Ece Evren
sağ olsun beni, güne nasıl başlıyorum diyerek mimlemiş. Onun yazısı şurada. Çalışanlar
için güne başlamak klasikleşmiş bir hal alıyor aslında. Ben güne geceden
başlıyorum. Yatmadan önce bloğuma ve sosyal medyaya bakıyorum. Sonra alarmımı
saat 07:20’ye ayarlıyorum. Benim için gün 07:20’de alarmın çalması ile başlar. Çoğunlukla
alarm çalışınca bir iki gerinir kalkarım.
Ama bazı
zamanlar, özellikle geç yattığım geceler alarmı bir 10 dakika erteliyorum. Kalkarken
de, “Bu akşam geleyim erkenden yatacağım” diyorum. Ama nerde? Yine geç
yatıyorum. Yorganın içi sıcak, dışarısı soğuk. “Bu ne soğuk lan” deyip
giyiniyorum. En geç saat 08:00’de evden çıkmış olmam gerekir. Çünkü 08:05 geçe
servis geliyor.
Bazı zamanlar 08:03 geçe çıktığım oluyor. Tabi o zaman
da biraz hızlı bir tempoda yürümem gerekiyor. Hatta biraz da koşmam. Sabah sabah
spor yapmış oluyorum yani. 08:30 ile 08:35 arası işyerinde oluruz. Bir bardak
çay ve bir tane de simit, sabah kahvaltımı oluşturur. Biraz da lak lak yaparız.
09:00’a 10 kala yukarı çıkarız.
Bilgisayarları
ve programları açarız. Ve saat tam 09:00 olmuştur. Artık çalışma vaktidir. Ve benim
için bir gün daha başlamış olur. Mesela yarın da bu dediklerim olacak. Ama yarın
pazartesi. Bu dediklerimin yanına siz birde pazartesi sendromunu ekleyiverin.
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/blur-boy-bright-city-433398/
Yataktan kalkma seremonine güldüm :) Zor oluyorsa kalkmak,değiştir şu biyolojik saatini Cem :)
YanıtlaSilBiyolojik saatime zıt gidemem :) Yorumun için teşekkür ederim.
SilAynı durum bende de oluyor, alarmı duyunca bu gece daha erken yatacağım diyorum ama olmuyor :))
YanıtlaSilBende de olmuyor :) Yorumun için teşekkür ederim.
Sil