Powered By Blogger

25 Haziran 2016 Cumartesi

Dava kitabı incelemesi...

 UYARI: Kitabı okumayanlar, bu yazıyı okuyabilirler.    
     Dava kitabı incelemesi yapmak kolay değil. Siz de takdir edersiniz ki. Ben de kendi çapımda anlatmaya çalışacağım. Öncelikle ben, Dava kitabını sevemedim. Bana anlamsız geldi. Daha önce, bu tarz yazılmış kitapları okumadığımdan dolayı olabilir. Kahramanımız Josef K. Bu K, Kafka’nın K’sı mı diye, aklıma gelmedi değil bak. Dava kitabı incelemesi yapmadan önce, kitapla ilgili daha önce yazılmış yazıları okudum. Hiç birinde bu mevzuya değinilmemiş. Bir yazıda değinilmiş. Oda sadece, neden yalnız K olarak ifade edilmesiyle ilgiliydi. Baştan kaybetmiş bir insanı  anlattığı için, isminin tamamı yok, sadece baş harfi var gibi bir açıklama yapmış işte.
dava kitabı incelemesi

                                                  TUTUKLAMA VAR AMA...
     Yavaş yavaş, Dava kitabı incelemesi yapalım o zaman. Dava kitabı hakkında, hangi siteyi açsanız, söylenen standart bir kelime ile karşılaşırsınız. Bir sabah Josef K uyandığında, onu tutuklamaya gelmiş iki kişi ile karşılaşır. Ve onlar tarafından tutuklanır. Ben hemen hemen, her Dava kitabının anlatıldığı yazıda bunları görünce, aklımda şöyle bir hikaye canlandı. Josef K’yı yaka paça alırlar, götürürler. Hapishane yatar. Neden yattığını bilmez falan. Hep bugünkü yargının uygulamalarının, haksız ve aynı Dava kitabında anlatıldığı gibi olduğunu söyleyenleri de duyunca, “Tamam. Kitap tam düşündüğüm gibi” dedim. Kitabı bir heves okumaya başladım.  Ama hiç öyle değilmiş. Evet, Josef K bir sabah uyanıyor. Evet, iki kişi geliyor. Evet, tutuklanıyor.
ÖNERİ YAZI: Yazmaya nasıl başladım?
                                                ANLAMSIZ OLAYLAR DİZİSİ
     Ama bundan sonrası tahmin ettiğim, düşündüğüm gibi değildi. Evet, tutuklanıyor dedik de. Öyle hapishaneye falan götürülmüyor. Tutuklu ama serbest. Normal hayatına devam ediyorsun. Değişen bir şey yok. Sonra apartman bozma bir binanın çatı katında, sözde duruşma yapılıyor. Yok, sonra amcasının zoruyla avukat tutuyor. Avukat, devamlı dava devam ediyor gibisinden laflarla, Josef K’yı oyalıyor. Bu arada Josef K, bankada şef. Müşterilerinden biri, davasında yardımcı olması için, ona bir ressam öneriyor. Sonra avukatını azletmek istiyor. Yok sonra katedrale gidiyor. Kısacası, ben hiçbir şey anlamadım. Okurken sıkıldım. Ben böyle soyut, mecazlı anlatımları sevmiyorum. Sırf, Dava kitabı diye okudum işte. Dava kitabı ve Dava kitabı incelemesi hakkında, siz neler söylemek istersiniz?
ÖNERİ YAZI: Önüne gelen kitabı okuma, okutturma...

Foto kaynak:Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

7 yorum:

  1. Bende beklentiyle başlamış ancak istediğimi bulamamıştım kitapta, hatta çizgi romanını da okumuş tatmin olmamıştım. Güzel yerleri olsa da sevememiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çizgi romanı belki farklıdır diye düşünüyordum. Baksaniza onu da beğenmemişsiniz. O zaman çizgi romanını okumadım diye üzülmeme gerek yok :) Takip için teşekkürler. Ben de sizi takibe alıyorum. Değerli yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
    2. Çizgiromana başlarken bende öyle düşünmüştüm ama sonuç hüsran oldu diyebilirim. Ben teşekkür ederim. :)

      Sil
  2. O zaman çerezlik bile değil benim anladığım bu :) Sana tavsiyem Momo veya Bitmeyecek öyküyü okuman çok seversin inan bakarsan çocuk kitabı gibi gözüksede ama değil :) yorumuna sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En azından benim tarzım değil diyelim :) Ya ben soyut anlatımları anlamıyorum. Bana somut, günlük yaşanan olaylar olacak. İnan ben kitapları çocuk kitabı falan diye ayırmam :) Her türlü kitabı okurum. Hele de benim gibi çocukluğuna hasret bir adamın çocuk kitaplarına burun kıvırması olacak iş değil :) Yorumun için çok çok teşekkürler :)

      Sil
  3. Ben beğenmiştim. Orada belki herkes kendinden bir şeyler bulabilir. Yaşadığımız toplumda belki farklı oluşumuz yüzünden bitmek bilmeyen bir davanın içinde, sonu gelmez yargılamalarla karşılaşıp, olmayan suçumuzun yalan olduğunu insanlara ispat etmekten yoruluyoruz. Kimin hazırladığını bilmediğimiz bir çeşit idam sehpasından kaçmaya çalışırken, kurtulmanın imkânsızlığı gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Öyle bir paradoks içindeyiz ki -eğer düşünüyorsak- bu zinciri kırmak için ölmek tek çare gibi geliyor. Bir yolu da o orada anlatılan gizli cemiyetin -aslında bana göre sürü kastediliyor, ya da düzenden nemalanan her birey- bir parçası olmak. Farklıysan ne kendini anlatabiliyorsun ne kendi hayatını yaşayabiliyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben beğenmedim ama sizin gibi beğenenlere elbette saygı duyuyorum. Beğendiğiniz bir kitap olmuş ki. Ne kadar da güzel anlattınız. Yorum için teşekkürler.

      Sil