Powered By Blogger

10 Şubat 2018 Cumartesi

Hayatımın dolmayan boşluğu...

     İnsanları gözlemlemeyi seviyorum. Bugün Düzce’min sokaklarını dolaştım. Hava soğuktu ve yağmurda hafiften serpiştiriyordu. Ama buna rağmen kalabalıktı. Sokakları kalabalıkken seviyorum zaten. Bizim İstanbul Caddesini trafiğe kapattılar. Ama hala yolun ortasından yürümeye çekiniyorum. İpini koparan bisikletli, motorsikletli o caddeye dalıyor çünkü. İnsanların üstüne çıkacaklar neredeyse. Kimsenin onlara dur dedikleri de yok. O yüzden hala kaldırımdan yürüyorum.

Hayatımın dolmayan boşluğu

     Yürümek ve havayı içime çekmek çok iyi geldi bana. Bizim buradaki Krempark avm ye gittim. Girer girmez kalp şeklinde yapılmış büyük bir sepet ve tavana doğru asılmış kırmızı renkteki yüzlerce kalp karşıladı beni. Yani avm çoktan Sevgililer Günü moduna girmiş. Şimdi hiç Sevgililer Günü tartışmasına girmeyeceğim. Ama bir hareket oluyor. Ortam şenleniyor.

     Zemin kattaki kitapçıya da uğradım gitmişken. Oda dükkanın dışına bir stand kurmuş. 3 kitap 20 liraya. Kitaplara baktım. Bana hitap eden kitaplar yoktu. Zaten benim amacım kitap almak değildi. Kitaplara bakmak yeterlidir benim için. Ne zaman avmye yolum düşşe, o kitapçıya uğrarım. Bana bir terapi gibi gelir. Birde kitapçı çocuk sen kitaplara bakarken yanına geliyor ya. Sıkılıyorum abi. Ben kitaplara bakıyorum diye illa alacak değilim ya. Gerçi çocuk fazla kalmadı yanımda. Alıcı olan diğer kitap bakanların yanına gitti. Oradan ayrılırken en son baktım. Bir kız çantasından para çıkartıyordu. Seçtiği üç kitabı almak için.

     Tekrar dışarı çıktım avmden. Ama yine de içimde bir huzursuzluk vardı. Belki huzursuzluk yanlış bir ifade olabilir. İçimde bir şeylerin eksik kalması. Yine aradığımı bulamamam. Aradığım beni seven bir kadın mı? Ya da benim seveceğim bir kadın. Yani kısacası aşk. Tam da 14 Şubat yaklaşırken. Yok, yok değil. Beni kendime getirecek olan aşk değil. Çünkü daha önce aşkı yaşadım. O günlerde de hala bir boşluk vardı. Ruhum tatmin olmuyordu o zamanlarda da. Devamlı bir eksiklik duygusu hüküm sürüyordu şimdiki gibi. Aslında biraz daha dolaşmak istedim. Düzce’mizin ünlü Spor Sokağında. Ama dün akşamdan uykusuzdum. Daha fazla yürümeyi kaldıramayacağıma kanaat getirerek, otobüsün yolunu tuttum. 

4 yorum:

  1. Ruhun aslına ulaşmak gerek belkide, fiziksel değil ruhsal bir boyutta çünkü. Hani ruhum daraldı deriz ya o aslında ruhun bedeninizden çıkma isteği. Ruh başka alemleri görmek ister, pozitif enerjiler dalgalar ister. Rüya onun en sevdiği şey. Çünkü siz uyurken o serbestçe dolaşabiliyor. Keşke hepimiz ruhumuz ile tanışabilsek veya kendi özbilincimize ulaşıp ne istediğimizi tam olarak bilemilsek ama sınırlar buna engel oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh o sınırlar. Yorumun için teşekkür ederim.

      Sil
    2. Keske hepimiz ruhumuzla tanışabilsek....

      Sil
    3. Ahh keşke. Yorumun için teşekkür ederim.

      Sil