Söz de bugün arkadaşım ile buluşacaktım. Buluşamadık. Tahmin edin bakalım, neden? Çünkü yılın ilk karı yağdı. Kişisel blog yazıları serisine hoş geldin. Kar yağışlı bir açılış oldu bu.
Kiremitleri
üstü beyazladı. Öyle yerleri doldurmadı. Ama hava çok soğuktu. Bu soğukta dışarı
çıkmayı göze alamadım. Çöp atmaya dışarı çıkmıştım. Hava buz gibiydi. İyi ki
gitmemişim dedim.
Evde
olunca ne yaptım? Kitap okudum. Beşinci Kuşak kitabını okumaya devam ettim. İki
gündür okuyamıyordum. Bugün için verimli bir okuma oldu diyebilirim.
Film
de izleyecektim de ona fırsatım olmadı. Ara ara kar, lapa lapa yağdı. Biraz onu
izledim. Klasik, kış modu yani. Kış modu açılmıştır, vatana millete hayırlı
olsun.
Kardeşim
işten gelirken ekmek alayım mı diye sordu. Normalde bu akşamlık evde ekmek var.
Ama bizimkiler, yarın kar çok yağar, gidemeyiz diye alsın dediler. Bu karda
kışta bir de ekmek almaya gitmekle uğraşmayalım değil mi?
Kardeşimin
çalıştığı yerde yeni bir kız işe başlamış. Kaç gündür aynı dosyaları işlemesine
rağmen yine de takılıp, sorular soruyormuş. Daha 24 yaşında kız. Normalde zehir
gibi kapması lazım işi. Acaba bu sosyal medya kullanımından dolayı mı böyle
oldu diyorum.
Kişisel
blog yazıları serisinin bu akşamki sorusu da bu olsun o zaman. Siz ne
diyorsunuz bu konuda? Bir şeyleri anlamakta, algılamakta güçlük çekmememizin
nedeni aşırı sosyal medya kullanımı olabilir mi?
O
zaman yarın akşam da burada mıyız?
*Önceki
yazı: Kişisel Blog Yazıları #65: Yorgun bir cuma gecesinden notlar…