Kişisel
gelişim ile ya bir kitapta okudum ya da bir yazıda. Hangisi olduğunu
hatırlamıyorum şimdi. “Hangi mesleği yapmak istiyorsun o meslek gibi giyin. Ve öyle
davran” diyordu.
Şimdi ben yazar olmak istiyorum. O zaman bir fular takmam
lazım mı? ya da elimde her zaman küçük bir not defteri ve kalem. “Bu kesin bloğa
yazılır“ dediğim konuyu hemen not
almam mı gerekir?
Çevremdeki herkesin beni yazar heveslisi olarak bilmesi mi
gerekir? Herkeste böyle bir imaj oluşturmam mı gerekir? Önce yazar havasına
bürünmen gerekir diyor yani kişisel gelişimci. Bunu önce de dış görünüşün ve
davranışların ile ortaya koyacaksın diyor. Peki siz ne diyorsunuz bu konuda? Yoksa
saçmalık mı, boş muhabbet mi?
ÇAYKOLİK
BLOGGER DOSTUM: TERS PABUÇLAR
Geçen
günlerde bir yazımda bir günde ne kadar çay içtiğime dair bir yazı yazmıştım. İsterseniz
o yazıya buradan bir bakın.
İşte o yazıya sevgili Ters Pabuçlar yorum yapmış. “Senin
günlük içtiğin çayı ben sabah kahvaltısında içiyorum” demiş. Bunu duyduğuma çok
sevindim. Ben her zaman yazmışımdır blogda. Ben çaycıyım. Çayı seven insanlara
karşı da ayrı bir sempatim oluyor.
Çay demek, sohbet demek. Çay demek, iki
belin lafını kırmak demek. O yazıda dişlerimin sarardığından da bahsetmiştim. Kendisi
bana o konuda bir öneri de bulunmuş.
“Fırçaya diş macununu koyduktan sonra
karbonata batır ve öyle fırçala. 15 güne kalmaz sarı leke falan kalmaz. Bir daha
da sarı leke olmaz” demiş. Öneri ve yorum için teşekkürler Ters Pabuçlar.
PUCCA
SEO’YA DİKKAT EDİP DE Mİ MEŞHUR OLDU?
Pucca
diye bir Blogger var. Belki de artık vardı dememiz lazım. Artık bloğunda
yazmıyor. Bloğu meşhur olduktan sonra önce kitabı çıktı. Sonra da Hürriyet’te
yazmaya başladı. Belki de önce Hürriyet’te yazmaya başladı sonra kitabı çıktı. Neyse
işte. Sıralamayı bilmiyorum.
Son olarak Hürriyet’ten de ayrıldı. Şimdi bildiğim
kadarıyla boşta. Peki Pucca blogda yazılarını yazarken seo’ya dikkat edip de mi
yazdı? Ben yazılarını okudum. Çoğunluğu hiç seo uyumlu değil. Seoya uyumlu
olanlar var. Ama onlar için de özellikle seo’ya uygun olsun diye yazdığını
düşünmüyorum. Normal yazdığı konu sadece seoya uygun düşmüş o kadar. Sizde birkaç
yazısını okuyun bakalım. Siz ne diyeceksiniz?
Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/9C-lLIVLM4o
Her giyilen kıyafet ,kişiyi o mesleğin erbabı yapsaydı,memleket olarak çok acayip bir şey olurduk kesin :)
YanıtlaSilgiymekten kasıt görünür değilde ruha,benliğe o kıyafeti giydirme,bütünleştirme çabası mı acaba? bu daha mantıklı duruyor sanki:)
Yazar olmak için,kalem-kağıt ile çok içli dışlı olmak gerek konusunda hem fikirim ayrıca..
Olayı çok güzel özetledin Hane-i Lal :)
SilKavramlara simge oluşturmaktan fazlası değildir yazarı yazar yaptığını sandığımız unsurlar... Yazar deyince aklımıza boynunda fular, elinde kadeh ya da kahve kupası, bir gözlük, hafif uzun ve dağınık saçlı bir tip oluşuyor mesela. Neden? Yazarlık, yazmak, yazabilmek, o edebiyatı yazmak o kadar dar kalıplara sığacak kadar basit mi? Bence hayır...
