Sağlık Bakanlığı, bilinçsiz antibiyotik
kullanımına karşı kampanya başlattı. Haberleri izleme fırsatınız olduysa
görmüşsünüzdür. Haberlerde denk gelmemişseniz bile, kamu spotuna denk
gelmişsinizdir. Kamu spotunda iki şeye dikkat çekilmiş. Birincisi, hemen bir
boğaz ağrısında ya da gripte antibiyotik kullanımından kaçınmamız öğütleniyor.
Bunun dışında da antibiyotiği doktor yazarsa kullanmamız gerektiği söyleniyor.
Birde, “Doktorlara baskı yapmayın” deniyor. Biz millet olarak şartlanmışız,
“Abi antibiyotik içmezsem bu hastalık geçmeyecek” diye. Ondan sonra doktora,
“İllaki yaz yaz” diye diretiyoruz. Adam da mecburen yazmak durumunda kalıyor.
Ayrıca bir bilgi de vereyim. Ülke olarak Avrupa’nın en çok antibiyotik kullanan
ülkesiymişiz. Sağlık Bakanlığının bu uygulamasını çok yerinde buluyorum.
YAZ AYI, GEL BE
Yaz ayını özledik be. Özellikle neden mi
özledim? Sabahları işe gitmek için kalkıyorsun ya. Odanın içi buz gibi oluyor. Yorganı
bir açıyorsun, buz gibi. Zor zahmet yataktan kalkıyorsun. Koşa koşa tuvalete git
gel. Sonra üşüye üşüye kazaktı, pantolondu giy. Sonra durağa git. Anca serviste
ısınabiliyorum. Oda hemen değil ha. 5-10 dakika sonra. Yaa, bunun dışında
birde. Kazak giy. Mont giy. Şapka giy. Atkıyı tak. Artık şöyle yaz gelse de, şu
üstümüzdeki ağırlıklardan bir kurtulsak. Şöyle tişörtlerle efil efil gezsek. Güneşi
ayrı bir özledik zaten. Sabahları kalkıyorsun hava karanlık. Bu yaz saati
uygulaması nedeniyle. Güne, için kararık başlıyorsun. Şöyle yaz sabahlarını
özledik. Her taraf ışıl ışıl. Mis gibi sabahın kokusunu içimize çeksek. Ey
yaz!!! Gel artık be.
“ALBAYIM, HAYAT NEDEN BÖYLE?”
Ne zamandır Poyraz Karayel’de, Poyraz’ın
Albay ile konuşmasına denk gelmiyorduk. Uzun bir aradan sonra bu akşam Poyraz,
tekrar Albayı ile hayatı konuşmaya başladı. Bu Poyraz’ın, Albay ile konuşması
hoşuma gidiyor. Poyraz, içinden geldiği gibi anlatıyor Albay’a. Bu ne güzel bir
özgürlüktür. Birine, hiçbir şeyini gizlemeden anlatmak. Hatta, daha da ileri
giderek Albayın yanında ağlaması. Evet, insanı kendi başına ağlamak da
rahatlatır. Ama başka birinin yanında, hem de çok güvendiği birinin yanında
ağlamak, gözyaşı dökmek, insanı daha da bir rahatlatır. Yanında ağladığın bir
insanın yanında, tüm maskelerinden arınmış bir şekildesindir çünkü. E bu çağda,
birinin yanında kendin olabilmek büyük bir nimet. Poyraz ile Albayın konuşmalarından bir demet buraya bırakıyorum.
Ben de özledim yazı ya, herhalde iki üç aya gelir :)
YanıtlaSilKardeşim bu işi biliyorsun :) Yorumun için teşekkürler :)
SilBen iki elimi de kaldırdım :)) Ama ne fayda, az önce kar yağmaya başladı :)) Üşüyoruz reyizz :P böyle bir replik vardı diye hatırlıyorum. Hayır uydurmuş olamam :)) Konuyu dağıtmayalım lütfen. Yaz gelse de azıcık ısınsak yaa. Valla ben son kardan sonra kara doydum.
YanıtlaSilBu mizah dulu yorum için teşekkürler İlknur :)
SilTabii ki ben :) "Başarısız, boktan bir kış geçirdik / Kanımız bile doğru dürüst akmadı / Bir sürü çocuğu öldürdüler..." demiş ya Turgut Uyar
YanıtlaSilBaşarısız bir kış benim için. Tez zamanda biter umarım.
Umarım, özletti kendini yaz ayını. Yorumun için teşekkürler.
SilŞiirin o kısmını olduğu gibi almam gerekti bu arada :) Bir kelimeyi almasam şairine ayıp olurdu. Mazur görünüz lütfen :)
YanıtlaSilBen olsam tıpkı sizin gibi düşünürdüm. Şiir olduğu gibi yazılmalı. Yorum için teşekkürler :)
SilÇok mecbur kalmadıkça ağrı kesici bile içmem. Çocuğuma bile antibiyotik kullanmışlığım çok azdır. Sağlık sektöründe çalışmış olmanın bilinci sanırım benim ki:) Sevgiler...
YanıtlaSilKeşke bizde millet olarak sizin gibi olsak :) Yorumunuz için teşekkürler.
Sil