Powered By Blogger

17 Eylül 2023 Pazar

Myvslr, bloğuna neden veda etti? Myvslr ile röportaj...

Myvslr adlı kişisel blog birkaç gün önce yazdığı veda yazısı ile blog dünyasına veda etti. Böyle güzel güzel yazılar yazarken nereden çıktı bu veda peki? İşte bu soruyu kendisine sordum. Kendisiyle yaptığım röportaj sizlerle.

                                                                 *

SORU: Bloğuna veda etmen benim için beklenmedik bir olaydı. Neden bu şekilde bir karar aldın?

CEVAP: Genelde kararlarım bana da sürpriz oluyor. Yılın yarısını Serdar Ortaç’la Teoman arasında bir ruh haliyle yaşıyorum J Bu durumun özel bir sebebi yok ama son zamanlarda dergilere de yazdıklarımdan göndermek istedim. Bunun için bloğumda olanları kullanayım dediğimde daha önce bir yerde yayınlanmamış olma şartı aranıyordu. Ben de enerjimi dergilere, yarışmalara harcamak istediğim için bir gece, böyle bir anda veda yazasım geldi.

                                                                  *

SORU: Veda yazısını okuduğumda şunu hissettim: Sanki en baştan bloğa belli bir süre yazmak için başlamışsın. O süre dolunca da veda yazın geldi gibi. Bu hissimde yanılmış mıyım?

CEVAP: Hocam bana sorarsan pek isabetli değil ama bu his sonuçta öyle hissetmiş olabilirsin. Başlangıçta orayı arşiv gibi kullanırım, yazdıklarımı da sadece ben okuyacağıma herkes okusun mantığıyla açtım. Daha önceden de istiyordum zaten. Gelip şunları şunları yazıp giderim gibi bir düşüncem yoktu yani.

                                                                  *

SORU: Blogdaki ilk yazılarına baktığımda belirli bir konu üzerine yazıyordun. Sonrasında ise yazılarının içinde madde madde farklı konulara değinmeye başladığını görüyoruz. Bu tip yazılarına derle-dene-me adını verdin. Bunu bir seri haline getirdin. Bu tarz yazmaya nasıl karar verdin? O dönüşün nasıl oldu?

CEVAP: Şöyle: Hem çeşitlilik yaratmak istedim kendimce hem de ben aslında öyküden ziyade deneme yazmaya daha yatkın biriyim. Öykülemektense, salt düşünce olarak daha iyi ifade edebiliyorum kendimi. Günlük hayattan aklıma gelen, aklıma yatmayan, eleştirdiğim ya da farklı baktığım konuları, olayları paylaşmak istedim. Aslında benim gibi düşünen insanlar olduğunu da gördüm. Bu her zaman hayatta insana iyi hissettirir. Fakat her şeyde olduğu gibi bunun da aşırısı iyi olmaz. Her konuda da aynı düşünmemek, hareket etmemek lazım J Bir de herkesin bildiği, yaşadığı olaylara farklı açıdan da bakılabileceğini göstermeye çalıştım diyebilirim.

                                                                  *

SORU: Enerjini dergilere ve yarışmalara vermek istediğini söyledin. Orada durumlar nasıl?

CEVAP: Henüz pek bir girişimim olmadı ama süreli yayın yapan ve çok çok popüler olmayan bir dergiden olumsuz cevap aldım. Bir de İnstagram üzerinden online yayın yapan bir dergiye onların belirlediği bir temada öykü yazdım. Kalıplara gelemeyen biri olduğum için yazarken biraz sıkılsam da yazıp gönderdim. Çünkü yazdıklarımın editöryel anlamda karşılığı olup olmadığını merak ediyordum. Sonra bir baktım ki yayınlamışlar. Bu şekilde devam etmek ve var olan potansiyelimi eğitimden geçirmek istiyorum. Yaratıcı yazarlık gibi kurslara girmek gibi bir planım var.

                                                                  *

SORU: Sosyal medyada sen de çok denk geliyorsundur. Önüne gelen yaratıcı yazarlık kursu açıyor. Bence bu iş çok paraya döküldü ve samimiyeti de bence sorgulanır hale geldi. Sen nasıl düşünüyorsun yaratıcı yazarlık kursları hakkında?

CEVAP: Evet, denk geliyorum ama detaylı araştırmadığım ve içine hiç girmediğim için bu konuda bir şey demeyi doğru bulmam. Eminim işini hakkıyla yapanlar vardır bize de onları bulmak düşer J

                                                                  *

SORU: Yazarlıkta amacın ne? Kitap mı yazmak, köşe yazarı mı olmak?