YanıtlaSilMesela en sevdiğin yazarı düşün. Her şeyi ile örnek olan. Şimdi bir tane daha bul sevdiklerinden. Arasındaki farkları irdele... Ne kadar çok değil mi? Peki bu farklar birini kötü diğerini başarılı bir yazar mı yapar, hayır... Bunlar başı boş kalıptan ötesi değil... Herkesin ilham kaynakları, yazma rutinleri farklıdır. Ben her yere defter ile giderim evet, ama bunu kimseye göstermeyi sevmem, o anda içimde oluşan hissi karalar eve geldiğimde düzenlerim. Çoğu yazım yolda yürürken, bir yerde çay içerken gelir aklıma. Onlar hep evde editlenir.
Ama sen odanda müzik açarak ilhamlanabilirsin. Yani bunun kıstası yok...
Diğer konuya gelince.
Toplum tarafından normalleştirilmeye çalışılan ancak yapımıza ters ne varsa bunları alenen anlatan, mahremiyet kavramından uzaklaşan tipleri seviyoruz biz Cem. Kendisinin bir kaç kitabını okumuştum, seneler evvel. Çocuğuma asla okutmayacağım kitaplar ne yazık ki. Onlara göre bu doğal biz anormal ama ben öyle düşünmüyorum maalesef. Onu popüler yapan şey içeriği... Hayatını alenen daha doğrusu tüm çıplaklığı ile ortaya koyması, bunu duyurmak için kitaplara koşması... Başka bir şey değil.
Resmen bir yazı olmuş bu Efsunvari. İnan zevkle okudum. Çok teşekkür ederim vakit ayırıp bu değerli yorumu yazmana.
SilYazar gibi davranmak çok mantıklı gelmedi bana. 'Aklına ne gelirse yaz. Sürekli yazmaya devam et. Önemsiz gördüğün şeyler bile olsa yaz' diyeni duydum ama yazar gibi davran diyeni duymadım.
YanıtlaSilÇaysever biri olarak çayseverlere benim de sempatim var.
Hocam o ne güzel bir öneriymiş. Saçma olsa bile yaz. Demek hocam sizde çayseversiniz. Bunu duyduğuma sevindim.
SilUzun vadede karbonat diş minesine zarar veriyor aklında olsun. Yazar olmak için fular şart :)
YanıtlaSilTamam Beyda. Aklımın bir köşesine yazdım. Fularsız olmaz :)
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil1_ kesinlikle hayır,kisisel gelisim adi altında uydurilan sacmaliklar yazar olabilmek için boş olan her saniyende okumalısın ve evet sürekli yazmalısın ama blog için değil kısa hikaye olur kurgu olur metin şeklinde en az 1000 kelime olan..
YanıtlaSil2- 43 yasindayim hayatım boyunca toplam 43 bardak çay uçmamışımdır
Keşke hikaye yazabilsem Sevim. O yüzden blog yazıyorum. Zevkler ve renkler tartışılmaz. Çevremde çayı sevmeyende çok.
SilBlog yazarlığında giyim kuşam önemli değil de, ünlü bir blogger olursan o zaman iş değişir. Dişler için karbonat çok iyi, dişlere direkt olarak bile kullansan bembeyaz yapıyor.
YanıtlaSilÜnlü bir Blogger olursam o zaman fular takarım :) Demek sen kullandın Duo karbonatı dişlerin beyazladı :)
Silyok yaa ne seosu yaaa yazcan işteee, fular filan da saçmaaa, giyim takı ile olmaz tabii, ama yazar gibi yaşamak diye bişi vardır herhaldesi, giyimle, yemek içmekle ilgili değildir, imaj ne yaa :) onlar yalandan yazanlardır herhaldesi :)
YanıtlaSilİşte Deep ya, bu ya :)
SilYazar deyince neden aklına fular eldi ki? :)
YanıtlaSilHep öyle olmaz mı abi :) Fularlı, gözlüklü falan.
SilGözlük, fular, keçi sakal, röptöşambır, pantolon askısı....
YanıtlaSilYazı tamamlama aksesuarlarııııı, bir alana bir bedavaaaaaa.
