Powered By Blogger

30 Ağustos 2022 Salı

Küçük bir dükkan ve huzur...

     Annem ve kardeşimle pazara gittik. Çocukluktan beri pazara giderim. Pazarda çocukluğumdan beri satış yapan amca var mesela. Allah uzun ömürler versin. Gofret, bisküvi, şeker, sakız, oyuncak satar. Küçük bir tezgahı vardır. O an içimden, “İşte bu kadar ya. Küçük bir tezgah yeter insana. Kendi yağında kavrulacak kadar para kazanma. Daha ne olsun” dedim. Bu dünyada çok para kazanacağım diye harap etmemeli insan kendini. Huzurun peşinde olmalı.

KÜÇÜK BİR DÜKKAN ANISI…

     Küçük dükkanları da severim. Kendi halinde olan. Bundan yıllar önce Bilecik’te kalırken bir terzi dükkanına girmiştim. Orada yaşadığım huzuru yazmıştım. Bir yandan elindeki işle uğraşıp bir yandan da karşısındaki arkadaşıyla konuşan terzi amca çok hoşuma gitmişti. Ayrıca içeride açık olan radyo da başka bir güzellikti. Küçük şeylerle de mutlu olabilir insan derler ya. Galiba anlatmak istedikleri bu gibi şeylerdi. Hala hatırlarım o güzel günü.

ZAMANI GELİNCE ANLIYOR İNSAN…

     Böyle hatırlayacak güzel günler biriktirmeli insan. “Güzel günler biriktirmek söylemi çok saçma bence?” derdim eskiden. Şimdilerde anlamaya başlıyorum bunları. Her insanın anladığı bir zaman dilimi var. Tıpkı kitaplardaki gibi. Bazı kitapları ikinci sefer okuduğunuzda anlar ve çok seversiniz ya. Onun gibi işte.

KÜÇÜK BİR KİTAPÇI AÇMA HAYALİ…

     Zamanında liseden arkadaşım Yaşar ile küçük bir kitapçı dükkanı açmayı düşümüştük. Ama tatlı bir hayal olarak kaldı. Çünkü maliyetleri altından kalkılamayacak gibiydi. Her türlü zorluğu göz önüne alıp açmış olsak bile, yatırdığımız parayı geri alacağımızın garantisi yoktu. Ama bir an için bile olsa hayali bile güzeldi.

HAYAL KURMAK AMA NASIL?

     Çok hayal kuran biri değilim ben. Çok hayal kuran biri olmak isterdim. Çok hayal kuran insanlar sanata yöneliyorlar. Mesela bir hikaye ya da roman yazarı olabilirdim. Hayal kurmanın sınırı nedir peki? İnsan ne kadar hayal kurabilir? Ya da ne kadar hayal kurmalı insan? Bir tane öğretim üyesi devamlı hayal kurmayı öğütlüyordu mesela gençlere. Hayal ama ne hayali kurmalı? İşinde dünyanın en bilinen kişisi olduğunu mu hayal etmeli insan? Mesela dünyaca ünlü bir yazar olduğunu mu düşlemeli? Çok iyi bir eşe ve çok iyi bir aileye sahip olacağını mı hayal etmeli?

AYNI HAYALİ TEKRAR TEKRAR HAYAL ETMEK…

Hayal kurmakla ilgili şöyle de bir şey duymuştum: Yine dünyaca ünlü bir yazar olmaktan gidelim. Bir kere hayal edip kalmamalı insan. Devamlı o hayali yaşamalı. Tekrar tekrar yaşamalı. Ne kadar sık aynı şeyi hayal edersek, gerçekleşme ihtimali o kadar fazla olurmuş. Her şeyden sıkılan bir insan olarak her gün aynı şeyi hayal etmekten de sıkıldım. Ama kötü şeyleri o kadar kolay hayal edebiliyorum ki. Devamlı yaşıyorum onları. Kaç kere beynimde oynatıyorum aynı sahneleri.

DENEYİMLEMEK İSTİYORUM…

     Bazen hayatta her şeyi deneyimlemek istiyorum. Bunlardan biri de tiyatroda oynamak. Sadece bir kere olsa da tiyatro sahnesine çıkmak. O duyguyu yaşamak. Hatta bunu daha da abartıp bir günlüğüne, çok popüler kafelerden birinde garson olarak çalışmak da istiyorum. Bir günlük ne kadar deneyim kazanabilirsem artık. Burada önemli olan yaşamın içine dahil olmak. İnsanlarla birebir iletişim kurmak. İyisiyle/kötüsüyle olayları deneyimlemek. Bunlardan da kendime pay çıkarmak.

PAY ÇIKARABİLDİM Mİ?

     Bunlar deneyimlemek istediklerim. Peki bugüne kadar yaşadıklarımdan kendime pay çıkardım mı? Evet, pay çıkardıklarım oldu. Ama bazı büyük hataları yapmaya devam ettim. Artık bu hataları tekrar yapmamak derdindeyim. Peki ya küçük hatalar? Küçük hataların bazılarından dersler aldım. Bazılarını ise kulak arkası ettim.

    

29 Ağustos 2022 Pazartesi

Kendimi kötü hissederken yazmadım hiç...

     Çok önerilen şeylerden biridir: Moralinizin çok bozuk olduğu anlarda yazmanız. Ben bir blog yazarı olarak bunu hiç denemedim biliyor musunuz? Moralimin çok bozuk olduğu anlarda ya da kendimi iyi hissetmediğim zamanlar da yazmadım. Niye yazmadım? Böyle bir alışkanlığım hiç olmadı. Birkaç kere deneyeceğim bunu. Bakalım nasıl bir etki yapacak ben de.

SABIRSIZLIĞIN GÜZELİ OLUR MU?

     Bundan önceki son yazımda BİM’den yeni defterler aldığımı yazmıştım. Günlük için yeni bir defter aldım. Bir an önce şu anki günlük tuttuğum defter bitse de yenisine geçsem diye sabırsızlanıyorum. Bu sabırsızlığı çok seviyorum. Bunlar güzel sabırsızlıklar. Sabırsızlığın güzeli olur mu? Olur. Böyle güzel şeyler olmasa günün yorgunluğu, hayatın yorgunluğu nasıl geçer sorarım size.

ESKİ İNSANLARIN NAZİK KONUŞMALARI…

     Size demişken. Çok güzel bir saygı ifadesidir. Eski insanlar birbirleriyle konuşurken böyle nazikçe konuşurlarmış. Naziklik artık popüler değil. Bunun yerine hayvanca davranmak, kaba saba olmak revaçta.

KADINLAR KABA SABA ERKEKLERİ Mİ TERCİH EDERLER?

     Kadınların, erkeklerden bekledikleri de böyle bir erkek tipi. Kaba saba olacak. Bu tip erkekler daha tercih ediliyor kadınlar tarafından. Bir kadın neden bu tarz erkek ister ki? Evlendiğinde hem kendisini hem de ailesini koruyabilsin diye. Ben böyle düşünüyorum. Belki de yanlış düşünüyorumdur.

ANNE-BABA OLABİLMEK İÇİN TESTTEN GEÇMELİ…

     Baba olup babalık yapmayan erkekler var mesela. Hayatta sinirimi bozan şeylerden biridir bu tip insanlar. Madem babalık yapmayacaktın niye baba oldun? Hiç yapmasaydın daha iyiydi. O yüzden herkes anne-baba olmamalı. Anne-baba olmak için belli testlere tabi tutulmalı herkes. Testleri geçerse anne-baba olmalılar. Sadece test yapmakla bitmiyor iş. Kaliteli insan yetiştirmek lazım. Kaliteli yetişen insanlar çocuk yapmıyorlar. Yapmasınlar. Sevgisiz çocuk büyüyeceğine hiç yapmasınlar.

EVET YA DA HAYIR İRADESİNİ ORTAYA KOYABİLMEK…

     Hayatta belli şeyler yapmak ya da yapmamak. Bu iradeyi ortaya koyabilmek çok önemli. Önünüze gelen seçenekleri ne kadar çok kendiniz cevaplarsanız evet-hayır diye, iradeniz o kadar kuvvetli olur. Kuvvet sadece fiziksel olarak olmamalı. Ruhsal olarak da, bilgi birikimi olarak da kuvvetli olmalı bir insan. Bunlar hep olgun insana erişmede insanların kullandığı merdivenin basamaklarıdır.