CEVAP: Aslında meslek olarak yazarlık gibi bir amacım yok. Okumayı seven biri olarak ve yazmanın hem yaratmakla bir ilişkisi, hem de iyileştirici bir etkisi olduğunu düşündüğüm için, bana iyi geldiği için yazıyorum. Ardımda şu an için bir blog bıraktım. Belki bir kitapta ilerleyen yıllarda olur mu bilemem ama bu kesinlikle bir roman, öykü olmaz. Ya deneme olur ya da şiir kitabı olur. Köşe yazarlığı değil de süreli yayın yapan bir dergide kendimce yazmak isterdim. Bunun için çaba göstereceğim gibi duruyor. Tabi şimdilik J

                                                                  *

SORU: Kitap okuma ile aran nasıl?

CEVAP: Ülkemize göre çok iyi olduğunu söyleyebilirim J Klasikler hariç roman okuduğum çok nadirdir. Genelde sosyal bilimlerle alakalı okumalar yapıyorum. Felsefe, sosyoloji ve psikoloji ağırlıklı diyebilirim. Bunlardan sıkıldığımda da romanlara kaçıyorum. Ama çevremin de yanıldığı üzere aslında asla çok fazla kitap okumuyorum. Ülke ortalamasına göre fazla oluyor. Kısacası, kitap kurdu değilim J

                                                                  *

SORU: Bu ara ne okuyorsun?

CEVAP: Kendine yardım kitaplarından olan Hayatı Yeniden Keşfedin kitabını okuyorum, bitmek üzere. Herkese de tavsiye ederim.

                                                                  *

SORU: Roman olarak ve kişisel gelişim açısından en beğendiğin kitaplardan öneri alsak.

CEVAP: Kişisel gelişimle aram hiç yok. %90’ını çöp olarak görüyorum. Kalan %10’luk kısım da İlber Hoca’nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır, Doğan Cüceloğlu Hoca’nın Var Mısın, Engin Geçtan Hoca’nın Hayat Gibi kitaplarını okumam beni kişisel gelişim alanında fazlasıyla doyuruyor. Roman olarak klasik olacak ama Dostoyevski’nin 3 romanı: Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler ve Yeraltından Notlar. Dorian Gray’in Portresi, Sabahattin Ali’den İçimizdeki Şeytan’ı sayabilirim ilk aklıma gelenler.

                                                                  *

SORU: Kimin denemelerini okuyup, “Ben de bunun gibi yazmalıyım” dedin?

CEVAP: Montaigne okudum ama hiç bunun gibi yazmalıyım dediğim biri olmadı. Çünkü modellemeyi seven bir yapım yok. Esinlenirim tabi ama benzemeye çalışmam. Bunun da ukalalık olarak anlaşılmasını istemem. Bu yapı meselesi. Bir de Müjdat Gezen’in, “Normal Olacak Kadar Anormal Değilim” adlı kitabı var. O da konu konu yaşadığı anıları deneme tarzında kaleme dökmüş. Hem de çok zevk alarak okudum. Hem de bir deneme kitabı yazarsam ilham alacağım bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

                                                                  *

SORU: Röportajımızın sonuna gelirken. Blog yazmak sana ne kattı? Ne umdun, ne buldun?

CEVAP: Blog yazmak bana düşüncelerimi daha derli toplu görmemi sağlarken aynı zamanda yazmak için ayrıca da bir motivasyon sağladı diyebilirim. Yani belki blog olmasa orda yazdıklarımın bazılarını hiç yazmamış olabilirdim. Ne umdum sorusuna gelince hiçbir şey ummadım aslında. Ama çok güzel insanlar buldum. Onların bazılarıyla sohbet ettim, senin gibi bazılarıyla da röportaj yaptım J Çok güzel bir aile var aslında blog dünyasında. Gerçekten bir mahalle gibi olmuş. Daim olsun diyorum ve böyle bir ailenin parçası olmaktan da mutluyum J

                                                                   *

SORU: Ve geldik son söze. Son olarak ne söylemek istersin?

CEVAP: Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine J

Harika bir final oldu bu J

Myvslr’nin Veda başlıklı yazısını okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

9 yorum:

  1. Hayırlısı olsun, bence her giden mutlaka bir süre sonra döner. :)
    Son söz harika!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım geri döner. Son söz gerçekten harika oldu Momentos :)

      Sil
  2. Samimi, doğal bir söyleşi olmuş. Her veda insanı üzüyor tabii.
    Nazım Hikmet'in o dizeleri de tam yerini bulmuş.
    Sevgiyle, esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Her veda hüzünlüdür. Nazım Hikmet'le kapanış çok güzel oldu. Sevgiyle kalın.

      Sil
  3. hımm evet arada bir bloga yazardı, arada yorum yapardı, işallah diledikleri olur :)

    YanıtlaSil
  4. Vedası beni de şaşırtmıştı, bu röportajı çok iyi yapmışsın sana da tebrikler. :)

    YanıtlaSil
  5. Çok teşekkürler :) Aynen hayırlısı olsun. Yeni kararlar, yeni başlangıçlar :)

    YanıtlaSil