Yılanların Öcü ismini ilk duyduğumda, “Herhalde
fantastik bir hikaye anlatan bir kitap” diye düşünmüştüm. Sonra sanırım 100
temel eser içerisinde de yer aldı. Yıllar önce çekilmiş Türk filmleri vardı bu
kitabın. Ama bakmak içimden gelmedi. Ne anlatıldığını bilmiyordum. Bazen iç
acıtıcı filmler çıkıyordu, bu tür hakkında bilgi sahibi olmadığım filmler. O yüzden
birkaç kere televizyonda denk gelmiştim. Ama durmadan geçtim. En son dizisi de
yapıldı. Onun da fragmanlarına bakıp beğenmemiştim. O yüzden izlememiştim. Ve en
sonunda kütüphanede denk geldim, Yılanların Öcü kitabına. “Artık okuma
vaktidir. Bu sefer pas geçmeyeceğim” dedim. Yazarı Fakir Baykurt. Bilinen tek
kitabı.
FAKİR
BAYKURT’UN GÖZLEM GÜCÜ
Bunun dışında da birkaç kitap yazmış. Onları
da kütüphanede gördüm. Öncelikle Fakir Baykurt’un yazım dili harika. Çok yalın
bir Türkçe’ye sahip. Okuma zorluğu çekmeyeceksiniz. Yılanların Öcü, bir köy
romanı. Köyde yaşayanlar kitabı okuduklarında, “Bizim köyü anlatmış”
diyeceklerdir. Anlattığı köy, Karataş. Ama anlattığı hepimizin köyünde
olabilecek, hatta olmuş olaylardan biri. Fakir Baykurt, Türkçe öğretmenliği
yapmış Anadolu’da. Benim izlenimim şu oldu: Öğretmenlik yaptığı bu yıllarda,
yaşadığı köyleri, o köylerin insanlarını çok iyi gözlemlemiş. O kadar ki,
romanın kahramanlarını köyünüzdeki insanlara, hatta ailenizden birilerine
benzetebilirsiniz. Mesela Bayram’ın anası, Iraz Ana. Ben kendi anneanneme çok
benzettim. Onun dirayeti, onun hayatı yaşamışlığı-görmüşlüğü. Ve hani derler
ya. Evde bir büyük olması önemli diye.
GÜÇLÜ-YOKSUL HİKAYESİ
İşte bu romanda, evde bir büyük olmasının
aileye neler kattığını görebiliyorsunuz. Evde kimler var? Onu da belirteyim. Bayram,
Bayram’ın karısı Haçça, Iraz Ana, 6-7 yaşlarındaki oğulları Ahmet ve Ahmet’ten
küçük iki çocukları vardır. Yoksul insanlar, arkası olmayan insanlar, hep
ezilirler ya. İşte Bayram ve ailesi de, böyle bir ailedir. Muhtar da,
kötülerden biridir. Bayram ve ailesi, köyün en garipleri diye, Muhtar da
onların üzerinden çıkarlarına ulaşmaya çalışır. Tipik bir köy hikayesi. Ama aynı
durum, şu an şehirlerde de yaşanıyor. Şehir, metropol olması hiçbir şeyi
değiştirmiyor. Kötü, her yerde kötü. Gariban, her yerde gariban. “Tamam bu
kadar yazdın. Anladık. Okuyalım mı yani?” diye soranlar vardır. Onlara diyorum
ki: “Okuyun. Boşa vakit harcamamış olacaksınız”.
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Edebiyatımızın ilk akla gelenlerinden. Okudum da, filmini de izledim. Epeyce bir zaman geçince okunulanların üzerinden satır satır hatırlanılmıyor; ama kitap özeti gibi bir şey akılda kalıyor.
YanıtlaSilEvet haklısınız :) Ama bir daha okunmayı hak eden bir kitap. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
SilFilmini de çok beğenmiştim ben :)
YanıtlaSilKitabı okuduğuma göre artık filmini de izleyebilirim :) Değerli yorumunuz için teşekkürler.
SilBu kitabın adını hep duyarım, aslında merak da ediyorum ilgi çekici bir ismi var, henüz okuyamadım ne yazık ki.
YanıtlaSilMuhakkak oku. En yakınındaki kütüphaneye git, hemen al. Pişman olmazsın. Değerli yorumun için teşekkürler.
SilGüzel yazı için teşekkürler :):)
YanıtlaSilBu motive edici yorumun için ben teşekkür ederim :)
SilHiç okumadım Fakir Baykurt ben. Aklıma soktun.
YanıtlaSilOku. Beğeneceksin :) Değerli yorumun için teşekkürler.
Sil