KAMİL İNSAN…

     Olgun insan ya da kamil insan. Daha önce bu ifadeleri duyduğumda anlamlandıramazdım. Yaş aldıkça ve hayata katıldıkça anlamaya başladım. Duygusal, fiziksel ve ruhsal yönden insanın ulaşabileceği maksimum seviye. Gelebileceği en son nokta olarak değerlendiriyorum.

KENDİNİ DEĞERLENDİRME…

     Değerlendirme. Gün içerisinde kendinizi ne kadar da sıklıkta değerlendiriyorsunuz? Öğlen olduğunda mesela, “Öğlene kadar berbat bir gündü. Niye böyle oldu?” gibi. Ya da, “Ne cevap verdim ya. Herkes beni konuşuyor” gibi.

İNSANLARIN GÖZÜNE GİRMEK İSTİYOR MUSUNUZ?

     İnsanlardan takdir toplamak için kendinizi hırpalıyor musunuz? Anne ya da babanız, sevgiliniz ya da eşiniz? Ya da en yakın arkadaşınız? Onların gözüne girmek gibi bir niyetiniz var mı?

İYİ NİYETLİ OLMALI İNSAN…

     Niyet demişken. İnsanın her işte niyetinin temiz olması gerektiğini düşünürüm. İyi niyetlisiniz diye her işinizin güzel gideceğinin de garantisi de yok elbette. Ama vicdanınız rahat olur en azından. Bu da şu fani dünyada çok büyük bir iç huzur demektir. Daha önce de yazdım. Huzur olursa bir insanın yaşamında, mutluluk da onu takip eder.

HERKESİN AÇIKLARINI ARAYAN İNSANLAR…

     Diğer insanların açıklarını, zaaflarını takip eden ve bunları ortaya döken insanları hiç sevmem. İnsan nasıl zamanla böyle fesat bir kişiliğe dönüşebiliyor anlamıyorum.

ANLAMLANDIRMAYA ÇALIŞMAK…

     İnsanları, dünyayı, yaşamı anlamlandırmaya çalışmak. Anlam verdiğimiz oranda da yaşadığımız andan zevk almak. Zevk almak demeyelim de huzurlu olmak diyelim. Maneviyatsız olmaz. Yaşadığımız çağ ise bizden maneviyatı almak istiyor. Anlık zevkler peşinde koşmamızı istiyor. Bunun peşinde koşan bir insan gün gelir tükenir. Maneviyat olmadan olmaz.

    

28 Ağustos 2022 Pazar

BİM'den defter aldık...

     A101 ve ŞOK’a gittik. Kırtasiye diye iki-üç defter koymuşlar, o kadar. BİM’e gittik. Her zaman ki gibi bir sürü defter ve kalemler vardı. Küçük not defterleri, küçük ve büyük boy defterler aldık. 6’lı tükenmez kalem aldık. Mutlu mesut ayrıldık. Defterleri çok severim. İhtiyacım olmasa bile almak isterim ama almam. Defterlere ayrı bir sevgim var.

ACEMİ ÇALIŞANLAR…

    Burger’a gittik kardeşimle. Sipariş alan ve menüleri hazırlayanların hepsi erkek olmuş. Daha önce kızlar çalışıyordu. Sipariş alınan makineler tıkandı. Pos cihazları durdu. Çocuklar telaş yapıyorlar. Meğer orada çalışan iki kız, evlenip ayrılmışlar. Bu çocukların ise işe başladıkları bir ay olmuş. Acemilikleri var o yüzden.

 

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Dişi Hulk...

     Hulk’un dişisini yapmışlar. Artık bu dişileştirme olayı alır yürür. Dişi Shrek olabilir. Dişi Spiderwoman olabilir. Yoksa var mı? Onu da çıkarmış olabilirler. Benim haberim olmayabilir. Adamlar oturup, “Hangi erkek süper kahramanın dişisini yapsak?” diye düşünüyorlardır muhakkak.

KARA DELİĞİN SESİ…

     NASA, kara deliğin sesini yayınlamış. Ürkütücü bir sesti. Daha önce bazı gezegenlerin de sesleri yayınlanmıştı. Onları da dikkatle dinlemiştim. Uzay ne büyük bir bilinmezlik yahu. Dinlediğimiz bu sesler, sanki bize bu bilinmezliği haykırır gibiler.

ETİ AHENK ÇİKOLATASI DEĞERLENDİRMEM…

     Kardeşim, Eti Ahenk çikolatasını almış. Daha önce yememiştim. Güzelmiş. Çikolatanın kabı da güzelmiş. Sarı sarı. İnsan yırtmaya kıyamıyor. Alıp bir şeyler yapmak istiyor onlarla. Ama ne?

 

Mirgün Cabas'tan, Gülşen'in tutuklanmasına bomba yorum...

     Gazeteci Mirgün Cabas, “Biri Gülşen’i öldürse, katilin yakalanması bu kadar hızlı olmazdı” demiş. Buna kim yanlış diyebilir ki. Gülşen’in tutuklanmasına itiraz edenlerin en çok söylediği şey de bu. Katilleri yakalama konusunda niye böyleyiz?

NEREDE BİR CEO VARSA HİNDİSTANLI MI?    

     CEO’su Hindistanlı olan şirketlere denk geldim Twitter’da. Google var, Microsoft var, bu haberi gördüğüm Twitter var. Daha ne olsun.

SEÇİL ÖZER’E BAŞARILAR…

     Kanal D’de çalışan muhabir Seçil Özer vardı. İyi bir muhabirdi. Zaman zaman da haberleri sunuyordu galiba. KRT’ye geçmiş. Akşam haberlerini sunuyormuş artık. Hak ediyor. Umarım başarılı olur.

NEFES FİLMİNİ NEDEN İZLEMEDİM?

     Nefes filmini hala izlemedim ben. İzlemem de. Orada ki duygusal yoğunluğu kaldıracak psikolojim yok.

Cumhuriyet'in 100.yıl marşını kim seslendirecek?

     Cumhuriyet’in 100.yıl marşını kimin seslendireceği konuşuluyormuş bu aralar. NTV’nin haber sitesinde gördüm ben de. Marşı besteleyip, seslendirecekler adaylar arasında Tarkan, Kenan Doğulu, Haluk Levent ve Fazıl Say varmış. Emre Aydın ise kadın bir sanatçı yapsın bu işi demiş. Göksel’miş akla gelen kadın sanatçı da. Göksel de açıklama yapıp, “Ben olmasam da başka bir kadın sanatçı olmalı” demiş. Bence bu isimlerin hiç biri de olmayabilir.

KEDİ BAKANLARIN BİLMESİ GEREKEN ŞEY…

     Eğer kedi bakıyorsanız, sadece evimizdeki kedilerden bahsetmiyorum. Kapınızın önünde, bahçede veya mahallede. Onların ölümlerine de hazırlıklı olmalısınız. Kedi bakmaya başladıktan sonra iki yavru kediciği kaybettik mesela. Çok üzüldük. Maalesef durum böyle.

Murat Göğebakan'ın hayatı film oluyor...

     Murat Göğebakan’ın hayatını konu alan filmin çekimlerine yakında başlanacakmış. Daha oyuncu kadrosu açıklanmamış. 2023’ün ilk aylarında vizyona girecek olan filmde başrolü kim oynayacak bakalım. Bu arada, biyografi filmi deyince ilk akla gelen kişi olan Mustafa Uslu değil filmin yapımcısı. Bunu nasıl kaçırmış hayret.

OKUNMASI GEREKEN BAŞYAPIT ROMANLAR…

     Sercan Baylan, YouTube kanalında, okunması gereken başyapıt romanları anlatmış. Dört tane kitap önerisi yapmış. Bunlardan bir tanesi Martin Eden. Benim de okuduğum ve hayran kaldığım kitaplardan biriydi. Bu kitabı duyunca aklıma gelen tek şey: Vazgeçmemek. Diğer üç kitabı da öğrenmek isterseniz şu linkten izleyebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=F8Wx8jlvNRo&list=WL&index=6&t=1s

CAMDAKİ KIZ’IN YENİ SEZON TANITIMI YAYINDA…

     Camdaki Kız’ın yeni sezon tanıtımı yayınlanmış. Tarih olarak bir tarih verilmeyip yakında diyerek sevenlerini merakta bırakmayı tercih etmişler.

 

 

 

 

 

Çok Güzel Hareketler Bunlar, Pozitif Bir Sıra skeci...

