
sayfalarda Robert Langdon hatıralara dalıyor. Bir konferansa. Konferansın konusu
ne dersiniz? Dante ve sembolleri. Daha önce Dante hakkında benim gibi derinden
bilgi sahibi olmayanların çok işine yarayacak bilgilerle geçiyor konferans.
Dante’yi bir biyografi sitesinden okumak var. Bir de sevdiğin bir karakterden
Robert Langdon’dan. Bu tür kitapları biraz da bu yönleri nedeniyle seviyorum. Bilgi
verici oluyorlar. Salt heyecan yaşamıyorsun yani. Kendimi sanki konferansta,
sanki sıralardan birinde oturmuş onu dinliyormuş gibi hissettim. Direk konferansı
yazmış çünkü Dan Brown. İster istemez içinde hissediyorsunuz kendinizi.
DELİ DOLU ANLAR
Dan Brown Cehennem kitabı hakkında okuduğum
bir yorumda beklenenin altında kaldığına dair bir görüş vardı. Kitabı bitirdiğimde
bu görüşe katılır mıyım bilmiyorum. Ama şu ana kadar istediğim tarzda gittiğini
söyleyebilirim. Bir başka hoşuma giden şey ise Robert Langdon ile Sienna’nın
abi-kardeş rolünü oynamaları oldu. Bu sahne filmde de olsa, filmde de eminim
hoşuma giden sahnelerden biri olacaktı. Bu yapılana anlık çılgınlık mı demek
lazım artık bilmiyorum. Kontrol noktasından geçecekler ama Robert Langdon
aranıyor. Nasıl geçeceklerdir o zaman? Langdon aklına gelen fikirle. Üniversite
öğrenci grubunun arasına karışarak. Öğrencilere Sienna’yı kardeşi olarak
tanıtır. Öğrenci grubunun arasında kontrol noktasını aşarlar. Bu işin sonu aşka
doğru gidiyor gibi. Siz ne dersiniz?
ÖNERİ YAZI: Okuduğum Şehsuvar Sami değil bendim...
“BEN NE YAPIYORUM?”
SORUSU
Dan Brown Cehennem kitabı için baya bir
araştırma yapmış gibi görünüyor. Okurken insana yazımı basitmiş gibi gelen bir
yanı var. Ama durup düşündüğünüzde hiç de öyle kolay değil. Kurgu çok önemli. Dan
Brown kurgu konusunda iyi iş çıkarıyor. Tekrar romana dönersek. Robert Langdon
bir ara duruyor. “Ben ne yapıyorum?” diye soruyor kendine. Bir anlık bir
boşluğa düşüyor. Tutunacak bir dalı kalmıyor. Her şey bir anda elinden kayıyor
sanki. Bu kaçışın boşuna olduğunu düşünüyor. İlla ki kendisini
yakalayacaklarını düşünüyor. Evet, bu bir roman. Gerçek hayatta bu durumu
kendimizde yaşamıyor muyuz? “Bu koşturma ne için, ne yapıyorum ben böyle?” diye
sormuyor muyuz? Neyse ki yanında Sienna vardır. Ve ona tekrar amaçlarını
hatırlatır, kendine getirir. Ve tekrar yola koyulurlar? Siz kendi Sienna’nızın,
hayatta kal geldiği anlarda size destek olan, tekrar sizi hayat yoluna sokan
kişiyi söylemek ister misiniz?
ÖNERİ YAZI: Yaşar Kemal'e göre yazar nasıl olunur?
Blog linki:
yasamdanyazilar.blogspot.com
Günaydın Cem, bir şey sorucam Sienna'nın ona hatırlattığı amaçları ne? Allah'ım nasıl da koptum bir anda böyle..
YanıtlaSilBenim günaydın demem için biraz geç oldu galiba :) Sienna ondan bilinçaltında olan şeyi yapmasını istiyor. "Ara ve bul" diyor bilinçaltı ona. Oda bu şekilde yola devam ediyor.
SilÇok iyi bir romandır. Kitabı okurken kesinlikle yanınızda mobil cihaz olmalı, araştırma yapmak için. Ben, kitabın sonunu tahmin etmiştim. Brown, iyi bir araştırmacı ezoterik sırları ve dünyadaki gizli güçlerin amaçlarını her seferinde güzel anlatıyor. Sadece bir roman gözüyle de bakmamak lazım.
YanıtlaSilMobil cihaz kesinlikle olmalı. İnsan bahsedilen eserleri görmek istiyor. Böylelikle romanı daha iyi anlıyor. Evet, sadece bir roman değil. Bir sanat eserleri bilgi edinme kitabı da denebilir. Takip için teşekkürler. Ben de sizi takibe alıyorum. Saygılarımla
Sil