Kırk gün kesintisiz kullandıktan sonra net bir yorum yapılabilir belki bu konuda Cem.
Pucca samimi anlatımlarından dolayı dikkat çektmişti bana göre. Şimdilerde ne yapıyor hiçbir fikrim yok.
Bu arada ben de çay familyasındanım. Selamlarımla :))
Bedavaysa bende alayım. Pucca evet, fazlaca samimiydi. Ooo Yıldız'da çaycı :)
SilGüzel bir yazı olmuş beğendim. Yazar gibi olmaktan ziyade işimize saygı duymamız gerektiğini düşünüyorum
YanıtlaSilÇok teşekkürler Objektif Rap. Gerçekten saygı çok önemli. Olaya bakış açısını değiştiriyor insanın.
SilHer işin bir raconu var Cem.Eski Türk filmlerinde hiç görmedin mi? Öncelikle kemik veya yuvarlak gözlükler fulara eşlik etmeli sonra tercihe göre bir de pipo edinmelisin :))
YanıtlaSilŞaka bir yana insanların kıyafetleri ve aksesuarları iletişimde "sözsüz mesaj taşıyıcıları" olarak niteleniyor ve diğer insanların kişi hakkında ki algılarını etkiliyor.Kıyafet, sözsüz iletişim kanalı olarak kişi hakkında bir çok mesajı karşıya iletiyor.Fark etmesek de bilinçaltı olarak bu mesajları alıyoruz.Bir çok sanatçı ve siyasetçi kıyafet seçimi konusunda imaj danışmanlarından profesyonel yardım alıyor.
Ama bu durumu kıyafet seçiminden ibaret sanıp, karikatürize eder şekilde olmadığı biri gibi olmaya öykünmek kişiyi komik duruma düşürür.
Herhalde kişisel gelişimcinin kastettiği tam da senin dediğin Cam Güzeli.
SilÇok güzel bir yazı olmuş teşekkürler. Puccayı okuyacağım.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Eğitim Pınarı. Oku bakalım beğenecek misin?
SilEyvallah :)bende çay sevenleri ayrı severim.Karbonat konusunu es geçme,sarardıktan sonra diş hekimi de daha doğal bir yol ile beyazlatmayacak.
YanıtlaSilNe demek Ters Pabuçlar :) Bu yorumu muhakkak paylaşmalıyım dedim ve yazdım :)
SilYazar olmak ülkemizde ayağa düşürüldü.
YanıtlaSilÜnlü edebiyatçı denenler, ajan çıkıp yurt dışına kaçtılar.
Önüne gelen de parasını verip kitap bastırarak kendine yazar payesi vermeye uğraşıyor.
Unutulmasın ki, ülkemizde hala entelektüel altyapısı olan, niteliksiz kitabı 500 metreden tanıyan kişiler var.
Yazar olmak için çok geniş bir kavram ve kelime haznesi, gözlem ve tasvir gücü, duygusal yelpaze bilgisi, insan psikolojisi, tarih ve sosyoloji bilgisi gerekir.
Bunlar yoksa, kişi günde 300 kelimeyle hayatını geçiren, basit düşünen, basit konuşan biriyse 1000 sayfa yazsa ne fayda...
Ama benim için nitelik önemli değil, çok satayım meşhur olayım diyenler için çok kolay konular var.
Kendilerini yazar zannetmek isteyenler bu konulara yönelebilir.
Karbonata gelirsek diş doktorum diş minesine zarar verebilir dedi.
Beyazlatıcılı diş macunları tercih etmek daha sağlıklı olur sanki.
Gelelim Pucca'ya. Tarz tarz blogger var. Kimisi "serbest stil" yazar, kimisi sektörel ve seo bazlı.
Pucca ülkemizde "radikal" denebilecek marjinal konular yazdı.
Az gelişmiş ülkelerde hızlı meşhur olmak için bu yol kullanışlıdır.
Meşhur olur mu, olur. Para kazanır mı, kazanır. Ama nitelikli yazar olmak bu değildir.
Para kazanma ile "nitelikli olma" çok farklı kavramlar.
Değerli zamanınızı ayırıp bu değerli ve uzun yorumu yazmanız çok mutlu etti beni. Çok teşekkürler.
Sil