İnsanları gözlemlemeyi seviyorum. Bugün Düzce’min
sokaklarını dolaştım. Hava soğuktu ve yağmurda hafiften serpiştiriyordu. Ama buna
rağmen kalabalıktı. Sokakları kalabalıkken seviyorum zaten. Bizim İstanbul
Caddesini trafiğe kapattılar. Ama hala yolun ortasından yürümeye çekiniyorum. İpini
koparan bisikletli, motorsikletli o caddeye dalıyor çünkü. İnsanların üstüne
çıkacaklar neredeyse. Kimsenin onlara dur dedikleri de yok. O yüzden hala
kaldırımdan yürüyorum.
Yürümek ve havayı içime çekmek çok iyi
geldi bana. Bizim buradaki Krempark avm ye gittim. Girer girmez kalp şeklinde
yapılmış büyük bir sepet ve tavana doğru asılmış kırmızı renkteki yüzlerce kalp
karşıladı beni. Yani avm çoktan Sevgililer Günü moduna girmiş. Şimdi hiç
Sevgililer Günü tartışmasına girmeyeceğim. Ama bir hareket oluyor. Ortam şenleniyor.
Zemin kattaki kitapçıya da uğradım
gitmişken. Oda dükkanın dışına bir stand kurmuş. 3 kitap 20 liraya. Kitaplara baktım.
Bana hitap eden kitaplar yoktu. Zaten benim amacım kitap almak değildi. Kitaplara
bakmak yeterlidir benim için. Ne zaman avmye yolum düşşe, o kitapçıya uğrarım. Bana
bir terapi gibi gelir. Birde kitapçı çocuk sen kitaplara bakarken yanına
geliyor ya. Sıkılıyorum abi. Ben kitaplara bakıyorum diye illa alacak değilim
ya. Gerçi çocuk fazla kalmadı yanımda. Alıcı olan diğer kitap bakanların yanına
gitti. Oradan ayrılırken en son baktım. Bir kız çantasından para çıkartıyordu. Seçtiği
üç kitabı almak için.
Tekrar dışarı çıktım
avmden. Ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı. Belki huzursuzluk yanlış bir
ifade olabilir. İçimde bir şeylerin eksik kalması. Yine aradığımı bulamamam. Aradığım
beni seven bir kadın mı? Ya da benim seveceğim bir kadın. Yani kısacası aşk. Tam
da 14 Şubat yaklaşırken. Yok, yok değil. Beni kendime getirecek olan aşk değil.
Çünkü daha önce aşkı yaşadım. O günlerde de hala bir boşluk vardı. Ruhum tatmin
olmuyordu o zamanlarda da. Devamlı bir eksiklik duygusu hüküm sürüyordu şimdiki
gibi. Aslında biraz daha dolaşmak istedim. Düzce’mizin ünlü Spor Sokağında. Ama
dün akşamdan uykusuzdum. Daha fazla yürümeyi kaldıramayacağıma kanaat getirerek,
otobüsün yolunu tuttum.
Ruhun aslına ulaşmak gerek belkide, fiziksel değil ruhsal bir boyutta çünkü. Hani ruhum daraldı deriz ya o aslında ruhun bedeninizden çıkma isteği. Ruh başka alemleri görmek ister, pozitif enerjiler dalgalar ister. Rüya onun en sevdiği şey. Çünkü siz uyurken o serbestçe dolaşabiliyor. Keşke hepimiz ruhumuz ile tanışabilsek veya kendi özbilincimize ulaşıp ne istediğimizi tam olarak bilemilsek ama sınırlar buna engel oluyor.
YanıtlaSilAhh o sınırlar. Yorumun için teşekkür ederim.
SilKeske hepimiz ruhumuzla tanışabilsek....
SilAhh keşke. Yorumun için teşekkür ederim.
Sil