Cemal Süreya,
şiiri, adeta hayatının kadınını bulmuş, bir erkek gibi anlatıyor. Hem
mutluluğun kaynağı, hem de mutsuzluğun.
Ne onunla, ne de onsuz yaşayamıyorum duygusunu geçiriyor bizlere. Ve cümlenin
finalini ise şiir için, “Yazgım” diyerek yapıyor. Hayatını sanata, şiire
adamasının nedenini açıklıyor bizlere. Büyük bir cesaret örneği gösteriyor.
“Yazgım” demesinin alt yapısını da aktarıyor bizlere. Öyle havada bırakmıyor
açıklamasını. “İyi bir tahsil hayatı” diyor. Yazgısının eğitim hayatında iyi bir
eğitim aldırmasını, şairliğine bir hazırlık olarak görüyor. Diğer şairlere
bakarak da kendine pay çıkarmış. O şairlerin arasında kendi gibi şiir yazanları
görmemiş. Anlattığı konulara sadece kendisi değiniyormuş şiirlerinde. Böyle
görürmüş kendisini.
“ŞAİR
MİYİM?” SORUSU
Cemal Süreya,
bunlardan başka bir şekilde de tanımlıyor şiiri. Normal hayatında, “Mesleğim”
diyerek tanımlıyor. Manevi hayatında ise şiire, “Hayatımın özü” payesini
veriyor. Cesaretli bir şair oluşunu, kendi şiirine bakışını bizlerle
paylaşarak, gizlemeyerek bir kez daha ortaya koyuyor. Kendi şiirine
beklenildiği kadar duyarlı olmadığını içtenlikle paylaşıyor okurlarla. Bir şair
şiirden korkar mı? “Korktum” diyor. Her yazarın yaşadığı endişeyi dile getirmek
için söylüyor bunu. “Yazdıklarım gerçekten bir değer mi?” sorusu kemirir durur
yazarı. Bu yüzden, “Şair miyim?” diye sormuş kendine hep. Sorgulamış kendini.
“Beceremiyorum” düşüncesi kaplamış benliğini. Matematiği yapamayıp sevmeyen bir
öğrenci gibi hissetmiş kendisini şiire karşı.
BİR DE HAYAT DÜRTÜSÜ VARDIR
Her şiirini
sancılı bir süreçle yazdığını söylüyor. Kolayından şiir yazmak düşmemiş payına.
Zorlanma, şiir yazarken devamlı yanında hissettiği bir duygu olmuş, yoldaş
olmuş ona. Ve bu yoldaşlık da ilk günden son güne bir vefalı yar gibi takip
etmiş onu. Yazmak dürtüsü diyemeyiz sadece ona şiir yazdıran. Bir de hayat
dürtüsü vardı onu yazmaya iten. Gördüğünüz gibi salt sanat dürtüsü itmemiş onu
şiire. Yaşadığı hayat da ondan istemiş yazmasını. Şiirinin tamamlanmaya yakın
duyduğu sevinç tarifsizdir. Her defasında bu sevinci tekrar tekrar yaşamak için
yazmıştır şiirlerini. Peki sizler ne için yazarsınız düz yazılarınızı, şiirlerinizi?
Cemal Süreya bize açtığı pencereden baktığınızda, bu yazının sonuna
geldiğinizde neler hissettiniz?
Foto kaynak:Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Şiir çok yakından takip ettiğim bir tür değil ne yazık ki. Elime geçerse, bir yerde denk gelirsem okuyorum. Ece Abla'nın yazdıklarına bayılıyorum. :)
YanıtlaSilKendim de zaman zaman yazıyorum ama iddialı değilim. Sadece duygu yoğunluğu yaşadığım zamanlarda karalıyorum bir şeyler. Bana o duygu yoğunluğunu yaşatan neyse o konuda. Sanırım iyi şair dediğimiz kimseler bu yoğunluğu tüm hayatları boyunca yaşamışlar. Çünkü şiirin veya yazının gerçek duygu katılmadan yazılamayacağını düşünüyorum. Yazılsa bile aradaki fark çok net belli olur. :)
Öyle her zaman bir duygu yoğunluğuna sahip olmak isterdim :)
Sil