Gündelik yaşamda Cemal Süreya nasıldı? Neler
yapardı? Hiç merak ettiniz mi? Eğer merak ettiyseniz, size bir müjdem var. Bu yazı
sayesinde, bu merakınızı giderebileceksiniz. Cemal Süreya günlük hayatını,
Gösteri dergisi için yazmış. Derginin 21’inci sayısında. 1982 yılında. Bir gününü
yazması zordur aslında onun için. Şair olmanın, bir sanat adamı olmanın etkisi
ne kadardır bilinmez ama, günü gününe tutmaz. O yüzden anlatacağı bir günü, onu
tam olarak yansıtamayacaktır bize. Bunu belirtir. Hatta geçirdiği bir günü
değil de, geçirdiği bir haftayı anlatsa, okurun sorduğu soruya daha iyi bir
cevap olabileceği düşüncesindedir. Ama her şeye rağmen, yine de anlatmaya
çalışır.
ÖNERİ YAZI: Cemal Süreya: İmza günleri benim işim değil...
EN
VERİMLİ SAATLERİ
İstanbul’un Kadıköy’ünde oturmaktadır. İstanbul’lu
kimliğinden çok, Kadıköy’lü kimliği daha ağır basmaktadır. Kadıköy’lülerin bir
özelliğini de anlatır yazısında. Bir mecburiyetleri yoksa, çıkmazlarmış Kadıköy’den.
Çünkü o yıllarda Kadıköy, hala bir kasaba gibidir. Ordaki mahalle kültürü, hala
yaşamaktadır. Cemal Süreya o yıllarda, oğlu Memo Emrah ile yaşamaktadır. Memo
Emrah, on üç yaşındadır. Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri dışındaki günlerde,
işe gidişten eve dönme saatine kadar tüm hayatını oğluna göre planlar. Çünkü bu
üç gün, oğlu annesinin yanındadır. En verimli saatleri sabahın 4’ü ile 9’u
arasındadır. Bu saatlerden de anlaşılacağı gibi, erken saatlerde yatmaktadır. Bu
saat dilimlerinde dünyayı bir kenara bırakıp, düşlerinin dünyasına dalarmış.
HAFTA SONLARINI NASIL
GEÇİRİRMİŞ?
Saat 9 olduğunda yorgunluk bir yandan,
uykusuzluk bir yandan, belirtilerini göstermeye başlar. Yarım saatlik bir uyku,
onu kendine getirecektir. Tabi uyuyabilirse. Eğer uyuyamazsa, o gün sersemlik
çöker üstüne ve gitmek de bilmez. 4 ile 9 saatleri arasında kalkmayı alışkanlık
haline getirmiştir. O kadar ki, kalkmayı gerektirecek bir neden olmasa bile, o
saatlerde ayaktadır. O saatlerde kendisine çay eşlik eder. Çayı sever. Hatta,
on bardağa kadar çay içtiğini bile söyler Cemal Süreya. Oğlunun yanında
olmadığı hafta sonları, evde durmaz. Dostlarının kapılarını çalar. Vu bu dost
ziyaretlerinin yapıldığı bazı akşamlarda, evinin ışıkları yanmaz. Dostlarının yanında
sabahlamayı tercih etmiştir çünkü. Bozulan uyku düzeni nedeniyle, verimli
saatleri de değişir.
ÖNERİ YAZI: Cemal Süreya'nın kötü roman ve kötü şiire bakışı nasıldı?
SİNEMA TUTKUSU
Öğlenleri yemek yemez. Buna karşılık akşam
yemekleri ise bir ziyafettir. Akşam 19:00 ile 20:30 saatleri, eşref saatidir. Bir
kadeh şenlendirir bu saatlerini. Gençlik yıllarında sinema, onun için bir
tutkuymuş denebilir. Her gün muhakkak bir sinemanın koltuğunda yerini alırmış. Bunun
yanında tiyatro da var tabi. Sinema kadar hayatında kendine yer bulamasada. Ama kahve alışkanlığı devamlıdır. Kahveden kahveye
dolaşır. Birbirinden farklı üç kahveye girer çıkar gün boyu. Bu kadar kahve
tutkunu olması boşuna değildir. Çünkü hiç de azınsanmayacak sayıda bir çok
şiirlerini, kahvede yazmıştır. Bilinenin aksine sessiz, kendiyle baş başayken
yazmaz şiirlerini. Aksine bu tip sesli ortamlar, alışkanlık haline gelmiştir
onda. Evet, bir şairin günlük yaşamından kesitler böyle. Siz neler düşündünüz yazıyı
okuduktan sonra, Cemal Süreya ve günlük yaşamı hakkında?
Foto kaynak:Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Kadıköylülerin değişik bir özelliği oturdukları yerden ayrılmamaları.
YanıtlaSilBşr çok eserini kahvede yazması dikkatimi çekti. Genelde dediğin gibi bir çok kişi sessiz,sakin ortamı tercih eder
Keyifle okudum yazını.
Teşekürler.
Yazarlar hep öyle düşünülür çünkü. Sessiz ve sakin ortamda yazarlar diye. Cemal Süreya farklı bir şair bu manada :) Yorumun için teşekkür ederim.
Sil