     Çok Güzel Hareketler Bunlar’ın, “Pozitif Bir Sıra” skecini izledim. Skeçin isminden komik bir skeç izleyeceğim belliydi. Beklediğim gibi de oldu. Korona testi yaptırmak için sırada bekleyen kişilerle, testi yapan kişinin arasında geçen bir skeç. Test sırasına komik bir açıdan bakmak isterseniz, izlemelisiniz.

YANDAŞ YAZARLAR GÜLŞEN’İN TUTUKLANMASINA NE DEDİ?

     Gülşen’in tutuklanmasından sonra iktidar yanlısı medyada neler yazılmış baktım. Mesela, Sabah gazetesinden iki köşe yazarı Mehmet Barlas ve Melih Altınok, “Bunca dert varken konuştuğumuz şey Gülşen olmamalıydı” demiş. Çok olgun bir şekilde değerlendirmişler durumu.

KENDİ KÜLTÜRÜNÜ KÜÇÜMSEYEN İNSANLAR…

     Yine aynı gazeteden Haşmett Babaoğlu, kendi kültürüne yabancı insanlarımızı konu etmiş yazısına. Her şeyi Avrupa’dan bekleyen ve kendi kültürünü, geçmişini küçümseyen insanlarımızı yazmış. Böyle insanlara üzülüyorum ben de gerçekten. İnsan kendi tarihini küçük görür mü hiç?

İbrahim Tatlıses kaza geçirdikten sonra yapılan komik paylaşımlar...

     Bir kaza haberinden mizah çıkar mı? Yaşadığınız yer Türkiye ise çıkar. İbrahim Tatlıses, trafik kazası geçiriyor. Sonra da akşam iki ayağı sargıda konsere çıkıyor. İşte o konser görüntülerinden bir çok mizah malzemesi çıkarılıyor. Heidi çizgi filmindeki tekerlekli sandalyedeki kız Clara’nın yerine İbrahim Tatlıses’in iki ayağı sargılı fotoğrafını koymuşlar mesela. Daha önce silahlı saldırıya uğramış ve kurtulmuştu. Bu kazadan da kurtulunca böyle paylaşımlar yapıldı. Bir tanesi İbrahim Tatlıses:2- Azrail:0 yazmış.

MİLLETVEKİLLERİ GİBİ DOKUNULMAZ OLAN SANATÇILAR…

     Gülşen’in tutuklanmasından sonra Yıldız Tilbe, “Sanatçılar yasal olarak dokunulmaz ilan edilsin” demiş. Böyle bir şeyi ilk defa duydum gerçekten. Yani milletvekilleri gibi dokunulmaz olacaklar. Yorum sizin.

Şarkıcı Gülşen tutuklandı...

     Şarkıcı Gülşen, İmam Hatip Liseleri hakkında söylediği sözler nedeniyle tutuklandı. Ülke yine bölündü. Tutuklamayı destekleyenler, bu kararı ağır bulanlar ve hiçbir hukuki işlem yapılmaması gerektiğini savunanlar.

AYDA BİR KİTAP OKUMUŞ OLMAK…

     Türk Edebiyatından Öyküler 1 kitabını sonunda bitirdim. 6 Ağustos’ta okumaya başladığım kitabı, ancak bugün yani 26’sında bitirdim. En azından ayda bir kitap okumuş oldum böylece.

NTV, YENİ YENİ PROGRAMLARLA KARŞIMIZDA…

     NTV bu ara programlara yöneldi. Ceyda Düvenci yeni bir programa başladı. 50 dakikalık ve tek konuklu bir program. Lak lak yapılan. Bir diğeri de Ahmet Mümtaz Taylan’ın yine tek konuklu, “Empati” adındaki programı. Bakalım bu programlar uzun ömürlü olacaklar mı?

26 Ağustos 2022 Cuma

Ahmet Mümtaz Taylan'ın, "Empati" programı...

Ahmet Mümtaz Taylan’ın, NTV’de, “Empati” adında bir programı başladı. Programa denk gelmiştim YouTube’da.

Hatta ilk bölümüydü izlediğim. İlk konuk da Kalben’di.

İlk birkaç dakika konuşmalarını dinledikten sonra kapatmıştım videoyu. Çünkü beni sarmamıştı.

Bugün ise Burcu Biricik’le ilgili bir habere denk geldim. O da aynı programa katılmış. Babası ve ailesi hakkında bilinmeyenleri anlatmış.

Haberi okurken programın formatını da okudum. Çok hoşuma gitti. Standart program formatında olduğunu zannediyordum.

Konuk gelir, laklak yapılır ve program biter. Ama öyle değilmiş. Burcu Biricik’in katıldığı program üzerinden devam edersek.

Sunucu Ahmet Mümtaz Taylan bazı kişileri söylüyor. Konuğundan da o kişiler hakkında empati yapmalarını istiyor.

Empati yaptığı kişiler ise: 18 yaşında öldürülen Zehra Bayır, 2017 yılında PKK tarafından şehit edilen Aybüke Öğretmen ve Türkiye’yi olimpiyatlarda jimnastik branşında temsil eden ilk kadın sporcu olan Göksu Üçtaş.

Peki nasıl empati yapılmasını istiyor? Ona da bir örnek verelim. Mesela Zehra Bayır’la ilgili, “Sence babasından yardım istemeli miydi?” diye soruyor.

Hastalığımın nedeni kullandığımız arıtma olabilirmiş...

Arıtmalı su kullanıyoruz. Ama rahatsız olup doktora gidince rahatsızlığımın sebebinin arıtma olabileceğini söyledi doktor.

O yüzden damacana aldık. Gerçi sadece ben de oldu rahatsızlık. Evin diğer üyelerinde olmadı.

Halsizlik, ishal, kafayı kaldıramama, mide bulantısı gibi belirtiler vardı. Birkaç arkadaşım da böyle hasta olmuşlar.

Damacana söyledik ama kardeşim de, “Sanki damacana çok güvenilir” dedi.

Bence de güvenilir olduğunun garantisi yok. Ama her şeye rağmen aldık yine işte.

Gerçi bizde de hata var. Arıtmayı taktıralı bir yıl olmuş hala değiştirtmemişiz.

Kardeşime söyledim aramış adamları, “Geleceğiz” demişler.

Bir arkadaşıma bahsettim durumdan. Onlar değiştirtmişler servise. “Bir görecektin. Çamur gibi olmuş filtre” dedi.

Acaba bizim ki de öyle çamur gibi olmuş mudur diye merak ediyorum şimdi.

Annem ve babam, dokunmatik telefonları kullanamazlar diye düşünürken...

      Annem, “Kandil ne zaman?” diye sordu. Telefonda görmüş. “Eski bir gönderidir o dikkate alma. Daha çok var kandillere” dedim.

     Gönderi diye söylemedim tabi. Onun anlayacağı şekilde anlattım.

     Annem ve babam, dokunmatik telefonları hiç kullanamazlar diyordum ama kendilerini idare edecek kadar kullanmayı öğrendiler.

     Belki de böyle düşünmemin nedeni kendilerinin, “Biz yapamayız, biz edemeyiz” diye devamlı söylemeleriydi.

     Onlardan böyle duya duya kendimi şartlandırmışımdır belki de.

     Hiç dokunmatik telefon kullanamayacaklar diye düşünürken, İnstagram ve Facebook’da dolaşmalarının benim için büyük bir olay olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

     Ne zaman bana telefonda, “Şunu nasıl yapacağız?” diye sorsalar hevesle anlatıyorum. En sade şekilde anlatmaya çalışıyorum. Bu anlatma işini seviyorum.

Gülten Dayıoğlu'nun yazarlık atölyelerine bakışı...

      Gülten Dayıoğlu’nu izledim.

     Yazı atölyelerine inanmadığını, yazarlığın doğuştan geleceğini söylüyor.

     Yazmanın yürekten kopup gelen bir şey olduğunu dile getiriyor. Çünkü kendisinde öyle olmuş.

     Yazarlığın ben de doğuştan geldiğine inanıyorum. Ama buradaki yazarlık derken neyi kastettiğimiz önemli.

     Şu an benim bu yazıyı yazarken yaptığım gibi deneme yazarlığı değil tabi. Roman ya da hikaye yazmak. Kurgu yapmak.

     Yazı atölyeleri insanlara teknikleri öğretebilir. Ama tutup da insana olmayan bir kabiliyeti yükleyemez.

