Powered By Blogger

21 Temmuz 2016 Perşembe

Dan Brown Cehennem kitabı yorumum...(4'üncü ve son bölüm)

     Dan Brown’un Cehennem kitabını dün itibariyle bitirdim. Kitabın yorumunu ancak bugün yazıyorum. Hemen, sıcağı sıcağına yazmak istemedim. Bir gün geçsin. Üzerine biraz daha düşüneyim, hazmedeyim dedim. Bu kitap yorumlarıyla ilgili yeni bir şey yapmaya karar verip, bunu ilk Cehennem kitabının yorumu ile uygulamaya sokmuştum. Ama istediğim gibi olmadı. Okuduğum her 50 sayfadan sonra o 50 sayfanın yorumunu yapacaktım. Bir yazı dizisi gibi olacaktı. Ama düşündüklerimle pratiktekiler birbirini tutmadı. O yüzden bu yorum şeklini devam ettirmeyeceğim. Yine klasik şekilde kitabı bitirdikten sonra, kitabın yorumunu yazacağım. Gelelim Cehennem kitabının yorumuna. Öncelikle şunu belirteyim. Bazıları bu kitapta hayal kırıklığına uğramışlar. Diğer kitaplardaki tadı bulamamışlar.
dan brown cehennem kitabı

                            KİTABI OKURKEN CEP TELEFONUNUZ YANINIZDA OLSUN
     Bende böyle bir sorun olmadı. Diğer kitaplarındaki tadı buldum. Ben Dan Brown kitaplarını rahatlıkla alıyorum. Çünkü hep bir standardı var bu kitapların. Pişman olmayacağımı biliyorum yani. Bu kitapta da pişman olmadım. Yine Robert Langdon maceradan maceraya koşuyor. Tempo hiç düşmüyor. Bir sonraki adımda, “Bu sefer ne olacak?” diye kendinize soruyorsunuz. Aynı zamanda Dante kimdir, meşhur eseri hangisidir, Floransa ve İstanbul’daki tarihi eserler hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz. Daha önceki Cehennem kitabı yazılarından birinde bir okuyucum yorum yapmıştı, “Yanınızda bir cep telefonu olsun. Tarihi yerlere Google’dan bakarsınız” diye. Ben de unutmadan size bu hatırlatmayı yapayım. Ben denedim. Enteresan oluyor.
                                           BİZE KARŞI BİR ÖNYARGISI YOK KİTABIN
     Bilmem bi sarayın ismi falan geçiyor. Hemen Google’a ismini yazıyorum. Nasıl bir yermiş görüyorum. Ondan sonra kitapta, “Sarayın kapısının önüne geldiler” diyor mesela. Hangi saray, hangi kapı olduğunu ekranda görüyorsun. İlginç bir deneyim. Kitapta bazı mekanlar var ki. Onlar için Google’a bakmanız gerekmiyor. Çünkü o mekanlar bizim mekanlarımız. Çünkü o mekanlar İstanbul’umuzda. Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı gibi. Kitap ülkemizin ve İstanbul’un tanıtımı için çok önemli. Kitabın önemi, ilk çıktığı zamanlarda da çok dile getirilmişti. Kitapta bizi anlatırken bir ortadoğu ülkesi olarak anlatmıyor. Bazı önyargılı yabancılar gibi. Asya ile Avrupa’nın harman olduğu yer olarak bahsediyor. Bu yönden sevindirici. İşin özü: Heyecan isteyen, düşmeyen tempo isteyen, üzerine birazcık aşk sosu isteyen muhakkak okusun.

Foto kaynak:Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

6 yorum:

  1. İstanbulda geçmesi çok iyi en azından yabancı mekanlar olmamış olur daha iyi hayal ederiz :)

    YanıtlaSil
  2. Dan Brown'ı bu kitapla tanımış ve çok sevmiştim, her kitabı ayrı bir güzel gerçekten. Beğenmenize sevindim. :)
    Kitaptaki mekanlar ve kullanılış biçimi gerçekten çok hoştu, okurken etkilenmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dan Brown'un yazdığı kitabı beğenmemek mümkün mü? :)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Okunurmuş da. Sen okuyunca nasıl fantastik bir yorum yaparsın onu hayal edemiyorum :)

      Sil