Kişisel blog yazıları serisi ile kendimi, yaşadıklarımı ve hayatı anlatmaya çalışıyorum. Merhaba ben Cem. Bloğuma hoş geldin.
Bugün
cuma günüydü. Bir an önce iş bitsin de tatil başlasın diye anlayamadığım bir
sabırsızlık vardı içimde.
Evet,
iş çoktan bitti ve şu an saat 23.18 geçiyor. Yarın, erkenden kalkmak zorunda
olmadığını bilmek, yarın işin olmadığını bilmek bir huzur veriyor bana. Siz de
böyle hissediyor musunuz?
Hafta
sonu, eğer fırsat bulursam ve ruh halim de uygun olursa Mükemmel Günler
adındaki filmi izlemek istiyorum. Çok övülen filmlerden biri bu da.
Ayrıca
şu an okumakta olduğum Beşinci Kuşak kitabını da bu hafta sonu bitirmeyi
planlıyorum. Sonra gelsin yeni kitap. Evet, önemli olan çok kitap okumak değil
ama biz millet olarak sayılara takığız. İster istemez sayı hesabına kayıyor
insan.
Size
planlarımı anlattım ama. Belki de bunların hiç birini yapmayacağım/yapamayacağım.
Sadece yatarak geçireceğim tatili. Depresyon modu yükleniyor. Bazen sadece
yatmak ister insan.
YouTube’da
denk geldim. Enver Aysever’in konuğu Reyhan Karaca’ydı. 90’ların efsane olan
şarkısı Sevdik Sevdalandık üzerine konuştular. Ben de açtım şarkıyı dinledim.
Biraz nostalji yaptım.
Kardeşim
marketten kabak çekirdiği almış. Adını sanını ilk defa duydum markanın. Ama bi
baktım. Taptaze ve güzel. Akşamları televizyon izlerken çitlemeye iyi gider. Bu
akşam unuttum ya onu. Ne güzel çitlerdik. Neyse yarın akşama artık.
Kişisel
blog yazıları serisinden bu akşamlık da bu kadar. Yarın akşam, kendi saatinde
kendi gününde, pardon aklım birden Kurtlar Vadisi’ne gitti.
Yarın
akşam burdayım yani anlayacağınız. Görüşürüz.
*Önceki
yazı: Kişisel Blog Yazıları #57: Bugün de böyleydi…