     Ama yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşan birine bunu anlatamazsın. Bu gerçeği görmezden gelir.

     Nereden mi biliyorum? Çünkü ben de aynısını düşünüyordum.

     Ama her şeye rağmen bir insanda yazarlık yeteneği olmasa bile bunun peşinden koşması, emek vermesi güzel ve hayranlık verici.

 

25 Ağustos 2022 Perşembe

Güldür Güldür Show'da ne işin var Gürhan Altundaşar?

     Gürhan Altundaşar, Güldür Güldür Show’a geçmiş. İsim olarak bilmeyenler olabilir. Çok Güzel Hareketler’de, açın kapıyı skeçlerinde oynayan adam. Madem tekrar sahneye dönecektin, Çok Güzel Hareketler’den niye ayrıldın yahu? Herhalde planladığı gibi gitmedi işler. Güldür Güldür’le yeni bir tecrübe edinmek istedi. Olabilir. Ama biz, açın kapıyı skeçlerinden dolayı onu tekrar Çok Güzel Hareketler’de görmek isterdik.

Kariyerini mafya dizileriyle mi tamamlayacak?

     Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz bitti, şimdi normal bir dizi çeker diyorduk Oktay Kaynarca için. Ama öyle olmadı. O da kapılmış mafyacılık rüzgarına. Kariyerini böyle mafya dizileriyle tamamlayacak herhalde. Yeni bir diziye başlıyormuş. Ben Bu Cihana Sığmazam dizinin adı. Yine herkesi, elinde silah öteki dünyaya itinayla yolluyor. Yine beylik laflar ediyor. Yine Atv’de yayınlanıyor.

Kardeşlerim yeni sezon fragmanı yayında...

     Kardeşlerim’in yeni sezon ilk bölümünden fragman yayınlandı. 3 Eylül Cumartesi günü kaldığı yerden devam edecek dizi. Fragmanda Ömer, Asiye falan lüks bir evde kalıyorlar. Limuzinle okula gidiyorlar falan. Zengin mi oldular bunlar ne oldu? Fragmanın sonunda zenginlik oyunu oynadıklarından bahsediyor Ömer’e Asiye. Yine neler oluyor arkadaş? Bu sezon da şu çocukların yüzü gülmeyecek mi?

Domates 50 lira olur mu?

     Sosyal medyada oradan oraya dolanırken bir habere denk geldim. Tarım işleriyle ilgili abilerden biri, “Domates kışın 50 lira olacak” demiş. 50 lira ne demek abi? Bi domatesimiz var ona da dokanmayın be kardeşim. Ama hiç birimiz de çıkıp, “Olmaz öyle şey” diyemiyoruz. İşin en acıklı tarafı da bu olsa gerek.

24 Ağustos 2022 Çarşamba

İsmail Küçükkaya'nın, Halk TV'ye geçmesi...

     İsmail Küçükkaya, Halk TV’ye geçmiş. Hiç beklemediğim bir gelişmeydi. Daha dün Fox TV’nin yeni yayın döneminde resmi vardı kendisinin. Ne oldu da anlaşamadılar acaba? Bence yanlış bir karar aldı. Halk TV’yi bir haber kanalı olarak görmüyorum. Bir parti kanalı orası. Ayrıca çalışanlarıyla bir anda arası bozulabilen ve onları bir anda kapı önüne koyabilen bir yapısı var. Bu nedenle bu seçimi doğru bulmuyorum. Sabah haberlerini sunarken devamlı, “demokrasi arenası” diye söyler durur. Şimdi orada demokrasi arenası nasıl olacak? Orası CHP’nin meydanı. Orası muhalefetin kalbinin attığı yer. CHP’yi ya da altılı masayı eleştireceksin mesela. Nasıl eleştireceksin o ekranlarda? Adam sana kendisini eleştirmeye izin verir mi? Onu bırak, sen kendi kendine oto kontrol yapacaksın. “CHP’nin kanalında CHP’yi eleştirebilir miyim?” diye. O zaman nerede kalacak gazetecilik?

23 Ağustos 2022 Salı

Seçmece hikayeler bana göre değil...

     Daha önce Rıfat Ilgaz’ın hikaye kitabını almıştım. Onu okurken hiç sıkılmamıştım mesela. Onun hikayelerinin hepsi güzel olmasa da istediğim tarzda hikayelerdi. Ama ne zaman hikaye antolojisi kitabını aldım, işte o zaman işler ters gitmeye başladı. Hikaye okumaktan tamamen kopmamaya karar verdim. Bundan sonra hikaye kitabı alırsam bir yazarın hikaye kitabını alacağım. Seçmece hikayeler bana göre değil, en azından bunu anlamış oldum.

    

    

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Skeç dolu bir akşam...

     Dün akşam televizyonda bir şey yoktu. Biz de kanal D ve Show TV arasında devamlı zap yaptık. Çok Güzel Hareketler reklama girince Güldür Güldür’ü açtık. O reklama girince, diğerini. Skeç dolu bir akşam oldu yani.

KÜTÜPHANEDEN ROMAN ALMA ZAMANI…

     İki tane hikaye kitabı almıştım. Birini bitireceğim ama diğerine hiç başlamayacağım bile. Artık hikaye okumaktan sıkıldım. Hep istediğim tarzda hikayeler olsa neyse. Saçma, anlamsız hikayelere denk geliyorum. Bir kahramanın hikayesini baştan sona okumak istiyorum hem. Üzüntüsünü, sevincini ve hayatındaki her şeyi. Yani roman okuma zamanım geldi.

HAYATIMDA AZALTIMA GİDİYORUM…

     Bu aralar hayatımda sıkça tükettiğim şeyleri azaltmaya çalışıyorum. Mesela kahve. Her gün kahve içiyordum. Ama granül kahve. Çok zararlı olduğu söyleniyor. O yüzden onu bıraktım. Gün içerisinde çok çay içerim mesela. Onu da düşürmeye çalışıyorum.

YOUTUBE TRENDLERDE HEP DENK GELDİĞİM DİZİ…

     YouTube trendlerde, “Gelsin Hayat Bildiği Gibi” dizisini çok görüyorum. Bu kadar çok izleniyor demek ki. Bir ara denk geldim. 5-10 dakika izledim, sarmadı beni. Ama büyük bir kitleyi sardığı belli.

TUTAN BİR ŞARKI YAPMAK HİÇ DE KOLAY DEĞİL BEN FERO…

     Ben Fero, “Çok Kolay” adında bir şarkı yapmış. Kendisini sevdiğim için şarkıyı heyecanla dinledim. Ama yok, şarkıyı beğenmedim. Sadece şarkı yapmış olmak için yapmış. İlk çıkış yaptığı dönemden sonra ki şarkıları bir türlü ses getirmedi.

 

21 Ağustos 2022 Pazar

Haluk Tatar hakkında değişen fikrim...

     Haluk Tatar hakkında değişen fikirlerimi yazmak istiyorum. Haluk tatar bir YouTuber. Bu işe ilk başladığında başarı üzerine, kişisel gelişim üzerine videolar çekiyordu. Videolarını çok seviyordum ve takip ediyordum.

SİYASET ÜZERİNE VİDEOLAR ÇEKMEYE BAŞLAYINCA…

     Sonradan güncel konular üzerine videolar çekmeye başladı. Güncel konulara girince ister istemez siyasete de giriyorsun. Artık siyasi videolar çekmeye başladı. O günlerde Haluk Tatar’ın yanlış yaptığını, sadece kişisel gelişim üzerine videolar çekmesi gerektiğini söylemiştim. Gelinen noktada bu fikrimi değiştirdim.

ARTIK GÜNDEM ÜZERİNE VİDEOLAR YAPIYOR…

     Günlük olarak gündem üzerine videolar çekmeye başladı. Gündem üzerine yorumlarını da beğenen bir kitlesi oluştu. Bu kitlenin içinde ben de varım. Artık arada bir kişisel gelişim videoları çekiyor. Ağırlığı gündemle ilgili yorum yaptığı videolara verdi. Gündemle ilgili yorumlarını beğeniyorum. Bazen konulara yorum yaparken espri de katıyor. Yerinde espriler.

GÜNDEM ÜZERİNE YORUMLAMALARI GÜZEL…

     Sonuç olarak artık gündem yorumlamalarını yaptığı videoları ben de seviyorum. Artık bu tür videolar çekmesini yadırgamıyorum. Gündem yorumlama işini güzel yaptığını, hakkını vererek yaptığını düşünüyorum.

