Bundan
bir yıl önce falan. Kız kardeşim İstanbul’da bir hastanede migren ameliyatı
olmuştu. Onu ziyarete gelen bir arkadaşıyla beraber bir şeyler almaya
çıkmıştık. Ekmek, simit, su falan. Annem çorba almamızı da istemişti bizden.
Kardeşim sıcak sıcak içsin diye.
O zamanlarda seçim zamanıydı. Hangi seçimdi
hatırlamıyorum şimdi. Her yıl seçim yapıyoruz. Karıştırıyorum artık hangi seçim
diye.
Şöyle bir iki tur attık. Kafamıza göre bir yer bulamadık. Bazı mekanlar
çok lükstü. Sonra küçük bir lokanta gördük. Oraya girdik. Ezo gelin çorbası
varmış. Yaz sıcağında gezmek acıktırmıştı bizi. Annem ve kardeşime paket
yapılmasını istedik. Bizde orada içtik çorbaları.
Böyle güzel bir çorba
olabilir mi ya. Uzun zamandır böyle güzel bir çorba tatmamıştım. Bu ilk örnek.
Birde bizim burada, avm’nin karşısında dönerci var. Ama yemek, çorba, ızgara
her şey var. Orada bir ızgara köfte yedik arkadaşla. Ben böyle bir lezzet
görmedim. Burası da küçük bir mekan.
Peki bu küçük mekanların çorbası, ızgarası
nasıl böyle lezzetli olur? Böyle küçük mekanlara olan bakış açım değişti. İlk
defa bir yerlere gittiğimde denk gelirsem küçük mekanlarda yemek yemeyi tercih
ederim. Yemeklerini çok güzel yapıyorlar. Helal olsun.
EĞER
BİR PARTİYİ SEVİYORSAN…
Bizim
ülkemizde parti tutmak, takım taraftarlığı gibi gerçekten. Bu benzetmeyi kim
yaptıysa da tebrik ederim. Olayı en güzel açıklayacak örneği bulmuş. Bu parti
tutmanın hoş olmayan bir tarafı daha var. Partinin yaptığı hataları görmemek ya
da görmezden gelmek. Böyle olunca işler doğru dürüst gitmiyor.
Partinin
yöneticileri de kendilerine herhangi bir geri bildirim gelmeyince de,
“Yaptığımız her şey doğru galiba. Hiç tepki gelmiyor” hissine kapılıyorlar.
Aslında asıl partisini sevenler yanlışları dile getirmeli. Partiye böyle de
hizmet olur. Partili olmak demek, partin ne yaparsa yapsın doğru kabul etmek
değildir bence.
İLKBAHAR
DEYİNCE…
İlkbahar
gelmiş, hoş gelmiş. Bugün ilkbaharla ilgili bir haber gördüm. Çiçekler, ağaçlar
falan gösteriyordu. Bir anda aklıma ilkokul hatıralarım geldi. Okulumuzun hemen
yanında bir kavaklık vardı. Ne de olsa köy okulu.
Üfleyince tüyleri uçuşan,
yuvarlak çiçekler çok olurdu kavaklıkta. Alırdık onları üfleyip tüylerini
uçururduk. Mis gibi çimen kokusu sarardı dört bir yanımızı. Hey gidi çocukluk
hey. Selam olsun çocukluğum sana.
Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/Nzxi1S7iFsI
Dışarıda yemek konusunda zaten işinin ehli insanlara işleri devretmeliyiz. Bu işin okulu bile var artık. Teşekkürler
YanıtlaSilUsta gibi ustalar oluyor. Yıllarını gerçekten bu işe vermiş insanlar. Ellerinin lezzetleri var. Öyle insanların yaptığı yemekler bir başka. Tabi bu iş iyice okullaştı. Ama yine de o küçük mekanların yeri başka. Yorum için ben teşekkür ederim.
SilBen de bunu sanayiye yakın mekanlar için düşünüyorum. Tırcı kamyoncu tayfa ağız tadını daha iyi biliyor onla alakalı olabilir diye düşünüyorum :)
YanıtlaSilBir ara sanayi lokantasında yemek yedim. Ama umduğum kadar lezzetli değildi yemekler. Sanayi lokantalarının methini çok duymuştum. Heyecanla tadına baktım o yüzden. Ama sonuç hüsrandı :) Tabi her esnaf lokantası böyle olacak diye bir şey yok. İmkan olacak il il gezeceksin böyle lokantaları :)
SilBence size iyisi denk gelmiş de olabilir. Tutunmaya çalıştıkları için çok iyi yapmaya özen gösteren küçük esnaflar olduğu gibi, güzel yere kapak attım ne yapsam satılır düşüncesinde olup kötü olanlar da var... Migren ameliyatı diye bir şey olduğunu bilmiyordum, geçti mi peki migreni? geçmiş olsun.
YanıtlaSilEvet, bana iyisi denk geldi Özlem. Aslında çok çekinerek girmiştim o lokantaya. İyi ki de girmişim. O adam batmaz diye düşünüyorum. Çünkü işini iyi yapıyor. Nasılsa iyi yerdeyim. Ne yapsam gider diyenlere gelince. O tip insanlardan hiç hazzetmiyorum. O şekilde bir enerji alırsam bir daha uğramıyorum o mekana. Bizde yeni öğrendik. Atak sayısı yarı yarıya azaldı. Çok teşekkürler geçmiş olsun dileğin için.
SilÜfleyince uçan çiçeğin adı karahindiba:) Ben de severim. Küçük yerler, salaş yerler mekana değil lezzete ve samimiyete önem verirler, büyük yerler ise mekanın havasına kaptırırlar kendisini, lezzet biraz geriye düşer...
YanıtlaSilKarahindiba demek. Teşekkürler Duo :) Harika bir tespit yapmışsın mekanlarla ilgili.
SilKüçük mekanlar daha sevilesi oldukça samimi ortamlar .
YanıtlaSilSamimiyet ve lezzetli yemekleri vazgeçilmez kılıyor onları.
SilKüçük mekanlar çoğunlukla güzeldir fakat her zaman güzel çıkmıyor ne yazık ki, benden söylemesi :)
YanıtlaSilAcı bir deneyimim oldu Mustafa onu yazmayı unutmuşum :)
SilEsnaf lokantaları.. Bir numara. En azından ben Türkiye'de yaşarken (10-15 sene önce) öyleydiler, genelde "sanayi bölgesi" gibi yerlerde olurlardı. Sulu yemekleri ayrı iyidir ama mesela "pilav üstü az kuru" gibi klasikler için de vazgeçilmez yerler. Bursa'da çok giderdik, sonra sosyete mekanları oldu bir de! Şaşkınlık :)))
YanıtlaSilPilav üstü kuru benim de vazgeçilmezim Öğrenen Anne :) Bizim ülkede neyin popüler olacağı belli olmuyor.
Sil