Dün, kardeşim ile
kütüphaneye gittik. Hava günlük, güneşlikken bir anda bozdu. Rüzgar esmeye
başlamıştı biz yola çıkarken. Her ihtimale karşı kardeşim, şemsiyeyi aldı
yanımıza. Akşam 16:30 sularıydı, kütüphaneye gittiğimizde. Doğal olarak o
saatte kimse yoktu. Rahat rahat kitaplara bakabilecektik. Dışarıda da rüzgar
iyice şiddetlendiğinden, olabilecek en hızlı şekilde yürüdük. Ve kendimizi
kütüphanenin kapısından içeriye attık. İçerisi sessiz, sakindi. Kardeşim Elif
Şafak’ın Aşk romanını sordu kütüphaneciye. Oturduğu yerden kalktı geldi. Bir o
raf, bir bu raf. Dolaşıp durdu. Ama yok yok. Kitabı bulamadı. Kardeşim de o sırada,
başka kitaplara bakıyordu. “Bulamadıysanız ben bu kitabı alabilirim” dedi,
elindeki Türkan kitabını göstererek.
İLK TERCİHİM: DAVA KİTABI OLDU
Zaten adam, “Aldıklarını yerine koymuyorlar”
diye homurdanıyordu. Dışından söylemedi ama. İçinden, “Canıma minnet” demiştir,
kardeşimin teklifine. Ben ne kitaplar aldım. Bana gelelim. İlk gözüme çarpan,
yabancı romanlardı. Mesela Goriot Baba. Ama ben Türk kitapları almayı
istiyordum. Bir tane Türk, bir tane de yabancı, daha doğrusu. İlerledim diğer
raflara doğru. Baktım, Kafka kitapları var. Hemen Dönüşüm’ü taradı gözlerim. Yokmuş.
Baktım, Dava kitabı var. Hemen çektim çıkardım onu, kitaplıktan. Kafka her
zaman okunmaya değer. Hem de yeni basım. Mis gibi kitap yani. Dava kitabını
okuduktan sonra, bir değerlendirme yazısı yazmayı düşünüyorum. Kafka ve Dava
kitabı üzerine, edebiyat sitelerinde değerlendirmeler okumuştum. Bu değerlendirmeler
doğrultusunda, okumak istediğim kitaplar arasındaki yerini almıştı.
OKUDUĞUM İKİNCİ YAVUZ BAHADIROĞLU OLACAK
Yabancı bir kitap
aldığıma göre, bir de Türk kitabı almalıydım. Rafda, kitaplara göz gezdirirken,
birden Yavuz Bahadıroğlu ismi gözüme çarptı. Daha önce kendisinin Osmanlı’nın
Doğuşu: Merhaba Söğüt kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Bu kitabının adı:
Tarihimizin Gizli Odaları idi. Sevdiğim yazarlardan, bu tip araştırma
kitaplarını okumak da hoşuma gider. Bu nedenle, Tarihimizin Gizli Odaları
kitabını almakta, tereddüd etmedim. Çünkü benim için, Yavuz Bahadıroğlu ismi
yeterliydi. İnsan, her zaman roman da okuyamıyor ki. Sıkılıyor. O yüzden, bu
tip araştırma kitapları ile nefes alıyor insan. Yavuz Bahadıroğlu, iyi bir
romancı. Araştırmacı kimliği için değerlendirmemi de, Tarihimizin Gizli Odaları
kitabını okuduktan sonra, yine bir blog yazısıyla sizlerle paylaşmayı
düşünüyorum. Sizler aldığım kitaplar hakkında ne düşünüyorsunuz? Devamlı kütüphaneden
kitap alır mısınız?
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Yavuz Bahadıroğlu'nun tarih romanları serilerinden okumadığım çok az vardır herhalde. Merhaba Söğütler, Buharalar vs. Romanları gerçekten çok güzel ama onları okuduktan sonra araştırma kitapları sönük gelmişti bana. Yani bilmediğim şeyler yazmıyor diye düşünüyorum, günümüzde konuşulan mevzuların tekrarı daha çok. Kendisiyle birebir görüşme fırsatım da olmuştu bir projeyle ilgili, muhabbeti ve samimiyeti ile kalbimi kazanmıştır ayrıca. :)
YanıtlaSilFranz Kafka'dan da sadece Dönüşüm kitabını okumuştum, güzeldi. Diğerlerine henüz fırsatım olmadı.
Ben kendi kütüphanemi yapmaya çalıştığım için geri vereceğim yerlerden kitap almıyorum genelde. Kütüphanelere vakit geçirmek ve araştırma yapmak amaçlı gidiyorum. :) Bence güzel kitaplar, ne olursa olsun usta yazarlar, tanınmış yazarlar. Keyifli okumalar dilerim. :)
Yavuz Bahadıroğlu'nu hem kitap olarak hem şahsen benden daha fazla tanıyorsun :) Araştırma kitabını okurken dediğinle bende karşılaştım. Dönüşüm'e baktım ilk ama yoktu. O yüzden Dava'yı aldım. Kafka külliyatına girmiş olacağım böylelikle :) Senin kütüphanen eminim seçkin kitaplardan oluşur. Keyifli okumalar dileğin için teşekkürler.
Sil