ASIL BU TİP VİDEOLAR ÇEKMEK İSTEYEN BİR YANI VARMIŞ…

     Adamın içinde gündem yorumlama yapmak için bekleyen bir yanı varmış. Zaman geçtikçe bu ortaya çıktı. Gündem yorumlamak da kolay bir iş değil bak, onu da söyleyeyim. Hayatta bazı şeyleri yaşamış, görmüş olman lazım. Kendin deneyimlemiş olman lazım. Onun dışında konularla ilgili o işin tarihi hakkında da bilginin olması lazım. Bu iki özellik de Haluk Tatar da var.

20 Ağustos 2022 Cumartesi

YouTube kanal önerisi: Filmler ve Filimler...

     Yeni takip etmeye başladığım YouTube kanalını sizlerle paylaşmak istedim. Artık kolay kolay bir YouTube kanalını takip etmiyorum. Bir kanalı takip etmem için beni çok etkilemesi lazım. İşte yeni takip ettiğim bu kanal da beni çok etkiledi. Kanalın adı: Filmler ve Filimler. Bu kanalda filmlere komik dublajlar yapılıyor hem de filmin hikayesi komik bir şekilde anlatılıyor.

GELECEĞE DÖNÜŞ’ÜN ELEŞTİREL PARODİSİ BİR HARİKAYDİ…

     İlk olarak artık efsane olmuş Geleceğe Dönüş filminin eleştirel parodisini izledim. Benim favori filmlerimdendir. Çok beğendim ve çok eğlendim. Sonra da Squid Game’i izledim. Onun parodisini yaptığı videoyu tam 6 milyon kişi izlemiş. O da güzeldi. Hemen takibe aldım kanalı ben de.

Jelibon ana haber bülteni...

*Haluk Tatar, bugün canlı yayın yaptığı videonun adını, jelibon ana haber koymuş. Alemsin be adam.

*Son birkaç gündür anksiyeteli günler geçiyorum. Sağlık gibisi yok.

*Bazı yazarlar hikaye yazmada devrim yapacağım diye hiçbir şey yapamamışlar.

*Bir güzellik yapın ve kendinize ızgara köfte ısmarlayın.

*Fındık harmanları başladı bizim buralarda.

*Arkadaşıma yarın ne yapıyorsun diye sordum. Fındığa gidecekmiş. Günlüğünü sordum. “Sıfır TL” dedi. Meğer bahçe kendilerininmiş.

*Bizim buralarda hala sinek arabası geçiyor. Sizin oralarda da geçiyor mu hala?

*Pastaneden simit almış bizimkiler. 4 liraydı, 5 liraya çıkmış. Bu zamlar nerede duracak?

*Kim Milyoner Olmak İster’e gelen yarışmacılar program ekibinden hep memnuniyetlerini dile getiriyorlar. İşini böyle güzel yapan insanları görmek güzel.

*Bugün gazete alacaktım vazgeçtim. Hafta sonları gazeteler daha fazla sayfalı oluyor. “Hafta sonu alırım” dedim. Evde illaki gazete lazım oluyor. Hem de bayadır gazete okumamıştım. Benim için de iyi olur.

*Düzce’nin belediye başkanını beğeniyorum. Güzel şeyler yapıyor. Siz kendi belediye başkanınızdan memnun musunuz?

*Çalılıklarda böğürtlene denk geldim. Ama hava çok sıcaktı ve toplayacak halim yoktu.

*Farklı senaryo yapmaya çalışıp berbat eden diziler oluyor. Atv’de yeni başlayacak bir dizinin fragmanını izleyince böyle bir duygu hissettim.

 *Kanalları zaplarken bir tane belgesele denk geldim. “Doğa Harikaları” diye. Biraz izleyince belgesel izlemeyi özlediğimi fark ettim. Hemen güzel bir belgesel izlemem lazım.

 

 

18 Ağustos 2022 Perşembe

Onur Buldu, Güldür Güldür Show'dan ayrılıyor mu?

     Onur Buldu, Güldür Güldür Show’dan ayrılıyor gibi bir haber düştü medyaya. Ama bununla ilgili daha resmi bir açıklama yokmuş.

ELON, BİR KOMEDYENLİĞİN EKSİK KALMIŞTI…

     Elon Musk, Manchester United’ı alacağını söylemiş. Sonradan, “Şaka yaptım” demiş. Eğer bir komedyen olsaydın aç kalırdın Elon.

BU İLİŞKİNİN DE BİTİŞ NEDENİ ŞİDDETMİŞ…

     Angelina Jolie ve Brad Pitt çiftinin ilişkisi şiddetten dolayı bitmiş. Her ilişkinin altından şiddet çıkıyor artık.

TELSİZDEN, İNSTAGRAM’DAN ALEV ATMAYA….

     Az önce Fox’ta, Kemal Sunal’ın, “Yakışıklı” adlı filmine denk geldim. Telsizle evleneceği kadını buluyordu filmde Kemal Sunal. O zamanlar telsizlermiş insanın aradığını bulmasına yardımcı. Şimdilerde ise İnstagram’dan alev atmalar bu işi görüyor.

DİSNEY’DE OLSA BİLE BEĞENİLMEYEN TÜRK DİZİSİ…

     Murat Soner, Disney’deki, Türk dizisi, Kaçış’ı incelemiş YouTube kanalında. Videonun başlığı ise, “Disney’de bile kaçış yok” demiş. Yani bu dizi de beklentisinin altında kalmış. Disney falan deyince insan daha bir kalite bekliyor doğal olarak.

ŞU İNSANLARI BİR SALIN ARKADAŞ…

     Çok Güzel Hareketler’in yaz turnesinde çekilmiş, Erkek Yurdu skecine denk geldim YouTube trendlerde. Ses kalitesi iyi değil, seyircileri göstermiyor. Yarıda kapattım videoyu. Şu insanları yazın olsun bir yalnız bırakın. Bir hayata karışsınlar. Kafalarını boşaltsınlar. Dinlenmiş ve ellerinde yeni skeç fikirleriyle döneceklerdir o zaman bak.

FELSEFE KİTABI OKUMAK…

     Kağıttan Dünyam, son yazısında okuduğu felsefe kitabını anlatmış. Askerdeyken, “Felsefenin Temel İlkeleri” kitabını okumaya çalışmış ama sıkılıp bırakmıştım. İlkay’ın yazdığına göre kitabın anlatımı sade. Ama ne kadar sade olsa da sonuçta felsefe kitabı. Durup düşünmek ve anlamaya çalışmak lazım. Zaten ilkay da ara vererek okuduğunu yazmış.

 

17 Ağustos 2022 Çarşamba

Çok çalışmak, başarıyı garanti etmiyor...

*Çok çalışıyorsunuz diye hedefinize ulaşma garantisi yok. Ama bize söylenen böyle değildi sanki. Çok çalışırsak kesin hedeflerimize ulaşırız şeklinde kodlandık hep, yanlış mı? Kendimizi nasıl programladığımıza dikkat etmemiz lazım işte.

*Atv’de, Gül Masalı dizisini izledik.

*İngiltere milli futbol takımında forma giymiş futbolcunun adı, Salako olur mu? Olurmuş.

*Ağustos’un, 15’i yaz, 15’i kış derler. Biz şimdi kış bölümüne mi girmiş olduk.

*Kulaklarım çınlıyor. Yine kim lafımı ediyor.

*Kardeşim patatesi yuvarlak bir şekilde kesip kızartmış fritözde. Klasik uzun kesime göre böylesi daha lezzetli geldi bana.

*Atv’de yeni bir dizi başlayacakmış. Ama başrolünde Berk Oktay oynayacakmış. Hoşlanmıyorum bu adamdan nedense.

*Kendime çok sinir oluyorum. Yapmam gereken şeyleri öyle bir erteliyorum ki. Kırmızı kar ne zaman yağarsa anca o zaman yapacakmışım gibi bir erteleme bu.

*Ben 1987 doğumluyum. Buna göre Y kuşağı oluyormuşum.

*Mavi önlüklü, okul önünde sınıfça çekilmiş fotoğraf gibisi var mı? Ne zaman böyle bir fotoğraf görsem hemen kendi sınıfım gelir aklıma. O güzel günler.

*İzel, Çelik ve Ercan yıllar sonra yine bir araya gelmişler. Müzik kariyerlerine bakınca bence zamanında ayrılmaları iyi olmuş. Kendi başlarına efsane şarkılar yapmışlar çünkü.

