Yazarların roman
nedir ya da hikaye nedir sorularına verdikleri cevaplar daha anlaşılır değil
mi? Sözlükteki tanımlamalar bana soğuk geliyor. Hemen bir örnek vermek isterim.
Okuduğum bir yazıda roman ve hikaye şöyle tanımlanıyordu: “Hikaye, bir evin bir
kapısından girip, diğer kapısından çıkmak gibidir. Roman ise eve girip, evdeki
tüm eşyaları inceleyip, öyle evden çıkmak demektir”. Yani roman ayrıntı
demektir. Burada çok güzel bir şekilde ifade edilmiş. Roman, tasvir etme
sanatının zirve noktasıdır. İki karakter, bir odada konuşacaklar diyelim. Yazar
başlar odayı anlatmaya. Bize tam olarak ambiyansı aktarmalı ki. Yapılacak olan
diyalog bir anlam üzerine inşa edilsin. Odanın büyüklüğü, eşyalar, resimler vs.
HOPP HİKAYE BİTMİŞ
Hikaye ise tam
tersidir. İşin özünü bir çırpıda verme peşindedir okuyucuya. Aslında benim
hikayeyi daha çok sevmem lazım ama romanı daha çok seviyorum. Çünkü benim
sabırsız bir kişiliğim var. Hemen her şey olup bitsin isterim. Bu yüzden ilk
bakışta hikaye yanlısı bir tutum sergilemem beklenir. Ama ben romancıyım. Kitapta
hemen her şey olup bitsin istemiyorum. Tam hikayeye ısınıyorum. Bakıyorum hikaye
bitmiş. Bu ciddi derecede moralimi bozuyor. Daha karakterleri tam kafamda
oturtamamışım. Hopp hikaye bitmiş. O yüzden bana gelecekseniz romanlarla gelin.
Hikayeyi dışladığım yok. “Bir daha yüzüne bakmam” gibi takıntılı bir bakış açım
da yok. Ama tercihim romandır.
BEN ROMANCIYIM
Romancı olduğum
için kütüphanede kitaplara göz gezdirirken karşıma hikaye çıkarsa durmam, devam
ederim. Ha, bir kere bir hikaye kitabı gördüm. Durdum bak. Bir işim vardı. Bir saat
sonraydı. O bir saati doldurmak için tercihimi hikayeden yana kullanmıştım. Kitap
Murathan Mungan’ındı. İşte böyle bir durumda okumuştum en son hikayeyi. Bu yazıyla
beraber kim hikayeci, kim romancı ortaya çıksın istedim. Ben gerekçelerimi
ortaya koydum. “Romancıyım” diyerek de safımı belirledim. Peki siz necisiniz? Hikayeci
mi? Romancı mı? Neden sizin için hikaye ya da niçin roman? Kendi içimizde
tartışalım bunu. Tıpkı bir etkinlik gibi. Hatta ve hatta bir mim gibi. İsteyen
bunu bir mim kabul etsin. Şimdiden yorumlarınızı ve yazılarınızı merak
ediyorum.
Foto kaynak:Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Benim ruh halim çok sık değişir. Anıma bağlı ;)
YanıtlaSilCok güzelmiş :) Sevgiler
SilAynı buzlu kalem'in ifade ettiği gibi Cem bey.Mükemmeli arayacak, bu sorunuzu cevaplayacak kadar ne roman ne de hikaye okudum.Ben şifre bilgiler peşindeyim, hayatımdaki zorlukta, ondan bir nebze paçamı kurtarmak adına, sanki o derde kulak asmıyorum görüntüsü vermek için bir blog açıp kendi çapımda yazıyorum.Ama ben roman sevmediğimi dürüstçe yazabilirim.Onca karakter, isim hafızam sıfır, bir olaylar yumağı.Yok ben gerçekten onu sonuna kadar götüremem.Hikaye bir nebze.Geçen yazınıza çala kalem saçma bir yorum bırakmak bana uygun bir tarz değildi.Ben tasavvuf, felsefe bu başlıklar altında aldığım kitapları okuyorum.İnanın o bile zorluyor.Belki bu yorumu da yazmamam gerekirdi, ama vefasızlık olurdu.Ben aslında bazı şeyler için çok geç kalmışım.Okuma alışkanlığının yapılandırılması ebeveynler tarafından örnek model olarak yapılabilirdi ancak.Zaten sizin yapabilecek durumda olduğunuz tercihler bile onca kitaptan sonra olmuyor mu?Sadece şu saptamamı yazmadan geçemiyeceğim.Babam, binlerce kitabı okumuş, üstüne arapça notlar düşmüş.İyi güzel de ailenin fertlerine olan tutumunda okudukları neden etkili olmamış, hiç mi psikolojiden haberi yokmuş, ya da merak etmemiş?Yani sadece hakkında karar verdiklerine adil olmaya mı yaramış okudukları? 2-Ablam rahmetli, onun da klasikler, her konuda kim bilir kaçlarca kitap geçmiş elinden.Hayatında çocuklarının arasındaki köprüleri bile aşılmaz kılmış, üstlerinde bir otorite kuramamıştı ve daha nice başarısız yönleri vardı.Bence ben onlar gibi olmak istemezdim.Okusaydım sanırım büyük tartışmalara girecek kapasitem olurdu.Üzgünüm yazmaktan başka bir şey gelmiyor kalemimin dilinden.Sevgilerimle kardeşim.
YanıtlaSilÇok kitap okumakla iyi insan olmak arasında maalesef bir paralellik yok. Bunu hayatta görüyoruz. Yazma ise taşan duygularımızın döküldüğü bir ırmak gibi. Onun önünde hiç bir set duramaz. Tıpkı sizin durmadan yazdığınız gibi. Değerli yorumunuz için teşekkürler ve sevgiler.
SilBende romanı tercih ediyorum sizin gibi.. Tercih sebebim sanırım çabuk biten hiçbir şeyden hoşlanmamam. Detaylar, olaylar arasında bağlantılar kurmak hayatımı zehretse de kitap seçimimimde bile ön planda.. Sevgiler,
YanıtlaSilHem detaycılığınızı hem de roman seçiminizi ne güzel anlatmışsınız. Sevgiler.
Sil