Felsefe öğretmeni vardı lise yıllarımızda.
Adı Dursun’du. Soy ismi gelmiyor şimdi aklıma. Geçmiş zaman. Ama müthiş
dersleri hep aklımdadır. Onun derslerini iple çekerdik. Felsefeye karşı zaten
bir ilgim vardı. Birde onun işini severek yapması, daha da sevdirdi bana
felsefeyi. Bir soru sorarak başlardı. Herkes aklından geçeni söylerdi. Sınıfın haylaz
takımı bile el kaldırıp cevapları o soruları. Bir takım cevaplardan sonra, “Demek
ki felsefe buymuş çocuklar” derdi. Bizim verdiğimiz cevaplardan yola çıkarak
tanımlardı neyi tanımlayacaksa. Tabi ki doğru cevaplarımızdan. Felsefe derslerimiz
salı günleri son saatler olurdu. İnanır mısınız, bir arkadaşım o gün okula
gelmemişti. Sırf o gün, o hocamızın dersine girebilmek için son derse gelmişti.
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/man-in-black-and-white-polo-shirt-beside-writing-board-159844/
Öğretmenlerin işini severek yapması gelecek nesillerin de kendi işlerini severek yapmasında büyük rol oynuyor. Bir de sizin gibi yıllar geçse de kendisini hatırlatıyor bu şekilde.
YanıtlaSilBöyle öğretmenler ne kadar çoğalırsa eğitimimizin kalitesi o kadar artacaktır ayrıca. Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilBenim de en sevdiğin dersler felsefe ve matematik, neden insanları bu iki dersten soğutuyorlar anlamıyorum. En sevdiğim ders videoları ders diyenler var ya :))
YanıtlaSilFelsefe on numara ya. Tam bana göre :) Ama matematik ile yıldızım hiç barışmadı. Yorumun için teşekkür ederim.
SilÖğretmen dediğimiz insan böyle olmalı zaten. Diğerleri gibi robot gibi girip anlatmamalı :)
YanıtlaSilBazıları anlatmış olmak için anlatıyorlar sadece. Ama böyle işini hevesle yapanlar olunca dersten zevk alıyordu insan. Yorumun için teşekkür ederim.
Sil