*İçimizdeki yaralı çocuğu nasıl iyileştirebileceğimize dair bir YouTube videosuna denk geldim. Acaba benim içimde de yaralı bir çocuk var mı? Şu videoyu bi izleyeyim en iyisi.

 

16 Ağustos 2022 Salı

Önemli olan başarı hikayesiydi, kimin başarılı olduğu değil...

     Hayatımda ilk defa izlediğim bir YouTuberın başarı hikayesini dinledim. YouTube’daki başarı hikayesi değildi. Kendi iş hayatındaki başarısını anlatmıştı. İlk çalışmaya başladığı dönemden beri, Japonya’ya gelmesine kadar olan her şeyi anlattı. Hayatımda ilk defa izliyordum kendisini ama videoyu beğenmiştim. Çünkü o videoda bir başarı hikayesi vardı. O kişiyi ilk defa izliyor olmam önemli değildi.

JK ROWLİNG’İN BAŞARI HİKAYESİ…

     Başarı hikayeleri deyince. JK Rowling’in başarı hikayesinin anlatıldığı bir videoya denk gelmiştim bir zamanlar. YouTube beğendiğim videolar bölümüne ekledim. Ne zaman ilhama ihtiyaç duysam tekrar izlerim.

DELİRMEMEK İÇİN SOSYAL MEDYAYI BIRAKMAK…

     En son Örümcek Adam’ı oynayan adam, adı gelmiyor şimdi aklıma. Takipçi sayısı 67 milyonu geçince delirmemek için sosyal medyayı bırakmış. Her insan kaldıramaz bu durumu.

GOOGLE VE YOUTUBE’A ÇALIŞIYORUZ…

     Bloglarda yazılar yazıyoruz. YouTube’da videolar çekiyoruz. Kime yapıyoruz bunları? Google ve YouTube’a. Düşünsenize tüm insanlık, Google ve YouTube’a içerik üretmek için birbiriyle yarışıyor. Ne muazzam bir şey değil mi?

BİRKAÇ DA KISA NOT…

*Kitap okumadan geçen günlerimden biriydi. Zaman kullanımı konusunda daha dikkatli olmalıyım.

*Fark ettim de kaç gündür ana haberleri izlemiyorum hiç.

*Bu ara günlüklere sardım.

*Tavşanla yaşaya yaşaya onun gibi zıplamaya çalışan bir yavru köpeğe denk geldim sosyal medya. Çok güzeldi.

*Üstün Dökmen’in başörtülü psikolog olmaz söylemi tartışılıyor. “Biz bunları aşmamış mıydık?” dedim. Demek ki aşmamışız. Anlaşılan o ki yıllar geçse de aşamayacağız.

 

Okumak istediğim günlükler...

     Günlük örneklerini inceliyorum. Kısa kısa tutulmuş olan günlüklerin daha çok hoşuma gittiğini söylemeliyim. Hatta bu tarz blogları daha çok seviyorum. Zamanında takip ettiğim bloglar vardı. Şimdi pek rastlayamıyorum. Belki de ben denk gelmiyorum.

BLOĞA HER GÜN YAZMAN GEREKEN AKIM…

     Bir zamanlar 365 gün akımı vardı. Bir yıl boyunca, 365 gün, her gün yazıyordun. Kısa da olsa bir şeyler yazman gerekiyordu bloğa. Bu akımı çok iyi uygulayan bloglar vardı. Belki bir gün yeniden böyle bir şey yapılır.

KISA YAZILAR ŞEKLİNDE YAZILAN GÜNLÜKLER…

     Hayatlarında olan gelişmeleri 50-100 kelime ile anlatan yazıları daha çok seviyorum. Hemen bir sonraki güne geçiyorum böylece. Yazar ile aramda bir bağ kurabiliyorum. Ama uzun uzun yazarsa o yazıda kayboluyorum. Olmuyor o zaman.

DETAYA GİRİLEN BİR GÜN…

     İncelediğim günlükte birkaç günü kısa kısa yazıp geçmişken, bazı günleri 1 ya da 2 sayfa ile anlatmış. Çok detaya girilmiş oluyor ve bu beni sıkıyor. Günlerini kısa kısa anlatan bildiğiniz günlükler ya da bloglar varsa yorumlarda yazabilirsiniz.

GÜNLÜK ÖRNEKLERİ…

     Necip Fazıl Kısakürek’in, hapishane günlükleri varmış. Adalet Ağaoğlu’nun günlükleri var. Andre Gide’nin günlükleri var. Tam 1500 sayfalık bir kitap. O kadar ne yazmış olabilir ki insan. Bunu söylerken bile heyecanlanıyorum. Bu yazarların günlüklerini incelemek istiyorum. Bu incelemelerim sonunda bakarsınız sadece günlük olarak yaşadıklarımı yazarım bloğa.

Özledim, özledim, roman okumayı özledim...

     Evde geçen bir pazardan merhabalar. Dün kardeşimle dışarı çıktığım için bugünü evde geçirmeyi tercih ettim. Film izlemeyi planlıyordum. Yine sadece planladığımla kaldım. Türk Edebiyatından Öyküler kitabından birkaç öykü okudum.

ROMAN OKUMAYI ÖZLEDİM…

     Yavaş yavaş öykü okumaktan sıkılmaya başlıyorum galiba. Roman okumayı özledim. Kütüphaneden bir daha ki kitap değişiminde roman almam lazım. Öğleden sonra Show Tv’de, “Emine” adında Türk filmi vardı. Biraz onu izledim. Ekrem Bora, Filiz Akın ve Tarık Akan’ın oynadığı. İki kardeş aynı kadına aşık olurlar. Kardeşler birbirine girer falan. Ondan sonra kanal D’de, Çok Güzel Hareketler’i izledim birkaç skeç.

OKTAY AKBAL’IN KÖŞE YAZILARINI OKUMAK…

     Oktay Akbal’ın yaşarken yazdığı köşe yazılarından okudum. En az 10 tane okumuşumdur. Siyasi yazıları da vardı ama genelde benim blog ismim gibi yaşamdan yazıları ağırlıktaydı. Bir an onun gibi yazmak hevesine kapıldım.

BLOG DÜNYASINDA YENİ BİR ŞEYLER Mİ YAPSAK?

     Bu hafta gece vardiyasındayım. İyi yanları da var, kötü yanları da. Kafamda blog dünyasıyla ilgili bir şeyler yapma düşüncesi geldi bugün nedense. Blog dünyasını hareketlendirmek lazım. Ama sonra da bu tür girişimlerin hep yarıda kalması umutsuzluğa sevk etti beni.

NASIL GÜNLÜK TUTTUĞUNU ÖĞRENEMEDİM…

     Adalet Ağaoğlu’nun günlüklerinden okumak istedim. Hiç mi hiç, birkaç sayfa da olsa o kitaptan örnekler bulamadım. Eğer o günlükleri beğenirsem belki de sipariş verecektim.

15 Ağustos 2022 Pazartesi

Nasıl yazmam gerektiği konusunda arada kalıyorum...

     Moralim iyi bugün. Bazen moralinizin neden bozuk olduğunu veya neden mutlu olduğunuzu anlamadığınız anlar vardır. işte öyle bir durumdayım şu an.

MORALİM İYİYKEN GELECEĞİME BAKIŞIM…

     Moralim iyi durumdayken çalıştığım işe dönüp bakıyorum. Ve hayatıma bakıyorum, geleceğime. Umut dolu oluyorum. “Çok şükür işimiz var işte” diyorum. İstediklerim olmasa da, “Buna da şükür” diyorum.

KENDİMLE KONUŞMUYORUM ARTIK…

     Evde kimseler yok bu satırları yazarken. Kendimle baş başayım. Eskiden yalnız kaldığımda kendimle konuşurdum. Çok iyi gelirdi bana. Ama sonradan nedense kendimle konuşmuyorum artık. Bunu bir kenara koyalım.

YAZARAK KENDİMLE KONUŞTUM MU?

     Peki kendimle yazarak konuşuyor muydum? Okuduğum köşe yazısındaki yazar, yazılarıyla kendisiyle konuştuğunu söyledi. Yazılarının genelini kontrol ettiğimde hayata dair yazılar yazdığını gördüm. Hatta çok kişisel yazıyor diye de eleştirildiğini söyledi.

KİM BU YAZAR?

