Powered By Blogger

23 Mart 2015 Pazartesi

Robinson Crusoe ile adadayiz...

     Robinson Crusoe kitabini, en son beş altı yıl önce okumaya çalışmış, ama devam edemeyip sıkılıp birakmistim. Iste o yıllardan sonra yeniden okumaya karar verdim. Şimdi düşünüyorum da, belki de çeviri iyi olmadigi icin okuyamamistim. Şimdiye kadar kirk sayfa okudum. Şimdilik çeviri de o kadar da sorun görmedim. Belki de o yaşlar anlamam icin uygun değildi. Okuduğum kitap, Alkim Yayinevi'ne ait. Bu kitabi daha önce okumus olanlar varsa görüşlerini beklerim.
Robinson Cruose

      Daha kirkinci sayfada, hatta daha önce, Robinson adada yalnız kaldı. Kitap 319 sayfa. Daha yüzlerce sayfa ne yapacak bu adam adada. Bir de yazilar çok küçük. Bir sayfadan iki sayfa çıkar. Kuculte küçülte iki sayfayi tek sayfaya indirmisler. Yoksa kitap tuğla gibi olacakmis belli. Bir de bende soyle bir durum var. Bazen ama, her zaman değil. Kitap okurken gözlerim kapanıyor. Uykuya geciyorum. Kitabi elimden dusururken uyaniyorum. Sizce bu neden? Bilen arkadaslar varsa yorum kosesinden bana ulasmalarini rica ederim.
      Kitapta şu ana kadar okuduklarimdan cikardigim bir kaç noktayi da sizlerle paylaşmak isterim. Robinson sanki başından beri adaya düşmeyi beklermis gibi. Adaya düştüğünde hiç, "Ne yapacağım kendi başıma?" gibi ahlanmasi, vahlanmasi yok. Adam hemen adada yaşama hazirliklarina başlıyor. Kendimi bir an, Robinson'un yerine koydum. O durumda ben olsam cildirirdim herhalde. Kitabin yazari Daniel Defoe'nin aklina bu tip bir hikaye nasıl geldi gercekten enteresan. Gerçi bunun için biraz yazarin hayatini, yaşadığı çevreyi iyice öğrenmek, kavramak gerekir. Kitapla ilgili şimdilik bu kadar yazacaklarim. Kitabi okudukça diğer gözüme carpanlari da sizinle paylasirim. Bir dahaki yaziya kadar sağlıcakla kalin.

Foto kaynak:Pixabay.com

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder