Geçenlerde Nietzsche
belgeselini izledim. Ömrünün son iki yılında delirmiş. Ve son iki yılında kız
kardeşi bakmış kendisine. Ve o döneme ait bir fotoğrafı yayınladılar. Ve o
fotoğrafta gözlerinde deliliği gördüm.
Uzun yazılar
yazmaya başladığımdan beri, yazdığım yazıları sosyal medyada paylaşmıyorum. Her
gün, her yerde paylaş paylaş nedense yordu beni. Bunun dışında yazılara resim
eklemeyi de bıraktım. Her akşam resim aramaktan, “Acaba bu resimden telif yer
miyim?” endişesinden bıktım. Ama buna rağmen ileride yine resim eklemeyi
düşünüyorum yazılarıma. Sosyal medyada yazılarımı paylaşma olayını ise uzunca
bir süre askıya aldım. Gerçi bende durumlar değişken. Bugün böyle derim yarın
yine paylaşmaya başlarım. Ama şu an için kararım bu yönde.
Ben size ne
soracaktım konu nereye geldi? Benim gibi yazılarını sosyal medyada
paylaşmayanlara sorum: Sosyal medyada yazılarını paylaşmamak okunma
oranlarınızı nasıl etkiliyor? Mesela benim yarı yarıya düştü.
Bir Blogger arkadaşımla blogdan para kazanma
üzerine konuştuk. İhtiyaca yönelik yazılar yazmamız gerektiği konusunda görüş
birliğine vardık. İhtiyaca yönelik yazı nedir peki? Mesela o, zamanında Ziraat
Bankası atm sorunu yaşamış ve bunu bloğunda yazmıştı. Ve o yazı patladı gitti.
Benim de öyle yazılarım var. Mesela A101’den telefon alınır mı yazım. Bu yazım
çok okunanlar arasında yer aldı. Bunun gibi yazılar yazmalıyız devamlı. Ama bu
iki yazı da bizim başımıza gelmiş olaylar. Ama her zaman başımıza böyle olaylar
gelmiyor ki.
Onun dışında gündeme yönelik yazılar yazman lazım. Ama gündem
yazılarından pastanın en büyüğünü haber siteleri alıyor. Gündemle ilgili
yazdığım bir yazı ancak 100 defa okundu bir keresinde. O yüzden blogdan para
kazanma hayal. En azından sadece blogda yazı yazarak geçinmek hayal. Ufak tefek
paralar kazanabilirsin.
Bunun dışında niş blog olursan belki. Yani sade bir
konu üzerine yazacaksın devamlı. Mesela sadece İphone telefonlar üzerine bir
bloğun olacak. Devamlı onun hakkında yazı gireceksin. O zaman olabilir. Ama benim
tutku derecesinde böyle bağlı olduğum bir konu yok. O yüzden blogdan para
kazanma gerçekçi değil. Sadece yazacaksın. Yazma ihtiyacını giderebileceğin bir
alan. O kadar.
Hiç dikkatinizi
çekti mi? Çoğu ünlünün dişleri bembeyaz. O kadar beyaz ki, sanırsın bunlar hiçbir
şey yemiyorlar, hiçbir şey içmiyorlar. Aşırı beyaz olunca da sanki biraz itici
gibi geliyor.
“Hıncal Uluç niye
siyaset yazmıyor?” diye sorardım eskiden. Devamlı hayata dair yazardı. O dönemlerden
sonra biraz biraz yazmaya başladı gerçi. Ama hala yazılarının ağırlığı hayata
dair. Bende blog yazmaya başladıktan sonra siyaset üzerine yazdım. Ama sonradan
siyaset yazmayı bıraktım. Çünkü siyaset insanları ayrıştırıyor. İnsanların arasına
nifak sokmak gibi bir şey siyaset. İşte o zaman anladım Hıncal Uluç’un bazı
köşe yazarlarına, “Siyaset yazmayı bırakın. Tonla adam yazıyor zaten. Onun
yerine hayatı yazın, güzellikleri yazın” demesinin nedenini.
Çocuklar Duymasın’ın
eski bölümünü izliyorduk A2 ekranlarında. Haluk’un boynu tutulmuştu. İş yerine
geldi ve kimse soru sormadan, neden boynunun tutulduğunu, geçmesi için şunu
bunu yapsan iyi olur diye bir şeyler denmesini istemediğini ofiste kim varsa
söyledi. Bence çok iyi bir fikir. Herkese açıklama yapmaktansa herkese toplu
halde bir defa açıklama yapıp kurtulmak.
Çocukluğumda gezdiğim
yerleri bir daha gezsem, devamlı durmadan akan köy çeşmesinden bir daha içsem,
yol kenarındaki çalılıklardan yine böğürtlen toplasam çocukluğuma rastlar mıyım
oralarda?
Bir uzun yazı denemesinin
daha sonuna geldik. Darısı diğer yazıların başına.
Eskiden paylaşırdım blog yazılarını ama şimdi paylaşmıyom,okuma oranları düşebilir ama benim için önemli değil tabii,para kazanmak için uğraşanlar için sıkıntı olabilir..Önerilerin bence çok yerinde..😊
YanıtlaSilOkunma yarıya yarıya düştü. Bakalım daha düşecek mi :)
Silpaylaşmıyorum herhangi bir yerde. blogdan varmış para kazananlar ama bizim çevremizde yok herhaldesi :)
YanıtlaSilSeni bilmeyen mi var Deep :) Nerede şu kazananlar göremedik :)
Sil