     Oktay Akbal’dan bahsediyorum. Bugün yazdığı bir hikayeyi okurken, köşe yazıları yazdığını da öğrendim. Okudum köşe yazılarını. İşte o yazılardan birinde geçiyordu yazılarıyla kendisiyle konuşmak konusu.

ARADA KALAN BİR YAZAR OLMAK…

     Okumayı sevdiğim yazılarla, kendi tarzım yazılar arasında kalıyorum sık sık. Okumayı sevdiğim yazılar gibi yazmayı istiyorum. Onlar gibi yazamayınca da moralim bozuluyor. Galiba ömür boyu ben de devam edecek bu durum. Evet, bu durumdan memnuniyetsizlik duyuyorum. Ama aynı zamanda da hoşuma gidiyor. Daha iyisini arıyorum kendim için. Çünkü ben mükemmeliyetçi biriyim. Devamlı yaptığım şeyleri sorguluyorum. “Daha iyisi olabilirdi” diyorum.

14 Ağustos 2022 Pazar

Evcil hayvan demek, aileden biri demek...

     Eğer evde bir hayvan besliyorsanız, ailenizden biri gibi oluyor. Ailede biri hasta olduğunda evdeki herkesin hasta olduğu söylenir ya. İşte bu durum evcil hayvanınız için de geçerli. O rahatsız olduğunda, keyfi olmadığında, sizin de canınız sıkkın oluyor.

2023 SEÇİM AKŞAMI HANGİ KANALI İZLEYECEĞİZ?

     2023 seçim akşamı reytinglerini düşünemiyorum. O akşam televizyondan mı yoksa YouTube’dan mı takip edeceğiz seçimi muhakkak şaşıracağız. Ben kanal kanal gezerim. Muhalif ya da iktidar yanlısı fark etmez. Hangisi hoşuma giderse o kanalda kalırım. YouTube’da ise muhakkak Cüneyt Özdemir’i izlerim. Bu sene Haluk Tatar da canlı yayın yapar diye düşünüyorum. Yaparsa muhakkak onu da takip ederim.

ALEYNA TİLKİ’NİN SELDA BAĞCAN İLE ŞARKI SÖYLEMESİ…

     Aleyna Tilki’nin, Selda Bağcan ile aynı sahneyi paylaşması hoşuma gitmedi. Çünkü son dönemde şarkıları dışında her şeyle  gündeme geldi. Eskiden Aleyna Tilki şarkılarıyla gündem olurdu. Kimisi şarkısını severdi, kimisi şarkısıyla dalga geçerdi. Ama gündem olurdu. Dinlenirdi. Şimdi öyle bir şey göremiyorum. İngilizce şarkı çıkardı ama hiç ses getirmedi. İşte bu nedenle aynı sahneyi paylaşmalarına sevinemedim.

BOL SULU VE BOL CIVIMIŞ BİR PROGRAM…

     İsmi lazım değil bir futbol programının sadece beş dakikasını izledim. İşi iyice şaklabanlığa vurmuşlar. Espri illa ki olur. Ama bir işin suyunu çıkarırsanız, o iş cıvır. Millet olarak bir işin suyunu çıkarma kabiliyetimiz olunca da program çekilmez oluyor.

 

13 Ağustos 2022 Cumartesi

Başkomiser Nevzat dizi oluyor...

     Ahmet Ümit, Twitter hesabından duyurdu. Başkomiser Nevzat dizi oluyormuş. Uyarlama çalışmaları başlamış. O3 Medya tarafından dizi yapılacakmış. Hekimoğlu dizisinin de yapımcısı diye hatırlıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam eğer.

     Daha kadro belli değil tabi. Şimdi size soru: Başkomiser Nevzat’ı sizce kim oynamalı? Aslında o role ben Ahmet Ümit’in kendisini düşünüyorum. Kitapları okurken Başkomiser Nevzat deyince aklımda Ahmet Ümit belirirdi.

     Haluk Bilginer olabilir mesela. Ama galiba onun devam eden bir dizisi var. Başka kim olabilir? Aslında bu role cuk oturacak birkaç kişi var gibi ama aklıma gelmiyor şimdi. Peki sizce kim olabilir?

     Durun, durun, şimdi aklıma geldi. Daha önce TRT 1’de yayınlanan Karanlıkta Koşanlar dizisinde Uğur Yücel oynamıştı. Yine o olabilir bak. Uğur Yücel ismine siz ne dersiniz?

TEPKİKOLİK’TE SIRA, KURYELERİN TEPKİSİNDEYDİ…

     Tepkikolik’in, YouTube kanalında kuryeler, kurye kazalarına tepki verdiler. Tepkikolik’in bu bölümünü seviyorum. Daha önce doktorlar, dizi ve filmlerdeki doktor müdahalelerine tepki vermişlerdi mesela. Çok izlenmişti o video.

     Ama bu video şimdilik o kadar izlenmişe benzemiyor. 5-6 saat olmuştur yayınlanalı anca 91 bin kişi izlemiş. Programa katılan tüm kuryelerin samimiyetine inandım ben.

     Röportaj Adam’da kuryelerle ilgili bir video yapmış. Ona da tepki verdiler. “Dertlerimizi anlatmış adam. Nereden almış bu bilgileri?” dediler. Röportaj Adam’da kanalında yaptığı videoların hakkını veriyor şimdi. Ben videoyu ilgiyle izledim. İzlemenizi öneririm.

    

11 Ağustos 2022 Perşembe

Orhan Kemal'in, beni çok etkileyen hikayesi...

     Orhan Kemal’in, “Önce Ekmek” hikayesi beni çok etkiledi.

KEDİ SAHİPLENMEDEN ÖNCE, KEDİ SAHİPLENDİKTEN SONRA…

     Kedi sahiplenene kadar benim için kedilerin, diğer hayvanlardan herhangi bir farkları yoktu. Ama kedi sahiplendikten sonra kedilerin ayrı bir dünya olduğunu anladım. Ayrıca bir hayvan sahiplenince de tüm hayvanlara sevecenlikle yaklaşıyorsunuz.

MOTORSUZ TEKNE Mİ SATILIR?

     A101 tekne satarak müşteri profilini değiştiriyor mu nedir? Ama tekne satışında pek de ufak olmayan bir detay var. 80 bin liralık fiyata teknenin motoru dahil değil. Motor için ayrıca paraya veriyorsunuz.

BUNA EMİN MİSİN WEBTEKNO?

     Webtekno, tutmuş A101’de satılan tekne ile denize açılmış ve bununla ilgili bir video çekmiş. Aga bu tekne işi ne ses getirdi ya.

ÇEKİM YASASI MI, YAN GELİP YATMA YASASI MI?

     Çekim yasası deyince, sadece olumlu düşünerek ve hiçbir şey yapmayarak hedeflere ulaşma düşünülmüyor herhalde. Dua edip sınava çalışmamaya benzer böyle bir şey. Hiç çalışmadan olur mu?

SONRADAN AÇILAN DİSNEY PLUS…

     Disney Plus abone sayısında Netflix’i geçmiş. Disney Plus’ın içeriği Netflix’i geçecek kadar çok ve kaliteli mi ya?

MATEMATİKTEN KORKAN NESİLLER…

     Matematik korkan nesiller yetişiyor bu ülkede. Bizim zamanımızda korkuyorduk. Acaba hala öğrenciler korkuyor mu matemetikten?

OYUNCULUĞU YAPABİLDİ Mİ ACABA?

     Aleyna Tilki’nin, Exxen’de, “Bu Benim Masalım” diye bir dizisi vardı. Hiç izlemedim o diziyi. Acaba oyunculuğun hakkından gelebilmiş mi?

 

10 Ağustos 2022 Çarşamba

Okunan akşam ezanı, çocukların sesleri ve biten yaz...

     Akşam ezanı okunuyor yine. Bir akşam daha oluyor. Sokaktan çocukların sesleri geliyor. Adım adım yaz ayının sonuna geliyoruz.

BÖYLE İNSANLARA HAYRANIM…

     Hiçbir zaman hayallerinden vazgeçmeyen insanlara hayranım. Umutlarını kaybetmeyip, yine yola devam edenlere hayranım.

BÖYLE İNSANLARI DA SEVMİYORUM…

     Başkaları hakkında bana gelip dedikodu yapan insanları sevemiyorum. Ve o tür insanlara asla kendim hakkında bir şey söylemiyorum. Başkaları hakkındaki düşüncelerimi de söylemiyorum tabi. Benden alıp onlara satar bu sefer de.

