Fatih Erkoç, lenfoma kanserine
yakalandığını açıkladı. İlk önce haberi, internet sitelerinde gördüm. Sonra bir
magazin programında, Fatih Erkoç’un röportajını izledim. Morali iyi gözüküyordu.
Kendisi de söyledi zaten. Kanser oldum diye, köşesine çekilmemiş. O halinde
bile şarkı söylemeye devam ediyormuş. Zaten röportaj da, şarkı söylediği
mekanda gerçekleştirilmiş. Röportajı izlerken ve sonrasında, kanser üzerine
düşündüm. Ne kadar da çok duymaya başladık, değil mi bu hastalığı? Sanki sıradan
bir hastalıkmış gibi. Yaşlılıkta, genellikle bir kanser yakalıyor insanoğlunu.
Fatih Erkoç’un ki, lenfoma olmuş. Bazısının ki akciğer kanseri, bazısınınkiyse
meme kanseri vb. Ne çok da kanser türü var değil mi? Saymakla bitmeyecekmiş
gibi.
YAŞLILIKTA, “YA
BEN DE YAKALANIRSAM”
Artık her yaşlanan, muhakkak kanser
hastası mı olacak diye düşündüm. Eğer yaşarsam, peki ben? Ben kendi
yaşlılığımda da mı, kanser hastalığına yakalanacağım? Çok zor bir hastalık. Birde
bu hastalıkta önemli olan, erken teşhis edilmesi. Mesela Fatih Erkoç’un
hastalığı da, erken teşhis edilenler arasında. Okuduklarımız, izlediklerimiz ve
duyduklarımız kadarıyla, özellikle kemoterapi çok zorlayıcı bir tedavi. İnsanı dermansız
bırakan. Ve en bilinen özelliği de, insanın saçlarının dökülmesi. Tüm bunları
düşününce, içimden lanetlemek geldi. Kimi peki? Bir komplo teorisine göre, ilaç
şirketleri bu tip hastalıkları kendileri üretip, dünyaya yayıyorlar. Sonrada ilaçlarını
piyasaya sürüp, paraya para demiyorlar. İşte böyle bir durum varsa, o
şirketleri lanetlemek istedim.
NE TÜKETSEK, HASTALIK KAÇINILMAZ
Sadece bu ilaç şirketleri komplo
teorisiyle de açıklanmıyor bu durum. Birde yediklerimiz var tabi. Hangimiz ne
yediğimizi, ne içtiğimizi biliyoruz ki? Bugün marketlerden alıp tükettiğimiz ne
varsa, hepsinin hakkında, insanlarda çeşitli hastalıklara yol açtıklarına dair
görüşler var. Evet, modern hayat diyoruz. Ama bu modern hayat, bize kattığından
daha fazla şeyi bizlerden götürüyor. Hani bir atasözümüz vardır, “Silah icat
oldu, mertlik bozuldu” diye. Bu atasözünden yola çıkarak doktorlarda, “Yiyecekler,
içecekler fabrikalarda pakete girdi. Sağlıklı gıda kalmadı” diyorlar. Artık başka
şansımız yok. Organik yiyecekte bizlere umut olamadı. Organik yiyecekler pahalı,
bir. İkincisi de, organik diye insanlara normal yiyecekleri satıp, insanları
kazıkladılar. Yani ona da güven kalmadı. İnsanlık olarak, hastalıkların
pençesindeyiz maalesef.
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Yakında kanseri yeneriz. Tam iyileşme sağlanır. Sonra daha güçlü, daha tehlikelisi ürer. 2 adım ileri 1 adım geri.
YanıtlaSilHaklısın. Kanseri bitirirler. Başka bir hastalık icat ederler. Hiç bir şey değişmez.
SilYazdıkların tamamen doğru Cem. Üstelik teori falan değil gerçek. Bir gerçeği de ben paylaşmak isterim. Dünya devi bir ilaç firması (adını veremiyorum) İngiltere'de 2 yıl önce kanserin ilacını buldu. Üstelik tek bir ilaç. İçip kurtuluyorsun. Fakat orada çalışan kişiler ve şirketle bir şekilde işi olan 3. şahıslar ile gizlilik anlaşması düzenledi. Bu düzenlemeye göre bilginin dışarı sızması durumunda, sızdıran kişinin bir canını almadıkları kalacak. Neyse şuan bu ilacı piyasaya sürmemelerinin sebebi, şuan kanser tedavisinde kullandıkları ilaçlardan daha fazla para kazanmak. İlerleyen zamanlarda elbette bu ilaçta piyasaya sürülecek ancak şuan insan yaşamı üzerinden daha fazla gelir elde edilmesi planlanmış. Yani bu bir teori değil maalesef ki gerçek. Bu konuda denilebilecek çok şey var aslında ama 2 sene önce yerinde şahitlik yaptığım ve bu olayın ardından çok yakınımda 2 kişinin bu hastalıktan ölümüne şahit olan biri olarak yeterince şey söyledim. Allah herkese sağlık versin diyeceğim sadece..
YanıtlaSilYakınların için üzüldüm. Başın sağ olsun. Dediklerinin altına imzamı atarım. Her şeyi anlatmışsın. Durum bu.
SilAllah dermansız dert vermesin. Her çağın kendi çaresiz hastalığı oluyor. Sanırım pek çok hastalığın kaynağı stres.
YanıtlaSilEvet, haklısınız. Stres her hastalığın nedeni olarak gösteriliyor. Ama insan ister istemez stres yapıyor. O ne olacak, bu ne olacak falan diye düşünüp düşünüp duruyoruz. Bunlar da hastalık olarak geri dönüyor bize.
Sil