BENİM İÇİN MAKARNA, ÇUBUK MAKARNADIR…

     Kardeşim çubuk makarna yapmış. Çok da güzel olmuş. En sevdiğim makarnadır çubuk makarna.

YENİLİKLER İSTİYORUM AMA…

     Hayatımda yeni şeyler istiyorum. Belki de yeni bir iş. Sadece söylemekle olmuyor tabi. Şu sıralar başka bir işe girme gibi şansım yok.

ÇÖP TENEKESİ NEREDE DURACAK TARTIŞMASI…

     Bir tane komşu, almış çöp tenekesini koymuş mahallenin öteki ucuna. Ondan sonra başkası gidip aynı yerine getirecek. Yıllardır çöp tenekesi sorunu bitmedi gitti.

ROMANDAN ÖNCE HİKAYELERDEN GEÇMİŞ YAZARLAR…

     Romancı olarak bildiğimiz yazarların yolu hikayelerden geçmiş hep. Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Kemal Tahir ve daha bir çokları. Eğer bir gün kurgu yazarsam, hikaye yazabilirim gibime geliyor. Roman yazmak çok büyük bir iş.

SADECE HAYATTAN YAZMAK…

     Bazen güncel olaylardan kaçmak istiyorum. Ne duymak, ne de onların üzerine yazmak istiyorum. Bazen sadece hayattan yazmak istiyorum. Tıpkı bu yazıda olduğu gibi.

9 Ağustos 2022 Salı

Moralim bozuk, keyfim kaçık...

     Aslında bugün moralim bozuk. İş yeri ile ilgili bir durum. Bu aralar çok dikkatsizim.

YİNE DE OKUDUM…

     Moral bozukluğuma rağmen kitap okumaya çalıştım. Okudum da. Türk edebiyatının büyük isimlerinden hikayeler okudum.

SARMIYOR…

     Televizyonda, Güldür Güldür’ü izledim biraz. Keyifli olmayınca da gitmiyor. Hala kahkaha efekti kullanmaları da ayrıca sinirimi bozuyor. Gülünmeyecek şeylere yarılarak gülüyor seyirci, yersen.

UNUTTUM…

     Hikmet Anıl Öztekin’in, yeni videosu yayındaydı. Öz güven ile ilgili. Onu izlemeyi unuttum bak.

SENİ YENECEĞİM TELEFON…

     Geçen hafta telefon kullanım sürem yine artmış. Azaltmam lazım bu süreyi.

ÇOK ARABESK BİR CÜMLE KURMUŞUM…

     Haftanın ilk günü bitti her şeye rağmen. Gerisi bir şekilde gelir değil mi?

    

    

8 Ağustos 2022 Pazartesi

Sadece 10 sayfa kitap okumayla geçen pazar...

     Pazar olması nedeniyle çok kitap okurum diyordum ama olmadı. Bir hikaye anca okudum. O da 10 sayfaydı. Tatil günlerim için çok şeyler planlıyorum. “Çok kitap okuyacağım, film izleyeceğim” gibi. Ama bunları yapamadığımda da moralim bozuluyor. Tatil günümü boşa geçirdiğimi hissediyorum.

KOMİK SKEÇLERE DENK GELME ŞANSI…  

     Star’da, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’nin tekrarı vardı, onu izledik. İzlemediğim birkaç skeçe denk geldim. Güzel olan yanı da komik skeçlerdi. Geçen sene son programları izlememiştim. Artık komik değiller diye. Ama bu akşamdan sonra fikrim değişti. İzlemediğim programlara tekrar göz atacağım.

BENİM AKLIMDA ŞAİRLER DİYE KALMIŞ…

     “Yazmak için ilhamın gelmesini beklemeyin” sözüne hastayım. İlhamın gelmesini genelde şairler bekler diye kalmış aklımda. Yanlış da hatırlıyor da olabilirim bak.

 

    

 

7 Ağustos 2022 Pazar

Çok Güzel Hareketler'den Hamza'nın zor hayatı...

     Çok Güzel Hareketler Bunlar’da, Hamza’nın kendi hayat zorluklarını ele aldığı skeçleri izliyordum. Biz gülüyoruz ediyoruz ama. Ne kadar da zor bir yaşamdır onunkisi. Bazı durumlarda başkalarına muhtaç olmak ve hayatın bazı noktalarında eksik kalmak. Büyük bir imtihan gerçekten. Vardır bunun da bir hikmeti.

NOTLARIM…

*Hayvan seven, insan sever diye bir şey yok. Hayvan sevip, insanlardan nefret edenler var.

*Kanal D’de sabahları, “Afili Aşk” dizisinin tekrarlarını izliyoruz. Sabahları izleyecek bir şeyler arayanlara duyurulur.

*Sosyal medyada devamlı egzersizlere denk geliyorum. Acaba bu egzersizlerden hangisi sağlıklı, hangisi sağlıksız? Önümüze gelen, her gördüğümüz egzersizi yapmamalıyız herhalde değil mi?

*Koca bir günün benim olmasına rağmen yine de istediklerimi yapmak için zaman yetmeyecekmiş gibi geliyor bazen.

Yeni çıkan kitap haberleri her zaman mutlu eder beni...

     Zafer Algöz’ün yeni kitabı, “Ken Taç Dis” çıkmış. Önceki kitaplarını okuma fırsatı bulamadan yeni kitabı raflardaki yerini aldı. Her yeni çıkan kitap haberi mutlu eder beni. O yüzden benim okuyup okumamam önemli değil. Yeter ki her zaman yeni kitaplar çıksın.

SUNGUN BABACAN…

     Tom Hanks, Brad Pitt ve Tom Cruise gibi yıldızları seslendiren Sungun Babacan hayatını kaybetmiş. Allah rahmet eylesin. Seslendirme sanatının gerçekten büyük ismiymiş kendisi. Ayrıca seslendirme sanatçılarının büyük hayranıyım. Yaptıkları iş bence fantastik bir iş.

TUVALETE GİTMEK DEĞİL TELEFONA BAKMAK…

     İnsanların sabah kalktıklarında yaptıkları ilk iş tuvalete gitmekti. Değişen çağ, bu alışkanlığımızı da değiştirdi. Artık sabah kalktığımızda yaptığımız ilk iş: Telefona bakmak.

Bunu da gördük: A101, tekne satıyor...

     A101, tekne satıyormuş. İnanmamıştım ama gerçekmiş. “Oradan bana bir tekne sar” mı diyeceğiniz, ne diyeceğiz? 80 bin liraymış teknenin fiyatı. Biz böyle konuşuyoruz ama 11 Ağustos Perşembe günü satışa çıkacak olan bu tekneler kapış kapış gitmesin sonra. Olur mu olur. Burası Türkiye.

İŞİNİZDE İYİ OLMADIĞINIZI DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ HİÇ?

     Ece Üner, “Bence ben çok iyi bir spiker değilim” demiş. Ben de bazen kendim için düşünüyorum bunu. Yaptığım işte iyi olmadığım hissine kapılıyorum. Bu arada bence Ece Üner iyi bir spiker.

SUİKASTÇI BRAD PİTT…

     Brad Pitt’in yeni filmi, “Suikast Treni” gösterime girmiş. Fragmanda gördüm de adam ne yaşlanmış be. Zaman acımasız diye boşuna demiyorlar.

Okumak istediğim hikaye tarzı...

     Hikaye kitabı okuyorum yine bu aralar. Her yazardan birer hikaye. Hikayenin başında yazar hakkında kısa bilgiler var. Bir tane yazar için, “Sıradan insanların yaşamlarını hikayelerine konu eder” diyordu. İşte benim istediğim de bu. Günlük hayattan hikayeler.

BU İKİ DİZİ ÇOK POPÜLER BU ARA…

     Bu aralar sosyal medyada ve YouTube’da iki tane dizi konuşuluyor. Bir tanesi, “Tozluyaka” dizisi, diğeri ise “Duy Beni” dizisi. İkisini de izlemedim. Ama çok denk geliyorum bu iki diziye. Benim tarzım diziler değil bunlar.

MİDYE YEMİYORUM AMA EKMEK YİYORUM…

     Canan Karatay, midye ve yulaf yemememiz gerektiği konusunda açıklama yapmış. Ben her ikisini de yemiyorum. Ama hala Canan Hocanın en çok yemeyin dediği şeyi, ekmeği yiyorum. Aman Cana Hoca duymasın.